Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 045 - CASİYE SÛRESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 16:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
045 - CASİYE SÛRESİ


Mekke'de ve Dühân Sûresinden sonra nazil olmuştur.[1]

Suyuti’ye göre Mekkî olan âyetleri ondörttür. [2]

el-Hasen, Câbir ve İkrime kavlinde sûrenin tamamı mekkîdir.

el-Mehdevi ve en-Nahhas'ın, İbn Abbâs ve Katâde'den rivayete göre ise "İman etmiş olanlara söyle; Allah'ın günlerinin geleceğini ummayan kimseyi bağışlayıp geçsinler..." (âyet: 14) âyet-i kerimesi dışında sûre mekkîdir. Bu âyet-i kerime ise Medine-i Münevvere'de ve Hz. Ömer ibnu’l-Hattâb hakkında nazil olmuştur. îbn Abbâs'tan gelen başka bir rivayette ise bu âyeti dahi mekkîdir ve Mekke-i Mükerreme'de kendisine söven bir müşriği yakalayıp dövmeye kalkan Hz. Ömer hakkında nazil olmuştur.[3] Sonra bu ayet, "...müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün..." (Tevbe, 9/5) aye-tiyle neshedildi (hükmü ortadan kaldırıldı). Buna göre surenin tümü itti­fakla Mekke'de inmiştir.[4]

Âyetlerinin adedi otuz yedidir[5]



7. Yalana, günaha her dadananın vay haline!

8. Ki kendisine Allah'ın âyetleri okunurken işitir de sonra büyüklük taslayıcı olarak ve kulaklarında bir ağırlık varmış da bunları hiç işitmemiş gibi ısrar eder. İşte onu, çok elem verici bir azâb ile müjdele.



Ayetlerin nüzul sebepleri ile ilgili rivayetler:

1- Daha önce Furkan Sûresinde (5. âyetin nüzul sebebinde) de geçtiği üzere Allah'ın Rasûlü (sa) bir mecliste oturur, oradakileri Allah'a çağırır, onlara Kur'ân okur ve Kureyş'i, geçmiş inkarcı ümmetlerin başına gelenlerden sakındırır da kalkıp giderse hemen onun peşinden en-Nadr ibnu'l-Hâris gelir onlara Rustem es-Sindîd'den, İsfendiyar'dan ve Pers krallarından hikâyeler anlatır, sonra da: "Vallahi Muhammed'in söyledikleri benim söylediklerimden daha güzel değil. Onun söyledikleri ancak eskilerin masallarıdır. Nasıl bana okutulmuşsa ona da okutuluyor ve yazdırılıyor." dedi de Allah Tealâ bunun üzerine "Dediler ki: "Bunlar, onun başkasına yazdırıp ta kendisine sabah akşam okunmakta (veya dikte ettirilmekte) olan evvelkilerin masallarıdır." (Furkan, 25/5) âyetini indirdi. Bu "Yalana, günaha her dadananın vay haline! Ki kendisine Allah'ın âyetleri okunurken işitir de sonra büyüklük taslayıcı olarak ve kulaklarında bir ağırlık varmış da bunları hiç işitmemiş gibi ısrar eder. İşte onu, çok elem verici bir azâb ile müjdele." âyetleri ile "Ona âyetlerimiz okunduğu zaman "Bunlar eskilerin masallarıdır." der." (Kalem, 68/15) âyeti de onun hakkında nazil olmuştur.[6]

2- Bu âyet-i kerimelerin Ebu Cehl hakkında nazil olduğu da söylenmiştir.[7]

3- Bu ayet, dinden insanları uzaklaştıran ve onun hidayeti karşısında büyüklük taslayan herkesi kapsamına almaktadır. [8]



14. "İnanmışlara de ki: "Allah'ın bir milleti yaptıklarına karşılık cezalandıracağı günlerin geleceğini ummayanları şimdilik bağışlasınlar."



Ayetin nüzul sebepleri ile ilgili rivayetler:

1- İbn Abbas, Ata'dan yaptığı rivayette dedi ki:

"Bu âyet özellikle Ömer b. Hattab'ın affetmesini istiyor. Affedilecekten murad da Allah'ın ceza vereceği günleri ummayanlardır. Onlar: Başta Abdullah b. Ubeyy ve di­ğerleridir.

Onlar, Benî Mustalık Gazvesi'nde, kendisine el-Müreysi' denilen bir kuyunun başında konakladılar. Abdullah kölesini suya gönderdi. Köle geç kaldı. Gelince Abdullah köleye dedi ki:

"Seni kim hapsetti?" O da:

"Beni, Ömer'in kölesi geciktirdi. Kuyunun ağzına oturdu, kimseyi oraya bırakmadı. Nebî (s.a:v.)'nin ve Ebû Bekr'in kırbalarını dol­durdu. Sonra kendi efendisinin kırbasm doldurdu." Bunun üzerine Abdullah dedi ki:

"Bizimle, bunların misali, "Besle köpeği, yesin seni" denilmesine benzer." Onun bu sözü Ömer (r.a.)'e ulaşınca, Ömer, kılıcını çekti ve ona doğru yöneldi. Allah Teala da bu âyeti indirdi."[9]

2- Henüz Mekke'de iken Gıfâr oğullarından birisinin kendisine sövmesi üzerine onu yakalayıp haddini bildirmek isteyen Hz. Ömer hakkında nazil olmuş ve onu bağışlaması emrolunmuştur.[10]

Ancak ibnu'l-Arabî bu rivayetin sahih olmadığını söyler.[11]

3- Ebû İshak es-Seâlibî, Hasan b. Muhammed b. Abdillah'tan, o Musa b. Muhammed b. Ali'den, o Hasan b. Aleveyh'ten, o İsmail b. İsa el-Attar'dan, o Muhammed b. Ziyad el-Yeşkûri'den, o Meymun b. Mihran'dan, o da İbn Abbas'tan şunu rivayet etti:

Bu âyet inince ismine Nahhas denilen Medine’li bir yahudi:

"Muhammed'in Rabbi ihtiyaç sahibi oldu" dedi. Ömer, bu sözü işitince kılıcını çekti ve o adamı aramak üzere dışarı çıktı. Cebrail (a.s.), Rasulullah'a geldi ve dedi ki:

"Rabbin sana diyor ki: "İman edenlere "Ahirette cezayı ummayanlan affetmelerini" söyle." Ve bil ki Ömer kılıcını çekti, o yahudiyi aramaya çıktı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) Ömer'i aratmaya başladı. Ömer gelince:

"Ey Ömer, kılıcını bırak" buyurdu. Ömer:

"Doğru söy­ledin ey Allah'ın Rasulü. Şehadet ederim ki, Allah seni hak ile gönderdi" dedi . Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

"Rabbin şöyle diyor" dedi ve bu âyeti okudu. Ömer dedi ki:

"Seni hakla gönderen Allah'a yemin ediyorum, öfkem geçmiştir." [12]

4- el-Kurazî ve Süddî de bu âyet-i kerimenin Mekke-i Mükerreme'de ve henüz müşriklerle savaş izni verilmezden önce, müşriklerden gördüklari eziyet ve işkencenin şiddetinden dolayı gelip Hz. Peygember'e şikâyette bulunan ashab hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir.[13]



18. Sonra seni de emirden bir şeriat üzere kıldık. Öyleyse sen ona uy, sakın o bilmeyenlerin heveslerine uyma.



Kelbî der ki: Kureyş'in ileri gelenleri Mekke'de ikan Hz. Peygamber (sa)'e: "Atalarının dinine dön. Elbette onlar senden daha faziletli ve senden daha yaşlıdırlar." demişler de bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirmiştir.[14]



21. Yoksa kötülükleri işleyip kazanmış olanlar ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, iman edip salih ameller işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar?



Kelbî der ki: Bu âyet-i kerime Hz. Ali, Hz. Hamza, Ebu Ubeyde ibnu'l-Cerrâh ve müşriklerden üç kişi; Utbe, Şeybe ve el-Velîd ibn Utbe hakkında nazil olmuştur. Onlar, mü'minlere: "Allah'a andolsun ki siz, bir şey üzere değilsiniz. Şayet sizin söyledikleriniz hak ve gerçek olsaydı (gerçekten âhiret hayatı olsaydı) bu dünyada olduğu gibi âhirette de de bizim durumumuz sizinkinden daha iyi olurdu." derlermiş.[15]



23. Gördün mü o kimseyi ki hevâ ve hevesini kendine tanrı edinmiş, bilgisi olduğu halde Allah onu şaşırtmış, kulağını, kalbini mühürlemiş ve gözüne perde koymuştur. Allah'tan sonra onu kim hidayete eriştirebilir? Halâ tezekkür etmiyecek misiniz?



Ayetin nüzul sebepleri ile ilgili rivayetler:

1- İbni Münzir ve İbni Cerir îbn Humeyd kanalıyla Saîd İbni Cübeyr'den (r.a.) rivayette o şöyle demiştir: Kureyş bir süre Uzzâ'ya tapınmıştı ki o, beyaz bir taştı. Sonra ondan daha güzel bir taş bulunca onu attılar ve buldukları o daha güzel taşa tapınmaya başladılar da bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirdi.[16]

2- Mukâtil der ki: Bu âyet-i kerime, Hz. Peygamber (sa)'le alay edenlerden birisi olan el-Hâris ibn Kays es-Sehmî hakkında nazil olmuştur.[17]

3- Rivayet edildiğine göre Ebû Cehil, bir gece Velid b. Muğîra ile bir­likte Beytullah'ı tavaf etti. Peygamber (a.s.) hakkında konuştular. Ebu Cehil şöyle dedi:

"Vallahi, ben onun doğru söylediğini kesin olarak biliyorum." Velid dedi ki:

"Sus, bunu nerden anladın?" Ebû Cehil:

"Ey, Abd-i Şems'in babası! Biz ona, çocukken "Sâdık ve emin" diyorduk. Aklı olgunlaşıp rüşdü kemale erince, ona "yalancı ve hâin" demeye başladık. Vallahi, ben onun doğru söylediğini kesinlikle biliyorum" dedi. Velid:

"O halde, onu tasdik edip iman etmekten seni alıkoyan nedir?.." dedi. Ebû Cehil dedi ki:

"Kureyş kızları benden, "yenildiği için Ebû Tâlib'in yetimine tâbi oldu" diye söz ederler. Lât ve Uzzâ'ya yemin olsun, asla onun peşinden gitmem." Bu­nun üzerine, "Hevâsını tanrı edinen ve Allah'ın, hakkı bildiği halde saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği kimseyi gördün mü?" mealindeki âyet indi.[18]



24. "Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız ve bizi ancak Dehr helak eder." dediler. Oysa onların bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Başka değil, onlar ancak zannediyorlar.



Ayetin nüzul sebepleri ile ilgili rivayetler:

1- İbn Abdi'1-A'lâ kanalıyla Katâde'den rivayete göre o şöyle demiştir: "bizi ancak Dehr helak eder." diyenler Kureyş müşrikleridir. "Bizi, şu yaşamakta olduğumuz ömür helak edebilir." derlerdi. Bize anlatıldığına göre bu müşriklerin "Bizi dehr ve zaman helak edip sona erdirir." deyip sonra da kendilerini sona erdirip helak eden o dehre sövmeleri üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuştur. Onlar bu suretle dehre ve zamana sövdüklerine inanıyorlardı.[19]

2- İbni Münzir, İbn Cerir ve İbn Ebi Hatim’in Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir:

“Cahiliyet ehli:

“Bizi ancak gece ve gündüz helak eder” derlerdi. Bunun üzerine Allahü Teâlâ, Casiye: 45/24 âyetini indirdi.”[20]







--------------------------------------------------------------------------------

[1] Begavî, Meâlimu't-Tenzîl, IV,156. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/791.

[2] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/588.

[3] Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi'1-Kur'ân, XVI,104. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/791. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/213.

[4] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/213.

[5] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/588.

[6] es-Sindîd farsça da güneşin doğuşu anlamına geliyormuş ve her güzeli, güzelliği bu Rustem'e nisbet ettiklerinden ona bu sıfatı vermişler. Bazı kaynaklarda es-Sindîd yerine eş-Şedîd şeklindedir. İbn Hişâm, eı-Sîretu'n-Nebeviyye, Mısır 1373/1955.1,358. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/791.

[7] Alûsî, Rûhı’l-Maânî, XXV,142. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/792.

[8] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/220.

[9] İsnadı yoktur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 315. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/792. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/224.

[10] Begavî, age. IV,158. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/792.

[11] Kurtubî, age. XVI,107. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/792.

[12] İsnadı zayıftır. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 315; ibnu’l-Cevzî, Zâdu'I-Mesîr, V1I.358; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/792. [12] el-Vahidî, Esbâbu'n-Nüzul, s. 215; en-Nisaburî, Garâibu'l-Kur'an, XXV/76. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/224-225.

[13] Begavî, age. IV,158. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/792.

[14] Râzî, Mefâtîhu'l-Ğayb, XXVII,265. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/793.

[15] Râzî, age. XXVII,266. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/793. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/234.

[16] Taberî, Câmiu'l-Beyân, XXV,91. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/793-794. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/589. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 365. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/234.

[17] Kurtubî, age, XVI,111. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/794. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/234.

[18] Buna Mukâtil rivayet etmiştir. Kurtubî'de de böyledir. Bkz. 16/170. Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar neşriyat: 6/46. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/234-235.

[19] Taberî, age. XXV,92. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/794.

[20] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/589. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 365. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/235.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye