mübarek peygamberimiz (sav.)
"aleyküm bi sünneti ve sünnetil-hulefair'raşidine min ba'di.. / benim sünnetime ve benden sonra gelecek olan raşid halifelerimin sünnetine sımsıkı sarılın.." buyurmuştur..
bursevi hz.nin tahkiki vech ile bu hulefa ister muttasıl (asr-ı saadet ve devr-i tabiinden) olsun ister munfasıl (aradan yüzyıllar asırlar geçtikten sonra gelen meşayıh-ı küberadan..) olsun değişmez..
zira bu zatlar hilafet-i hakikıyye ile halifedirler: zahiren hükumet etmeseler de bu zatlar her devirde hulefa-i raşidine mülhaktırlar... fakat biz -evliya aynı sahabe'dir- demiyoruz arada sohbet-i resulullah'a (sav.) mazhariyet ile
mutlak efdaliyet ve rütbe farkı bakidir...
bir de şunu belirtmemizde faide-i azime var: farzlardan sonra sünen-i resul ve ondan sonra da sünen-i süleha (ve dahi sühan-ı süleha) vardır.. ehl-i tarik olan ihvan kardeşlerimiz bu nokta-i hakikati her meclisde göğsünü gere gere anlatmalıdır...
fıkıhçılar ve hadisçiler bu gibi manaları istib'ad ediyorlar: onlar ne ederlerse etsinler biz hepsinin ellerinden öper baş sofaya oturturuz.. ama hakkı beyana gelince onu münasib bir lisan ile karşı tarafa bildirmek -tabiri caizse-papağan olup ötmek vacibtir.. nihayet: büyükler ne derse odur.. biz kafamıza göre lafu güzaf edemeyiz..
not: ilham denilen şey kişinin okuyarak bildiği şeyin -zikir rabıta veya murakabe esnasında- bir an içinde zevke dönüştürülmesi veya korsan yollarla malum olan bir şeyin içine asla aid orjinal bir lezzetin zamm edilmesi
-olabilir- diye düşünüyorum.. en azından kendi adıma..
ve herhalde o gece öyle bir şey oldu..