sufiforum.com
http://sufiforum.com/

Rabbani Tarif: Evliyaullahın Mertebesi
http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=96&t=3510
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  rabbani [ 18.12.09, 09:25 ]
Mesaj Başlığı:  Rabbani Tarif: Evliyaullahın Mertebesi

57. Bölüm: Velî’nin Kısmî Üstünlüğü:

Bir velî elde ettiği her kemâli ve ulaştığı her dereceyi kendi peygamberine tâbî olmak sâyesinde kazanmıştır. Peygambere uymak olmasaydı îmân bile yüz göstermezdi ki yüksek mertebelere yol nasıl açılsın?

O hâlde bir velîde, peygamberde olmayan kısmî bir fazîlet (üstünlük) meydana gelirse ve peygamberde olmayan yüksek derecelerden özel bir derece nasip olursa, peygamberin de o kısmî fazîletten ve özel dereceden tam bir nasîbi var demektir. Çünkü o kemâlin ve yüksek derecenin elde edilmesi, o peygambere tâbî olmak sâyesinde olmuştur ve onun sünnetine tâbî olmanın netîcesidir.

Öyleyse mutlakâ peygamberin de o kemâlden tam bir nasîbi vardır.

Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kim güzel bir sünnet (gelenek) başlatırsa onun sevâbını alır, ayrıca onunla amel edenlerin sevâbı kadar da sevap alır”. Ancak velî bu kemâlin ve derecenin hâsıl olması konusunda öndedir. Velînin böyle kısmî ve cüz’î bir konuda peygamberden üstün olmasını câiz görmüşlerdir ki bu, peygamberin küllî ve genel üstünlüğü ile çelişmez.

Fusûs sâhibi (Muhyiddîn İbnü’l-Arabî) diyor ki: “Peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü, yüksek ilim ve mârifetleri velîliğin son mertebesindeki kişiden (hâtemü’l-velâyetten) alır”. Bu cümle, yukarıda anlattığımız ve bu fakîrin ayrıcalıklı olduğu bilgi ile irtibatlıdır, baştan sona da şerîata uygundur.

Fusûs şârihleri bunu doğru bir şekilde yorumlayabilmek için çok zorlanmış ve şöyle demişlerdir: “Velîliğin en üstünde olan kişi, peygamberliğin en üstünde olan kişinin hazîne bekçisidir. Eğer pâdişah kendi hazînesinden bir şey alırsa bu durum pâdişah için bir eksiklik değildir”.

İşin aslı ise benim anlattığım şekildedir. Zorlanmanın kaynağı işin hakîkatine ulaşamamaktır.

Bütün işlerin aslını Allah bilir.

Salât ve selâm insanların efendisine (a.s) ve temiz âilesine.

***

MEBDE’ VE ME‘ÂD (RABBÂNÎ İLHAMLAR)

İMÂM-I RABBÂNÎ

Doç Dr. Necdet TOSUN

SUFİ Kitap

Yazar:  rabbani [ 18.12.09, 09:27 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Rabbani Tarif: Evliyaullahın Mertebesi

58. Bölüm: Velînin Velâyeti Peygamberin Velâyetinin Bir Parçasıdır:

Bir velînin velîliği, onun peygamberinin velîlik yönünün cüzlerinden bir cüzdür. Bir velîye yüksek mânevî derecelerden ne ulaşırsa, o cüz‘î dereceler, o peygamberin derecelerinin cüzleri olacaktır. Cüz yani parça ne kadar büyük görünse de, bütünden daha az olacaktır. Çünkü “Bütün, parçadan daha büyüktür” kâidesi apaçık bir hükümdür. Parçanın büyüklüğünü hayâl edip onu bütünden daha büyük zannetmek ahmaklıktır. Çünkü bütün, o parça ve diğer parçalardan oluşmaktadır.

Yazar:  rabbani [ 19.01.10, 09:46 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Rabbani Tarif: Evliyaullahın Mertebesi

36. Bölüm: Velîlik, Şehâdet ve Sıddîklık İlimleri Arasındaki Fark:

Bilmek gerekir ki, velîlik (velâyet), şehâdet ve sıddîklık makâmlarından her birinin kendine münâsip ayrı ilimleri ve yüksek bilgileri vardır.

Velîlik mertebesinde sekr (mânevî sarhoşluk) ile karışık olan ilimler çoktur. Burada sekr gâlip, sahv (ayıklık) ise mağlûbdur.

Velîliğin ikinci mertebesi olan şehâdette sekr mağlûb, sahv gâlib görünür. Ama sekr tamâmen kaybolmamıştır.

Velîlik mertebelerinden üçüncü ve sonuncusu olup üzerinde başka velîlik mertebesi bulunmayan, sâdece nübüvvet (peygamberlik) bulunan “sıddîklık” makâmına âit ilimlerde ise sekr tamâmen ortadan kalkmıştır.

Bu ilimler şer‘î ilimlere mutâbıktır, dînî ilimlere uygundur. Sıddîk (olan kişi) bu şer‘î ilimleri ilhâm yoluyla alır. Tıpkı peygamberin (a.s) vahiy yoluyla aldığı gibi. Sıddîk ile peygamber arasındaki fark ilmin alınma yerinde değil, alma metodundadır. Her ikisi de Allah Teâlâ’dan alırlar, ancak sıddîk, peygambere tâbî olarak bu dereceye ulaşır. Peygamber asıldır, köktür, sıddîk ise onun fer‘idir, dalıdır. Ayrıca peygamberin bilgileri kesin ve kat‘îdir, sıddîkın bilgileri ise zannîdir. Peygamberin bilgileri başka insanlar için delildir, sıddîkın bilgileri ise başka insanlara delil değildir.

Şiir:
Onun kâfilede olduğunu bilirim ama ulaşamam,
(Develerin) Çan sesi bana ulaşsa, o da yeter.

Salât ve selâm Peygamberimize, bütün peygamberlere, mukarreb meleklere ve Allah’a itâat eden herkese olsun.

Bu risâlede (Ma‘ârif-i Ledünniyye’de) bazı yüksek bilgiler birbiriyle tezat yani çelişkili görülürse, bilgilerin farklı oluşunu velîlik derecelerinin farklı oluşuna bağlamak gerekir.

Çünkü anlattığım üzere, her derecenin bilgileri ayrıdır.

Tevhîd ilimleri (vahdet-i vücûd gibi), velîlik derecesine münâsiptir.

Şehâdet derecesine uygun bilgileri öğrenmek istersen “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur” (Şûrâ, 42/11) âyet-i kerîmesi hakkında zikredilen yüksek bilgileri (21. bölümü) iyi anla! Çünkü o bilgiler, şehâdet mertebesi ilimlerindendir. Sâlik o mertebede kendisini ve sıfatlarını ölü gibi hissettiği için o makâma “şehâdet” (şehit olmak) diye ad verilmiştir.

Sıddîkıyyet makâmının bilgilerine gelince, daha önce anlatıldığı üzere, bunlar tamâmen şer‘î ilimlerdir.

Doğru ve mûteber bilgiler, şer‘î (Kur’ân ve sünnette belirtilen) bilgilerdir.

Allah Teâlâ bizi, dînin sâhibi (a.s) hürmetine güzel şerîat (din) üzere sâbit eylesin.

***

MA‘ÂRİF-İ LEDÜNNİYYE (ARİFLERİN HALLERİ)

İMÂM-I RABBÂNÎ

Doç Dr. Necdet TOSUN

SUFİ Kitap

Yazar:  rabbani [ 19.01.10, 09:50 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Rabbani Tarif: Evliyaullahın Mertebesi

38. Bölüm: Sıddîklık Makâmının Sonu:

Büyüklerden bazıları (k.s) şöyle buyurmuşlardır: “Sıddîkların önde gelenlerinden son çıkan şey (kötü huy) makâm ve baş olma sevgisidir”.

Bazıları ise bu dünyevî makâm ve baş olma konusunda bilinen mânânın hilâfına yorum yapmışlar ve şöyle demişlerdir: “Makâm sevgisi ve lider olma sevdâsı, sıddîklık makâmının ilk adımında çıkar (yok olur)”.

Bu fakîrin nezdinde kesinleşen ise şudur: Makâm ve baş olma sevgisinin bir türü nefse bağlıdır. Bu kötü huy çıkmadıkça nefs tezkiye edilmiş olmaz, nefs tezkiye edilip arınmadıkça, sıddîklık şöyle dursun, velîlik makâmına bile ulaşılamaz.

Baştaki sözü söyleyen büyük zâtların kastettiği şey, makâm ve baş olma sevgisinin (nefse bağlı olan) bu türü değildir.

Makâm ve liderlik sevgisinin bir diğer türü beden ile alâkalıdır. Bedenin dört unsurundan ateş cüz’ü yükselmek ister. Onun tabiatından “Ben ondan daha hayırlıyım” (Sâd, 38/76) sadâsı yükselir. Makâm sevgisinin bu kısmı, nefsin itmi’nânından sonra ve velîlik mertebesine hattâ sıddîklık derecesine ulaştıktan sonra oluşur.

Baştaki sözü söyleyen zâtlar, makam ve baş olmanın bu kısmını kastetmiş olmalıdırlar ki onun çıkması, sıddîklık makâmının sonuna ulaşmaya bağlıdır ve Muhammedî meşreb velîlere mahsustur.

Hz. Peygamber’in: “Benim şeytanım müslüman oldu” sözüyle haber verdiği şeytanın müslüman oluşu bu yüksek makâma ulaşmaya bağlıdır.

Nitekim bu, erbâbına gizli değildir.

“Bu Allah’ın lütfudur, onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sâhibidir” (el-Hadîd, 57/21).

Salât ve selâm, Efendimiz Hz. Muhammed’e, âilesine ve arkadaşlarına olsun.

***

MA‘ÂRİF-İ LEDÜNNİYYE (ARİFLERİN HALLERİ)

İMÂM-I RABBÂNÎ

Doç Dr. Necdet TOSUN

SUFİ Kitap

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/