Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: "Murad" olmak
MesajGönderilme zamanı: 22.08.09, 10:22 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 23:16
Mesajlar: 123
Murad olmayı istiyor muyuz?

Ahmet Kurucan


ABD'de geçtiğimiz günlerde bazı dinî grupların kutladığı "Din Özgürlüğü Günü" ile alakalı bir yazı yazmak istiyordum. Vazgeçmiş değilim. Nasip olursa bir sonraki yazımı bu konuya ayıracağım.

Türk okuyucusu adına bilgilendirici ve yapmayı düşündüğüm mukayeselerle farklı bir perspektif sunacağına inanıyorum anlatacağım kutlamalar ve değerlendirmelerin. Neden daha sonraki yazı? Çünkü Ramazan geldi ve Ramazan'ın hakiki manada değerlendirilmesi ile ilgili iki hususu dikkat nazarlarınıza arz etmek istiyorum. Takdir edersiniz ki böyle bir konunun Ramazan'ın başında ele alınması gerekir.

Hocaefendi'nin herkul.org'da yayınlanacağını düşündüğüm bir sohbeti oldu geçtiğimiz günlerde. Soru, Kur'an ayı olarak bilinen Ramazan'ın Kur'an'ı okuma, anlama, mana ve muhtevasında derinleşme adına nasıl değerlendirilmesi gerektiği istikametindeydi. Aslında ne yapılması kararı verilmiş, sadece nasıl yapılması gerektiği soruluyordu. Hocaefendi çok enfes tahlillerde bulundu o sohbetinde. "Benim ömrüm vefa etmez, size ve gelecek nesillere evvel-ahir vasiyetim olsun." tembihiyle görev verdi. Niçin ömrü yetmez? Çünkü Kur'an'ın okunması ve anlaşılması ile alakalı yaptığı teklifin hayata geçirilmesi için kendi ifadeleriyle, "Zihniyetin değişmesi gerekir; zihniyet ise kelle kesilerek değiştirilmez; toplumun geneline mal olmuş böyle bir zihniyetin değişmesi nesiller alır." dedi. Bu teklifin ne olduğunu merak ediyorsanız ilgili sohbeti dinlemeniz gerekecek.

HAKK'IN KULU İRADE ETMESİ NEDİR?

Ben bu sohbetten hareketle başka bir hususa temas edeceğim okuyacağınız yazıda. Hocaefendi sohbet esnasında dedi ki: "Bizim murad olmamız, Murad-i İlahiye saygıdan geçer." Kur'an'ın sanki bize, sanki bana iniyormuş gibi manasının anlaşılması gerektiğini anlattığı bir yerde söyledi bu cümleyi Hocaefendi. Malum, murad, tasavvufta kullanılan bir tabir. Kaba bir tarifle kulun Hakk'ı değil, Hakk'ın kulu irade etmesi anlamına geliyor. Tabii bu seviyeye ulaşabilmek için önce iradi olarak mürid olma idealini benimsemek gerek. İradi dedik; çünkü irade olmadan ve iradenin hakkını vermeden bir yere varmak mümkün değil kul için. Zaten irade, mürid ve murad aynı kökten geliyor. Ne güzel anlatır Hocaefendi irade, mürid ve murad arasındaki ilişkiyi. Ve ne güzel dile getirir müridin ne zaman, murad olacağını. İsterseniz onun satırlarından takip edelim: "Mürîd, irâdesini mutlak irâdeyle irtibatlandırıp murâd ufkuna ulaşacağı ve bedenden rûha, cisimden kalbe, düşünceden vicdana yükseleceği âna kadar, kat'iyen "fark"tan kurtulamaz, kurtulamaz da, irâdeyi ayrı, irâde edeni ayrı ve murâdı da hep ayrı görür. Evet, hak yolcusu, yolun başlangıcında mürîd, nihâyetinde murâd.. kulluğu tabiatına mâl etme gayreti içinde mürîd, Hak'la münasebetlerin, fıtratın ayrılmaz bir yanı hâline geldiği noktada murâd.. sevilip-arzu edilme yollarını araştırma faslında mürîd, her şeyde O'ndan bir kısım izler görüp sevgi ve mârifet arası gelip-gittiği ve bu geliş-gidişiyle zevk-i rûhânî kaneviçesini ördüğü zaman da murâddır."

Pekala murad olmak isteyenler ne yapacak? Hocaefendi saygı gösterecekler diyor. Amenna; ama muradı, muradın ne olduğunu bilmeyenler nasıl saygı gösterecekler? Öyleyse saygıdan önce atılacak ilk adım İlahi iradenin muradını anlamak olmalıdır. Zaten sohbet hep o istikamette cereyan etti. Normal şartlarda "anlamak" aslında çok zor bir iştir. Hele söz konusu olan zaman ve mekândan münezzeh olan Allah'ın kelam-ı kadimi olunca, onu mükemmel şekliyle anlamak hepten zordur. Onun içindir ki beşerin İlahi iradeyi anlama için gösterdiği ilmi ve fikri çabalar sonucu ortaya koydukları yorumlar, düşünceler, hükümler, İslami terminolojide mutlak doğru olarak değil, doğruya en yakın manasında "eşbeh bi'l hak" diye isimlendirilir. Nitekim hadis, tefsir, tasavvuf, kelam gibi Kur'an'dan nebaan eden, Kur'an'la temellendirilen ilim dallarında yazılan müdevvenatı bir kenara bırakıp, sadece tefsire bakalım; 15 asırdır sayıları binlerle, yüz binlerle ifade edilecek hacimde tefsir kitapları kaleme alınmış müfessirler tarafından. Bunların hepsinin de muradı, Murad-ı İlahiyi anlamadır. Bu niyet, bu hedef ortaya çıkartmıştır bunca eseri. Bunun için sarf edilmiştir onca emek, çaba ve gayret. Onun için dedim, anlamak zor; Allah'ın muradını anlamak belki zorlardan zor ama imkânsız değil.

İşte zor olan bu yola girmek murad olmayı murad edenlerin atacağı ilk adımdır. Bu da hiç şüphesiz Kur'an'a müracaatla başlayacak ve hiç bitmeyecektir. Yanlış değil; Kur'an'ı anlama yolculuğu son nefesle biten; bu itibarla sonu olmayan bir yolculuktur. Bu yolculuğun ikinci önemli özelliği ise; sahil kenarlarında sığ yerlerden başlayıp denizin derinliklerine doğru kulaç atan yüzücüler misali, bu yolculuğa çıkan insanlar da, sığ yerlerden yolculuğuna başlayıp istidadlarına göre derinliklere doğru kulaç atarlar.

KUR'AN'A MÜRACAATLA BAŞLAYACAK YOL...

Buraya kadar söylediklerimizin Ramazan ile ilgisine gelince; murad olmayı murad edenler, bu Ramazan'ı İlahi kelamı anlama, kavrama ve duyma adına değerlendirebilirler. Bir tek şartla; sıra dışına çıkarak. Mevcut asırlardır yapılagelen mukabele geleneğine anlama çabasını da ilave ederek. Meallerle, açıklamalı tercümelerle, tefsirlerle çıkmalılar bu yolculuğa. Anlamadıkları, anlamakta zorlandıkları yerleri çevresindeki uzmanlara sormalılar. Böylece hem Kur'an'ın hem de Ramazan'ın bereketinden istifade ile bilgi dağarcıklarına yeni bilgiler koymalı; koydukları o bilgilerle hayatlarına yeniden şekil vermeliler.

'Şart mı böyle bir şey?' diyenlere sadece bir soru sorarak cevap vermek istiyorum; yıllardır yaşadığım yurtdışında karşılaştığım nice din değiştirip Müslüman olan mühtediler gördüm ki onlar Kur'an'ı, hem de farklı tercümelerden defalarca okumuşlar. Pekala; ya doğuştan Müslüman olan bizler, kaç defa Kur'an'ı tercümesiyle okuduk?

Mühtedilerin Kur'an'ı okuma gayeleri meydanda; inandıkları dinin Allah tarafından gönderilmiş kitabını bilmek, öğrenmek, tanımak ve hayatlarını onun yol göstericiliği içinde şekillendirmek. Pekala ya bizler? Aynı hedef bizler için geçerli değil mi? O halde!

Umarım bu Ramazan, Kur'an ile bütünleşme bağlamında diğer Ramazanlarımızdan farklı olur.

Bu farkı yaşayabilmek için çalınacak kapı bellidir: Kur'an.

Sağlık, sıhhat ve afiyet içinde nice Ramazanlara!

a.kurucan@zaman.com.tr ZAMAN


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Murad" olmak
MesajGönderilme zamanı: 22.08.09, 21:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 20.12.08, 03:44
Mesajlar: 190
Allah razı olsun yazandan yazıda emeği geçenden alıp buraya koyandan,Allah razı olsun..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye