Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 075 - KIYAMET SÛRESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 17:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
075 - KIYAMET SÛRESİ


Sûrenin tamamı Mekkîdir ve Kâria Sûresinden sonra nazil olmuştur. İbnu'l-Cevzî Sûrenin mekkî oluşunda icma olduğunu söyler.[1] Âyetlerinin adedi, kırktır. [2]



3. Însan zanneder mi ki Biz, onun kemiklerini bir araya toplıyamayız

4. Evet, Biz, parmak uçlarını bile düzeltmeye Kadiriz.

5. Fakat insan önündekini yalanlamak ister de:

6. "Kıyamet günü de ne zamanmış? " diye sorar.



Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Bu âyet Adiy (veya Amr) b. Rabia hakkında nazil oldu. O Nebi (s.a.v.)'ye geldi ve şöyle dedi:

"Bana Kıyamet Günü'nden, nasıl olacağından, Kıyametin halinden, durumundan bahset. Onun hali, durumu nasıldır?" Nebi (s.a.v.) de ona bu husustaki yeterli bilgiyi verdi. Adiy b. Rabia şöyle dedi:

"Bu günü gözümle görsem bile seni tasdik etmem ey Muhammed, ona iman etmem. Allah şu kemikleri bir araya toplayabilir mi?" dedi. Rasulullah:

“Evet” buyurdu. Adiy (veya Amr) Rasulullah’la alay etti. Bunun üze­rine Allah Teala bu âyeti indirdi."[3]

Beğavî bu Adiyy ibn Rabîa'nın Zühre oğulları ile antlaşmalı ve el-Ahnes ibn Şerîk (veya Şüreyk)'in damadı olduğunu da kaydeder.[4]

2- Ayet-i kerimenin, Allah düşmanı Ebu Cehl'in ölümden sonra diriltilmeyi inkârı üzerine nazil olduğu da söylenmiştir.[5] O şöyle derdi: "Muhammed (s.a.) Allah'ın bu kemikleri çürüyüp dağılmaların­dan sonra bir araya getireceğini ve tekrar onları yeni bir yaratık olarak var edeceğini mi iddia ediyor?"[6]



16. Onu acele etmen için dilini onunla depretme.

17. Onu toplamak, onu okutmak şüphesiz bize aittir.

18. Öyleyse biz onu okuduğumuz zaman sen onun kıraatine uy.

19. Sonra onu beyan etmek de hiç kuşkusuz bize aittir.



Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Buhârî'nin değişik kanallardan Abdullah ibn Abbâs'tan rivayetine göre Hz. Peygamber, Cibrîl kendisine bir vahiy getirdiğinde onun okuması bitmeden, kendisine vahyolunanı unuturum endişesiyle hemen okumaya çalışır, dilini depretir ve bu da tabîî kendisine oldukça zor ve ağır gelirmiş. İşte bunun üzerine Allah Tealâ "Onu acele etmen için dilini onunla depretme. Onu toplamak, onu okutmak şüphesiz bize aittir. Öyleyse biz onu okuduğumuz zaman sen onun kıraatine uy. Sonra onu beyan etmek de hiç kuşkusuz bize aittir."âyetlerini in­dirmiş. Bundan sonra Hz. Peygamber, Cibrîl vahyi inzali bitirinceye kadar dik­katle dinler ve onun ayrılmasından sonra kendisine va'dedildiği gibi, Cibrîl'in indirdiğini aynen okurmuş.[7]

2- Aynı hadisi Humeydî'nin ... İbn Abbâs'tan rivayetinde "Allah'ın Rasûlü (sa) kendisine Besmele indirilinceye kadar surenin tamamlandığını (surenin so­nuna ulaşıldığım) bilmezdi" fazlalığı vardır.[8]

3- Müslim'in de kendi isnadıyla "Onu acele etmen için dilini onunla depretme." âyet-i kerimesi hakkında İbn Abbâs'tan rivayetle tahric ettiği haber ayrıntılarda bir takım farklarla şöyledir: Hz. Peygamber (sa), Cibrîl kendisine bir vahy getirdiğinde dilini dudaklarını hareket ettirir ve (hem vahyi dinlemek hem de dilini dudaklarını hareket ettirmek) kendisine zor gelirdi. Hz. Peygam­ber (sa)'in vahyin gelişi sırasında dilini dudaklarını deprettiği herkesçe görülen, bilinen bir haldi. İşte bunun üzerine Allah Tealâ: "Onu acele etmen için dilini onunla depretme. Onu toplamak, onu okutmak şüphesiz bize aittir. Öyleyse biz onu okuduğumuz zaman sen onun kıraatine uy. Sonra onu beyan etmek de hiç kuşkusuz bize aittir.'" âyetlerini indirdi de ondan sonra Hz. Peygamber (sa), kendisine Cibrîl geldiğinde başını eğer (onun getirdiği vahyi dinler), o gittikten sonra da Allah'ın kendisine va'dettiği gibi (kendisine gelen vahyi) okurdu.[9]



31. İşte o tasdik etmemiş, namaz da kılmamıştı.

32. Fakat yalanlamış, yüz çevirmişti.

33. Sonra da salına salma kendinden yana olanlara gitmişti.



Katâde'den rivayete göre bu âyet-i kerimeler de Ebu Cehl hakkında nazil olmuştur. Rivayete göre o "salına salına yürürmüş"[10]



34. Yazıklar olsun sana yazıklar.

35. Yine yazıklar olsun sana yazıklar.



Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Neseî'nin Yakub ibn İbrahim kanalıyla Saîd ibn Cübeyr'den rivayetle tahricine göre o, İbn Abbâs'a bu âyet-i kerimeleri sormuş da İbn Abbâs:

"Bun­ları Rasûlullah kendiliğinden (bir vahye dayanmaksızın, ya da kendisine bunları söylemesi vahyolunmuş olmaksızın) söylemiş, daha sonra da Allah Tealâ in­dirmiştir." demiş. [11]

2- İbn Ebî Hâtim'in Katâde'den naklettiği haber bunu açıklığa kavuşturu­yor. Şöyle ki: Hz. Peygamber (sa) bir gün Ebu Cehl'in yakasından tutmuş ve:

"Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun." buyurmuş. Allah'ın düşmanı Ebu Cehl:

"Ne o, beni tehdit mi ediyorsun? Allah'a yemin ederim ki ne sen, ne de Rabbın bana bir şey yapamazsınız. Mekke dağlarının arasında yürüyenlerin elbette en güçlüsü benim ben." demiş ve işte bunun üzerine bu âyet-i kerimeler nazil olmuş.[12]

3- İbn Merduyeh ve İbn Cerîr'in Avfî kanalıyla İbn Abbâs'tan naklettiği bir hadiste o şöyle anlatıyor:

"Onun üzerinde ondokuz vardır." (Müddessir: 74/30) âyet-i kerimesi nazil olduğunda Ebu Cehl, Kureyş'e:

"Analarınız size ağlasın, İbn Ebî Kebşe (Hz. Muhammed'i kas­tediyor) size, cehennem bekçilerinin ondokuz olduğunu haber veriyor. Siz ki bu kadar çok ve güçlüsünüz; sizden on kişi cehennem bekçilerinden birini tutamıyacak (hakkından gelemiyecek) mi?" demiş. İşte bunun üzerine Allah Tealâ peygamberine, Ebu Cehl'e varmasını ve ona "Yazıklar olsun sana yazık­lar olsun. Yine yazıklar olsun sana yazıklar olsun." demesini vahyetmiş.[13]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] İbnu'l-Cevzî, age. VIII,415; Kurtubî, age. XIX,60. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/924.

[2] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/698.

[3] Senedi yokıur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 374. Vahidî, age. s. 321; İbnu'l-Cevzî, age. VIII,416-417. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/924.

[4] Bak: ei-Begavî, Meâlimu't-Tenzîl, IV,421. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/924.

[5] Kurtubî, age. XIX,61. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/924.

[6] Bahrul-Muhit, VIII/384-385; Kurtubi, XTX/63.

Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/241.

[7] Buhârî, Tefsîru'l-Kur'ân, 75 (el-Kıyâme Sûresi), 1-2 Bed'u'1-Vahy, 4; Müslim, Salât, 147; Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, Kıyâme, 75/1, hadis no: 3329; Ahmed ibn Hanbel, Mûsned, 1,343; Ahmed Abdurrahman el-Bennâ, Minhatu'l-Ma'bûd fî Tertibi Musnedi't-Tayâlisî Ebî Dâvûd, 11,25. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/924-925. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/699. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 451. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/2550.

[8] Ebu Bekr Abdullah ibn ez-Zubeyr el-Humeydî, el-Musned, tah: Habîbu'r-Rahmân el-A'zamî, Beyrut tarihsiz, 1,242-243, hadis no: 527, 528.

[9] Müs­lim, Salât, 147-148. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/924-925.

[10] Taberî, age. XXX,i14. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/925.

[11] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/700. Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl. 11,189. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/925-926. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 452. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/259.

[12] Taberî, age. XXIX, 124; İbn Kesîr, age. VIIU08. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/926. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 452.

[13] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/699-700. Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl. 11,189. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/925-926. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/259.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye