Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 84 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1 ... 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 12.03.09, 09:57 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Cimrilik Ve Açgözlülükten Sakınmak

“Sizden her kim de malını başkaları için harcamayıp cimrilik eder ve kendi kendine yeterli olduğunu zannedip Allah’a ibadet ve sığınma ihtiyacı duymazsa, kelime-i tevhidi, cenneti ve islam dinini yalanlarsa ona da güçlük, zorluk ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştıracağız. Ve o kimse kabir çukuruna veya cehennem çukuruna düştüğünde malı ona bir fayda sağlamayacaktır.” (Leyl: 92/8-11)

“... Kim nefsinin aç gözlülüğünden, hırsından ve cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erip umduğuna nail olanlardır.” (Teğabün: 64/16)

564. Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zâlime zifirî karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir.”[1]

[1] Müslim, Birr 56.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


En son arsiv tarafından 14.06.09, 16:23 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 12.03.09, 10:19 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Başkalarını Kendine Tercih Etmek


“... ve kendilerini yoksulluk içinde bulunsalar bile, diğerlerini kendilerine tercih ederler.” (Haşr: 59/9)

“Allah’a olan sevgileri için veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini, yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.” (İnsan: 76/8)


565. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
– Ben açım, dedi.
Allah’ın Resûlü hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da:
– Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, dedi.
Hz. Peygamber bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi. O da aynı cevabı verdi. Daha sonra Resûl–i Ekrem’in öteki hanımları da: Seni peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, diye haber gönderince, Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına dönerek:
– “Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?” diye sordu.
Ensardan biri:
– Ben misafir ederim, yâ Resûlallah, diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca karısına: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in misafirini ağırla, dedi.
Bir başka rivayete göre karısına:
– Evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu.
Hanımı:
– Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var, dedi.
Sahâbî:
– Öyleyse çocukları oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de lambayı söndür. Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım, dedi.
Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar.
Sabahleyin o sahâbî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti. Onu gören Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allah Teâlâ memnun oldu.”[1]
* Her müslüman yoksul ve fakire sahip çıkmalı, imkanı elvermiyorsa başkalarından yardım istemelidir. Misafiri kendilerine tercih etmek büyük bir olgunluktur. [2]

566. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.”[3]
Müslim’in Câbir İbni Abdullah’tan rivayet ettiği bir hadise göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.”[4]
* Yiyenlerin sayısı arttıkça yemeğin de bereketi artar. Ayrı ayrı kaplardan yiyince insanlar doymuyorlar. Kaplarını birleştirince hem doyuyorlar hem de bereket görüyorlar. [5]

567. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir adam çıkageldi. Bir şeyler umarak sağa sola bakınmaya başladı.
Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
“Yanında ihtiyacından fazla binek hayvanı olanlar, olmayanlara versinler. Fazla azığı olanlar, azığı olmayanlara versinler” buyurdu.
Hz. Peygamber daha birçok mal çeşidi saydı. İşte o zaman kimsenin ihtiyacından fazla bir şey bulundurmaya hakkı olmadığını anladık.[6]
* Yolculukta yol arkadaşları birbirlerine yardım edip kollamalıdır. Bu kimse kendisi veya devesinin açlıktan halsiz düştüğü anlaşılan veya tüm eşyasını tek deveye yüklediği için binit bulamadığından yorulmuş olan bir kimse de olabilir. Bu durumunu anlıyan peygamberimiz şefkat ve merhametinden dolayı müslümanlardan yardım etmeleri istenmiş ve islam kardeşliği böylesine cömertlik istediği için o bedevinin de işi görülmüş oldu. [7]

568. Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kadın dokuduğu kumaşı (bürdeyi) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e getirip verdi ve:
– Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi.
Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu aldı, izâr olarak (belden aşağısına) giyinip yanımıza geldi.
Bunu gören falanca, Hz. Peygamber’e:
– Ne kadar da güzelmiş! Bunu ver de ben giyineyim, dedi.
Resûl–i Ekrem:
– Peki, dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü. Kumaşı katlayıp o adama gönderdi.
Ashâb–ı kirâm o sahâbîye:
– Hiç de iyi yapmadın. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öyle bir kumaşa ihtiyacı olduğu için onu giyinmişti. Üstelik sen, Hz. Peygamber’in, kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin, dediler.
O şahıs şunları söyledi:
– Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil, kendime kefen yapmak için istedim.
Hadisin râvisi Sehl İbni Sa’d’ın dediğine göre o kumaş bu zâtın kefeni oldu.[8]
* Hediye, hediye edilebilir. Bunu bu hadisten öğreniyoruz. [9]

569. Ebû Mûsâ el–Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Eş’arîler, gazâda azıkları tükenmeye yüz tuttuğu veya Medine’de ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman, yanlarında ne varsa getirip bir yaygıya dökerler. Sonra bunu bir kapla aralarında eşit olarak paylaşırlar. İşte bu sebeple Eş’arîler bendendir, ben de onlardanım.”[10]

[1] Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 10, Tefsîru sûre (59), 6; Müslim, Eşribe 172.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[3] Buhârî, Et’ıme 11; Müslim, Eşribe 178. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ıme 21.
[4] Müslim, Eşribe 179–181. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ıme 21; İbni Mâce, Et’ıme 2.
756’da tekrar gelecektir.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[6] Müslim, Lukata 18. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 32.
969’da tekrar gelecektir.
[7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[8] Buhârî, Cenâiz 28, Büyû’ 31, Libâs 18, Edeb 39. Ayrıca bk. Nesâî, Zînet 97; İbni Mâce, Libâs 1.
[9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[10] Buhârî, Şirket 1; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 167.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 12.03.09, 10:20 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Ahirete Yarışırcasına Hazırlanmak

“... Öyleyse değerli şeylere ulaşmak için can atanlar, yarışanlar bunca nimetlerin bulunduğu cennete girmek için yarışsınlar.” (Mutaffifin: 83/26)

(Bu konuda Hadid: 57/21, Bakara: 2/148, Maide: 5/48, Fatır: 35/32, Mü’minûn: 23/61, Vakıa: 56/10 ayetlerine ve tefsirlerine bakılabilir.) [1]

570. Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e içecek bir şey getirdiler. O da içti. Bu sırada sağ tarafında bir çocuk, sol tarafında yaşlılar oturuyordu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çocuğa dönerek:
– “Bunu yaşlılara verebilir miyim?” diye sordu.
Çocuk:
– Hayır, vallahi olmaz yâ Resûlallah! Senden kazanacağım hayrı kimseye bağışlayamam, dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de kabı çocuğun eline verdi.[2]

571. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir gün Eyyûb peygamber çıplak yıkanırken, üzerine altın çekirgeler düşmeye başladı. Eyyûb da onları toplayıp elbisesine doldurdu.
Bunun üzerine Cenâb–ı Mevlâ:
– Eyyûb! Ben seni bu gördüklerine dönüp bakmayacak kadar zengin kılmadım mı? diye seslendi.
Eyyûb da:
– Evet, izzetine yemin ederim ki, beni çok zengin kıldın. Fakat ben senin lutfettiğin berekete doyamam, dedi.”[3]

* Uzun yıllar boyu hem malıyla hem bedeniyle imtihan olunan ve her ikisi de elinden alınan Eyyub peygambere bu uzun süren sabrından sonra Allah hem sağlığını hem de servetini fazlasıyla geri verdi. İşte bu çekirgeler bu imtihanı başarı ile bitirdikten sonra meydana gelmiştir. 538 numaralı hadiste açıklandığına göre kendiliğinden gelen mal konusunda kişi teşekkür edip o malı almalı ve kendisi kullanmak istemezse istediği şekilde başkalarına verebilmelidir. Almam diye kendini beğenmişlik etmemelidir. [4]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 195.
[2] Buhârî, Şirb ve’l–müsâkât 1, 10, Mezâlim 12, Hibe 22, 23; Eşribe, 19; Müslim, Eşribe 127.
761’de tekrar gelecek ve gerekli açıklama orada verilecek.
[3] Buhârî, Gusül 20, Enbiyâ 20, Tevhîd 35. Ayrıca bk. Nesâî, Gusül 7.
[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 195.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 12.03.09, 10:21 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Şükreden Zenginin Fazileti


“Sizden her kim başkaları için harcar ve yolunu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışırsa ve o en güzel kelimeyi yani kelime-i tevhidi tasdik eder ve doğrularsa artık ona en kolay yolu kolaylaştırıp o yolda başarılı kılacağız.” (Leyl: 92/5-7)

“Yolunu gerektiği biçimde Allah ve kitabıyla bulmaya çalışanlar o cehennem ateşinden uzak kalacaklardır. Onlar ki, mallarını ve öz benliklerini arındırmak için başkalarına harcarlar. Böyleleri iyiliğine karşı hiçbir kimseden karşılık beklemez. Verdiğini sadece yüce Rabbinin rızasına ermek için verir. İşte böyleleri de zamanı geldiğinde, Allah’ın vereceği nimet ve ikramlara razı olacaklardır veya Rabbi de onlardan razı olacaktır.” (Leyl: 92/18-21)

“Yardımları açıktan yapmanız iyidir, güzeldir. Ama muhtaç kimseye gizlice vermeniz sizin için daha hayırlı olur. Böylelikle Allah o sadaka ile günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (Bakara: 2/271)

“Size gelince ey mü’minler! sevdiğiniz şeylerden Allah rızası için başkalarına harcamadıkça, gerçek erdemliliğe ve hayra ulaşamazsınız. Ve her ne harcamışsanız Allah mutlaka onu bilir.” (Al-i İmran: 3/92)

572. Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yalnız şu iki kimseye gıpta edilmelidir:
Biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.”[1]

573. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yalnız şu iki kişiye gıpta edilmelidir:
Biri, Allah’ın kendisine verdiği Kur’ân ile gece gündüz meşgul olan kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz harcayan kimse.”[2]

* Gıbta: Hayır işleyen, iyilikler yapan bir kimsenin elindeki nimetin yok olmasını düşünmeden öyle bir imkana sahip olmayı arzu etmek demektir. Allah bunu yasaklamamış ve hele hele böyle hayırlı işlerde teşvik bile etmiştir. Bkz. 83 Mutaffifîn 26. Sahip olduğu nimetleri yerli yerince kullanıp sevap kazanan kimseler gibi olmak istenebilir. İlmin şükrü bildiğini yaşayıp başkalarına öğretmektir. [3]

574. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Mekke’den Medine’ye hicret eden müslümanların fakirleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
– Varlıklı müslümanlar cennetin yüksek derecelerini ve ebedî nimetleri alıp götürdüler, dediler.
O zaman Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Hayrola! Onlar ne yaptılar ki?” diye sordu.
Fakir muhâcirler:
– Bizim kıldığımız namazı onlar da kılıyorlar. Tuttuğumuz oruçları onlar da tutuyorlar. Üstelik onlar sadaka veriyorlar, biz veremiyoruz. Köle âzâd ediyorlar, biz edemiyoruz, dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara:
– “Sizden önde gidenlere yetişebileceğiniz, sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanlar dışında herkesten üstün olacağınız bir şeyi haber vereyim mi?” diye sordu.
– Evet, söyle yâ Resûlallah! dediler.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Her farz namazın peşinden otuz üçer defa sübhânallah, Allâhü ekber, elhamdülillah dersiniz.”
Birkaç gün sonra fakir muhâcirler Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e tekrar gelerek:
– Zengin kardeşlerimiz bizim yaptığımız tesbihleri duymuşlar. Aynını onlar da yapıyorlar, dediler.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Ne yapalım! Artık bu Allah’ın bir lutfudur; Allah lutfunu dilediğine verir.”[4]

* Her müslüman yapabildiği ibadetlerle yetinmemeli daha fazla ibadet ve taat etmek için gayret etmeli ve bu uğurda her yola başvurmalıdır. [5]

[1] Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ’tisâm 13; Müslim, Müsâfirîn 268. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 22.
544’de geçmiş, gerekli açıklama orada verilmişti, 997 ve 1378’de tekrar gelecektir.
[2] Buhârî, Temennî 5, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266, 267. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 22.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 196.
[4] Buhârî, Ezân 155; Daavât 18; Müslim, Mesâcid 142. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 24.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 197.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 13.03.09, 09:38 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Ölümü Devamlı Hatırlamak Ve Nefsin Arzularını Dizginlemek

Bu bölümdeki 6 ayet ve yedi hadisten; her canın ölümü tadacağını, bu dünya hayatının aldatıcı olduğunu, hiçbir kimsenin yarın ne kazanacağını ve nerede öleceğini bilmediğini, ecel gelince ne bir saat ileri ne de bir saat geri kalacağını, mallar ve çocukların bizi Allah’ın yolundan alıkoymaması için çalışmamız gerektiğini, ölüm gelmezden önce Allah’ın verdiği rızıktan harcamamız gerektiğini, kafir ve müşriklerin ahirette ne durumlara düşeceklerini, müminlerin Allah’ı hatırlayarak kalblerinin yumuşaması gerektiğini, dünyada garib gibi veya yolcu gibi olunacağını, vasiyete değer bir şeyi bulunanın mutlaka vasiyet etmesi gerektiğini, insanların arzu ve isteklerini ecelin daima kestiğini, yedi şey gelip çatmadan hayırlı işler yapılması gerektiğini, lezzetleri kesen ölümü hatırlamak gerektiğini, ölüm gelmezden evvel hayırlı amellere ağırlık vermek gerektiğini öğreneceğiz. [1]


“Her canlı ölümü tadacaktır. Böylece kıyamet günü yapıp ettiklerinizin karşılığı size tam olarak ödenecektir. Orada ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulacak olanlar, gerçek kurtuluşa ermişlerdir. Zira bu dünya hayatına düşkünlük, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.” (Al-i İmran: 3/185)
“... Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını sevgi mi, nefret mi, günah mı, sevap mı, kâr mı, zarar mı bilemez yine hiçbir kimse hangi toprak parçasında ve nasıl öleceğini de asla bilemez.” (Lokman: 31/34)

“... O insanların dünyadaki yaşama süreleri dolduğu zaman bu sonlarını bir an olsun ne geciktirebilirler ve ne de öne alabilirler.” (Nahl: 16/61)

“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan meşgul edip alıkoymasın. Kim böyle yaparsa yani dünya ve şeytan kimi Allah’a ibadet ve itaatten alıkorsa ziyana uğrayanlar onlardır.
Birinize ölüm gelip de “Rabbim ne olur beni yakın bir süreye kadar erteleseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım!” Demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan hemen şimdi O’nun yolunda harcayın. Ama ölüm vakti geldiği zaman hiçbir kimseye mühlet tanımaz. Allah tüm yaptıklarınızı tam olarak bilir.” (Münafikûn: 63/9-11)

“Ölümden sonraki hayata inanmamakta diretip, kendi kendilerini aldatanlardan herhangi birisine, ölüm gelip çatınca: “Ey Rabbim beni hayata geri döndür ki, terkettiğim dünyada belki yararlı bir iş yaparım.” Hayır, bu onun söylediği boş ve anlamsız bir sözden ibarettir. Çünkü dünyayı terketmiş olanların ardında, yeniden diriltilecekleri güne kadar aşılması imkansız bir engel vardır. Ve kıyamet günü sûra üfürüldüğü zaman, ne aralarındaki kan bağları işe yarayacaktır, ne de birbirlerine olup biten hakkında soru sorabileceklerdir. Ve o gün iyi eylem ve davranışları tartıda ağır gelen kimseler, işte kurtuluşa erişecek olanlar bunlardır. Ve kimin de iyilikleri hafif gelirse, işte cehennemde ebedi kalmak üzere, kendi kendilerine yazık edenler de bunlardır. Ateş onların yüzlerini yalayarak yakar da, ateşin içinde yüz etleri sıyrılmış olarak sırıtan dişleriyle kalıverirler. Ve Allah onlara: siz değil miydiniz size ayetlerim okunurken onları yalanlayanlar...” (Mü’minûn: 23/99-105)

“Allah inkarcılara, yeryüzünde kaç yıl kaldınız ? diye sorar. Onlar da orada bir gün veya bir günden daha az. Bunu zamanı sayanlara ve bilenlere sor diyecekler. Bunun üzerine Allah: orada sadece az bir süre kaldınız. Keşke bunu bir bilseydiniz, dünyaya sarılıp kalmazdınız. Sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülemeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü’minûn: 23/112-115)

“İnananlar için hala vakit gelmedi mi ki, Allah’ın zikrine ve inen Kur’ân’a karşı saygı duyup yumuşasın ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle, kalpleri katılaşmış çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar.” (Hadid: 57/16)


575. İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem omuzumu tutarak şöyle buyurdu:
“Dünyada tıpkı bir garip hatta bir yolcu gibi davran!”
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle derdi:
Akşamı ettiğinde, sabahı bekleme!
Sabaha çıktığında, akşamı bekleme!
Sağlıklı günlerinde, hastalanacağın vakit için; hayatın boyunca da öleceğin zaman için tedbir al![2]

576. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Vasiyet etmeye değer bir şeyi bulunan müslümanın, vasiyeti yanında yazılı olmadan iki gece geçirmesi doğru değildir.”[3]
Müslim’in bir rivayetinde: “üç gece geçirmesi” şeklindedir.
İbni Ömer radıyallahu anhümâ dedi ki:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu sözünü duyduğumdan beri, yanımda vasiyetim olmadan bir gece bile geçirmedim.[4]
* Herkesin sıkıntı ve problemi değişik olduğu için vasiyetnamede değişik olabilir. Önemlileri Allah’a ait borçlardan namaz, oruç, zekat, hac gibi borçlar varsa onları kaydetmek. İnsanlara olan borç alacak emanet vs. varsa onları zikretmek ve malının üçte birini aşmamak üzere nereye sarfedileceğini de kaydetmek ve ölüme hazırlıklı şekilde yaşamaktır. [5]

577. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yere birtakım çizgiler çizdi. Sonra da çizgileri göstererek şöyle buyurdu:
“Bunlar insanın istek ve arzuları, şu da onun ecelidir. İnsan hayal içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki, en yakın ölüm çizgisi karşısına gelivermiş.”[6]

578. İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yere bir dörtgen çizdi. Dörtgenin ortasına, onu bir kenarından keserek dışarı çıkan bir çizgi çekti. Ortadaki bu çizginin iki yanından ona doğru birtakım küçük çizgiler daha çizdi. Sonra çizgileri göstererek şöyle buyurdu:
“Şu insan, şu da onu kuşatan (veya “kuşatmış olan”) ecelidir. Dörtgeni keserek dışarı çıkan, insanın arzularıdır. Ortadaki çizgiye yönelik küçük çizgiler, dert ve ıstıraplardır. İnsan bu dertlerin birinden kurtulsa, öteki gelip çarpar. Şundan kurtulsa, beriki gelip yakalar.”[7]
* Rüya gibi gelip geçecek olan bu dünyada kader çizgimizin önüne geçemeyecek her can gibi biz de ölümü tadacaksak vücudumuz ve tüm imkanlarımızı ahireti kazanacak işlerde harcamalıyız. Gerisi boş ve yaldızlı bir eğlenceden ibarettir. [8]

579. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yedi şey gelip çatmadan iyi işler yapmaya bakın. Yoksa siz insana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenası deccâlden, belâsı daha büyük ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi gözlüyorsunuz?”[9]
* Dünya imtihan yeridir. Daima imtihan oluyoruz. Bu sebeble inandık demekle iş bitmiyor. Ankebût: 29/2, Bakara: 2/155, Enfal: 8/28 ayetlerinde olduğu gibi bu sıkıntılardan yedisine bu hadis-i şerifle işaret edilmektedir. Bunlar insanı her türlü gaflete düşürebilecek fakirlik ve azdırma hususiyeti olan zenginlik olabilir. Ümidsiz ve halsiz bırakan hastalıkla bunaklaştıran ihtiyarlık ta dengeyi bozan iki imtihan sebebidir. Ölüm Deccal ve kıyametin de ne kadar dehşetli olduğu açıktır. Bu sebeble bu dünyanın geçici şeyleriyle oyalanıp gaflete düşmekten uzak kalmalıdır. Bunun için sıhhat ve tüm imkanlarımızı ahirette bize cenneti kazandıracak işlerde harcamalıyız. Değilse ömür çok çabuk geçip gidiyor. [10]

580. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zevkleri bıçak gibi keseni –ölümü– çok hatırlayın!”[11]
* Geleceğe ait hayatında nice planlar kuranlar fakat beceremeden ölüp gidenler pek çoktur. Bu sebeble ölümü hatırlayıp ölümden sonrası için hazırlık yapan zeki insanlardan olmalıyız. [12]

581. Übey İbni Kâ’b radıyallahu şöyle dedi:
Gecenin üçte biri geçince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uyanıp kalktı ve şöyle buyurdu:
“İnsanlar! Allah’ı zikredin! Yeri yerinden oynatan birinci sûr üflenecek. Arkasından ikincisi gelecek. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak.”
Übey diyor ki, Hz. Peygamber’e:
– Yâ Resûlallah! Ben sana çok salavât–i şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir? diye sordum.
– “Dilediğin kadar”, buyurdu.
– Dualarımın dörtte birini salavât–i şerîfeye ayırsam uygun olur mu? diye sordum.
– “Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur”, buyurdu.
– Öyleyse duamın yarısını salavât–i şerîfeye ayırayım, dedim.
– “Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için hayırlı olur”, buyurdu.
Ben yine:
– Şu halde üçte ikisi yeter mi? diye sordum.
– “İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için hayırlı olur”, buyurdu.
– Öyleyse duaya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât–ı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince:
– “O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar” buyurdu. [13]

582. Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kabirleri ziyaret etmenizi yasaklamıştım. Ama artık ziyaret edebilirsiniz.”[14]
Başka bir rivayete göre şöyle buyurdu:
“Kabirleri ziyaret etmek isteyen ziyaret etsin. Çünkü kabir ziyareti bize âhireti hatırlatır”[15]

583. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Âişe’nin yanında kaldığı gecelerin sonuna doğru Bakî mezarlığına giderek şöyle derdi:
“Selâm size, ey mü’minler diyârı! Başınıza geleceği söylenen şeylerle nihâyet karşılaştınız. Şimdilik ileri bir tarihe bırakıldınız. İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız.
Allahım! Bakîü’l–garkad mezarlığında yatanları bağışla!”[16]
* 1398-1408 numaralarda salevat bölümü gelecektir. Allah bize peygamberimize salevat getirmemizi emrediyor. Bu salevatlar bize kıyamet günü Rasulullaha yakın olmamızı sağlayacaktır. [17]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 197.
[2] Buhârî, Rikak 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 25; İbni Mâce, Zühd 3.
471’de geçmiş ve açıklama orada verilmişti.
[3] Buhârî, Vesâyâ 1; Müslim, Vasiyyet 1, 4. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vesâyâ 1; Tirmizî, Vesâyâ 3; Nesâî, Vesâyâ 1; İbni Mâce, Vesâyâ 2.
[4] Müslim, Vasiyyet 4.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 198.
[6] Buhârî, Rikak 4.
[7] Buhârî, Rikak 4. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyamet 22; İbni Mâce, Zühd 27.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 199.
[9] Tirmizî, Zühd 3.
Bu Hadis 93 numarada geçmişti.
[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 199.
[11] Tirmizî, Zühd 4. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 3; İbni Mâce, Zühd 31.
[12] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 199.
[13] Tirmizî, Kıyamet 23.
[14] Müslim, Cenâiz 106, Edâhî 37. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 77; Tirmizî, Cenâiz 60; Nesâî, Cenâiz 100.
[15] Tirmizî, Cenâiz 60; Ebû Dâvûd, Cenâiz 77.
[16] Müslim, Cenâiz 102. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 79; Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36, Zühd 36.
Benzeri 584’de gelecek, genişçe 1029’da tekrar gelecektir.
[17] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 200.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 13.03.09, 09:39 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Kabir Ziyareti Ve Bu Ziyarette Ne Denileceği

584. Büreyde radıyallahu anh şöyle dedi:
Hz. Peygamber ashâb–ı kirâma, kabristana gittikleri zaman şöyle demelerini öğretirdi:
“Selâm size, ey bu diyârın mü’min ve müslim halkı! İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah’ın bizi de sizi de bağışlamasını dilerim.”[1]

585. İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de bazı kabirlere uğradı. Yüzünü onlara dönerek şöyle buyurdu:
“Selâm size, ey bu kabirlerde yatanlar! Allah bizi de sizi de bağışlasın. Siz bizden önce gittiniz. Biz peşinizden geleceğiz.”[2]

* İslamın ilk yıllarında kabir ziyareti cahiliye dönemi adetlerinden dolayı yasaklanmıştı. Sonradan bu durum ortadan kalkınca serbest bırakıldı. Kabir ziyaretinden maksat ölümü hatırlamaktır. Başka bir maksadı yoktur. dünyaya bağlanıp kalan ve katılaşan kalblerimiz belki yumuşar diye kabirler ziyaret edilir ve oraya kadar gidilmişken onlara da selam verilip tavsiye edilen dualar yapılır. Başka dualar ve merasimlerin sonradan çıktığı peygamber ve ashabı ve ondan sonraki asırların insanlarının bu dualardan başka dua ve merasim yaptıkları bizlere nakledilmemiştir. Kendi kafamızdan bazı şeyler yapmak yerine veya atalarımızın yapageldiklerini yapmak yerine sünnette tarif edilen modeli yapıp hem sevap kazanmalıyız hem de peygamberimizi memnun etmeliyiz. Bir sürü bidat ve hurafelerle dinimizi bozmamalıyız. [3]

[1] Müslim, Cenâiz 104. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36.
[2] Tirmizî, Cenâiz 59.
582’de benzeri geçti, 1029’da daha genişçe gelecektir.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 201.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 13.03.09, 09:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Başa Gelenlerden Dolayı Ölümü İstemenin Doğru Olmadığı

586. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Zira ölmeyi isteyen kimse eğer iyi biriyse, belki daha çok hayır ve iyilik yapar. Şayet kötü biriyse, olabilir ki, tövbe edip Allah’ın rızâsını kazanmaya çalışır.”[1]
Müslim’in Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den bir başka rivayetine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Ölüm kendiliğinden gelmeden önce de öleyim diye dua etmesin. İnsan ölünce hiçbir iyilik yapamaz. Mü’minin hayatta kalması iyiliklerini çoğaltır.”[2]

587. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Başa gelen bir sıkıntı sebebiyle hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Eğer ölümü istemek zorunda kalırsa şöyle desin:
Allahım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece hayat ver. Ölmek benim için daha hayırlı olduğu zaman canımı al!”[3]

588. Kays İbni Ebû Hâzim şöyle dedi:
Habbâb İbnü’l–Eret’i hastalığından dolayı ziyaret etmek için yanına gittik. Vücudunu yedi yerden dağlamıştı.
Habbâb dedi ki:
Eski dostlarımız dünyaya kapılmadan göçüp gittiler. Biz ise o kadar çok mala sahip olduk ki, koyacak yer bulamayıp toprağa gömdük. Şayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ölmek için dua etmeyi yasaklamasaydı, Allah’tan canımı almasını isterdim.
(Râvi Kays İbni Ebû Hâzim diyor ki:)
Bir başka zaman Habbâb’ın yanına gittiğimizde duvar örüyordu. Bize şunları söyledi:
Müslüman, Allah için harcadığı her şeyden sevap kazanır. Yalnız şu çamura verdiklerinden eline bir şey geçmez.[4]
* Pek çok hadis kitaplarında geçen bu ve buna benzer hadislerden infak edilen yani her türlü harcamadan dolayı kişi sevap kazanır. Ama bina yapmak toprağa parayı gömmek böyle değildir denmektedir. Ama zaruri olan müstesna, onun dışındakiler kişiye günah kazandırır.[5] buyurulmaktadır.
Peygamberimiz, dağlanma insana fazla ızdırap verdiği için bu can yakıcı tedaviyi sevmediğini belirterek yasaklamıştır ve mecbur kalınmadıkça bu yöntemle tedaviye başvurulmamasını istemişti. [6]

[1] Buhârî, Temennî 6; Müslim, Zikir 10. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 1; İbni Mâce, Zühd 31.
[2] Müslim, Zikir 13. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 1.
[3] Buhârî, Merdâ 19, Daavât 30; Müslim, Zikir 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 9; Nesâî, Cenâiz 1, 2; İbni Mâce, Zühd 31.
Bu hadis 40 numarada geçmişti.
[4] Buhârî, Merdâ 19, Daavât 30, Rikâk 7, Temennî 6; Müslim, Zikir 12. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 40, Nesâî, Cenâiz 2.
Benzeri bir rivayet için 1522’ye bakınız.
[5] Ebu Davud, Edeb 157.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 201.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 13.03.09, 09:41 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Günahtan Sakınıp Şüpheli Şeylerden Uzak Durmak

“Siz iftirayı günahsız ve kolay bir iş sanıyorsunuz. Halbuki o Allah katında büyük bir günahtır.” (Nur: 24/15)

“Çünkü Rabbin her an ve zamanda herkesi ve her şeyi gözetleyip durmaktadır.” (Fecr: 89/14)


589. Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır.
Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girme tehlikesi vardır.
Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de haram kıldığı şeylerdir.
Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir.”[1]

* Şüpheli işlerle birlikte olanlar kısa bir zaman sonra kendilerini haramın içinde bulabilirler. Kalbin sıhhati ise Ra’d: 13/28’de buyurulduğu üzere ancak Allah’ı hatırlamakla huzura kavuşur. Kitap ve sünnette hükmü olmayan ve kalbe kıcık veren her şüpheliden uzak durulmalı ki harama girilmesin. [2]

590. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre:
Peygamber aleyhisselâm yolda bir hurma buldu ve:
“Bu hurmanın sadaka olması ihtimâlinden korkmasaydım, onu yerdim” buyurdu.[3]

591. Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“İyilik güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir.”[4]

592. Vâbisa İbni Ma’bed radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzûruna varmıştım. Bana:
– “İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu.
– Evet, dedim.
O zaman şunları söyledi:
– “Kalbine danış.
İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir.
Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.”[5]
* İyilik ve günahı ne güzel tarif etmiş Allah Rasulü. [6]

593. Ebû Sirva’a Ukbe İbni Hâris radıyallallahu anh’den rivayet edildiğine göre, kendisi Ebû İhâb İbni Azîz’in kızı ile evlenmişti. Bu olay üzerine bir kadın çıka geldi ve:
– Ben Ukbe’yi de, evlendiği kadını da emzirmiştim, dedi.
Ukbe o kadına:
– Beni emzirdiğini bilmiyorum. Üstelik bunu bana hiç söylemedin, dedi. Sonra da bineğine atlayıp Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e danışmak üzere Medine’ye gitti. Oraya varır varmaz meseleyi Peygamber aleyhisselâm’a açtı.
Allah’ın Resûlü:
– “Mâdemki böyle deniyor; o kadınla nasıl evli kalabilirsin?” buyurunca, Ukbe ile karısı ayrıldı ve kadın bir başkasıyla evlendi.[7]
* Günaha girme ve devamlı günah işleme korkusu varsa kişi hemen o işten uzaklaşmalı. İşte sahabe böyle bir şeyin fetvasını alır almaz hemen o işi bitiriveriyor, şüphe ve tereddüd göstermeden. [8]

594. Hasan İbni Ali radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu kendisinden duyup ezberledim:
“Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene bak!”[9]
* Helal mi haram mı belli olmayan ve şüpheli gözüken şeylerden uzak durmalı ve harama götüren bu yolu terketmelidir. [10]

595. Âişe radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Ebû Bekir es–Sıddîk radıyallahu anh’ın bir kölesi vardı. Bu köle kazancının belli bir kısmını Ebû Bekir’e verir, o da bundan yerdi.
Yine bir gün köle kazandığı bir şeyi getirdi, Ebû Bekir de onu yemeğe başladı. Köle Ebû Bekir’e:
– Yediğin şeyin ne olduğunu biliyor musun? diye sordu. Ebû Bekir de:
– Söyle bakalım, neymiş? diye açıklamasını istedi. Köle şunları söyledi:
– Falcılıktan anlamadığım halde, Câhiliye devrinde birine falcılık yaparak adamı aldatmıştım. Bugün onunla karşılaştık. Adam o yaptığım işe karşılık, işte bu yediğin şeyi çıkarıp verdi.
Bunun üzerine Ebû Bekir parmağını ağzına sokarak yediklerinin hepsini kustu.[11]
* Haram ve haram ihtimali bulunan şeylerden daima uzak durmalı gerekirse ve mümkün olursa Ebu Bekir gibi o işe hemen son vermelidir. [12]

596. Nâfi’den rivayet edildiğine göre:
Ömer İbnü’l–Hattâb radıyallahu anh ilk hicret eden sahâbîlere dörder bin, oğlu Abdullah’a da üç bin beş yüz dirhem maaş bağlamıştı.
Hz. Ömer’e:
– Oğlun da ilk hicret edenlerden biridir. Onun hakkını niçin kıstın? diye sordular.
Hz. Ömer şunları söyledi:
– Oğlum babasıyla birlikte hicret etti. Bu sebeple yalnız başına hicret edenlerle bir tutulamaz. [13]
* Sorumluluk mevkiine gelenler yakınlarını kayırma yoluna gitmemelidir. [14]

597. Atıyye İbni Urve es–Sa’dî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması sakıncalı olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, müttakîler derecesine çıkamaz.”[15]
* Al-i İmran: 3/102’de belirtildiği gibi müslüman sadece günahlardan değil günah ihtimali olan davranışlardan uzak durmalıdır. [16]

[1] Buhari, iman 39, Müslim Müsakat 109.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 202.
[3] Buhârî, Büyû’ 4, Lukata 6; Müslim, Zekât 164–166. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 29.
Bir benzeri 300’de geçmiş gereken açıklama orada verilmişti. Ehli beyte sadakanın haramlığı hk. 347’ye bkz.
[4] Müslim, Birr 14, 15. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 52.
624’de tekrar gelecektir. Açıklama orada verilecektir.
[5] Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 227–228; Dârimî, Büyû’ 2.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 203.
[7] Buhârî, İlim 26, Büyû’ 3, Şehâdât 4, 13, 14, Nikâh 23. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdiye 18; Tirmizî, Radâ’ 4.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 203.
[9] Tirmizî, Kıyâmet 60. Ayrıca bk. Buhârî, Büyû’ 3; Nesâî, Kazâ 11.
Bu hadisin tamamı 55 numarada geçmişti.
[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 203.
[11] Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 26.
[12] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 203.
[13] Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 45.
[14] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 203.
[15] Tirmizî, Kıyâmet 19. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 24.
[16] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 204.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 16.03.09, 09:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
İnsanlar Bozulup Bozukluk Artınca Bir Kenara Çekilmenin İyi Olacağı

(Zaman Bozulduğunda Veya Dindarca Yaşayamamaktan Ve Haramlara Düşmekten Korkulduğunda Bir Köşeye Çekilmenin İyi Olacağı)

“Ey insanlar, boş, anlamsız, sahte ve kötü olan her şeyden kaçıp Allah’a sığının. Gerçekten ben, onun tarafından gönderilmiş bir uyarıcıyım.” (Zariyat: 51/50)

598. Sa’d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Allah Teâlâ müttakî, gönlü zengin, kendi halinde işiyle ve ibadetiyle uğraşan kulunu sever.”[1]
* Nasıl bir kul olacağımızı en özlü bildiren bir hadis-i şerif. [2]

599. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir sahâbî:
– Yâ Resûlallah! Hangi insan daha değerlidir? diye sordu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Canıyla, malıyla Allah yolunda savaşan mü’min” buyurdu. O sahâbî:
– Sonra kimdir? diye sordu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Dağ aralarına çekilip Rabbine ibadet eden kimse” buyurdu.
Bir başka rivayete göre ise:
“Allah’a karşı gelmekten sakınan ve kimseye zararı dokunmayan adam” buyurdu.[3]

600. Yine Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Pek yakında müslümanın en hayırlı malı, dinini fitnelerden korumak için yanına alıp dağ başlarına ve otlak yerlere gideceği koyun olacaktır.”[4]
* Cihadın önemi 1286 ile 1353 numaralı hadisler arasında genişçe açıklanmıştır. Dini yaşamanın zorlaştığı, helal lokma bulmanın imkansız olduğu zamanlarda bir köşeye çekilip dinini yaşamaya çalışması kişi için en doğru yoldur. [5]

601. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Allah Teâlâ’nın gönderdiği her peygamber mutlaka koyun gütmüştür” buyurdu. Bunun üzerine sahâbîleri:
– Sende mi güttün, yâ Resûlallah? diye sordular. Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Evet, Mekkelilerin koyunlarını Karârît mevkiinde güderdim” buyurdu.[6]
* Her peygamber çobanlık yaparak insanların nasıl güdüleceğini yani idarecilik sanatını öğrenmişlerdir. [7]

602. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“En hayırlı geçim yolunu tutanlardan biri, Allah için savaşmak üzere atının dizginlerine yapışan kimsedir. O kimse savaşa çağıran veya yardım isteyen bir ses duyunca, ölümü göze alıp atının sırtında o yana doğru uçar veya ölümün kol gezdiği yerlere dalar.
Yahut bir tepenin başında veya bir vâdinin içinde koyunlarını otlatan kimsedir. Bu zât namazını kılar, zekâtını verir, ölünceye kadar Rabbine ibadet eder ve insanlara hep iyilik yapar.”[8]

[1] Müslim, Zühd 11.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 204.
[3] Buhârî, Cihâd 2, Rikak 34; Müslim, İmâre 122, 123. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 5; Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 24; Nesâî, Cihâd 7; İbni Mâce, Fiten 13.
1290’da tekrar gelecektir.
[4] Buhârî, Îmân 12, Bed’ü’l–halk 15, Menâkıb 25, Rikak 34, Fiten 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Fiten 4, Nesâî, Îmân 30, İbni Mâce, Fiten 13.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 204.
[6] Buhârî, İcâre 2, Enbiyâ 29, Et’ıme 50. Ayrıca bk. İbni Mâce, Ticâret 5.
609’da tekrar gelecektir.
[7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 204.
[8] Müslim, İmâret 125. Ayrıca bk. İbni Mâce, Fiten 13.
1300’de tekrar gelecektir.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyazus-Salihîn'den... "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 16.03.09, 10:00 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
İnsanlarla Bir Arada Yaşamanın Kıymeti

Altmış dokuzuncu bölümden hemen sonra onunla son derece ilgili olan insanlarla bir arada yaşamanın kıymet ve değeri konusunu ele almış bu konuyu kitabın muhtelif bölümlerinde ele aldığını burada tekrara gerek duymadığını beyan ederek “İyi güzel olan şeyler ve yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmada yardımlaşın.” (Maide: 5/2) hatırlatılarak insanların arasına katılmanın tüm peygamberlerin ve son peygamberin ve onun kıymetli halifelerinin, sahabe ve tabiin ve daha sonra gelen tüm müslümanların tuttuğu yoldur. Mezhep imamları da bu görüşleri benimsemişlerdir. Kitabımızdaki değişik pek çok bölümlerde de bu husus belirgin olarak ortaya konmuştur. (20 –21. bölümler gibi)

Yani 5 hadis-i şerifte son çare son çözüm olarak bildirilen 69. bölüm muhtevası, kitabın genel muhtevasıyla ters düşer gibi görülmekteyse de yapılması gereken işin insanlarla beraber olup onların eziyetlerine katlanmak, onlara iyiliği emredip, kötülükten alıkoyacak bir hareketin içine girmek Cuma ve cemaatlere katılmak, insanlarla beraber olup hayır ve zikir meclislerini artırmak, hasta ziyareti, cenazeye katılmak, muhtaçlarla ilgilenmek, cahillere yol göstermek ve daha başka iyiliklerde bulunma yolları müslümanın ilk yapacağı işlerden olduğunu öğrenmekteyiz. Fakat bozukluk artıp rahat yaşama imkanı kalmadığı anlarda ise son çare olarak insanlardan uzaklaşıp dağ başlarına çıkmanın gereği vurgulanmaktadır. Yani 69. bölüm son çare, sonuncu çaredir. 70. bölümdeki hususlar ise kitabın genel muhtevası olarak yapılacak ilk yardım ve ilk işler cümlesinden hareket ve davranışlardır. [1]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 205.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 84 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1 ... 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye