Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 042 - ŞÛRA SURESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 16:38 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
042 - ŞURA SURESİ


Mekke'de ve Fussılet Sûresinden sonra nazil olmuş olup Hasen, İkrime, Atâ, Câbir kavlinde Mekkîdir.[1]

İbn Abbâs ve Katâde ise Sûrenin Mekkî oluşunu söyledikten sonra "İşte Allah'ın iman edip salih ameller işleyen kullarına müjdelediği budur. De ki: Ben sizden buna karşılık akrabalıkta sevgiden başka bir ücret istemem..." (âyet: 23) âyetinden başlıyarak dört âyetinin Medine'de nazil olduğu görüşündedirler.[2]

Mukâtil ise 23 ve 24. âyetlerinin medenî olduğunu söylerken diğer bazıları da sadece 24. âyetini mekkî olmaktan istisna etmişlerdir. Taberânî ve Hâkim'in bu âyet-i kerimenin nüzul sebebinde rivayetlerine göre bu âyet-i kerime ensâr hakkında nazil olmuştur.

"Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa aleyhine bir yol yoktur."a kadar olmak üzere "Onlar ki kendilerine zulüm vaki olunca yardımlaşırlar..." (âyet: 39-41) âyetleri de mekkî olmaktan istisna edilmişlerdir.[3]

Âyetlerinin adedi, elli üçtür. [4]



15. Şu halde sen bunun için davet et ve emrolunduğun şekilde dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: "Ben, Allah'ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adalet etmekle emrolundum. Allah bizim de sizin de Rabbınızdır. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak hiçbir şey yoktur. Allah elbette hepimizi bir araya toplıyacaktır ve dönüş de ancak O 'nadir.



Bu âyet-i kerimenin el-Velîd ibnu'l-Muğîra ve Şeybe ibn Rabîa hakkında nazil olduğu söylenir. Davetinden vazgeçmesi ve atalarının yani Kureyş'in di­nine dönmesi karşılığında bunlardan el-Velîd ibnu'l-Muğîra malının yarısını Hz. Peygamber (sa)'e vermeyi, Şeybe ibn Rabîa da O'nu kızıyla evlendirmeyi teklif etmişlerdi.[5]



16. Daveti kabul edildikten sonra Allah hakkında halâ tartışmaya girenlerin delilleri Rabları katında boştur. Onlar için bir gazab, yine onlar için şiddetli bir azâb vardır.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- İkrime'den rivayette o şöyle anlatıyor:

"Gerek medineliler için, gerekse on­ların çevrelerinde bulunan bedeviler için, Allah'ın Rasûlü'nden geri kalmaları ve kendilerini ona tercih etmeleri yaraşmaz." (Tevbe, 9/120) âyet-i kerimesi nazil olduğunda münafıklardan bazı kimseler:

"Muhammed'le birlikte sefere çıkmayan ve ondan geri kalan çöl halkı helak oldular deseniz ya." dediler. Hz. Peygamber (sa)'in ashabından bazıları da bu arada çöldeki kavimlerine dinlerini öğretmek üzere çöle gitmişlerdi. İşte münafıkların bu sözleri üzerine Allah Tealâ:

"Mü'minlerin hepsi de seferber olacak değillerdir. Her topluluktan bir taifenin dinini iyi öğrenmek ve kendisine döndüklerinde kavmini uyarmak üzere geri kalmaları gerekmez mi?..." (Tevbe, 9/122) ve

"Daveti kabul edildikten son­ra Allah hakkında halâ tartışmaya girenlerin delilleri Rabları katında boştur. Onlar için bir gazab, yine onlar için şiddetli bir azâb vardır." âyet-i kerimelerini indirdi.[6]

2- Bu âyet-i kerimenin Hz. Peygamber (sa)'in ashabı ile tartışmaya girerek onları İslâm'dan vazgeçirmeye ve tekrar küfre döndürmeye çabalayan yahudiler hakkında nazil olduğu da söylenmiştir.

Abdürrezzak’ın Katâde'den rivayetine göre yahudiler Hz. Peygamber (sa)'in ashabına:

"Bizim Peygamberimiz sizinkinden önce, bi­zim kitabımız sizinkinden önce ve bizler Allah'a sizden daha lâyığız." gibi söz­ler söyledikleri belirtilmektedir.[7]

Buna göre bu âyet-i kerime de Medine-i Münevvere'de nazil olmuş olmalıdır.[8]

3- İbni Münzir, İkrime'den şöyle rivayet etmiştir:

"Allah’ın yardımı ve zaferi gelince..." (Nasr, 110/1) ayeti nazil olunca, Mekke müşrikleri, arala­rında bulunan müminlere

"İnsanlar grup grup Allah'ın dinine madem gir­diler, o halde aramızdan çıkın, ne diye hala aramızda duruyorsunuz!" dedi­ler. Bunun üzerine "kabul edilen şeyin ardından, Allah hakkında tartışma­ya girenlerin..." Şura: 42/16 ayeti nazil oldu.[9]



23. "Allah, inanıp yararlı işler işleyen kullarını bununla müjdeler. De ki: "Ben sizden buna karşı yakınlara sevgiden başka bir ücret iste­mem." Kim güzel bir iş işlerse onun güzelliğini arttırırız. Doğrusu Allah bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir."



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- İbn Abbas şöyle dedi:

"Rasulullah (s.a.v.), Medine'ye geldiği vakit, O'na çok acılar isabet ediyordu. Musibetler ve haklar... Elinde de bunları karşılayacak bir genişlik yoktu. Ensar şöyle dedi:

"Bu adam, Allah Teala'nın size bir hediyesidir. O, sizin kız kardeşinizin oğludur. O'na birçok haklar, musibetler isabet ediyor. O'nun da elinde bunları karşılayabilecek bir genişliği yoktur. Kendisine zararı olmayan malları toplayın ve O'na isabet eden zararlara karşılık, O'na yardım maksadıyla topladıklarınızı O'na götürün." Onlar da böyle yaptılar ve sonra O'na götürüp dediler ki:

"Ey Allah'ın Rasulü, sen bizim kızkardeşimizin oğlusun. Allah senin elinle bize hediye etti, Sana nöbetleşe birçok, hu­kukî işler ve musibetler isabet ediyor. Senin yanında onları karşılayacak bir genişlik de yoktur. Biz, mallarımızdan birşey toplamayı senin için uygun gördük ve onları sana ge­tirdik. Sana ulaşan muibetlere karşı sana yardımcı olur."

Bunun üzerine bu âyet indi.[10]

2- İbn Abbâs'tan rivayette o şöyle anlatıyor:

Bir gün ensar:

"Biz şöyle şöyle yaptık." gibi şeyler söyleyip övünmek istediler. İbn Abbâs -veya Abbâs- da:

"Elbette biz sizden daha faziletliyiz." dedi. Bu (ensarla muhacirler arasındaki karşılıklı övünme) Hz. Peygamber (sa)'e ulaşınca onların meclisine geldiler ve:

"Ey ensar topluluğu, Sizler zelil iken Allah sizi benimle aziz kılmadı mı?" diye sordular, onlar:

"Evet ey Allah'ın elçisi öyle oldu." dediler.

"Sizler dalâlette idiniz de Allah size benimle hidayet buyurmadı mı?" diye sordular. Onlar yine:

"Evet, öyle oldu." dediler.

"Bana cevap vermiyecek misiniz?" diye sordu,

"Ne cevap verelim?" dediler;

"Kavmin seni çıkardı biz seni barındırmadık mı? Kavmin seni yalanladı, biz seni tasdik etmedik mi? Kavmin seni yalnız bıraktı, biz sana yardım etmedik mi? demiyecek misiniz?" şeklinde sormaya devam ettiler de sonunda ensar dizleri üstüne gelip:

"Mallarımız ve elimizde ne varsa hepsi Allah'ın ve Rasûlü'nündür." dediler ve işte bunun üzerine bu âyet-i keri­me nazil oldu.[11]

3- Katade şöyle dedi:

"Müşrikler toplantı yerlerinde toplandılar ve birbirlerine şöyle dediler:

"Verdiklerine karşılık ücret istediğini görmüyor musunuz?" Bunun üze­rine Allah Teala bu âyeti indirdi."[12]

Sa’lebi ve Kurtubî bu nüzul sebebinin, Sûrenin mekkî oluşunu göz önünde bulundurarak daha uygun olduğunu söyler.[13]

4- Îbnu Abbas'tan zayıf senetle Taberânî anlattı. îbnu Abbas (r.a.) dedi ki:

“Ensâr:

“Biz Rasûlullah için mal toplasak.” dediler. Allahü Teâlâ, Şura: 42/23 âyetini indirdi. Onlardan Bâzıları:

“Bunu Ehli Beytinden mukâtele etmek ve onlara yardım etmek için buyurdu.” dediler. Allahü Teâlâ, Şura: 42/24-26 ayetlerini indirdi. Şura: 42/26 ayetinde onlara tövbeyi arz etti.”[14]

5- Ayet-i kerimenin "Kim bir iyilik kazanırsa Biz onun iyiliğini artırırız." kısmının ise özellikle Hz. Ebu Bekr hakkında ve ehl-i beyt'e karşı sevgisinin şiddetinden dolayı nazil olduğu da söylenmiştir.[15]



24. Yoksa onlar: "Allah'a karşı yalan uydurdu. " mu derler? Allah dilerse senin kalbini mühürler, bâtılı yok eder, sözleriyle hakkı yerine getirir. Muhak­kak ki O, göğüslerin özünü en iyi bilendir.

25. O, kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve yaptıklarınızı bilendir.

26. İman edip sâlih ameller işleyenlerin duasını kabul buyurur ve onlara lütfundan artırır. Kâfirlere gelince; onlar için de çok şiddetli bir azâb vardır.



Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Taberânî'nin İbn Abbâs'tan rivayetinde o şöyle anlatıyor: Ensar kendi ara­larında:

"Allah'ın Rasûlü (sa) için aramızda mal toplasak da O'na versek." dedi­ler ve bir miktar mal toplayıp O'na götürdüler. Bunun üzerine Allah Tealâ:

"De ki: "Ben sizden buna karşılık akrabalıkta sevgiden başka herhangi bir ücret is­temem..." âyet-i kerimesini indirdi. Bu âyet nazil olunca da bazıları:

"Herhalde ehl-i beyti için savaşmasını ve onlara yardımı emrediyor." dediler de Allah Tealâ bunun üzerine de:

"Yoksa onlar: "Allah'a karşı yalan uydurdu." mu der­ler? Allah dilerse senin kalbini mühürler, bâtılı yok eder, sözleriyle hakkı yerine getirir. Muhakkak ki O, göğüslerin özünü en iyi bilendir. O, kullarından tevbeyi kabul eden..." âyet-i kerimelerini indirdi ve hemen peşinden de "İman edip sâlih ameller işleyenlerin duasını kabul buyurur ve onlara lütfundan artırır." buyura­rak onları tevbe etmeye davet buyurdu.

Ancak Suyûtî bu rivayeti verirken senedinde zayıflık olduğunu da eklemiş­tir.[16]

Alûsî ise bu rivayetin uydurma olduğu kanaa­tindedir.[17]

2- İbn Abbâs'tan rivayete göre o şöyle demiştir: "De ki: "Ben sizden buna karşılık akrabalıkta sevgiden başka herhangi bir ücret istemem." âyet-i kerimesi nazil olunca bazı kimseler kendi kendilerine:

"Herhalde kendisinden sonra ak­rabalarına iyilik yapmamıza bizi teşvik etmek istiyor." dediler de Cibrî gelip O'nu şöyle şöyle düşünerek itham ettiklerini haber verdi ve "Yoksa onlar: "Al­lah'a karşı yalan uydurdu." mu derler?" âyet-i kerimesini indirdi. Bu âyet-i ke­rimenin inmesi üzerine içlerinden o düşünceyi geçirenler geldiler ve:

"Ey Al­lah'ın elçisi, bizler senin doğru sözlü olduğuna şehadet ediyor ve o düşündükle­rimizden dolayı da tevbe ediyoruz." dediler de akabinde:

"O, kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve yaptıklarınızı bilendir." âyet-i kerimesi nazil oldu.[18]



27. "Eğer Allah rızkı kullarının hepsine bol bol verseydi, yeryü­zünde azgınlık ederlerdi. Ama O, dilediğini bir ölçüye göre indirir. Doğrusu O, kullarından haberdardır, onları görendir."



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Bu âyet Suffa Ehli'nden zenginlik ve bolluk temenni eden bir grup hakkında indi.

Habbab b. Eret diyor ki: "Bu âyet bizim hakkımızda indi. Biz, Kurayza ve Nadir'in mallarına baktık ve onu temenni ettik. Allah Teala da bu âyeti indirdi,"[19]

2- Osman el-Müezzin, o Ebû Ali el-Fakih'ten, o Ebû Muhammed b. Muaz'dan, o Hüseyn b. Hasan b. Harb'dan, o İbn Mübarek'ten, o Hayve'den, o Ebû Hanii'l-Havlanî'den, o da Amr b. Hureys'ten bize şunu haber verdi:

"Bu âyet Suffa Ashabı hakkında inmiştir. Onlar şöyle diyorlardı:

"Keşke bizim de dünyalığımız olsaydı." Ve bu vesileyle de dünyayı temenni ediyorlardı."[20]

3- Ali'den (r.a.): Hâkim anlattı ve sahhdir dedi.

“Bu âyet Ashabı Suffe hakkında indirildi. Onlar:

“Bizim için olsaydı dünyayı temenni ederlerdi..” derler. [21]

4- Bunun benzerini, Taberânî Amr İbni Harîs'ten anlattı. [22]



28. O'dur ki onlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini yayar. O Velî'dir, Haınîd'dir.



Mukâtil der ki: Mekkelilerden (Hz. Peygamber (sa)'in, Hz. Yusuf’un kıtlık seneleri gibi yedi kıtlık senesini başlarına getirmesi için bedduası üzerine) yağ­mur yağdırılmaması ve tam artık onlar bütün bütüne yağmurdan umutlarını kesmişken Allah'ın onlara yağmur yağdırması üzerine nazil olmuştur.[23]



36. Size verilen herhangibir şey yalnızca dünya hayatının bir geçimliğidir. Al­lah katında olan ise hem daha hayırlı, hem de daha bakîdir. Bu, iman edenler ve Rablanna tevekkül edenler içindir.



Hz. Ali'den rivayete göre bu âyet-i kerime Hz. Ebu Bekr hakkında nazil olmuştur. Bir keresinde yanında bulunan (toplanan) malın tamamını sadaka ola­rak dağıtmış; bu yaptığını bazı müslümanlar ayıplarken kâfirler de bunun hatalı bir davranış olduğunu söylemişlerdi.[24]



37. (Allah katında olan ise) büyük günahlardan, hayâsızlıktan sakınanlar ve öfkelendiklerinde bile bağışlıyanlar içindir.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Bu ayet bir görüşe göre Hz. Ömer hakkında na­zil olmuştur. Mekke'de kendisine sövülmüş, o kendisine şovenleri atfetmiş­tir.[25]

2- Bir görüşe göre de Ebu Bekir hakkında nazil olmuştur. Malını Allah yo­lunda harcadığı zaman insanlar kendisini kınamış ve sövmüşler, ama o bü­tün bunları bilimle (yumuşaklıkla) karşılamıştır.[26]

3- İbn Abbâs bu âyet-i kerimenin kendisine söven bir müşriğe cevap verme­mesi üzerine Hz. Ebu Bekr hakkında nazil olduğunu söylemiştir.[27]



38. Ve Rablarına icabet edenler, namaz kılanlar içindir. Onların işleri ara­larında şûra iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler.



Bu âyet-i kerime Ensar (Medineli müslümanlar) hakkında inmiştir: Allah Rasulü (s.a.) onları imana davet etmiş, onlar bunu kabul edip, namazlarını da kılmışlardır. [28]

Buna göre âyet-i kerime Medine-i Münevvere'de nazil olmuş olmalıdır. Mekkî olduğunu düşü­necek olursak bu durumda yine ensar kastedilmekle birlikte Hz. Peygamber (sa) henüz hicret etmeden müslüman olan medineliler veya Akabe'de kendisine bey'at edenler kastedilmiş olmalıdır.[29]

Bu yüzden müfessirler bu âyet-i kerimenin mekkî ya da medenî oluşunda ittifak edememişlerdir. İttifak ettikleri nokta ise sadece âyet-i kerimenin ensar hakkında nazil olmuş olması­dır.[30]



40. Kötülüğün karşılığı, ona denk bir kötülüktür. Kim de affeder ve ıslah ederse mükâfatı Allah'a aittir. Muhakkak ki Allah, zalimleri sevmez.

41. Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa aleyhine bir yol yoktur.

42. Yol ancak, insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte onlar, ancak onlaradır elim bir azâb.

43. Bununla beraber kim de sabreder ve bağışlarsa işte bu, şüphesiz azmedilmeye değer işlerdendir.



Kelbî ve Ferrâ bu âyet-i kerimelerin de ensar'dan birisinin kendisine söv­mesi üzerine önce karşılık veren ve sonra da susan ve onun devam eden sövgülerine karşılık vermeyen Hz. Ebu Bekr hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir ki buna göre bu dört âyet-i kerime Medine-i Münevvere'de nazil olmuşlardır.[31]



51. "Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderir; izniyle, dilediğini vahyeder. Doğrusu O yücedir, Hakimdir."



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Yahudiler, Nebi(s.a.v.)'ye şöyle diyorlardı:

"Sen peygambersen neden Musa'nın Allah ile konuşması ve O'na bakması gibi, O'nunla konuşmuyor ve O'na bak­mıyorsun? sen, böyle yapmadıkça sana iman etmeyiz." Rasulullah (s.a.v.) da onlara şöyle buyurdu:

"Musa, Allah Azze ve Celle'yi görmedi ki." Bunun üzerine Allah Teal bu âyeti in­dirdi."[32]

2- Bahr'de ise Hz. Peygamber (sa)'den bu istekte bulunanların yahudiler değil Kureyş kâfirleri olduğu kaydedilmektedir.[33]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kurtubî, age. XVI, 3. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/775.

[2] Kurtubî, age. XVI, 3. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/775.

[3] Alûsî, age. XXV,10. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/775.

[4] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/578.

[5] Kurtubî, age. XVI,11. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/775.

[6] Taberî, agc. XI,50. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/776.

[7] Taberî. age XXV,12-13. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/776. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/579. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/43.

[8] Alûsî, age. XXV,25. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/776. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 357

[9] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/579. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/42.

[10] İsnadı yoktur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 311.

[11] Taberî, age. XXV, 16. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/777.

[12] Mürsel hadistir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 311. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/777. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 357. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/50.

[13] Kurtubî. age. XV1.!7. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/777. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/50.

[14] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/579-580.

[15] Alûsî, age. XXV,33. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/776-777.

[16] Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, u.104-105. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/778.

[17] Alûsî, age. XXV,38. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/778.

[18] Kurtubî, age. XVI, 18. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/778.

[19] İsnadı yoktur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 311-312. Vahidî, age. s. 265. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/779. Hakim, Beyhaki; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 358. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/62.

[20] el-İsabe: 2/537, Heysemi; Mecmau"z-Zevaid: 7/104. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 311-312. Vahidî, age. s. 265. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/779.

[21] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/580-581. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/62.

[22] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/580-581.

[23] Kurtubi, age. XVI,20. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/779.

[24] Alûsî, age. XXV,45. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/779. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/62.

[25] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/70.

[26] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/70.

[27] Kurtubî, age. XVI,25. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/780.

[28] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/70.

[29] Alûsî, age. XXV,46. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/780.

[30] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/780.

[31] Kurtubî, age. XVI.30. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/780-781. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/70.

[32] İsnadı yoktur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 312. Kurtubi; Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 358. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 13/92.

[33] Alûsî, age. XXV,56. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/781.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye