Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 026 - ŞUARÂ SÛRESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 16:22 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
026 - ŞUARÂ SÛRESİ


Nehhâs'ın İbn Abbâs'tan rivayetine göre Sûre, son beş âyeti olan "Şairlere gelince; onlara da azgınlar uyar. Görmedin mi, onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve onlar, gerçekten yapmadıklarını söylerler. Ancak iman etmiş ve salih ameller işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğradıktan sonra zafer kazanmış olanlar müstesnadır. Zulmedenler göreceklerdir nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını." (âyet: 224-227) âyetleri dışında Mekke'de nazil olmuştur. İbn Merdûye'nin İbn Abbâs ve İbnu'z-Zübeyr'den rivayetinde ise sûrenin istisnasız mekkî olduğu kaydedilmektedir.[1]

Mukâtil ise "İsrail oğulları bilginlerinin onu bilmeleri onlar için bir âyet değil midir?" (âyet: 197) âyetinin istisna olarak Medine'de nazil olduğunu söylemiştir.[2]

Bu Şuarâ Sûresi, Vakıa Sûresinden sonra nazil olmuştur.[3]

Âyetlerinin adedi, iki yüz yirmi yedidir. [4]



197. İsrail oğullarının bilginlerinin bunu bilmesi de onlar için bir âyet değil midir?



Sa'lebî'nin İbn Abbâs'tan rivayetinde o şöyle anlatıyor: Mekkeliler, Hz. Peygamber hakkında bilgi almak üzere Yesrib (Medine-i Münevvere) yahudilerine birilerini göndermişlerdi. Yahudiler:

"Evet, şimdi o peygamberin geliş zamanıdır." deyip vasıflarını saydılar ve fakat vasıflarını sayarken başka şeyler de katarak karıştırdılar. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.[5]



204. Bizinı azabımızı mı çabucak istiyorlar?



Mukatil der ki: Bu âyet-i kerime "Ey Muhammed, daha ne zamana kadar bizi azâbla tehdit edip duracaksın? Tehdit ediyorsun ediyorsun ama bir türlü başımıza gelmiyor." diye alay etmeleri üzerine nazil olmuştur.[6]



205. Gördün mü, şayet Biz Azîmüşşân onları yıllarca yararlandırsak;

206. Sonra kendilerine va 'dolunan şey başlarına gelse,

207. Eğlendirilmiş olmaları onlara bir fayda sağlamaz.



İbn Ebî Hatim'in Ebu Cehdam'dan rivayetine göre Hz. Peygamber (sa)'e rüyasında kendisi şaşkın bir halde (ne yapacağını bilemez bir halde) gösterilmiş ve bu rüyasını ashabına anlatmış da O'na sormuşlar ve Efendimiz (sa):

"Neden olmasın ki Benden sonra düşmanımın kendi ümmetimden olduğunu gördüm." buyurmuş ve bunun üzerine

"Gördün mü, şayet Biz Azîmüşşân onları yıllarca yararlandırsak; Sonra kendilerine va'dolunan şey başlarına gelse, Eğlendirilmiş olmaları onlara bir fayda sağlamaz." âyet-i kerimeleri nazil olmuş da Efendimiz (sa)'in gönlü hoş olmuş.[7]



214. Ve yakın akrabalarını uyar.



Bu âyet-i kerimenin inmesi üzerine Hz. Peygamber (sa)'in Safa tepesine çıkarak boy boy (aile aile) Kureyşlileri çağırıp onları uyarması, Ebu Leheb'in de:

"Soyu kesilesice bizi bunun için mi topladın." demesi üzerine Mesed Sûresi'nin nazil olduğu haberi çok meşhur olup hemen bütün hadis mecmualarında ve tefsirlerde zikredilmiştir.[8]



215. Mü'minlerden sana tâbi olanlara kanatlarını ger.



İbn Cüreyc'den rivayette o şöyle demiştir: "Ve yakın akrabalarım uyar" (Şuarâ, 26/214) âyet-i kerimesi nazil olunca Hz. Peygamber (sa), uyarmaya ehl-i beyti ve ailesi ile başladı da bu, diğer müslümanlara ağır geldi.. İşte bunun üzerine Allah Tealâ: "Mü'minlerden sana tâbi olanlara kanatlarını ger." âyet-i kerimesini indirdi.[9]



224. Şairlere gelince; onlara da ancak azgınlar tabi olurlar.

225. Görmedin mi onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.

226. Ve onlar, gerçekten yapmadıklarını söylerler.



Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

l. İbn Abbâs'tan rivayete göre

"Biz de Muhammed'in söyledikleri gibisini söyleriz." deyip Hz. Peygamber (sa)'i hicveden şiirler söyleyen, çevrelerine onların söyledikleri hicviyeleri ve şiirleri dinlemek üzere bedevilerin toplandığı Abdullah ibnu'z-Ziba'râ, Hübeyre ibn Vehb el-Mahzûmî, Müsâfi' ibn Abdi Menâf, Ebu İzze el-Cumahî ve Ümeyye ibn Ebi's-Salt gibi müşrik şâirleri hakkında nazil olmuştur. Ayetteki şairlere tabi olan "azgınlar"dan maksat işte o şairlerin Hz. Peygamber (sa)'i ve getirdiklerini hicveden şiirlerini dinlemek üzere onların çevrelerinde toplanan bedevilerdir.[10]

2. İkrime de şöyle demiştir:

İki şair karşılıklı olarak birbirlerini hicvediyorlardı. Çevrelerinde bulunan insanlardan bir grubu bunlardan birisini desteklerken diğer bir grup da ötekine destek veriyordu. İşte bu âyet-i kerimeler bunun üzerine nazil olmuştur.[11]

3- İbn Abbâs'tan rivayetle Avfî şöyle anlatıyor: Rasûlullah (sa)'ın ahdinde (zamanında, onun hayatında) birisi ensardan, diğeri de başka bir kabileden[12] iki şair karşılıklı olarak birbirlerini hicvediyorlardı. Her birerinin etrafında da kavimlerinin beyinsizleri (sefihleri) toplanmış bulunuyordu. İşte bunun üzerine Allah Tealâ: "Şairlere gelince; onlara da ancak azgınlar tabi olurlar..." buyurdu.[13]

4. Muhammed ibn İshak'ın bazı ashabından, onların da Atâ ibn Yesâr'dan rivayetlerine göre o şöyle demiştir:

"Şairlere gelince; onlara da ancak azgınlar tabi olurlar." âyetinden başlamak üzere Sûrenin sonuna kadar olan âyetler Hassan ibn Sabit, Abdullah ibn Revâha ve Ka'b ibn Mâlik hakkında nazil oldu.[14]

5- Bu iki rivayeti verdikten sonra İbn Kesîr der ki: Sûre Mekkî olduğuna göre bu âyetlerin ensar şairleri hakkında olması çok şüphelidir. Üstelik bu rivayetler mürsel rivayetler olup bunlara dayanarak hüküm vermek de zordur.[15]

6- Ancak istisna edilen âyetin yani "Ancak iman etmiş, salih ameller işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazanmış olanlar müstesnadır." âyetinin (âyet: 227) hükmüne ensar şairleri girdiği gibi daha önceden yani müşrik iken İslâm'ı, müslümanları, Hz. Muhammed'i hicveden şiirler söyleyip de daha sonra tevbe edip imana gelen, müslüman olan şairler ve daha sonra gelecek bütün şairlerden tevbe edenler elbette bu hükme dahil olacaklardır. Başka bir ifadeyle sebebin hususi olması hükmün umumi olmasına engel değildir.[16]

7. Mukatil der ki:

Bunlar müşriklerin şairleridir. Abdullah ibnu'z-Ziba'râ, Ebu Süfyan ibn Harb, Hübeyre ibn Ebî Vehb ve diğerleri:

"Biz de Muhammed'in söylediği şeyler gibisini söyleyebiliriz." deyip şiir söylerler; çevrelerine azgınlar, müslümanlara işkence edip karşı duranlar toplanır, onların şiirlerini dinler ve başkalarına da naklederlerdi. İşte bu âyet-i kerimeler onlar hakkında nazil oldu.[17]

Bunlardan Ebu Süfyan ve İbnu'z-Ziba'râ daha sonra müslüman olmuşlardır.[18]



227. Ancak iman etmiş, salih ameller işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazanmış olanlar müstesnadır. O zulmetmiş olanlar nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını elbette görecek ve bileceklerdir.



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Temîm ed-Dârî'nin kölesi Ebu'l-Hasen Salim el-Berrâd'dan rivayette o şöyle anlatıyor:

"Şairlere gelince; onlara da ancak azgınlar tabi olurlar." âyet-i kerimesi nazil olunca Hassan ibn Sabit, Abdullah ibn Revaha ve Ka'b ibn Mâlik, Hz. Peygamber (sa)'e ağlıyarak geldiler ve:

"Ey Allah'ın elçisi, elbette Allah, bu âyet-i kerimeyi indirirken bizim şair olduğumuzu biliyordu." diye sızlandılar da bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirdi ve Hz. Peygamber de onları çağırarak kendisine inen "Ancak iman etmiş, salih ameller işlemiş olanlar müstesnadır..." âyet-i kerimesini tilâvet buyurdular.[19]

2- Nevfel oğullan kölesi Ebu'l-Hasen'den gelen bir rivayette de "Şairlere gelince; onlara da ancak azgınlar tabi olurlar." âyet-i kerimesinin nüzulü üzerine ağlıyarak Hz. Peygamber (sa)'e gelenler Hassan ibn Sabit ve Abdullah ibn Revâha olarak verilmekte, Ka'b ibn Mâlik'in ismi zikredilmemekte ve Hz. Peygamber (sa)'in, âyet-i kerimenin: "Ancak iman etmiş, salih ameller işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazanmış olanlar müstesnadır..." kısmını okuduktan sonra "İşte bunlar sizsiniz." buyurduğu ayrıntısına da yer verilmektedir.[20]

3- Urve'den (r.a.) rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

“Şuara: 26/224 indirilince Abdullah İbni Revâha:

“Allahü Teâlâ benim onlardan olduğumu bildirdi.” dedi. Allahü Teâlâ, Şuara: 26/227 ayetini indirdi. [21]







--------------------------------------------------------------------------------

[1] Alûsî, age. XIX,58. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/674.

[2] Kurtubî, XIII,60. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/674.

[3] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/674.

[4] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/501.

[5] İbnu'l-Cevzî, age. VI.145; Alûsî, age. XIX,126.Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/674.

[6] Kurtubî, age. XIII,94. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/674.

[7] Suyûti, Lübâbu'n-Nukûl, 11,45-46. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/675. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/501. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 10/203.

[8] Meselâ bak: Buhârî, TefsînTl-Kur'ân, Mesed, 111/1; Müslim, İman, 348, 355; Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 111/1, hadis no: 3363; Neseî, Vasâyâ, 6, hadis no: 3642-3646; Ahmed ibn Hanbel. Müsned, 11,333,360, 519.

Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/675.

[9] Taberî, age. XIX,75. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/675. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/502. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 10/215.

[10] Aûsî, age. XIX,146. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/675-676.

[11] İbn Kesir, Tefsîru'1-Kur'âni'l-Azîm, VI.184. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676.

[12] Bir rivayete göre muhacirlerden, bak: Kurtubî, age. XIII,102. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676. İbnu Ebî Hatim,; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/503. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 10/221.

[13] İbn Kesîr, age. VI,184. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676. İbnu Ebî Hatim, İbnu Cerîr; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/503.

[14] Taberî, age. XIX,79. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676.

[15] İbn Kesîr, age. VI,186. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676.

[16] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676.

[17] İbnu'l-Cevzî, age. VI,150. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676.

[18] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/676.

[19] Taberî, age. XIX,80; Alûsî, age. XIX, 147. Hakim, Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/677. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/503. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 10/222.

[20] İbn Kesîr, age. VI,i86. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/677.

[21] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/503. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 10/221.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye