Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 047 - MUHAMMED SÛRESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 16:42 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
047 - MUHAMMED SÛRESİ


İbn Hibetullah'ın Dahhâk ve Saîd ibn Cübeyr'den rivayetinde sûrenin mekkî olduğu belirtiliyorsa da Mücâhid, Mukâtil, Katâde ve İbn Abbâs'a göre Medine'de ve Hadîd Sûresinden sonra nazil olmuştur. Çoğunluğun görüşü budur.[1]

Yalnız İbn Abbâs ve Katâde'den gelen bir rivayete göre "Nice kasabaları helak ettik ki onlar, seni sürüp çıkaran kasabadan daha kuvvetli idiler ve onlara yardım eden de bulunmadı." (âyet: 13) âyet-i kerimesi Mekke-Medine arasında nazil olmuştur[2] ki ilerde gelecektir.[3]

Âyetlerinin adedi, otuz sekizdir. [4]



1. Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır.

2. İman edip salih ameller işleyenlerin, Muhammed'e indirilene -ki o, Rablarından olan haktır.- inananların kötülüklerini örter ve durumlarını ıslah eder.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- İbn Ebî Hâtim'in İbn Abbâs'tan rivayetinde o "Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır." âyet-i kerimesinde zikredilenler Mekke ehlidir ve onlar hakkında nazil olmuştur. "İman edip salih ameller işleyenler..." ise ensardır." demiştir.[5]

2- İbn Abbâs der ki: "Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır." âyet-i kerimesi, Bedr'de müşrik ordusunu doyuranlar hakkında nazil olmuştur. Bunlar: Ebu Cehl, el-Hâris ibn Hişâm, Rabîa'nın oğulları Utbe ve Şeybe, Halefin oğulları Übeyy ve Ümeyye, Haccâc'ın oğullan Münebbih ve Nübeyh, Ebu'l-Bahterî ibn Hişâm, Zem'a ibnu'l-Esved, Hakîm ibn Hizam ve el-Hâris ibn Amir ibn Nevfel'dir.[6]

3- Aşikardır ki, burada sebebin hususiliğini değil, lafzın umumi­liğini dikkate almak gerekir. Çünkü, âyet-i kerimeler tüm kâfirlere ve tüm mü'minlere şamildirler.[7]



4....Allah yolunda öldürülenlere gelince; Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.



Bişr kanalıyla Katâde'den rivayete göre bu âyet-i kerime Uhud Gazvesi günü müslümanlar arasında birçok ölü ve yaralı varken ve Rasûlullah (sa) Şi'b'de iken nazil olmuştur.[8] Yine bu sûredeki "İşte böyle; çünkü Allah iman etmiş olanların Mevlâsı'dır. Kâfirlere gelince; onların mevlâları yoktur." (âyet: 11) âyet-i kerimesi de aynı yerde müşriklerin: "Bu gün Bedr'e bir karşılıktır. Bizim Uzzâ'mız var, sizinse Uzzâ'nız yok." demesi üzerine Hz. Peygamber (sa)'in de: "Onlara: Allah bizim mevlâmızdır; sizinse mevlânız yok, deyiniz." buyurduklarında nazil olmuştur.[9]



11- Bu, Allah'ın inananların yardı-cısısı olmasından dolayıdır. Kâfirle­re gelince, onların yardımcıları yoktur.



Katade şöyle demiştir.

“Bu ayet, Uhud savaşında, Peygamber (s.a.) "Şe'b" denilen yerde iken nazil olmuştur. Müşrikler müminlere şöyle bağırmışlar­dı:

“Harp nöbetledir. Bedir'de siz üstündünüz. Bugün ise izzet bizimdir, siz perişansınız, izzetiniz kalmamıştır.” Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.) ashabına şöyle demiştir:

"Allah bizim dostumuzdur. Sizin asla dostunuz yoktur, deyiniz." Bu daha önce geçmiştir.[10]



13. Nice kasabaları yok ettik ki onlar, seni sürüp çıkaran kasabadan daha kuvvetli idiler ve onlara yardım eden de bulunmadı.



Ebu Yala ve İbni Ebi Hatim'in İbn Abdi'1-A'lâ kanalıyla İbn Abbâs'tan rivayete göre Hz. Peygamber (sa) hicret için Mekke'den (Sevr) mağarasına doğru yola çıktığında Mekke'ye dönmüş ve:

"Sen, Allah'a beldelerin en sevgilisisin. Ve sen bana, Allah'ın beldelerinin en sevgilisisin. Şayet müşrikler beni senden çıkarmasalardı elbette senden çıkmazdım. Düşmanların Allah'a en çok isyan edeni elbette Hareminde Allah'a isyan eden, katilinden başkasını öldüren veya cahiliye davası güdendir." demiş ve işte bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirmiştir.[11]

Buna göre medenî olan bu sûre içinde bu âyet-i kerime mekkî'dir.[12]



16. Onların arasında seni dinleyenler vardır. Nihayet senin yanından çıkınca kendilerine ilim verilmiş olanlara: "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. İşte bunlar, Allah'ın kalblerini mühürlediği ve kendi heveslerine uymuş olan kimselerdir.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- İbnu'l-Münzir'in İbn Cüreyc'den rivayetinde o şöyle anlatıyor:

Mü'minler ve münafıklar Hz. Peygamber (sa)'in meclisinde oturur, onu dinlerler; mü'minler dinlediklerini anlayıp bellerken münafıklar dinler ama bellemezler, sonra O'nun yanından çıktıklarında da mü'minlere:

"Biraz önce Muhammed ne demişti?" diye sorarlardı. İşte bunun üzerine

"Onların arasında seni dinleyenler vardır..." âyet-i kerimesi nazil oldu.[13]

2- Mukatil'in rivayetine göre: Peygamber (s.a.) hutbe irad eder ve bu hut­besinde münafıkları kınayarak uyarırdı. Münafıklar mescidden çıkınca İb­ni Mesud’a alaylı bir şekilde

"Muhammed az önce ne dedi?" diye sorarlardı. [14]

3- İbni Abbas da şöyle demiştir: “Aynı sorular bana da sorulmuştur.”[15]



32. Muhakkak ki o küfredip de Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet belli olduktan sonra O Rasûl'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremiyeceklerdir. O, bunların amellerini boşa çıkaracaktır.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Süddî bu âyet-i kerimenin el-Hâris ibn Süveyd ve Vahvah el-ensârî haklarında nazil olduğunu; bu ikisinin irtidad ettiklerini, Hâris'in daha sonra pişman olarak dönüp Hz. Peygamber (sa)'e geldiğini, diğerinin ise küfründe musir olarak öldüğünü söylemiştir[16]

2- İbn Abbâs ise Bedr Gazvesinde müşrik ordusunun iaşesini üstlenenler hakkında nazil olduğunu söyler.[17]



33. Ey iman etmiş olanlar, Allah'a itaat edin, Rasûlü'ne itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

Bu ayet, Allah'ın emirlerinde Peygamber (s.a.)'in sünnetinde, Allah ve Rasulüne devamlı itaat etme noktasında müminlere bir hitaptır. [18]

1- İbn Ebî Hâtim'in ve İmam Muhammed ibn Nasr el-Mervezî'nin Kitâbu's-Salât'da Ebu'l-Aliye'den rivayetinde o şöyle demiştir: Rasûlullah (sa)'ın ashabı, şirkle birlikte güzel amellerin fayda vermediği gibi lâ ilahe illallah'la (yani imanla) birlikte günahlar bir zarar vermez sanırlardı. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.[19]

2- Daha önce (Nisa Sûresinin 48. âyetinin nüzul sebebinde) geçtiği üzere İbn Nasr, İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin İbn Ömer'den rivayetle tahric ettikleri bir haberde o şöyle anlatıyor: Biz, Muhammed (sa)'in ashabı "Ey iman etmiş olanlar, Allah'a itaat edin, Rasûlü'ne itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın." âyet-i kerimesi nazil olana kadar bütün iyi amellerin makbul olduğunu sanırdık. Bu âyet inince:

"Acaba bizim amellerimizi boşa çıkaran nedir? Herhalde cehennemi vacip kılan büyük günahlar ve fuhşiyyattır." dedik. Büyük günahlardan birini birisinin işlediğini gördüğümüzde:

"Eyvah şimdi helak oldu." demeye başladık da bunun üzerine

"Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan ötesini ise dilediğine bağışlar." (Nisa, 4/48,116) âyet-i kerimesi nazil olunca böyle demeyi de bıraktık ve büyük günah işleyen birini gördüğümüzde onun hakkında korkmaya, bunlardan bir şey işlemeyen hakkında da umutlu olmaya başladık.[20]



34- İnkâr edip de Allah yolundan alıkoyanları ve sonra da kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz.



Bu ayet Bedir kuyusu yanındaki müş­rikler hakkında nazil olmuştur. Onların savaşçıları öldürülüp kuyunun içi­ne atılmıştır. [21]







--------------------------------------------------------------------------------

[1] İbnu'l-Cevzî, age. VII,395. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/803.

[2] Kurtubî, age. XVI,148. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/803.

[3] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/803.

[4] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/595.

[5] Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, II,117. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/803. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/595-596; Hakim; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 373. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/318.

[6] Kurtubî, age. XVI,148. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/803. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/318.

[7] Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 373.

[8] Taberî, age. XXVI,28. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/596.

[9] Kurtubî, age. XVI,155. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/597; İbn Ebi Hatim; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 374. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/323-324.

[10] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/333.

[11] Taberî, age XXVI,31. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804. Ebu Ya’la; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/597; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 375. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/333.

[12] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804.

[13] Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, II,119. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/598; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 375. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/343.

[14] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/343.

[15] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/343.

[16] İbnu'l-Cevzî, age. VII,412. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/805.

[17] İbnu'l-Cevzî, age. VII,412. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/805. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/364.

[18] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/364.

[19] İbn Kesir, age. VII.305; Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, 11,119. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/805. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/599; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 375. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/364.

[20] Alûsî, age. XXVI,79. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/805. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 376.

[21] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/364.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye