Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 043 - ZUHRUF SURESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 16:39 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
043 - ZUHRUF SURESİ


Mekke-i Mükerreme'de ve Şûra Sûresinden sonra nazil olmuştur.

Mukâtil ise "Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor: Biz, Rahmân'dan başka ibadet edecek tanrılar kılmış mıyız?" (âyet: 45) âyet-i keri­mesinin Medine'de nazil olduğunu söylemiştir.[1] Mecmeu'l-Beyân'da bu âyet-i kerimenin Beytu'l-Makdis'de nazil olduğu ileri sürülürken Suyûtî de İtkân'ında âyet-i kerimenin semâda nazil olduğunu söylemiştir.[2]

Âyetlerinin adedi, seksen yedidir. [3]



19- Rahmân'ın kulları olan melâikeyi de dişi yaptılar. Yaratılışlarına şahid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler.



İbnu Münzir’in Katâde'den (r.a.) rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir.:

“Münafıklardan bazı insanlar:

“Allahü Teâlâ cinnlerle akrabalık bağı kurdu. Onların arasından melekler çıktı.” dediler. Bunun üzerine Allahü Teâlâ onlar hakkında, Zuhruf: 43/19 âyetini indirdi.”[4]



22- Hayır! Sadece "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de on­ların izleri üstünden hidayete erdirilmişleriz." derler.



Mukatıl, bu ayetin, Kureyş'ten Velid b. Muğire, Ebu Süfyan, Ebu Cehil ve Rebia'nın iki oğlu Utbe ve Şeybe hakkında nazil olduğunu ifade etmiştir. Yani bunlar böyle söyledi­ği gibi, öncekiler de böyle söylemiştir. Böylece ayet, Peygamber (s.a.)'i tesel­li etmektedir. [5]



31. Şu Kur'ân iki kasabanın birindeki büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" dediler.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- İbn İshak der ki: el-Velîd ibnu'l-Muğîra:

"Ben Kureyş'in büyüğü ve efendi­si iken ben terkedileceğim (bana vahiy gelmiyecek), Ebu Mes'ûd Amr ibn Umeyr es-Sekafî Sakîf in efendisi iken terkedilecek (ona vahiy gelmiyecek), ikimiz iki kasabanın en büyükleri iken bize değil de Muhammed'e mi vahiy indirilecek?!" demiş de bana ulaştığına göre Allah Tealâ "Rabbmın rahmeti on­ların toplayageldiklerinden daha hayırlıdır."a kadar olmak üzere "Şu Kur'ân iki kasabanın birindeki büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" dediler." âyetle­rini indirmiştir.[6]

2- İbnu'l-Münzir'in Katade'den rivayet ettiğine göre; Kureyş'in Reyhanesi (fesleğen çiçeği) diye adlandırılan Velid b. Muğire şöyle diyordu:

"Muhammed'in söylediği bu Kur'an hak ise, ya bana, ya da Ebu Mesud'a nazil olurdu." bunun üzerine Allah Tealâ "Rabbinin rahmetini (peygamberliği) onlar mı paylaştırıyorlar?" buyurdu. [7]

3- İbni Cerir'in İbni Abbas'tan rivayeti şöyledir:

"Araplar şöyle dedi­ler: Peygamber bir insan olacaksa, Muhammed'den başkası bu risalete = peygamberliğe daha lâyıktır." Yani Muhammed'den daha şerefli olan "İki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı?" demek istemişlerdir. Bu iki büyük adamla Mekke'den Velid b. Muğire, Taif’ten Mesud b. Amr es-Sakafi'yi kastetmişlerdir. Allah da onları ret için: "Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?" ayetini indirmiştir.[8]

Ayetin kimin hakkında indiği ile ilgili görüşler:

1- İbn İshak’a göre Mekke’den Velid b. Muğire, Taif’ten Ebu Mes'ûd Amr ibn Umeyr es-Sekafî’dir.

2- Mücâhid'e göre Mekke'den Utbe ibn Rabîa, Taif’ten İbn Abdi Yâleyl,

3- Katâde'yegöre Mekke'den el-Velîd ibnu'l-Muğîra, Tâiften Urve ibn Mes'ûd es-Sekafî,

4- Süddî'ye göre Mekke'den el-Velîd ibnu'l-Muğîra, Tâif’ten Kinâne ibn Abd ibn Amr ibn Umeyr olduğu da rivayet edilmiştir.[9]

Ama her halde de bu sözü söyleyen el-Velîd ibnu'l-Muğîra olmakla bu ri­vayetler arasında bir zıtlık söz konusu değildir.[10]



32. Rablerinin rahmetini yoksa onlar mı bölüştürüyorlar?...



Daha önce (Yûnus Sûresi'nin 2. ve Nahl Sûresinin 43. âyetlerinin nüzul sebebinde) geçtiği üzere İbn Abbâs'tan gelen bir rivayette İbn Abbâs şöyle de­miş:

Allah Tealâ, Muhammed (sa)'i elçisi olarak gönderince araplar onu inkâr ettiler, ya da araplardan onu inkâr edenler:

"Allah, elçisi bir beşer olmaktan yü­ce ve münezzehtir." dediler. Bunun üzerine Allah Tealâ:

"İçlerinden bir adama "İnsanları inzâr et ve iman etmiş olanlara Rableri katında yüksek bir makam olduğunu müjdele" diye vahyetmiş olmamız insanların tuhafına mı gitti?..." (Yûnus, 11/2) âyet-i kerimesi ile

"Senden önce kendilerine vahyettiğimiz erkek­lerden başkasını Biz peygamber olarak göndermedik..." (Nahl, 16/43) âyet-i kerimesini indirdi. Allah Tealâ böylece onlara hüccetlerini tekrar tekrar bildirin­ce bu sefer başka bir bahaneye sarıldılar ve:

"Madem ki Allah'ın elçileri beşer­den olacak. O halde Muhammed'den başkası bu risalete elbette daha lâyıktır. Bu Kur'ân, bu iki kasabada Muhammed'den daha şerefli, daha büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" dediler. Bununla Mekke'den el-Velîd ibnu'l-Muğîra'yı, Tâif den de Mes'ûd ibn Amr es-Sekafî'yi kastediyorlardı. İşte bu sözleri üzerine de "Rablerinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar?..." âyetini indirdi.[11]



36. Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse Biz ona şeytanı musallat kı­larız.

37. Şüphesiz ki onlar da bunu yoldan çıkarırlar. Bunlar ise kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.



İbn Ebî Hatim'in Muhammed ibn Osman el-Mahzûmî'den rivayetle tahric ettiği bir habere göre Kureyşliler kendi aralarında konuşup: "Muhammed'in arkadaşlarından her bireri için bir kişi görevlendirelim, onunla konuşsun ve onu bu yeni dinden vazgeçirmeye çalışsın." demiş ve Ebu Bekr için Talha'yı görev­lendirmişler. Talha, Hz. Ebu Bekr'e gelmiş, onunla konuşmuş. Ebu Bekr kendi­sine:

"Beni neye çağırıyorsun?" diye sormuş. Talha:

"Lât ve Uzzâ'ya ibadete çağırıyorum." demiş. Ebu Bekr:

"Lât nedir?" diye sormuş, Talha:

"Rabbımızdır." diye cevaplamış. Ebu Bekr:

"Peki Uzzâ nedir?" diye sormuş, Talha:

"Allah'ın kızlarıdır." diye cevaplamış. Hz. Ebu Bekr bu sefer:

"Peki anne­leri kim?" diye sorunca Talha duraklamış ve cevap verememiş de yanındakilere:

"Yahu şu adama cevap versenize." demişse de onlar da susmuş, cevap vereme­mişler. İşte bunun üzerine Talha:

"Kalk ey Ebu Bekr; ben şehadet ederim ki yegâne ilah Allah'tır ve Muhammed O Allah'ın elçisidir." demiş ve işte bunun üzerine Allah Tealâ da bu âyet-i kerimeyi indirmiş.[12]



40. Sen mi duyuracaksın o sağırlara? Körleri ve apaçık bir dalâlet içinde olanları sen mi hidâyete ulaştıracaksın?



Hz. Peygamber ne kadar kavminin hidayeti için çabalıyorsa kavmi de o ka­dar sapıklığını ve azgınlığını artırıyor, gördükleri nübüvvet alâmetlerine kör, işitmekte oldukları apaçık Kur'ân âyetlerine sağır gibi davranıyorlardı. İşte onların bu azgınlık, körlük ve sağırlıkları üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuştur.[13]



57. Meryem oğlu İsa bir misal olarak atılınca hemen senin kavmin bundan şımarıp haykıra haykıra gülüyorlar.

58. Dediler ki: Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa O mu? Ey Habibim, bunu sana, bâtıl bir mücadeleden başka maksatla irad etmediler. Daha doğrusu onlar çok düşman bir kavimdir.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- İsmail b. İbrahim en-Nasrabazî, İsmail b. Necid'den, o Muhammed b. Hasan b. Halil'den, o Hişam b. Ammar'dan, o Velid b. Müslim'den, o Şeyban b. Abdirrahman'dan, o Asım b. Ebî'n-Necüd'dan, o Ebû Rüzeyn'den, o Ebû Yahya'dan, o Mevla b. Afra'dan, o da İbn Abbas'tan bize şunu rivayet ederek dedi ki:

"Nebi (s.a.v.) Kureyş'e şöyle buyurdu:

"Ey Kureyş, Allah'tan başka ibadet edi­len hiçbir şeyde hayır yoktur." Onlar da dediler ki:

"Sen, İsa'nın bir peygamber ve halis bir kul olduğuna inanır mısın? Eğer dediğin gibi ise o kendi kavminin ilahları gibidir." Bunun üzerine Allah Teala bu âyeti indirdi."[14]

Biz, bu kıssayı ve İbnu'z-Zibe'ra ile Rasulullah (s.a.v.) arasındaki karşılıklı görüş alış-verişini, Enbiya: 21/98 âyetinin izahını ya­parken vermiştik. [15]

2- ed-Durru'l-Mensûr'da İmam Ahmed, İbn Ebî Hatim, Taberâni ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan rivayetle tahriclerine göre Hz. Peygamber (sa) bir gün Kureyş kâfirlerine:

"Allah dışında tapınılan hiç kimsede hayır yoktur." buyurmuş. Onlar:

"Sen İsa'nın, bir peygamber, Allah'ın salih kullarından bir kul olduğunu iddia etmiyor musun? Eğer bu söylediğin doğruysa demek ki o da bizim tanrılarımız gibiymiş." dediler de bunun üzerine Allah Tealâ "Meryem oğlu İsa bir misal olarak atılınca hemen senin kavmin bundan şımarıp haykıra haykıra gülüyorlar." âyet-i kerimesini indirdi.[16]

3- İbn Abbâs'tan gelen başka bir rivayet olaya daha farklı bir boyut at­fetmekte. Şöyle ki: "Siz ve Allah'tan başta taptıklarınız cehennem odunusunuz ve siz ona varacaksınız." (Enbiyâ, 21/98) âyet-i kerimesi nazil olunca Kureyş müşrikleri:

"Meryem'in oğlu da nedir?" dediler. Hz. Peygamber (sa):

"O, Al­lah'ın kulu ve elçisidir." buyurdu. Bunun üzerine onlar:

"Görmüyor musunuz bu adam bizim, kendisini, hristiyanların Meryem'in oğlunu rab edindikleri gibi rab edinmemizi istiyor." dediler de bunun üzerine Allah Tealâ işte bu: "Ey Habibim, bunu sana, bâtıl bir mücadeleden başka maksatla irad etmediler. Daha doğrusu onlar çok düşman, kavgacı bir kavimdir." âyet-i kerimesini indirdi.[17]

4- Mücâhid'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

Kureyş dedi ki:

"Muhammed, hıristiyanların Meryem oğlu Îsâ'ya taptıkları gibi bizin­de kendisine tapmamızı istiyor". Bunun üzerine Yüce Allah, "Meryem oğlu Îsâ bir misal olarak anlatılınca senin kavmin hemen bağrışmaya başladılar" mealindeki âyeti indirdi. [18]



67. O gün, müttakîler dışında dostlar birbirlerine düşman olurlar.



Nakkaş bu âyet-i kerimenin, çok iyi arkadaş olan Ümeyye ibn Halef el-Cumahî ve Ukbe ibn Ebî Muayt hakkında nazil olduğunu nakleder. Buna göre Ukbe, Hz. Peygamber (sa)'in meclisine gelir, onlarla otururmuş. Bunu duyan arkadaşı Ümeyye:

"Muhammed'le karşılaşır da yüzüne tükürmezsen yüzüm yüzüne haram olsun." demiş, o da Hz. Peygamber (sa)'le karşılaştığında arkada­şının bu isteğini yerine getirmiş. Hz. Peygamber de:

"İnşaallah ben seni öldürü­rüm." buyurmuş ve nitekim Ukbe Bedr'de esir edilenler arasında imiş ve Hz. Peygamber (sa)'in o sözü yerine getirilerek öldürülmüş. Ümeyye de zaten Bedr'de öldürülenler arasında imiş. İşte Allah Tealâ onların bu durumu hakkın­da nazil olmuştur.[19]



79. Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu Biz de kararlıyız.



Mukâtil bu âyet-i kerimenin, Kureyş müşriklerinin Dâru'n-Nedve'de Hz. Peygamber'e suikasta karar vermeleri hakkında nazil olduğunu söylemiştir.[20]



80. Yoksa kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmiyoruz mu sanı­yorlar? Hayır öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz yazmaktalar.



Muhammed ibn Ka'b el-Kurazî'den rivayette o şöyle anlatıyor: İkisi Kureyş’li biri Sakîf’li veya birisi Kureyş’li ikisi Sakîf’li üç kişi Ka'be ile örtüsü arasında aralarında konuşuyorlardı. Birisi:

"Ne dersiniz, Allah bizim bu konuşmalarımızı işitiyor mu acaba?" dedi. İkincileri:

"Eğer açıktan konuşursak duyar, gizlersek duymaz." dedi. Üçüncüleri de:

"Eğer açıktan konuştuğumuzda duyuyorsa gizlediğimizde de duyar." dedi de bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.[21]

Aynı hadise daha önce Fussılet, 41/23 âyetinin de nüzul sebebi olarak geçmişti. Herhalde bu hadise üzerine her iki âyet de aynı zamanda veya peşpeşe nazil olmuş olmalıdır.[22]









--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kurtubî, age. XVI,41. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/782.

[2] Alûsî, age. XXV,63. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/782.

[3] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/581.

[4] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/581-582. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/112.

[5] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/112.

[6] İbn Hişâm, es-Sîretu'n-Nebeviyye, 1,361. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/782.

[7] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/122. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/583.

[8] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/122.

[9] Taberî, age. XXV,40. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/782.

[10] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/782.

[11] Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl, 1,213-214. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/782-783. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/582. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 359.

[12] Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûi, II,106-107. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/783; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/583. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 359-360. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/132-133.

[13] Alûsî, age. XXV,84. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/783-784.

[14] İsnadı zayıftır. İbn Hıbban; el-Mecruhîn: 3/39'da Ebu Yahya ile ilgili malumat vermiştir. Heysemi; Mecmau'z-Zevaid: 7/104; İbn Kesîr, age. V.374. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 360.

[15] İsnadı yoktur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 313. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/784.

[16] Alûsî, age. XXV,94. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/583-584. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/149.

[17] Taberî, age. XXV,52. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/784-785. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/149.

[18] Muhammed Ali Es Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 5/497.

[19] Kurtubî, age. XVI,73. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/785. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/156.

[20] Râzî, age. XXVII,228. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/785.

[21] Taberî, age. XXV,60. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/785. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/584-585. Kurtubi; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 360-361. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/161.

[22] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/785.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye