Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 101 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5 ... 11  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 22.04.09, 10:26 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Camilere Gitmenin Fazileti

Bu bölümdeki 8 hadis-i şeriften; mescidlere ibadet için gelip gidişlerimiz cennetteki bize yapılacak ikramı arttırır. Mescide giderken attığımız her adım bir küçük günahımızı silip derecemizi yükseltir. Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınandan daha büyük sevap kazandırır, karanlık gecelerde mescide giden kimselerin kıyamet gününde tam bir aydınlığa kavuşacaklarını, gerçek müminlerin bir sıfatlarının da mescidlere gitmelerinin olduğunu, öğreneceğiz. [1]

1055. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim sabah akşam camiye gider gelirse, her gidip gelişinde Allah Taâlâ o kimseye cennetteki ikramını hazırlar.”[2]

1056. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse evinde güzelce temizlenir, sonra Allah’ın farzlarından bir farzı yerine getirmek için Allah’ın evlerinden birine giderse, attığı adımlardan her biri bir günahı silip yok eder; diğer adımı da onu bir derece yükseltir.”[3]

1057. Übey İbni Kâ’b radıyallahu anh şöyle dedi:
– Ensardan bir adam vardı. Evi mescide ondan daha uzak olan bir kimse bilmiyorum. Buna rağmen hiçbir namazı kaçırmıyordu. Kendisine:
– Keşke bir merkep satın alsan! Karanlık ve sıcak günlerde ona binerdin? denildi. Adam:
– Evimin mescide yakın olması beni sevindirmez. Ben mescide gelip giderken attığım her adıma sevap yazılmasını istiyorum, dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Allah Teâlâ bunların hepsinin sevabını senin için bir araya topladı” buyurdu.[4]

1058. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
– Mescidin etrafındaki arsalar boş kalmıştı. Benî Selime, mescidin yakınına taşınıp yerleşmek istediler. Bu arzu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaşınca, onlara:
– “Bana gelen bilgiye göre, mescidin yakınına taşınıp yerleşmek istiyormuşsunuz, öyle mi?” buyurdu. Onlar:
–Evet, ey Allah’ın Resulü! Böyle arzu etmiştik, dediler. Resûl–i Ekrem iki defa:
– “Ey Selime oğulları! Yurtlarınızdan ayrılmayınız ki, adımlarınıza sevap yazılsın” buyurdu. Onlar da:
– Şu halde yerlerimizden göçmek bizi sevindirmeyecek, dediler.[5]

1059. Ebû Mûsa radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz namazdan en çok sevap kazanacak insanlar, uzak mesafelerden camiye yürüyerek gelenlerdir. Namazı imamla birlikte kılmak için bekleyen kimsenin sevabı, namazı tek başına kılıp sonra uyuyan kimseden daha büyüktür.”[6]

1060. Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Karanlık gecelerde mescidlere yürüyerek giden kimselere, kıyamet gününde tam bir nura kavuşacaklarını müjdeleyiniz.”[7]

1061. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– ”Size, Allah’ın kendisiyle günahları yok edip, dereceleri yükselteceği hayırları haber vereyim mi?” buyurdular. Ashâb:
– Evet, yâ Resûlallah! dediler. Resûl–i Ekrem:
– ”Güçlükler de olsa abdesti güzelce almak, mescidlere doğru çok adım atmak, bir namazı kıldıktan sonra öteki namazı beklemek. İşte ribâtınız, işte bağlanmanız gereken budur” buyurdular.[8]

1062. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mescidlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek mü’min olduğuna şahitlik ediniz”. Allah Taâlâ şöyle buyurur: “Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayanlar onarırlar. İşte onlar, doğru yolu bulanlardan olabilirler” (Tevbe: 9/18)[9]

* Camilerin imarı; tamiratı ve bakımı olabileceği gibi, Allah ve Resulünün istediği şekilde cemaat olmak aynı gaye ve hedef uğrunda toplanan insanlar grubunun, camiyi yine aynı maksatlarla kullanmaları demektir. Cemaatin tarifi de zaten budur. İçerisinde namaz kılınmayan mescidler ve gaye hedef birliği olmayanların toplandıkları mescitler de harap sayılırlar. Tuvalet ve banyo ve benzeri yerler dışında her yer dinimize göre mescid sayılırlar buna göre düşünecek olursak sahraların veya namazgah denilen etrafı dört duvarla çevrili yerlerin imarı, oradaki toplanan insanların gaye ve hedef birliği içerisinde olmaları ve bu şuurda bir araya gelmeleri ve hazır bir güç olmaları demektir. Bu maksat ve gayelerle cemaatler oluşturulmamışsa tüm mescidlerimiz harap halde ve kuru kalabalıklara meydan okuyor demektir. [10]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 318.
[2] Buhârî, Ezân 37; Müslim, Mesâcid 285.
123 de geçmişti.
[3] Müslim, Mesâcid 282.
[4] Müslim, Mesâcid 278. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48.
137 de geçmiş gerekli açıklama orada verilmişti.
[5] Müslim, Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36) 1.
1065 de benzeri var.
[6] Buhârî, Ezân 31; Müslim, Mesâcid 277. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Mesâcid 15.
[7] Ebû Dâvûd, Salât 50; Tirmizî, Salât 166. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mesâcid 15.
Bu hadis bir nevi Tahrim: 66/8 ve Hadid: 57/13 ayetlerinin tefsiri durumundadır.
[8] Müslim, Tahâret 41. Ayrıca bk. Tirmizî, Tahâret 39; Nesâî, Tahâret 180; İbni Mâce, Tahâret 49, Cihâd 41.
Önceden 131 ve 1030 numaralarda geçmişti.
[9] Tirmizî, Îman 8, Tefsîru sûre(9). Ayrıca bk. İbni Mâce, Mesâcid 19.
[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 319.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


En son arsiv tarafından 22.04.09, 10:36 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 22.04.09, 10:31 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Namazı Beklemenin Fazileti

Bu bölümdeki üç hadisten, niyet namaz için beklemek olduktan sonra kişinin daima namazda sayılacağını, abdestini bozmaksızın mescidlerde oturanlara meleklerin rahmet ve bağışlanma dualarına layık olacaklarını, namaz için beklendiği sürece namazda olma sevabı yazılacağını öğreneceğiz. [1]

1063. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kılacağı namaz sizden birini yerinde tuttuğu, ailesine dönmesine engel olduğu sürece, o kişi namazda sayılır.”[2]

1064. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz, abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde oturduğu müddetçe, melekler kendisine:
– Allahım! Bunu bağışla, buna rahmetinle muamele et, diye dua ederler.”[3]

* Bu maksatlarla mescidde oturan kişi mutlaka namazda imiş gibi sevap kazanacağı Kur’an ve hadis okumak vb. işlerle meşgul olacağı için yani camiyi o anda islami bilgilenme ve bilgisini yenilemede kullanacağı için ileride bir güç ve hareket olacak olan bu bilgilenmelerde camiyi kullandığı için aynen namazda imiş gibi sevap kazanacak ve meleklerin duasını da kazanacaktır. [4]

1065. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gece yatsı namazını gece yarısına kadar geciktirmişti. Namazı kıldıktan sonra yüzünü bize döndü ve:
“Halk namaz kıldı ve uyudular. Sizler ise, namazı beklediğinizden bu yana hep namazda gibi olmaya devam ettiniz” buyurdular.[5]

* Mevsim ve hava şartlarına ve kişilerin iş durumlarına göre yatsıyı ilk vaktiyle veya böylece son vaktine kadar beklemekte bir mahsur yoktur. Her namaz gibi bu namaz da ilk vaktinde ve son vaktinde veya her ikisinin arasındaki her hangi bir vakitte kılınabilir fakat faziletli olanı ilk vaktinde kılmaktır. [6]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 319.
[2] Buhârî, Ezân 36; Müslim, Mesâcid 275. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 20.
[3] Buhârî, Ezân 36. Ayrıca bk. Müslim, Mesâcid 276; Ebû Dâvûd, Salât 20; Tirmizî, Salât 245; Nesâî, Salât 40; İbni Mâce, Mesâcid 19.
[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 320.
[5] Buhârî, Mevâkît 25.
1750 de tekrar gelecektir.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 320.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


En son arsiv tarafından 22.04.09, 10:38 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 22.04.09, 10:35 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Cemaatle Namaz Kılmanın Fazileti

Bu bölümdeki 7 Hadis-i Şeriften; cemaatle kılınana namazın tek başına kılınandan 27 kat daha faziletli oluşunu, ezanın okunuşu işitilirse mutlaka cemaate gitmenin gerekli oluşunu, cemaate gelmeyenlerin Peygamberimiz tarafından evlerinin yakılması isteğini içinden geçirdiğini, cemaate devam etmenin peygamberimizin sünneti olduğunu münafıkların cemaatı terk ettiklerini, kırda ve yolda da olsa üç kişi cemaatle namaz kılmazlarsa şeytana mağlup olabileceklerini öğreneceğiz. [1]

1066. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.”[2]

1067. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona:
Allahım! Ona rahmetinle muamele et, ona acı! diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse namazı beklediği sürece namazda imiş gibidir.”[3]

1068. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e âmâ bir adam gelip:
– Yâ Resûlallah! Beni mescide götürecek bir kimsem yok, diyerek namazı evinde kılabilmek için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den kendisine müsaade etmesini istedi. Peygamber Efendimiz de müsaade etti. Âmâ dönüp giderken Resûl–i Ekrem onu çağırarak:
– “Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun?” diye sordu. Âmâ:
–Evet, cevabını verdi. Peygamber aleyhisselâm:
– “O halde davete icâbet et, cemaate gel” buyurdular.[4]

1069. Kendisine Amr İbni Kays da denilen meşhur müezzin Abdullah İbni Ümmü Mektûm radıyallahu anh :
–Yâ Resûlallah! Muhakkak ki Medine’nin zehirli haşereleri ve yırtıcı hayvanları çoktur, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Hayye ‘ale’s–salâh, hayye ‘ale’l–felâh’ı işitiyor musun? Öyleyse mescide gel” buyurdu.[5]
* İslam toplumunda devlet başkanı veya yetkili bir makamdan namazın evde kılınabileceğine dair (aşırı soğuk ve yağmur gibi sebepler) bildiri yapılmadığı taktirde namaz mutlaka camilerde cemaatle kılınacaktır. [6]

1070. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederek söylüyorum, içimden öyle geçiyor ki, odun toplamayı emredeyim, odun yığılsın. Sonra namazı emredeyim, ezan okunsun. Daha sonra bir adama cemaate imam olmasını emredeyim. En sonunda cemaate gelmeyen adamlara gidip onlar içindeyken evlerini yakayım.”[7]
* Hadisin tamamından anlayacağımız şudur ki, camilere ve cemaate gelmeyenler dünya malını ve menfaatini arttırmayı düşünüyorlar da ahireti hiç hesaba katmıyorlar paça ve etli kemik hesabı basit menfaatler olduğunu sezseler buraya da gelirlerdi denmek suretiyle insan oğlunun aşırı bir şekilde dünyaya meylettiği gözlenilmektedir. (Kıyame: 75/20-21 A'la: 87/16-17 ve benzeri ayetlerde olduğu gibi) [8]

1071. İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
“Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak isteyen kimse, şu namazlara ezan okunan yerde devam etsin. Şüphesiz ki Allah Teâlâ sizin peygamberinize hidayet yollarını açıklamıştır. Bu namazlar da hidayet yollarındandır. Şayet siz de cemaati terkedip namazı evinde kılan şu adam gibi namazları evinizde kılacak olursanız, peygamberinizin sünnetini terketmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terkederseniz sapıklığa düşmüş olursunuz. Vallahi ben, nifakı bilinen bir münafıktan başka namazdan geri kalanımız olmadığını görmüşümdür. Allah’a yemin ederim ki, bir adam iki kişi arasında sallanarak namaza getirilir ve safa durdurulurdu”.
Müslim’in bir rivayetinde İbni Mes’ûd şöyle demiştir: “Şüphesiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize hidayet yollarını öğretmiştir. İçinde ezan okunan mescidde namaz kılmak da hidayet yollarındandır”.[9]

1072. Ebu’d–Derdâ radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Bir köy veya kırda üç kişi birlikte bulunur da namazı aralarında cemaatle kılmazlarsa, şeytan onları kuşatıp yener. Şu halde cemaate devam ediniz. Muhakkak ki sürüden ayrılan koyunu kurt yer” buyururken işittim.[10]


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 320.
[2] Buhârî, Ezân 30; Müslim, Mesâcid 249. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 42; İbni Mâce, Mesâcid 16.
[3] Buhârî, Ezân 30; Müslim, Mesâcid 272. Ayrıca bk. Buhârî, Salât 87, Büyû‘ 49; Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Tahâret 6, Mesâcid 14.
10 ve 1056’da benzeri geçmişti.
[4] Müslim, Mesâcid 255. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 50.
[5] Ebû Dâvûd, Salât 47. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 50.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 321.
[7] Buhârî, Ahkâm 52, Ezân 29; Müslim, Mesâcid 251–254. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 48; Nesâî, İmâmet 49.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 321.
[9] Müslim, Mesâcid 256–257. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 46; Nesâî, İmâmet 50; İbni Mâce, Mesâcid 14.
[10] Ebû Dâvûd, Salât 46. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 48.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 22.04.09, 10:39 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Sabah Ve Yatsı Namazlarında Cemaatte Bulunmayı Teşvik Eden Hadisler

Bu bölümde üç Hadis-i Şeriften; Yatsı namazını cemaatle kılanın gece yarısına kadar namaz kılmış sayılacağını sabah namazını cemaatle kılanın ise bütün geceyi namaz kılmış gibi olacağını, insanlar yatsı ve sabah cemaatlerindeki sevabı bilselerdi topyekün emekleyerek de olsa cemaate gelmiş olacaklarını münafıklara sabah ve yatsıdan daha ağır bir namaz olmadığını öğreneceğiz. [1]

1073. Osman İbni Affân radıyallahu anh şöyle dedi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir”[2]
Tirmizî’nin Sünen’deki rivayeti şöyledir:
Osman İbni Affân radıyallahu anh ‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yatsı namazında cemaatte bulunan kimseye, gecenin yarısına kadar namaz kılmış gibi sevap vardır. Yatsı ve sabah namazlarında cemaatte bulunan kimseye ise, bütün gece namaz kılmış gibi sevap vardır.”[3]

1074. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İnsanlar yatsı namazı ile sabah namazındaki fazilet ve sevabı bilselerdi, emekleyerek bile olsa mutlaka camiye, cemaate gelirlerdi.”[4]

1075. Ebû Hüreyre radıyallahu anh ‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi.”[5]

* Birisi uykunun tatlı olduğu vakte diğeri de yorgunluğun galip geldiği vakitlere rastlayan bu iki vakit namaz ikisinin bu iki gaflet halini yenmesi karşılığında sevabı da arttırılmıştır ki müslüman her vakit namazında olduğu gibi bilhassa bu iki vakitte de cemaate devam etmelidir ki bilinç ve şuur yenilemesi gün boyu devam etmiş olsun değilse iki yüzlü insanlara ağır gelen bu iki vakitte cemaate gitmemeyi alışkanlık haline getirenler Allah korusun onlara benzemiş olurlar kişi kime benzerse onlardan olacağına göre benzeyeceğimiz kimse ve kişileri iyi tesbit edip en güzel örneklere uymaya çalışmalıyız. [6]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 322.
[2] Müslim, Mesâcid 260.
[3] Tirmizî, Salât 165. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 47.
[4] Buhârî, Ezân 9, 32; Müslim, Salât 129. Ayrıca bk. Tirmizî, Mevâkît 52; Nesâî, Mevâkît 22, Ezân 31.
[5] Buhârî, Mevâkît 20, Ezân 34; Müslim, Mesâcid 252. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 47; Nesâî, İmâmet 45; İbni Mâce, Mesâcid 18.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 322.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 23.04.09, 13:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Farz Namazlara Devam Etmenin Önemi
(Farz Namazlara Devam Etmenin Emredilmiş Terketmenin İse Ciddi Biçimde Yasaklanmış Olduğu)

Bu bölümde 2 ayet ve 8 hadisten; Vakit namaza devamın gerekliliğini, müşriklerin tevbe edip, İslama girip, namazı kılıp zekatı verdikleri taktirde mü’min olacaklarını, en faziletli amelin vaktinde kılınan namaz olduğunu islamın beş temel üzerine kurulduğunu bunlardan birinin de namaz olduğunu, insanlarla kelime-i şahadet namaz ve zekat görevlerini yerine getirenlerle savaşılmayacağını, İslama girişin kelime-i şahadetten sonraki ilk şartının namaz olduğunu, kişi ile şirk ve küfr arasındaki ilk şartının namaz olduğunu, namazı terk edenin küfre düşeceğini, namazdan başka herhangi bir amelin terk edilmesinin küfür sayılmadığını ancak namazı terk etmenin küfür sayılacağını, kıyamette ilk hesaba çekilecek hususun namaz olduğunu, kıyamette hesap görülürken müslümanın namazında eksiklik varsa nafile namazlarıyla bunun tamamlanacağını öğreneceğiz. [1]

“Tüm namazlarınıza ve özellikle sabah ve ikindi namazınıza devam edin ve Allah'ın huzurunda içten bir bağlılıkla durun” (Bakara: 2/238)

“Eğer kafirlik ve müşriklikten dönüp tevbe ederlerse tevbe ve imanlarının gereği namazı kılarlar, zekatı da verirlerse artık onları serbest bırakın.” (Tevbe: 9/5)

1076. İbni Mes’ud radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– Hangi ameller daha faziletlidir? diye sordum.
– “Vaktinde kılınan namaz” buyurdu.
– Sonra hangisi? dedim.
– “Ana babaya iyilik etmek” cevabını verdi.
– Daha sonra hangisidir? diye sordum.
– “Allah yolunda cihâd etmektir” buyurdular.[2]

* Sahabiler pek çok vesilelerle hangi amelin faziletli olduğunu sormuşlardır burada da verilen cevapla namaz ön sırayı almıştır. Birkaç sahife sonra kelime-i şahadetten hemen sonra namaz gelmektedir ki namaz Müslümanlığın ilk şartı durumundadır. [3]

1077. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”[4]

1078. Abdullah İbni Ömer radıyallahü anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ben, insanlarla Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehâdet edip, namazı tastamam kılıp, zekâtı hakkıyla verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunları yaptıkları zaman kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. İslâm’ın gerektirdiği haklar bunların dışındadır. Onların kalplerinde gizledikleri şeylerin hesabı da Allah’a aittir.”[5]

1079. Muâz radıyallahu anh şöyle dedi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni Yemen’e (vali ve kadı olarak) gönderdi ve şöyle buyurdu:
“Muhakkak ki sen Ehl–i kitap olan bir topluma gidiyorsun.
Onları, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Resulü olduğuma şehâdet etmeye davet et. Şayet buna itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine bir gündüz ve gecede beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Bunu kabul edip itaat ederlerse, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere kendilerine zekâtın farz kılındığını haber ver. Buna da itaat ettikleri takdirde, onların mallarının en kıymetlilerini almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan çekin. Çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.”[6]

1080. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Gerçekten kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terketmek vardır” buyururken işittim.[7]

1081. Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bizimle onlar arasındaki ayırıcı temel unsur namazdır. Namazı terkeden kimse küfre düşer.”[8]

1082. Büyük bir şahsiyet olduğunda herkesin görüş birliği bulunan, tâbiînden Şakîk İbni Abdullah rahimehullah şöyle dedi:
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbı, namazdan başka herhangi bir amelin terkini küfür saymazlardı.[9]

* Yukarıdaki Hadis-i Şeriften ve son tabiin alimlerinden Şakîk ibni Abdullah’ın sözü göz önüne alınacak olursa namaz dinimizin kaçınılmaz tek emridir. İnsanların iman yönünden değerlendirilmeleri bu ibadete bağlıdır. Müslümanım diyen mutlaka namazı kılmalıdır uyku, baygınlık ve unutma gibi insana arız olan haller dışında namazın terk edilebileceğini gösterecek hiçbir zaman ve zemin yoktur. Rasûlullah tüm savaşlarda namazı savaş esnasında bile kılmış sadece Hendek savaşında birkaç vakit namazlarını kılamamışlar ve sonradan “Bizi namazdan alıkoydular” diye düşmanlara lanet okuyup hemen kaza etmişlerdir. Savaş, hastalık bile namazın terkedilmesi için mazeret olmadığına göre müslümanım diyen bir kimse namazı bilerek terk ederse veya namaz kılmamayı alışkanlık haline getirirse bu hadislerin ve sahabinin görüşlerine göre kafir olurlar din dairesinden dışarı çıkarlar ikinci ve üçüncü asırların insanları ve alimleri de aynı görüşleri benimsemişler sadece Hanefi mezhebinde namaz kılmayan kimseye verilen ceza tevbe edinceye kadar hapis olup namaz kılan müslümanlar arasında dolaşmasına izin verilmemiş eğer tevbe eder ve namaz kılmaya başlarsa hapisten çıkarılır diğer üç mezhep olan Şafi, Maliki, Hanbeli ve Davudi Zahiri, İbni Hazm gibi mezhep imamları ise namazı bile bile terk edenin kafir olduğuna hükmetmişler ve öldürülmesi gerektiğini söylemişlerdir. Namaz dinin direğidir her kim dinin direğini ayakta tutmazsa dinini yıkmış olur dinini yıkan da kafir olacağından ölümü hak eder. Namaz kılmak kişinin mümin olduğunun delili ve göstergesidir. Namazı terk etmek ise kişinin küfre düşmesini gerektirir. Müslüman hata eder. Bazı günahları işleyebilir ama namazı asla terk edemez. Zira hırsızlık vb. günahları işleyen müslüman olabilir fakat namaz kılmayan bir müslüman modeli yoktur olmamıştır ve olamaz. Namazı ancak müslümanlar kılar. [10]

1083. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i:
– Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.”[11]


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 323.
[2] Buhârî, Mevâkît 5, Cihâd 1, Edeb 1, Tevhîd 48; Müslim, Îmân 137–139. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 14, Birr 2; Nesâî, Mevâkît 51.
314 de geçti 1274 ve 1286 da gelecek.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 323.
[4] Buhârî, Îmân 1, 2, Tefsîru sûre(2) 30; Müslim, Îmân 19–22. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 3; Nesâî, Îmân 13.
1207 ve 1272 de tekrar gelecek.
[5] Buhârî, Îmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ’tisâm 2, 28; Müslim, Îmân 32–36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 95; Tirmizî, Tefsîru sûre(88); Nesâî, Zekât 3; İbni Mâce, Fiten 1–3.
391 de geçmişti 1210 da tekrar gelecek.
[6] Buhârî, Zekât 41, 63, Megâzî 60, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29–31. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 5; Tirmizî, Zekât 6; Nesâî, Zekât 46; İbni Mâce, Zekât 1.
210 da geçmişti.
[7] Müslim, Îmân 134. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 9; İbni Mâce, İkâmet 17.
[8] Tirmizî, Îmân 9. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 8; İbni Mâce, İkâmet 77.
[9] Tirmizî, Îmân 9.
[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 324.
[11] Tirmizî, Mevâkît 188. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 24.04.09, 09:22 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Namazı İlk Safta Kılmanın Sevabı
(Namazı İlk Safta Kılmanın Sevabı, Öndeki Safları Doldurmayı, Safları Düzgün Ve Sık Tutmayı Emretme)

Bu bölümde 15 Hadis-i Şeriften; namazda safların melekler gibi düzenli tutulmasını, ezan okuma ve ilk safta durmanın sevabı bilinseydi kura çekilmesi gerektiğini erkeklerin en sevaplı safları ilk saf az sevaplı safların son saf olduğunu kadınlar ise en sevaplı olan son saf en az sevap kazanacakları saffında erkeklere yakın saf olduğunu, safları sıklaştırmak için ilerlemenin gerekliliğini, safların eğri büğrü değil dosdoğru tutulmasını, eğri olursa kalplerimizin de farklılaşacağını, saffın düzgün olmasının namazın mükemmel oluşunun işareti olduğunu, Rasulullah’ın arkadan da gördüğünü, safların düzgün olmamasıyla Allah'ın aramıza düşmanlık sokacağını, ilk safta bulunanlara Allah'ın rahmet meleklerinin dua ettiklerini, safları düzene koyanlara hoş davranılacağını, saflar sık tutulmaz ise araya şeytanın gireceğini, boşluk kalacaksa en son safta kalacağını saf düzenlemesinin imamın ortaya alınarak yapılmasını öğreneceğiz. [1]

1084. Câbir İbni Semüre radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem evinden çıkıp yanımıza geldi ve şöyle buyurdu:
– “Meleklerin Rableri huzurunda saf bağlayıp durdukları gibi saf bağlasanız ya!”
Bunun üzerine biz:
– Yâ Resûlallah! Melekler Rablerinin huzurunda nasıl saf bağlayıp dururlar? diye sorduk. Şöyle buyurdu:
– “Onlar öndeki safları tamamlayıp birbirine perçinlenmiş gibi bitişik dururlar.”[2]
* Saff suresi ilk ayeti ve 165. ayetinde Meleklerin saf saf dizilip Allah'ın emrini beklediklerini öğreniyoruz. Hadis-i Şerifte de bizim o melekler gibi birbirimize kenetlenmemiz gerektiğini öğrenmekteyiz. Kalplerdeki düzgünlüğün veya yamukluğun kalıplara bedenlere intikali diyebileceğimiz saf düzeni müslümanın şuur uyanıklık ve birlikteliğinin de bir göstergesidir. [3]

1085. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İnsanlar ezan okumanın ve namazda ilk safta bulunmanın sevabını bilselerdi, sonra bunları yapabilmek için kur’a çekmek zorunda kalsalardı, mutlaka kur’a çekerlerdi.”[4]

1086. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Erkeklerin en çok sevap kazanacağı saf ilk saf, en az sevap kazanacakları saf son saftır. Kadınların en çok sevap kazanacağı saf son saf, en az sevap kazanacakları saf ise ön saftır.”[5]
* Ahzab: 33/33.ayetiyle evde oturmaları gereken kadınlara ibadet için mescidlere çıkmalarına cevaz verildiğinde bile yine erkeklerden uzak durmalarının daha fazla sevap kazandıracağı belirtilmektedir. [6]

1087. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbının gerilerde saf tutmaya çalıştığını gördü; bunun üzerine onlara:
“Öne doğru gelin ve bana uyun! Sizden sonrakiler de size uysunlar. Bir topluluk devamlı surette gerilerse, Allah onları geri bırakır” buyurdu.[7]
* İlim öğrenme ve sevap kazanma yerlerinden uzak durulmamalı mümkün oldukça yakından yer almalıdır. İlim, fazilet ve sevaptan uzak durmayı alışkanlık haline getirenleri Allah her yönüyle geri bırakır. Dinden ve dini işlerden uzak kalmayı tercih ettiğimiz şu günlerde Allah'ın bizi her şeyden mahrum ettiği gibi. [8]

1088. Ebû Mes`ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namaza başlayacağımız zaman omuzlarımıza dokunarak şöyle buyururdu:
“Safları düz tutunuz. İleri geri durmayınız. Sonra kalpleriniz de birbirinden farklı olur. Aklı başında ve bilgili olanlarınız benim arkamda, onlardan sonra gelenler daha arkada, daha sonra gelenler daha arkada dursunlar.”[9]

1089. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Saflarınızı düz tutunuz. Zira safların düz olması namazın tamam olmasını sağlayan hususlardan biridir.”[10]
Buhârî’nin bir rivayetine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Zira safların düz olması, namazın mükemmel olmasını sağlayan hususlardan biridir.”

1090. Yine Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir defasında namaz kılmak için kamet getirilmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize yüzünü döndü ve şöyle buyurdu:
“Saflarınızı dümdüz tutunuz ve birbirinize sımsıkı yapıştırınız. Zira ben sizi arkamdan da görüyorum.”[11]
Buhârî’nin başka bir rivayetinde[12] Enes, her birimiz omuzunu arkadaşının omuzuna, ayağını arkadaşının ayağına yapıştırırdı, demiştir.

* Bu hadisin son bölümünde “omuzlarımızı ve ayaklarımızı birbirine yapıştırdık” bölümüyle saflardaki düzenleme yerde ayaklarla yukarıda da omuzlarla yapılıyor. Bu gün bu hadisi tatbikatta koyan bazı müslümanlar Hacc ve Umre maksadıyla geldikleri Mekke ve Medine’de ayaklarını ayaklarına bitiştiren kimseleri kınayıp ayıplıyorlar. Bu Hadisi görmedikleri için böyle düşünüyorlar. Mekke Medine ve diğer ülkelerde ayaklarını birbirine yapıştıran kimseleri görürsek kınamayalım bu sünneti yerine getirdikleri için takdir edelim biz de öyle yapmaya çalışalım. [13]

1091. Nu`mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:
“Saflarınızı düzeltiniz, yoksa Allah Teâlâ’nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz.”[14]
Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem okları düzeltir gibi saflarımızı düzeltirdi. Bizim buna alıştığımızı görünceye kadar böyle yapmaya devam etti. Kendisi birgün namaza çıktı ve namaz kıldıracağı yerde durdu. Tam tekbir almak üzere iken göğsü saf hizasından dışarı çıkmış bir adam gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Ey Allah’ın kulları! Saflarınızı düzeltiniz; yoksa Allah Teâlâ’nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz.”[15]

* Bu konuda hadisler pek çoktur. İslam dini; insanın iç dünyasındaki düzen ve ahengi dış dünyasına da yansıtmayı hedeflemiştir. Ümmet ve ümmetin küçük birimi cemaatte safların düzgün ve tertipli olması doğruluğun, dürüstlüğün, hedef ve gaye birliğinin alameti sayılır. (Saf: 61/4)de belirtildiği üzere Allah bu tip nitelikleri sever. Eğrilik, bölünmüşlük, parçalanmışlık, dağınıklık arzu ve emellerden meydana gelen gayesizliği de sevmez. “Safların düzenli olmayışı ruh, düşünce ve niyetlerin de düzenli olmadığının bir göstergesidir. Aynı zamanda safların tertip ve düzenine verilen değer Rasûlullah (s.a.v) in estetik ve görüntüye verdiği değeri de bize bildirmiş olur oğlu İbrahim’in vefatında kabir kazıcılarına o delikleri toprakla dolduruverin her ne kadar zararı yoksa da bakan göze zarar verir demesi de bunun bir delilidir.[16]

1092. Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem göğüslerimize ve omuzlarımıza dokunarak bir baştan diğer başa safın arasında dolaşır ve şöyle buyururdu:
“İleri geri durmayınız. Sonra kalpleriniz de birbirinden farklı olur”. Ve sözlerine şöyle devam ederdi: “İlk saflarda bulunanlara Allah rahmet, melekler de dua eder.”[17]

1093. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Saflarınızı düz tutunuz. Omuzları bir hizaya getiriniz. Aralıkları kapayınız. Saf düzeni için elinizden tutup çeken kardeşlerinize yumuşak davranınız. Şeytanın girebileceği boşluklar bırakmayınız. Allah, safları bitişik tutanların gönlünü hoş eder. Safları bitişik tutmayanlara Allah nimetlerini lutfetmez.”[18]

1094. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Saflarınızı sık tutunuz. Safların arasını yanaştırınız. Boyunlarınızı bir hizâya getiriniz. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, saffın boş kalmış aralıklarından şeytanın bodur, kılsız siyah koyun gibi girdiğini görüyorum.”[19]

* Tevhid inancı ve birlik beraberliğin yani cemaat olmanın gereği olarak saflarda görülmesi gereken bu ahengi peygamber efendimiz sözleriyle, elleriyle sağlamaya çalışmışlardır. Kalıpların düzene sokulmasıyla kalplerin de düzene gireceği ifade edilmiştir. Dış görünümleriyle bir araya gelemeyenlerin kalp ve kafalarıyla bir araya gelmeleri mümkün görünmemektedir. Dağınıklığımızın ve birbirimizden kopukluğumuzun sırları burada yatmaktadır. Çünkü Allah'ın dışındaki beşeri sistemler insanları parçalara cemaatlere ayırmak suretiyle daha kolay yenebileceklerini biliyorlar. En’am: 6/159 ve Kasas: 28/4 ve Rum: 30/32 ayetlerde belirtildiği gibi. [20]

1095. Yine Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Önce ilk safı tamamlayınız; sonra arkadaki safları doldurunuz. Şayet eksik kalırsa, son safta kalsın.”[21]

1096. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Allah safların sağ tarafında bulunanlara rahmet eder; melekleri de dua ederler.”[22]

1097. Berâ radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kıldığımız zaman, yüzünü bize döndüğünde sağına döndüğü için onun sağ tarafında olmayı arzu ederdik. Bir defasında bize dönünce şöyle buyurduğunu işittim:
“Rabbim! Kullarını diriltip bir araya topladığın gün, beni azâbından koru!”[23]

1098. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İmamı ortanıza alınız ve saflardaki boşlukları doldurunuz.”[24]

* Safların tertip ve tanzim edilmesinde ehil olan kişi tam imamın arkasına durur sonraki gelenler bu kimsenin sağına sonra soluna durarak ilk saffı oluştururlar. İkinci saffa ilk duracak kimse ise imamın arkasında duranın tam arkasında yerini alacak ve gelenler aynen birinci saf gibi safları sağ taraftan başlamak üzere dolduracaklardır. Herkes sevabı fazla kazanmak için tüm safların sağ taraflarına durmak istediklerinde peygamberimiz (s.a.v.); “Saffın sağı dolduktan sonra sol tarafa geçenlere iki kat sevap verileceğini müjdelemişlerdir.”[25] Müslümanın camide saf düzeni bu on beş hadiste öğretildiği gibi olmalı ki önce cami içerisindeki birlikteliğimizi sağlayalım sonra da dışarıda birleşip tek bir cemaat haline gelebilelim. [26]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 325.
[2] Müslim, Salât 119. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; Nesâî, İmâmet 28; İbni Mâce, İkâmet 50.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 325.
[4] Buhârî, Ezân 9, 32, Şehâdât 30; Müslim, Salât 129. Ayrıca bk. Tirmizî, Mevâkît 52; Nesâî, Mevâkît 22, Ezân 31.
[5] Müslim, Salât 132. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 97; Tirmizî, Mevâkît 52; Nesâî, İmâmet 32; İbni Mâce, İkâmet 52.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 325.
[7] Müslim, Salât 130. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 97; Nesâî, İmâmet 17; İbni Mâce, İkâmet 45.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 325.
[9] Müslim Salât 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 95; Tirmizî, Salât 54; Nesâî, İmâmet 23, 25, 26; İbni Mâce, İkâmet 45.
350 de geçmişti, açıklama orada verilmişti.
[10] Buhârî, Ezân 74; Müslim, Salât 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; İbni Mâce, İkâmet 50.
[11] Buhârî, Ezân 72; Müslim, Salât 125. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 28, 47.
[12] Ezan: 76.
[13] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 326.
[14] Buhârî, Ezân 71; Müslim, Salât 127. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; Tirmizî, Mevâkît 53; İbni Mâce, İkâmet 50.
[15] Müslim, Salât 128.
[16] İbn Sa’d – Tabakat I – 142-143.
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 326.
[17] Ebû Dâvûd, Salât 93. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 25.
[18] Ebû Dâvûd, Salât 93, 98.
[19] Ebû Dâvûd, Salât 93. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 28.
[20] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 327.
[21] Ebû Dâvûd, Salât 93. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 30.
[22] Ebû Dâvûd, Salât 95. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkamet 55.
[23] Müslim, Müsâfirîn 62. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 71, Edeb 98; Tirmizî, Daavât 18.
[24] Ebû Dâvûd, Salât 98.
[25] İbni Mace İkamet 55
[26] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 327.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 24.04.09, 09:29 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Sünnet Namazların Fazileti
(Farz Namazlarla Birlikte Kılınan Sünnetlerin Fazileti Ve Miktarı)

Bu bölümdeki üç hadis-i şeriften; her gün farz namazların ön ve arkasında on iki rekat sünnet kılana cennette bir köşk yapılacağını, bu on iki rekatın vakitlere göre dağılımını, her ezanla kamet arasında mutlaka sünnet olarak kılınması gereken bir namaz olduğunu öğreneceğiz. [1]

1099. Mü’minlerin annesi Ümmü Habîbe Remle Binti Ebû Süfyân radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Müslüman bir kimse, farzların dışında nâfile olarak her gün Allah rızası için on iki rek`at namaz kılarsa, Allah Teâlâ ona cennette bir köşk yapar” veya “Ona cennette bir köşk yapılır.”[2]

1100. İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte öğle namazından önce iki, öğle namazından sonra iki rek`at, cumadan sonra iki rek`at, akşam namazından sonra iki rek`at ve yatsı namazından sonra da iki rek`at namaz kıldım.[3]

1101. Abdullah İbni Mugaffel radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Her ezan ve kamet arasında namaz vardır. Her ezan ve kamet arasında namaz vardır. Her ezan ve kamet arasında namaz vardır” buyurdu. Üçüncü defasında “kılmak isteyene” dedi.[4]
* Bundan sonraki bölümlerde gelecek olan otuzdan fazla hadis-i şeriften bu üç hadisi açıklar mahiyettedir. Ama biz günlük beş vakit farz namazlarımızın öncesinde ve sonrasında kılınması gereken bu 12 rekat nafilelere devam eder isek ilk önce hesaba çekileceğimiz namaz meselesinden eksiklerimiz olacak olana bu kıldığımız nafilelerle takas yapılmak suretiyle denkleştirilecektir. Yani bu nafileler bizler için bir nevi yedek veya sigorta hükmündedir. Vaktin çok dar olduğu veya zaruri diyebileceğimiz durumlarda önünde ve arkasında kılınması gereken bu sünnetler bazen terk edilebilir ama alışkanlık haline getirmemek de bir müslümandan beklenen en olumlu harekettir.
Sabah farzından önce 2
Öğle farzından önce 2 veya 4
Öğle farzından sonra 2
Akşam farzından sonra 2
Yatsı farzından sonra 2
-------------
12
Bu dağılımı gelecek hadislerden daha net öğreneceğiz. [5]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 328.
[2] Müslim, Müsâfirîn 103. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 1; Tirmizî, Salât 189; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 66, 67.
[3] Buhârî, Teheccüd 25, 29; Müslim, Müsâfirîn 104. Ayrıca bk. Tirmizî, Mevâkît 189, 205; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 66; İbni Mâce, İkâmet 100.
[4] Buhârî, Ezân 14, 16; Müslim, Müsâfirîn 304. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 11; Tirmizî, Salât 22; Nesâî, Ezân 39; İbni Mâce, İkâmet 110.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 328.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 24.04.09, 11:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Sabah Namazının Sünnetinin Önemi

Dört hadis-i şeriften sabah namazının sünnetinin hiç terk edilmeden kılınacağını, fazilet ve sevabının çok olduğunu Rasulullah’ın hiç terk etmemiş olduğunu öğreneceğiz. [1]

1102. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öğle namazının farzından önceki dört rek`at ile sabah namazının farzından önceki iki rek`atı hiç terk etmezdi.[2]

1103. Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazının iki rek`at sünnetine diğer nâfile namazlardan daha fazla önem verirdi.[3]

1104. Yine Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sabah namazının iki rek`at sünneti, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.”[4]
Yine Müslim’in bir rivayetine göre sabah namazının sünneti hakkında:
“O bana bütün dünyadan daha değerlidir” buyurdu.[5]

* Ebu Davut Tatavvu: 3; Müsned II/405’de geçen bir diğer bir hadiste de Peygamberimiz “Atlı kimseler sizi arkanızdan kovalasalar bile bu iki rekat sünneti terk etmeyin” buyurmaktadır. [6]

1105. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in müezzini Ebû Abdullah Bilâl İbni Rebâh radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, birgün kendisi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sabah namazı vaktinin girdiğini haber vermeye gelmişti. Hz. Âişe, Bilâl’e bazı şeyler sorarak onu ortalık iyice ağarıncaya kadar meşgul etti. Bunun üzerine Bilâl Resûlullah’a namaz vaktinin girdiğini haber verdi. Hz. Peygamber namaza çıkmayınca, Bilâl namaz vaktinin girdiğini ona bir kere daha haber verdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mescide gelerek sabah namazını kıldırdı. O zaman Bilâl Resûlullah’a durumu anlattı. Kendisini Hz. Âişe’nin, sorduğu bir şey sebebiyle, ortalık ağarıncaya kadar meşgul ettiğini, Peygamber aleyhisselâm namaza gelmeyince, ikinci defa haber verdiğini söyledi.
O zaman Resûlullah:
– “Ben sabah namazının iki rek`at sünnetini kılıyordum” buyurdu.
Bilâl:
– (İyi ama) Yâ Resûlallah! Namaza çok geç geldiniz, deyince Peygamber aleyhisselâm:
– “Şayet daha geç kalsaydım, yine de bu iki rek`at sünneti bütün gereklerini yerine getirerek mükemmel şekilde kılardım” buyurdu.[7]


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 328.
[2] Buhârî, Teheccüd 34. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 56.
1114’de kısaca gelecek.
[3] Buhârî, Teheccüd 27; Müslim, Müsâfirîn 94. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu, 2.
[4] Müslim, Müsâfirîn 96.
[5] Müslim, Müsâfirîn 97.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 329.
[7] Ebû Dâvûd, Tatavvu 3.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 25.04.09, 17:29 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Sabah Namazının Sünnetinin Nasıl Kılınacağı
(Sabah Namazının Sünnetinin Fazla Uzatmadan Kılınacağı, Bu Sırada Ne Okunacağı Ve Ne Zaman Edâ Edileceği)

Bu bölümdeki 6 hadis-i şeriften; Peygamber (s.a.v.)in sabah namazının sünnetini bazen çok hafif sureler okuyarak kıldığını bu iki rekatta okuduğu ayetleri sureleri öğrenmiş olacağız.[1]

1106. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazının ezanı ile kameti arasında fazla uzatmadan iki rek’at namaz kılardı.[2]
Buhârî ile Müslim’in diğer bir rivayetine göre Hz. Âişe şöyle dedi:
Resûlullah sabah namazının iki rek`at sünnetini o kadar hafif kılardı ki, acaba Fâtiha sûresini okudu mu diye kendi kendime sorardım.[3]
Müslim’in bir rivayetine göre Hz. Âişe şöyle dedi:
Resûl–i Ekrem sabah ezanını duyduğu zaman sabah namazının sünnetini fazla uzatmadan kılardı.[4]
Diğer bir rivayette Hz. Âişe, tanyeri ağardığı zaman kılardı, dedi.[5]

1107. Hafsa radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, müezzin sabah ezanını okuduğu ve tan yeri de ağardığı zaman Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem fazla uzatmadan iki rek`at namaz kılardı.[6]
Müslim’in diğer bir rivayetine göre Hz. Hafsa şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tan yeri ağardığı zaman hafifçe kıldığı iki rek`at namazdan başka nâfile kılmazdı.[7]

1108. İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gece namazlarını ikişer rek`at kılar, gecenin sonunda ise bir rek`at vitir kılardı. Sabah namazının farzından önce de, kulağı kamette olduğu halde, çabucak iki rek`at namaz kılardı.[8]
* Rasûlullah (s.a.v.) zaman ve durumuna göre bazen hafif, bazen de çok uzatarak kılarlardı, bu da bize gösteriyor ki, tüm ibadetlerde olduğu gibi namazların önünde ve sonunda kılınan nafilelerde de belli bir kalıplaşma yoktur. Müslüman zamanın ve kendi durumunun elverdiği şekle göre uzun veya kısa kılabilir. [9]

1109. İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazının iki rek`at sünnetini kılarken birinci rek`atta, Bakara sûresindeki “Biz Allah’a ve bize indirilen Kur’an’a… inandık” anlamındaki âyeti, ikinci rek`atta da “Biz Allah’a inandık; şâhid ol ki, biz müslümanlarız” anlamındaki âyeti okurdu.[10]
Diğer bir rivayete göre ise, ikinci rek`atta Âl–i İmrân sûresindeki “Söyle onlara: Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin, aramızda müşterek olan bir kelime etrafında toplanalım” âyetini okurdu.[11]

1110. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazının iki rek`at sünnetinde Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini okurdu.[12]

1111. İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Bir ay boyunca Peygamber aleyhisselâm’ın namazına dikkat ettim, sabah namazının sünnetinde Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini okurdu.[13]


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 330.
[2] Buhârî, Ezân 12; Müslim, Müsâfirîn 91.
[3] Buhârî, Teheccüd 28; Müslim, Müsâfirîn 92. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 3; Nesâî, İftitah 40.
[4] Müslim, Müsâfirîn 90. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 60.
[5] Müslim, Müsâfirîn, 93.
[6] Buhârî, Ezân 12; Müslim, Müsâfirîn 87.
[7] Müslim, Müsâfirîn 88. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 60.
[8] Buhârî, Vitir 2; Müslim, Müsâfirîn 157. Ayrıca bk. Tirmizî, Vitir 8.
[9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 330.
[10] Müslim, Müsâfirîn 99. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 3; Nesâî, İftitah 38.
[11] Müslim, Müsâfirîn 100.
[12] Müslim, Müsâfirîn 98. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 3; Nesâî, İftitah 39; İbni Mâce, İkâmet 102.
[13] Tirmizî, Mevâkît 191. Ayrıca bk. Nesâî, İftitah 68; İbni Mâce, İkâmet 102.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -III- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 26.04.09, 07:47 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Sabah Namazının Sünnetinden Sonra Birazcık Uzanmak
(Bir Kimse Teheccüd Namazı Kılsa Da Kılmasa Da, Sabah Namazının Sünnetini Kıldıktan Sonra Sağ Tarafına Uzanarak Yatmasının Müstehab Olduğu)

Bu bölümde üç hadis-i şeriften, Rasulullah (s.a.v)in sabah namazının iki rekat sünnetini kıldıklarında sağ taraflarına uzandıklarını, yatsı ile sabah namazı arasında kıldıkları nafile namazın on bir rekat olduğunu ve bizlerin de sabah namazının önünde kılınması gereken bu iki rekatı kıldıktan sonra sağ yanımız üzerine uzanmamızı emrettiğini öğreneceğiz. [1]

1112. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazının iki rek`at sünnetini kıldıktan sonra sağ tarafına uzanarak yatardı.[2]

1113. Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yatsı namazı ile sabah namazı arasındaki sürede on bir rek`at namaz kılardı. İki rek`atta bir selâm verir ve sonunda bir rek`at vitir kılardı. Müezzin, sabah ezanını okuduktan sonra tanyeri ağarmaya başlayınca Resûl–i Ekrem’i uyandırır, o da kalkıp fazla uzatmadan iki rek`at namaz kılar, sonra müezzin tekrar gelip namaza başlanacağını haber verinceye kadar sağ tarafına uzanıp yatardı.[3]

1114. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Biriniz sabah namazının iki rek`at sünnetini kılınca sağ tarafı üzerine yatsın.”[4]

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 331.
[2] Buhârî, Teheccüd 23. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 26.
[3] Müslim, Müsâfirîn 121, 122. Ayrıca bk. Buhârî, Ezân 15; Ebû Dâvûd, Tatavvu 26; Tirmizî, Mevâkît 208; Nesâî, Ezân 41; İbni Mâce, İkâmet 126.
[4] Ebû Dâvûd, Tatavvu 4; Tirmizî, Mevâkît 194.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 101 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5 ... 11  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye