Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hacda Ölmek
MesajGönderilme zamanı: 22.11.10, 01:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:18
Mesajlar: 38
Hacda Ölmek

Cemal Nar

cemalnar@gmail.com

2010-11-19

Daha önceki yazılarımızda hac ibadetini ertelemenin zararlarından bahsetmiştik. Bu arada bazı yanlış düşüncelerin üstünde durmuştuk. Onlardan birisi de şudur: “Yaşlanınca gitmek, orada ölmek ve vadedildiği gibi ahirette devamlı hac sevabıyla birlikte ashab-ı kiram ile kalkmak.”

Böyle bir mazeretle asla hac ertelenemez. Böyle bir mazereti de din hiç dinlenmez. Kaldı ki böylesine ince duygular besleyen birisi, Allah ve Peygamber emrine zaten hemen imtisalen acele hacca gider. Şunu kabul ederiz ki başta yolculuk olmak üzere, izdiham ve gurbet, farklı iklim ve coğrafya sebebiyle hac insanı ölüme yakın hissettirir. İhram elbisesi, bir anlamda kefendir. Onun için hep denir ki “ihrama giren kendini ölmüş saymalı, mahşer yolunda görmelidir.” Bu duygu ve düşünceyi yakaladığı takdirde, dünyanın küçüldüğünü, hiçlik vadilerinde yuvarlandığını, onun arkasında koşmanın akıl kârı olmadığını fark eder ve böylece, yaradılış gayesi olan ibadete, hayır işlerine ve Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmaya ciddî bir şekilde yönelir.

Hacda ölmeyi arzu etme düşüncesi mesnetsiz de değildir. Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Hacca giderken yolda ölene, kıyamete kadar hac, cihâda giderken de ölene, kıyamete kadar cihâd sevâbı yazılır.” (Ebû Ya’la)
"Medine'de ölmeye gücü yetenler, orada ölsünler. Çünkü orada ölenlere ben kıyâmet gününde şefaat ederim." (Tirmizî, İbnu Mâce)
"Kıyâmet gününde mezarından ilk çıkan benim; benden sonra Bakî' mezarlığında olanlar, bunlardan sonra da Mekke'de ölenlerdir." (Tirmizî, İbnu Hibban)

Hacca sevdiklerini gönderip de orada vefatını öğrenenler de üzülmesinler. Bu da bir takdîr-i ilahîdir, rıza ile karşılanmalı ve manevi mükâfata aykırı gereksiz düşünce, sözlerden ve işlerden kaçınılmalıdır. Fakat unutmamak gerekir ki şeytanlar da, her hayır yapanı olduğu gibi özellikle hacıyı ve mücahidi yolundan engellemek için var gücüyle çalışırlar.

Hadis-i şerifde buyrulmuştur ki: “İblis’in şeytanlardan azgın ve şımarık yaranı vardır. Onlara der ki: - Aman hacılar ve mücahidlere dikkat edin ve onları yollardan saptırın.” (Kenz’ül Ummal V. 5-16 (11794, 11854))
Demek orada sıradan şeytanlar değil, en yaman şeytanlar vazife yapacaklardır. Bu büyük bir uyarıdır aslında hacı efendilere...
Allah Teala, Adem’e (as) buyurdu ki: - Ey Adem, başına gelen gelmeden beytimi haccet! - Başıma ne gelecek ya Rab! - Bilmediğin bir şey. O da ölümdür. - Ölüm nedir? -Onu ileride tadacaksın.( Kenz’ül Ummal V. 5-16 (11852))

Bu tavsiyeye uymaya biz daha muhtacız.

Bu konuda şu hadis de bizi ikaz eder: “Bir kimsenin, kendisine beytullahı hac ettirecek veya kendisine zekatı vacib kılacak bir malı olur da bunları yapmazsa, ölüm anında “ric’at” (geri dönme)’i ister.” İbn-i Abbas (r.a) bu hadisi okuyunca, meclisteki bir adam: “Allah’tan kork ey İbni Abbas! “Geri dönüşü” ancak kafirler istemez mi? dedi.” İbni Abbas (r.a) da: “Sana bunu Kur’an’dan okuyacağım: “Ey iman edenler! Sizi, mallarınız ve çocuklarınız Allah’ı anmaktan alıkoymasın; böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır. Birinize ölüm gelip de: “Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar ertelesen de, sadaka versem, iyilerden olsam” diyeceği zaman gelmezden önce, size verdiğimiz rızklardan infak edin harcayın. Bir kimsenin eceli gelince, Allah onu asla geri bırakmaz. Allah işlediklerinizden haberdardır.” (Munafikun 9-11)

Gerçekten de İbn Abbas Kur’an-ı Kerim’e ne kadar vakıf olduğunu bu güzel delili sunmakla bir kere daha ortaya koymuştur.( Tirmizi Tefsir 64 hn: 3316. V. 412, Kenz’ül Ummal, V. 20 (11868))

İbni Abbas’ın da belirttiği gibi, bu ayeti kerime Müslümanlar için gerçekten acı bir olaya parmak basmaktadır. Çünkü Allah katında bir hayır uman ve ahiretini güzel gören hiçbir mü’min, dünyaya geri dönüşü veya ecelinin ertelenmesini istemez. Zira ahiret daha sevimlidir ona. Allah’a kavuşmaktan korkmaz. (Zuhayli, Tefsiru!l Münir, XXVIII. 231.)

Bunun bir istisnası şehitlerdir. Ancak onlar da dünyada yaşamak için değil, yeniden cihad ederek tekrar şehit olmak için dünyaya dönüş isterler. Peki, hem müslüman olup hem de bu geri dönmeyi istemeler neyin nesi? Allah Teala’ya kavuşmaktan mı kaçmak? O’nu mu istememek? Haşa!

Sadece günahlarından utanıp kara bir yüzle Allah Teala’nın huzuruna çıkmaktan hem utanmak, hem de korkmak! Peki ama bu huzura çıkmamanın şöyle ya da böyle bir imkanı var mı? Yok! Öyleyse?!

Ah bir ibret alabilsek, ah “…ceğim, …cağım” diyerek hayırlı işlerini erteleyenlerin helak oldukların görebilsek!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)in “Helekel müsevvifun” sözünü duymadık mı?


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye