Alıntı:
'HOCAEFENDİ DÜNYAYI YAKINDAN TAKİP EDİYOR'
Fethullah Gülen'in, edebiyatla, resimle, sinemayla arası nasıl? Okur mu, takip eder mi?
BİR defa şiir kitabı var biliyorsunuz; "40 Mızrap." Hocaefendi'nin, okumadan öte, ezbere Farsça şiirler okuduğunu çok iyi biliyorum. Bırakınız Osmanlıca, Türkçe şiirler okumayı, belleğinde Farsça şiirler var ve böyle bir iki kıta da değil mesela. 5-6 kıtayı birden ezbere okuyabiliyor. Bizim Türk-İslam Dünyası'ndaki sanatçılara, edebiyatçılara, müzisyenlere de ilgi duyuyor. Dünyayı da takip ediyor.
Ya müzik?
1995 yılında Hocaefendi'yle birlikte ilk defa Hürriyet Gazetesi'ni ziyarete gittik. Başta Oktay Ekşi olmak üzere, Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, yazarlar hepsi toplanmışlardı. Hocefendi'ye çok da hüsnü kabul gösterdiler. Ve bir anda Oktay Ekşi'yle Hocaefendi arasında neredeyse asker arkadaşıymış gibi bir sohbet başladı. O arada Hocaefendi, Mozart'ı severek dinlediğini söyledi. Bunun üzerine Doğan Hızlan, "Hocam; Mozart'ın bende yeni çıkmış CD'si var. Onu size hediye etmek istiyorum" dedi. Oradan Oktay Ekşi "Doğan Bey, bize hiç Mozart CD'si hediye etmedin" diye laf attı. O da, "Sen bugüne kadar Mozart'ı sevdiğini şimdiye kadar hiç söylemedin" dedi.
Fethullah Gülen Mozart dinliyor öyle mi?
Evet. Biz birbirimizi tam tanımıyoruz Kutlu Bey. Hocaefendi batı edebiyatını da, batı felsefecilerini de okuyor.
Zaman zaman futbolcuların Gülen'in yanına gittiği söyleniyor. Kendisi futboldan hoşlanır mı?
4 sene kadar önce oluyor. Öğlen yemeğinde Hocaefendi'yle oturuyoruz. Bir arkadaş nereden icap etti, bilmiyorum; "Hocam, televizyonlarda çok futbol konuşuluyor" dedi. "Hatta, televizyonların sesi kısılsa, onların yüz ifadelerine, el kol hareketlerine bakılsa onların Türkiye'nin en önemli meselesini heyecanla konuşuyorlar gibi oluyor" dedi. Tabii bizim Samanyolu TV'de Spor Müdürümüz Mehmet Şeyho'nun yaptığı futbol programları var. Ben, "Eyvah!" dedim. Hocaefendi yüz ifadesiyle geçiştirmek istedi ama arkadaş anlamadı. Hocaefendi, "Aslında basketbolla, voleybolun da konuşulması lazım" dedi. "Bir de" dedi, "Eskrim çok önemlidir" dedi. "Atletizm bizde ihmal ediliyor. Bizim Doğu'daki insanlarımız atletizme çok meraklıdır" dedi. Arkadaş bir şey diyemiyor. Ondan sonra, "Belki siz çok yadırgayacaksınız ama ben bir şey daha söyleyeyim. Ben balede de olmak lazım diyorum" dedi.
Bale?
Evet. "Balede de olmak lazım diyorum" dedi ve bir şey daha ilave etti. "Bizim değerlerimizin de, kültürümüzün de, sanatımızın da renginin, boyasının olduğu sanatlar üzerine eğilmek lazım" dedi. "Hayatın her alanında olmak lazım tabii" dedi. Zaten baleyi söyledikten sonra, sinemayı, tiyatroyu hayli hayli söylemiş oluyor Hocaefendi.
Türk sinemasında önemsediği isimler var mı?
Kemal Sunal'ı sevdiğini ve seyrettiğini biliyorum.
Mizahı sevdiğine göre mesela Aziz Nesin'e karşı bir yargısını duydunuz mu?
Yaa! Ağzımdan aldınız lafı. Hocaefendi'nin bize birkaç arkadaşken söylediği bir şey var: "İki şeye üzülüyorum" demişti. "Hayattayken Aziz Nesin'le ve Zeki Müren'le görüşemedim. Görüşmeyi arzu ederdim" dedi. Bunlar Türkiye'nin değerleri. Burada Aziz Nesin'in edebi kişiliğinin altını çiziyor, Zeki Müren'in de Türk Sanat Müziği'ndeki kişiliğinin altını çiziyor.
Bunları ilk defa söylüyorum. Toplumun bunlara ihtiyacı var. Hocaefendi bizler gibi bir insan.
Sadece nakledi
YORUM.
BAŞLIK: Fethullah Gülen'in en yakınındaki isim olan ZAMAN yazarı Hüseyin Gülerce'den şaşırtan açıklamalar
'Hocaefendi, Zeki Müren ve Aziz Nesin'le tanışamadığına üzülüyor'http://haber.gazetevatan.com/haberdetay ... tegoryid=1