Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 9 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 111. TEBBET SURESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 17:29 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
111. TEBBET SURESİ


Müfessirlerin icmaıyla sûrenin tamamı Mekke'de inmiştir.[1]

Nitekim İbn Merduye'nin yaptığı rivayete göre, İbn Abbas (r.a.), İbn Zübeyr ve Hz. Aişe (r.a.) şöyle demişlerdir:

“Tebbet Sûıesi Mekke'de inmiştir.”[2]

Allame Zemahşerî'nin tesbitine göre: Bu sûre, Fatiha Sûresi'nden sonra inmiştir. [3]



1. "Ebû Leheb'in elleri kurusun; kurudu da!

2. Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.

3. Alevli ateşe yaşlanacaktır.

4-5. Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır"



Bu surenin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- a- Ahmed b. el-Hasan el-Hîrî, Hacib b. Ahmed'den, o Muhammed b. Hammad'dan, o Ebû Muaviye el-A'meş'ten, o Amr b. Mürre'den, o Said b. Cübeyr'den, o da İbn Abbas'tan rivâyeten şöyle dedi:

"Rasulullah (s.a.v.) bir gün Safa Tepesi'ne çıktı ve:

"Ey Sabahçılar, Koşun ey Kureyş topluluğu!" diye nida etti. Bunun üzerine Kureyş toplandı ve:

"Ne istiyorsun? Ne haberin var?" dediler. O da:

"Ben size sabaha akşama düşman baskısına uğrayacağınızı haber verecek olsam beni tasdik eder misiniz?" diye sordu. Onlar:

"Evet" dediler. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

"(Öyleyse iyi dinleyin) Ben sizi önünüzdeki şid­detli azabdan sakındıran birisiyim." Bunun üzerine Ebû Leheb[4]:

"Seni helak olasıca, Bizi bunun için mi topladın?" dedi. Allah Teala da bu sûreyi indirdi."[5]

Buhari bu hadisi Muhammed b. Selam'dan, o da Ebû Muaviye'den rivayet et­miştir.[6]

b- Said b. Muhammed el-Adl, Ebû Ali b. Ebî Bekr el-Fakih'ten, o Ali b. Abdillah b. Mübeşşir el-Vasıtî'den, o Ebu'l-Eş'as Ahmed b. el-Miıkdam'dan, o Yezid b. Zürey'den, o Kelbî'den, o Ebû Salih'ten, o da İbn Abbas'tan rivayet ederek şöyle dedi:

"Rasulullah (s.a.v.) ayağa kalktı ve şöyle dedi:

"Ey Ğalib Oğullan, Ey Mürre Oğulları, Ey Kilâb Oğulları, Ey Kusayy Oğullan, Ey Abd-i Menaf Oğulları! Ben, siz "La ilahe illallah" demedikçe size Allah'tan gelecek bir zararı ne önleyebilirim, ne de dünyadan bir nasib sağlayabilirim." Bunun üzerine Ebû Leheb:

"Helak olasıca. Bizi bunun için mi bu­raya topladın?" dedi. Allah Teaîa da bu sûreyi indirdi."[7]

c- Ebû İshak el-Mukrî, Abdullah b. Hamid'den, o Mekkî b. Abdan'dan, o Abdullah b. Haşim'den, o Abdullah b. Numeyr'den, o A'meş'ten, o Abdullah b. Mürre'den. o Said b. Cübeyr'den, o da İbn Abbas'tan bize şunu dediğini haber verdi:

"En yakın akrabalarını uyar" âyeti inince Rasulullah (s.a.v.) Safa Tepesi'ne geldi ve onun üzerine çıktı. Sonra şöyle nida etti:

"Ya Sabahçılar, ey Kureyş topluluğu!" Bunun üzerine insanlar toplandı. Daveti duyanlardan bazısı geliyor, bazısı da yerine adam gönderiyordu. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

"EyAbdu'l-Muttalib Oğulları, Ey Fihr Oğulları, Ey Luey Oğulları! Eğer ben size şu dağın eteğinden atlıların çıkacağını ve onların size 'zarar vereceklerini haber versem beni tasdik eder misiniz?" Onlar da:

"Evet" dediler. Rasulullah (s.a.v.):

"Öyleyse ben, sizi önünüzdeki şiddetli azabdan sa­kındıran birisiyim" buyurdu. Bunun üzerine Ebû Leheb:

"Helak olasıca. Bizi davetin bu­nun için miydi?" dedi. Allah Teala da bu sûreyi indirdi." [8]

d- İbn Abbâs'tan rivayette o şöyle anlatıyor:

"Sen en yakın hısımlarını inzâr et." (Şuarâ, 26/214) âyet-i kerimesi nazil olunca Hz. Peygamber (sa), Safa tepesine çıktı ve

"Ey Fihr oğulları, ey Adiyy oğulları!" diye Kureyş batınlarına seslenmeye başladı. Gelip etrafında toplandılar. Hattâ bizzat gelemiyenler de ne oluyor diye bakması için bir elçisini gönderdi. Böylece Ebu Leheb ve Kureyş hep gelip toplandılar. Hz. Peygamber (sa):

"Ne dersiniz; şimdi ben size şu vadinin arkasında atlılar size baskın yapmak istiyorlar diye haber versem beni tasdik eder misiniz?" diye sordu.

"Biz, senden doğruluktan başka bir şey görmedik. (Biz, ancak senin doğruluğunu tecrübe ettik)." dediler.

"Ben, sizi çok şiddetli bir azabın önünden uyarıcıyım." (Sebe: 34/46) buyurdular. Ebu Leheb:

"Diğer günlerde (gelecekte) kökü kuruyasıca! bizi bunun için mi topladın?" dedi de bunun üzerine

"Ebu Leheb'in eli kurusun. Onun malı da, kazandığı da ona bir fayda vermedi..." Sûresi nazil oldu.[9]

e- Bu olayı Müslim de Ebu Hüreyre'den rivayetle tahric etmiş olup ayrıntılarda küçük bir takım farklar vardır. Bu rivayet şöyledir:

"Ve yakın akrabalarını uyar." (Şuarâ, 26/214) âyet-i kerimesi nazil oldu­ğunda Rasûlullah (sa) Kureyş'i çağırdı. Onların avamı, havâssı gelip toplan­dılar. Onlara seslendi:

"Ey Ka'b ibn Luay oğulları nefislerinizi ateşten kurtarın. Ey Mürre ibn Ka'b oğulları nefislerinizi ateşten kurtarın. Ey Abdi Şems oğulları kendinizi ateşten kurtarın, ey Abdi Menâf oğullan kendinizi ateşten kur­tarın. Ey Hâşim oğulları nefislerinizi ateşten kurtarın, ey Abdü'l-Muttalib oğul­ları kendinizi ateşten kurtarın. Ey Fâtıma (bint Muhammed) kendini ateşten kur­tar. Allan katında ben sizin için hiçbir şeye malik değilim. Şu kadar var ki sizinle aramda bir akrabalık var ve ben bu akrabalığın hakkını veririm."[10]

f- Hadisin Neseî'deki rivayetlerinde de küçük farklar bulunmakta. Şöyle ki: Ebu Hüreyre'den rivayette o şöyle anlatıyor:

"Ve yakın akrabalarını uyar." âyet-i kerimesi nazil olduğunda Rasûlullah (sa) kalktı ve:

"Ey Kureyş topluluğu, ne­fsnizi Allah'tan satın alın; ben, Allah katında size bir fayda sağlıyamam. Ey Abdi Menâf oğullan, nefsinizi Allah'tan satm alın. Ben, Allah katında size hiçbir fayda veremem. Ey Abbâs ibn Abdül-Muttalib, benim Allah katında sana hiçbir faydam dokunmaz. Ey Allah'ın elçisinin halası Safıyye, benim Allah ka­tında sana hiçbir faydam dokunmaz. Ey Fâtıma, benden ne istersen iste ama Allah katında sana hiçbir faydam dokunmaz." buyurdu.[11]

g- Hadisin bu rivayetlerinde Mesed Sûresi'nin nüzulüne sebep olan Ebu Leheb'in: "Soyu kesilesice bizi bunun için mi topladın." dediği zikredilmemek­le birlikte aynı hadisin İbn Abbâs'tan gelen rivayetinde Mesed Sûresinin de bu hadise üzerine nüzulü tasrih olunmuştur.[12]

h- Hz. Peygamber (sa)'in amcalarından birisi olan Ebu Leheb'in esas adı Abdü'1-Uzzâ ibn Abdü'l-Muttalib, künyesi de Ebu Utbe'dir.[13]

i- Bu hadise, İbn Abbâs'tan rivayete göre bi’setten üç sene sonra meydana gelmiştir ve Sûrenin inişi de o zaman olmuştur.[14]

2- Bir rivayete göre de Hz. Peygamber (sa) amcalarını toplayıp onlara bir tabakta yemek ikram etmiş.

"Bu kadarcık yemek kime yetecek? Yalnız başına birimiz bir koyunu yer" diye sunulan yemeği hakir görmüşler. Ama hepsi yeyip karnını doyurmasına rağmen yemekten az bir şey eksilmiş. Yemekten sonra:

"Bizi niçin topladın?" demişler de Hz. Peygamber (sa) onları İslâm'a davet et­miş ve Ebu Leheb de söylediği o sözü işte o zaman söylemiş ve bu Sûre nazil olmuş.[15]

3- İbn Zeyd der ki: Ebu Leheb, Hz. Peygamber (sa)'e:

"Ey Muhammed, müslüman olduğum takdirde bana ne verilecek?" diye sormuştu. Hz. Peygamber (sa):

"Müslümanlara ne verilmişse sana da o verilecek." buyurdu. Ebu Leheb:

"Benim onlara bir üstünlüğüm olmıyacak mı?" diye sordu. Hz. Peygamber:

"Ne istiyorsun?" dedi. de Ebu Leheb:

"Bu dine yazıklar olsun ki ben ve şunlar (o dinde) eşit oluyoruz." dedi ve işte bunun üzerine Allah Tealâ bu Sûreyi inzal buyurdu.[16]

4- Hemedân’dan kendisine Yezid İbni Zeyd denen birinden îbnu İshâk, ondan İsrâîl tarikından İbnu Cerîr anlattı. O kimse:

-Ebu Leheb'in karısı, Nebî Aleyhisselâm'in yoluna diken koyardı. Leheb Suresi indirildi, dedi.

5- Ikrime'den bunun benzerini İbnu Münzir anlattı. [17]

6- Târik el-Muhâribî'nin şöyle dediği rivayet olunur:

Ben, Zu'1-Mecâz panayırında iken, genç bir delikanlıyla karşılaştım.

"Ey İnsanlar! Lâilâhe illallah deyin, kurtulun" diyordu. Bir de baktım ki, arkasından bir adam onu taşlıyor, bacaklarını ve topukların kanatıyordu. Adam da şöyle diyordu:

"Ey İnsanlar! Muhakkak bu yalancıdır, inanmayın" Ben,

"Kim bu?" diye sor­dum. Dediler ki:

"Bu Muhammed'dir, peygamber olduğunu iddia ediyor. Şu da amcası Ebû Leheb'tir. Onun yalancı olduğunu iddia ediyor."[18]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Tefsîr-i Kurtubî: 20/234; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7060.

[2] Şevkanî, Fethü’l-Kadîr : 5/511; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7060.

[3] Tefsîrü'l-Keşşaf: 4/813; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7060.; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/978.

[4] Ebû Leheb: Resûlullah'ın (a.s.) amcalarından biridir. Asıl adı, Abdüluzza; künyesi, Ebû Leheb'dir. Yüzü fazla parlak ve kırmızıya yakın bir renk ta­şıdığından kendisine bu künye verilmiştir. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7061.

[5] Buhari; Cenaiz: 1394, Menakıb: 3525, Tefsir: 4801, Müslim; İman: 355, 356, Tirmizi; Tefsir: 3363, Nesai; Tefsir: 734.

[6] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 396; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/735. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7061.

[7] Zayıf hadistir. Çiihkü seneddeki Kelbî yalancılıkla itham edilmiştir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 396.

[8] Zayıf hadistir. Çiihkü seneddeki Kelbî yalancılıkla itham edilmiştir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 396-397; Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 485-486.

[9] Buhârî, Tefsîru'l-Kur'ân, 26/2; 34/2; 111/1, 2; Cenâiz, 98; Müslim, İman, 355; Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 111/1, hadis no; 3363; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 1,281, 307; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/978. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/7061-7062; Alusi, Rûhu'l-meânî, 30/260; Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/467.

[10] Müslim, İman, 348; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 11,333, 360,519; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/978-979. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/665.

[11] Neseî, Vasâyâ, 6, hadis no: 3645; benzer rivayetler için bak: Neseî, Vasâyâ, 6, hadis no: 3642-3644, 3646; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/979.

[12] Müslim, İman, 355; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/979.

[13] İbn Kesîr, age. VIII,534; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/979.

[14] Neysâbûrî, Rağâibu'l-Kur'ân, XXX,193-194; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/979.

[15] Neysâbûrî, age. XXX,194; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/979.

[16] Taberî, age. XXX,217. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/978-979.

[17] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/735.

[18] Kurtubî, 20/236; Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/467. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/666.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 9 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye