sufiforum.com
http://sufiforum.com/

Mürid-Mürşid İlişkileri / Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî
http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=96&t=3906
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  tahkik [ 17.03.10, 12:22 ]
Mesaj Başlığı:  Mürid-Mürşid İlişkileri / Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî

Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî'ye Göre

Mürid-Mürşid İlişkileri

CAMİ'UL USÛL



1.6- MÜRİD HAKKINDA BİLGİLER:

6.1- MÜRİDİN NEFSİNİ KENDİSİNE TESLİM ETTİĞİ ŞEYHİN ŞARTLARI BEŞTİR
1- Mânevi Zevk'e sahip olmak. 2- Dinî ilimleri iyi bilmek, 3- Yüksek bir himmet sahibi olmak, 4- (Allah'tan gelen) herşeye razı oluş (Radiye veya Mardiyye makamı) 5- İsabetli görüş ve Basiret sahibi olmak.

KİMDE Kİ 5 HASLET VARDIR ONUN ŞEYHLİĞİ SAHİH DEĞİLDİR
1- Dinde cahil olmak, 2- Müslümana hürmeti ortadan kaldırma, 3- Mânâsız (faydasız) konulara girmek, 4- Her şeyde nefsinin hevasına ta¬bi olmak, 5- Dikkatsiz hal ve kötü huyluluk.

6.2- MÜRİDİN ŞEYH VE İHVANINA KARŞI EDEBLERİ BEŞTİR
1- Beklenenin aksi de gözükse, emre uymak, 2- Ölüm pahasına da ol¬sa haramlardan kaçınmak, 3- Huzurda olsa veya huzurda olmasa da, di¬ri veya ölü de olsa yakınlarının hürmetini muhafaza etmek, 4- Onların hukukunu imkân nisbetinde, kusur yapmadan korumak, 5- Aklını ve il¬mini (makam ve şöhretini) bir tarafa bırakarak mürşidinin emirlerine kıymet vermek. Bunları yaparken de insaf ve doğruluk üzere olmaktır. İşte ihvan ile olan muamele böyle olmalıdır.

Eğer mürşid (hakiki) bir şeyh değilse veya sayılan 5 şartında eksiği varsa ihvanın içinde kâmil olanına itimat edilir, diğerlerine (sadece) ihvanlık muamelesi yapılır

6.3- MÜRİDİN DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR:
1- Haramları terk ederek takvayı tutmak. İfrada ve terfide gitmeden vâcipleri muhafaza etmek ve ihtiyacı olan bilgileri elde etmeye gayretle çalışmak.
2- Nefsin ve takvanın kemali için gereken sebeplere (tevessül ederek) amel etmek. Meselâ, zaruret olmadıkça şüpheli şeyi terketmek gibi (vera’ sahibi olmak).
3- (Mürid) Her işin başında ve sonunda uyanık (dikkatli) olmalıdır. Öyle ki kendisinin kalbî azaların hareketini kontrol altında tutmalı, niyet ve kasıtlarını gözetlemelidir. [Şöyle ki, fena bir iş yaptıklarında kalb sıkılır, iyi bir işte ise açılır (ferahlar)] Şâzelî (KS) buyurdu ki, "Kul muvafık amel yapmadıkça nifaktan kurtulmadı."
4- Seni Rabbına yönlendiren ve nefsinin ayıplarını sana gösteren ma¬rifet ve ilim ehli kimselerin sohbetine devam et. Böylece, başlangıçta O'na (Rabbına) sığınır, sonunda O'na şükür eder, O'ndan gelen vâridâta razı olur, zorluklara sabreder ve kadere teslim olursun. Her şeyde, herşeyin üzerine O’nun hakkını tercih edersin. Şâzelî (KS) buyurdu ki, "Kendi nefsini sana tercih edeni arkadaş edinme. Çimkü o çok kusur bu¬lucudur."
5- Yüce (maddi) makam sahipleri ve gururlu kimselerden uzak durmak. Sehl (KS) dedi ki, "Üç sınıfın arkadaşlığından sakın: 1- Yaltaklanan fakir, 2- Cahil tasavvuf ehli, 3- Gaflette olan aşırı zalim kimseler.”
6- Edebi muhafaza: Şâzelî (KS) buyurdu: "Yalnız yaşayan bir der¬vişte eğer şu dört edep yoksa, onu toprakla müsavi kıl. 1- Küçüklere mer¬hamet, 2- Büyüklere hürmet, 3- Nefsinden insaf ile kaçınmak. 4- Nefsin¬den yana olmayı terketmek.
Şu 4 edep de intisap eden bir kimsede yoksa, onun intisabına güven¬me. 1- Zalimlerden uzak durmak, 2- Âhiret ehlini (müminleri) tercih etmek, 3. İhtiyaç sahibine iyilik ve ihsan, 4- Cemaatle beş vakit namaza devam.
Ebu Hafs (KS) dedi ki: “Tasavvuf tümüyle edebtir. Her vaktin bir edebi vardır. Vakitlerin edebine kim devam ederse, olgunların ulaşacağına ulaşır. Bir kimse edebi terkederse, o koğulmuştur. İstediği kadar yakınlık elde ettiğini sansın, isterse vuslata erdim diye düşünsün yine kabul edilmez.
7. Vakıtlara hakkını vermek. İbrahim (AS)'ın sayfalarında geldi ki, “Akıllı kimse dört vakit üzere olur: a) Bir müddet Rabbına yalvarır. Derim ki bu vakit seher ile güneşin doğuşuna kadar olan zamandır. b) Bir süre de nefsini hesaba çeker. Bu da ikindiden güneş batıncaya kadar olan zamandır, c) Bir süre ki bu vakti kendisine ayıplarını gösteren ar¬kadaşını ziyarette geçirir ki o arkadaş onu Rabb’ına yönlendirir, gecede ve gündüzde hangi zamanda (hayırlı bir şey) müyesser olabileceği hususunda yardımcı olur. d) Bu vakitte nefsi ve mübah olan arzuları arasında serbesttir. Bu vakit de daha öncekiler gibi (değerli)dir.
Vakitler tümüyle âyette meâlen buyurulan "O gece ve gündüzü bir¬biri ardına kıldı ki bunda ibret almak ve şükretmek isteyenlere (âyetler) vardır” hükmündedir.
8- Âlemde yalnız kendini ve Rabbını görmendir. O’na lâyık murâkabede bulun. (Her hareketinin Allah Teâlâ'nın kontrolünde olduğunu unut¬ma.) Allah'ın indindekmi hazine bil ve işlerinin görüneninde ve görün¬meyeninde ondan infakta bulun. Ondan gayriye şevk duyma. Seni yasakladığı şeyde görmesinden ve emrettiği şeyde de görmemesinden ve kendisinden gayriye iltifat ettiğini görmesinden sakın. Bazı Arifler dedi ki: "Hak’tan yana gözüküp de halka bel bağlayanı Allah onlara muhtaç eder. Kalplerinden merhamet duygusunu çıkarır." Bütün yakın ve akra¬bandan müstağni (ihtiyaçsız) ol. Zira zenginlik insanlara muhtaç olmamaktır. (El Fakru Fahri sözü.)
9- Hareketlerde tekellüften (güçlük çıkarmaktan) sakınmak. Efendi¬miz (SAV) mealen buyurdu: "Ben ve ümmetimin muttekileri tekellüften uzaktır." Allah-ü Teâlâ ise şu mealde buyurdu: "Sen de ki, ben sizden ücret istemiyorum. Ben külfet yükleyenlerden de¬ğilim." Tekellüfün de esası hoş görünmeyi sevmektir. Bundan da imana darbe gelir, fücur, riyâ, saygınlık arzusu ve sun’ilik (gösteriş) doğar.
Siz her şeyde orta yol üzere olunuz (Âyet meâli) "Eğer onlar mü’minlerse Allah ve Resûlü razı edilmeye daha layık ve hak sahibidir.
10- Kalbe hayat veren şeylerle kalbi mamur etmek, onun zıddı olan şeylerden sakınmak. Bu husus da dört şey karşılığında, diğer dört şeye dikkat etmekle elde edilir:
a) Dünyada, garib olduğunu unutmamak Bu ise nefsin isteklerine uy¬mamak ve kötülüklerden kurtulmayı istemekle olur. Bunun zıddı; kalbin nefsin lezzetleri ile meşgul olması ve emeline kavuşmasıdır.
b) Ölüm anında yiyeceği darbeyi hatırlamak. O darbe ki, dünyadan her şeyi unutturur ve mahlûkata karşı hiç ilgi bırakmaz. Çünkü bu (ölüm) anında hiçbir şey fayda vermez. Bunun zıddı, ecelin unutulması, emelin uzunluğu. İşte bunlar rızk korkusunun anahtarıdır. Ecelin unu¬tulması ve emel uzunluğu ise dünyada her belânın ve ahirette her mih¬netin asıl sebebidir.
c) Kalbin Allah sevgisinden boş ve yalnız kalmasını hatırdan çıkarmamak. Bu his, her dostun dostluğunu unutturur. Ancak menfaat ile dostluk belli olur. Bunu düşünen kimse ancak Allah dostu ile arkadaş olur ve ancak Allah’tan sevap umanlarla bir araya gelir. Bunun zıddı, gaflet halinin insanı kaplaması ve sayılı (dünyadaki) günlere aldanmaktır. Bu durum amel terki, onu ileri bir zamana erteleme ve ara verme, başkanlık arzusu ve bid’atın zuhuru gibi şeylerin anahtarıdır.
d) Allah-ü Teâlâ’nın huzurunda duracağını (hesaba çekileceğini) hatırlamadır. Bu hal; hareket halinde de sükun halinde de Allah'ın huzurunda ve O’nun kontrolunda olunduğun unutulmamasını icap ettirir. O durumdaki kimse hareketinde şeriata uygun hareket eder, bütün hallerinde nefsini hesaba çekip, işlerinde Mevlâ’dan utanır. Bunun zıddı Allah-ü Teâlâ'ya karşı cüretkar olmak, O’nun kendisine iyi muamele edeceğini zannederek aldanmaktır. Eğer Rabb’ının kendisine iyi muamele edeceğini hakikaten zannetse idi, (elbette) Allah’a karşı ameli güzel ederdi (Bu durumu da şu mealdeki âyet açıklıyor: "İşte sizin Rabb’ınız hakkındaki bu zannınız sizi aşağılattırdı ve zarara uğrayanlardan oldunuz." )
"O halde siz dinde, sonradan çıkarılan işlerden (bid’atlerden) sakının. Çünkü her sonra ortaya çıkarılan iş bid'attır. Her bid'at ise dalâlettir. Dalâlet ve sahibi de cehennemdedir.” Ayrıca batıl yolda olanların sözlerinden sakının ki onlar Allah-ü Teâlâ'dan umudunuzu kestirirler ve eğri yollara sevkederler. Halbuki "Size gereken ise eda olunacak farzların yapılması ve haramların terkedilmesı ve sünnetlere uymak ve evliyaya muhabbeti benimsemektir."

...

6.5- KENDİSİNE İNTİSAB OLUNAN ŞEYHİN ŞARTLARI (MÜRŞİDİN ŞARTLARI):
Herkese durumlarına göre nasihatcı olmak ve onları TAKV ve İSTݬKAMETE yönlendirmektir. Onları münker ve şehvetlerden yasaklar; on¬lar için sebat, saadet, bağışlanma, muvaffakiyetlerine dua eder. Dini ko¬nulardan imkan nisbetinde onlara öğretir, dünya işlerinde de onlara şefkatli olur da bu konuda kendi nefsi için nasıl çalışıyorsa öyle çalışır. Zira bir kimse bir topluluğun idaresine talip olursa artık o topluluğun işlerine bakmak O’nun kullarını (Zât-ı Ehadiyetine erdirmek için) üzerine vacip olur. O Allah’ın her mahlûkuna rahmet, lütuf, şefkat gözü ile bakar.Küçüklere merhametli davranır, büyüklere de saygı gösterir.





CAMİ'UL USÛL
Müellif: Ahmed Ziyaüddin (K.S.) Gümüşhanevi
Mütercimi: Hüsameddin Fadıloğlu

s.31-36

İstanbul-2007

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/