Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 056 - VAKIA SÛRESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 16:58 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
056 - VAKIA SÛRESİ


Beyhakî'nin Delâil'de ve başkalarının İbn Abbâs'tan, İbn Merdûye'nin de İbnu'z-Zübeyr'den rivayetlerinde sûre Mekke'de[1] ve Tâhâ Sûresinden sonra nazil olmuştur. Bu çoğunluğun görüşüdür.

Katâde, İbn Abbâs'tan rivayetle "Rızkınızı yalanlamakla mı çıkarıyorsu­nuz?" (âyet: 82) âyetinin bundan müstesna olduğunu söylerken Kelbî de dört âyetin istisnasını söylemiştir. Buna göre "Siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? Ve rızkınızı yalanlamakla mı çıkarıyorsunuz?" (âyet: 81-82) âyetleri Mekke'ye olan bir yolculuğunda; "Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir." (âyet: 39-40) âyetleri de bir seferinde Medine'ye dönerken nazil olmuştur.[2]

Atıyye'nin İbn Abbâs'tan rivayetine göre ise sûre medenîdir.[3]

Âyetlerinin adedi, altmış altıdır. [4]



13-14. "Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir."



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Urve ve Ruveym dedi ki:

"Allah Teala bu âyetleri indirince Ömer (r.a.) ağladı ve şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Rasulü, biz sana iman ettik ve seni tasdik ettik. Halbuki bütün bunlarla beraber bizden ancak az bir grup kurtuluyor." İşte bu sebeple Allah Teala Vakıa: 56/13-14 âyetlerini indirdi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.), Ömer'i çağırıp buyurdu ki:

"Ey Hattab oğlu Ömer senin dediğin şey hususunda Allah vahiy indirdi de, Evvelkilerden çok, sonrakilerden de çok bir grubu Cennet Ehli kıldı." Bunun üzerine Ömer dedi ki:

"Rabbimizden razı olduk, Peygamberimizi de tas­dik ederiz. Rasulullah (s.a.v.) da;

"Adem'den bize kadar bir sülle (çokluk), benden Kıyamet Gününe kadar da bir sülle vardır. Bu sülleyi ancak "La ilahe illallah" diyen kimselerden siyah deve çobanları tamamlayacaktır" buyurdu." [5]

2- Ebu Hüreyre'den içinde bilinmeyen olan senetle İbnu Ebî Hatim, İbnu Münzir ve Ahmet anlattı. Ebu Hüreyre: Vakıa: 56/13-14 âyeti indirilince, Müslümanlara ağır geldi, Vakıa: 56/38-39 âyeti indirildi, dedi. [6]

3- Câbir İbni Abdullah'tan Urve (r.a.): Îbni Ruveym tarikından kendisinde nazar olan bir senetle Tarihi Dımaşk isimli kitabında İbnu Asâkir ve mürsel olarak İbnu Ebî Hatimanlattı:

“Vakıa suresi indirilip içinde Vakıa: 56/13-14 ayeti zikredilince, Ömer (r.a.):

“Ya Rasûlallah, evvelinden sülle, bizden kalîl.” dedi. Surenin sonu bir sene durdu, sonra, Vakıa: 56/38-39 ayeti indirildi. Rasûlullah:

“Ya Ömer, gel ve Allahü Teâlâ'nın indirdiğini dinle.” buyurdu ve Vakıa: 56/38-39 âyetini okudu.[7]



27. Sağcılar, o çok bahtiyar olan sağcılar.

28. Onlar dikensiz kiraz ağaçlan içerisindedir.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Ebu'l-Aliye ve Dahhak dediler ki:

"Müslümanlar Vecc'e[8] baktılar da, o vadinin kiraz ağaçlan onların çok hoşuna gitti ve şöyle dediler:

"Keşke bizim de böyle ağaçlarımız olsaydı." Bunun üzerine Allah Teala bu âyeti in­dirdi."[9]

2- İbn Ebî Hâtim'in Urve ibn Ruveym'den mürsel olarak, Saîd ibn Mansûr'un Sünen'inde, Beyhakî'nin de el-Ba's'inde Atâ ve Mücâhid'den rivayetle tahric ettikleri bir haberde şöyle anlatmışlar:

Tâif halki Tâif vadisinin kendilerine koru olarak verilmesini istemişler. Orada bal da varmış ve Hz. Peygamber (sa) onla­rın bu isteklerini kabul buyurmuş. Sonra onlar bazı müslümanların kendi arala­rında:

"Cennette şöyle şöyle nimetler var." gibi konuşmalarını duymuşlar ve:

"Keşke cennette bizim için şu vadi gibisi olsa." diye temennide bulunmuşlar da bunun üzerine Allah Tealâ:

"Sağcılar, ne bahtiyardır o sağcılar. Dikensiz kiraz, salkımları sarkmış muz ağaçları, yayılmış gölge, çağlayan su..." âyet-i kerimele­rini indirmiş.[10]

3- Mücâhid'den (r.a.) diğer bir vecihle Beyhakî anlattı:

Müslümanlar, Taif’teki vâdîye onun gölgesine, talhına[11] ve sidrine[12] taaccüp ederlerdi. Allahü Teâlâ, Vakıa: 56/27-29 âyetlerini indirdi.[13]



39. Bir çoğu öncekilerden.

40. Bir çoğu da sonrakilerdendir.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- a- "Birçoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerden" (Vakıa, 13-14) âyetleri na­zil olunca Hz. Ömer ağlamış ve:

"Ey Allah'ın elçisi, bizler sana iman ettik ve seni tasdik ettik. Bununla beraber bizden kurtuluşa erenlerin az olacağı bildiril­di." demiş de bunun üzerine Allah Tealâ bu: "Bir çoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir." âyetlerini indirmiş. Bu âyetlerin inmesi üzerine Hz. Peygam­ber (sa), Hz. Ömer'i çağırmış ve ona:

"Ey Ömer, senin söylediğin konuda Allah vahy indirdi ve bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden kıldı." buyur­muş. Hz. Ömer:

"Rabbımızdan ve peygamberimizi tasdikten razıyız." demiş. Allah'ın Rasûlü (sa) de şöyle buyurmuş:

"Adem'den bize kadar geçen ümmet­lerden "Birçok"; benden kıyamete kadar da "birçok" olacaktır ve bizim bir ço­ğumuz ancak "lâ ilahe illallah" diyen zenci deve çobanlarıyla tamam olacaktır."[14]

Ancak Zemahşerî bu rivayetin iki sebeple zayıf olduğunu söylemiştir:

b- Bir kere bunlardan birincisi "Sâbikîn=önce geçenler" ya da imanlarında herkesten önce olanlar hakkında, ikincisi ise "ashab-ı yemîn=sağcılar" hakkında­dır.

c- Haberlerde nesh caiz değildir. Eğer Allah Tealâ "sonrakilerin az oldukla­rını haber vermişse bunu neshedip "sonrakilerin de çok oldukları"nı bildirmez.[15]

2- Hafız İbn Asâkir'in Dımaşk Tarihi'nde sağlam olmayan bir senedle Urve bin Ruvaym'dan, Hişâm ibn Ammâr kanalıyla Câbir ibn Abdullah'tan, onun da Hz. Peygamber (sa)'den rivayetine göre

"Kıyamet koptuğu zaman..." nazil olup da onda "Bir çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerden." âyeti zikredilince Hz. Ömer:

"Ey Allah'ın elçisi, bizden öncekilerden bir çoğu, bizden ise birazı mı?" dedi ve surenin sonu bir sene nazil olmadı. Bir sene sonra "Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir." âyet-i kerimesi nazil oldu­ğunda da Hz. Peygamber (sa):

"Ey Ömer, dinle bak, Allah Tealâ ne indirdi; "Birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden." Dikkat ediniz, Hz. Adem'den bana kadar olanı bir çoğudur, benim ümmetim de bir çoğudur. Su­dan'daki deve çobanlarından "Yegâne ilâhın Allah olduğuna, O'nun bir tek ve eşsiz olduğuna" şehadet edenlerden yardım dileyinceye kadar biz, kendi üçte birimizi tamamlamıyacağız." buyurdular.[16]

3- Ebu Hureyre'den rivayet olunmuştur: O der ki: Vakıa: 56/13-14 âyet-i kerimeleri nazil olduğu za­man, bu Hz. Peyamber (sa.v.)'in Ashâb'ma çok zor geldi. Bu­nun üzerine Vakıa: 56/39-40 âyet-i kerimeleri nazil oldu. O zaman Hz. Peygamber (s.a.v.):

“Öyle ümit ediyorum ki, Cennet ehlinin dörtte biri, ya üçte bi­ri, fakat hayır, yarısı sizden olacaktır; diğer yansını ise onlarla pa­ylaşacaksınız.” buyurdu."[17]



75. Hayır, yıldızların yerleri üzerine yemin ederim ki

76. Gerçekten bilseniz bu, büyük bir yemindir.

77. Şüphesiz o, şerefli bir Kur 'ân 'dır.

78. Korunmuş bir kitabdadır.

79. Ona ancak arınmış olanlar dokunabilir.

80. Alemlerin Rabbından indirilmedir.

81. Siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?

82. Rızkınızı yalanlamakla mı çıkarıyorsunuz?



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Said b. Muhammed el-Müezzin, Muhammed b. Abdillah b. Hamdun'dan, o Ahmed b. Hasan el-Hafız'dan, o Hamdan es-Sülemî'den, o Nadr b. Muhammed'den, o İkrıme b. Ammar'dan, o Ebû Zümeyl'den, o da İbni Abbas'tan şunu dediğini bize haber verdi:

"Rasulullah (s.a.v.) devrinde insanlara yağmur yağdı. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

"İnsanlardan bazısı şükreden, bazısı da inkâr edenlerdendir." Dediler ki:

"Bu, Allah Teala'nın verdiği bir rahmettir." Bazısı da:

"Şu şu yıldızların düşmesi doğru çıktı" dedi.

Bunun üzerine Vakıa: 56/77-82 âyetleri indi.[18]

2- Müslim'deki başka bir rivayette Hz. Peygamber (sa) bu sözü Hudeybiye'de ge­celeyin yağan bir yağmurun akabinde kıldırdığı sabah namazından sonra söyle­miştir.[19]

3- Rivayet olundu ki, Rasulullah (s.a.v.) bir sefere çıktı da bir konakta konakladılar, Bu esnada onlara susuzluk isabet etti. Yanlarında hiç su yoktu. Bu durumu Rasulullah (s.a.v.)'a söylediler. O da:

"Bana haber verin bakayım. Eğer ben, sizin için dua etsem, siz de yağmurla sulansanız, belki dersiniz ki:

"Şu yağmur, şu yıldız sebebiyle bizi suladı" bu­yurdu. Onlar da dediler ki:

"Ey Allah'ın Rasulü, bu, yıldızlardan bahsedilecek bir vakit değildir, şimdi yıldızların kayma zamanı değil ki." Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) iki rekât namaz kıldı ve Allah Teala'ya dua etti. Derken bir rüzgar çıktı. Arkasından da bir bulut ve müteakiben yağmura tutuldular. Öyle ki vadiler su ile doldu. Su kaplarını doldurdular. Sonra Rasulullah (s.a.v.), kabını suya daldıran bir adama uğradı. Adam şöyle diyordu:

"Biz, falan yıldız sayesinde sulandık." "Bu, Allah'ın rızkındandır" demiyordu. Allah Teala işte bu sebepten dolayı bu âyeti indirdi."[20]

4- Ebu Hazrete'den İbnu Ebî Hatim anlattı:

“Bu âyet Tebük harbinde Ensardan biri hakkında indirildi. İnsanlar Hıcr’a indiler. Rasûlullah oranın suyundan hiç bir şey taşımamalarını emretti. Yürüyüp oradan ayrıldılar sonra başka bir yerde durdular.yanlarında su yoktu. Su olmamasından Rasülullah'a şikâyetlendiler. Nebî Aleyhisselâm kalktı, iki rekat namaz kıldı sonra dua etti. Allahü Teâlâ bir bulut gönderdi, onlara yağmur yağdırdı. Onlar ondan su ihtiyaçlarını karşıladılar. Ensardan biri kavminin kendisini nifaklıkla itham ettiği birine:

“Sana yazıklar olsun, Nebî Aleyhisselâm'ın dua ettiği şeyi ne zaman göreceksin?, Allah bize yağmur yağdırıyor.” dedi. Diğeri:

“Bizim yağmurumuz şöyle şöyle hayırdır.” dedi. [21]

5- Ebû Bekr b. Muhammed b. Ömer ez-Zahid, Ebû Amr Muhammed b. Ahmed'den, o Hasan b. Süfyan'dan, o Harvele b. Yahya ve Amr b. Sevvad es-Serhî'den, o Abdullah b. Vehb'den, o Yunus b. Yezid'den, o İbn Şihab'dan, o Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, o da Ebû Hureyre'den bize şunu rivayet etti:

"Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

"Rabbinizin ne dediğini görmediniz mi? Allah Teala buyurdu ki:

"Ben kullarıma hiçbir nimet ihsan etmem ki ona küfreden bir grup olmasın. Derler ki:

"Yıldızlar şöyle yaptı, yıldızlar böyle yaptı."[22]

Bu hadisi Müslim, Harmele ve Amr b. Sevvad'dan rivayet etmiştir.[23]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Alûsî, age. XXVII,128. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.

[2] Kurtubî, age. XVII, 126. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.

[3] İbnu'l-Cevzî, VIII, 130. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.

[4] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/631.

[5] Mürsel hadistir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 336.

[6] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/632.

[7] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/632-633.

[8] Bu Taif’te bulunan otu bol bir vadidir. Bu vadinin isminin Muhassab olduğu da söylenir.

[9] Mürsel hadistir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 336; İbnu'l-Cevzî, VIII, 130. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.

[10] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/633. Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, 11,148. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.

[11] Develerin yediği ağaca.

[12] Kirazına.

[13] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/634.

[14] Vahidî, age. s. 287; Ahmed ibn Hanbei, Müsned, 11,391. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/845.

[15] el-Keşşâf, Beyrut tarihsiz (I-IV), IV,53. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/845.

[16] İbn Kesîr, age. VII,492. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/845. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/213.

[17] Ahmed b. Hanbel, Ibn Ebi Hatim; Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 401. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/213.

[18] Müslim; İman: 73/127, Taberani; Mu'cemu'l-Kebir: 12/198. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 336-337. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/635. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 402. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/237.

[19] Müslim, İman, 125. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846.

[20] Senedi yoktur. ed-Dürr: 6/162. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 337; Kurtubî, age. XVII,148. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 402.

[21] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/635. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/237.

[22] Müslim; İman: 72/126, Nesai; el-Mücteba, K. Istiska: 3/164.

[23] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 337. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/237.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye