Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 98 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3, 4, 5 ... 10  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Riyâzü's-Salihîn'den -II- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:39 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Verilen bir işaret ile bu bölümde inşaallah verilen hadislerin içeriğinin gerektirdiği amellerin amili olunması duası ile ehlullahın çok önem verdiği İmam Nevevi'nin Riyazu's-Salihîn kitabından alıntılar yapmağa devam edelim:

Vema tevfıki illa Billah...


***

EDEP BÖLÜMÜ

Utanma Duygusu (Hayâ), Değeri Ve Bu Duyguya Sahip Olmaya Teşvik Etmek


682. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, utangaç kardeşine bu huyunu terketmesini söyleyen Medine’li bir müslümanın yanından geçerken ona:
“Onu kendi haline bırak; zira hayâ imandandır” buyurdu.[1]
* Utanma başın yere eğilmesi yüz kızarması gibi değişik şekillerde ortaya çıkan ahlaki bir vasıf olup imanlı olan kimselerde bulunur. İmanı olmayan veya zayıf olanlarda görülmez.[2]

683. İmrân İbni Husayn radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hayâ ancak hayır kazandırır.”[3]
Müslim’in bir rivayetine göre ise:
“Hayânın hepsi hayırdır”, buyurdu.[4]

684. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İman yetmiş (veya altmış) kadar daldan ibarettir. Bunların en yükseği lâ ilâhe illallah demek, en aşağısı da insana zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Utanmak da imanın dallarından biridir.”[5]
* İman etmiş olmanın gerçeklerinden en aşağı derecede olanları sıralanan bu hadis-i şerif; utanmanın da imandan bir parça olduğunu belirterek İslam da imanla alakası olmayan hiçbir davranışın olmadığını ortaya koymaktadır.
Beyhaki ve bazı alimlerimizin “imanın şubeleri” ile alakalı kitaplarında sıraladıkları 77 bölümden 30 kadarı inançla alakalı olup 47 kadarı dil ve bedeni amelleri kapsamaktadır. Bunlar içerisinde devlet idaresinden ve ona itaatten cihada kadar hepsi mevcuttur. İmanla alakası olmayan hiçbir şey yoktur kişi iman etti mi hem dini hem de devleti, hem dünyayı hem de ahireti her şeyi kabul etmiş demektir. İman edenin hayatında laiklik veya şirk unsurları gibi din-dünya ikilemi veya dünya-ahiret ikilemi olamaz islam bir bütündür her şeyiyle beraber yaşanır.[6]

685. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık.[7]

[1] Buhârî, Îmân 16, Edeb 77; Müslim, Îmân 57–59. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 7; Nesâî, Îmân 27; İbni Mâce, Mukaddime 9, Zühd 17.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 226.
[3] Buhârî, Edeb 77; Müslim, Îmân 60.
[4] Müslim, Îmân 61.
[5] Buhârî, Îmân 3; Müslim, Îmân 58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 14; Tirmizî, Birr 80; Nesâî, Îmân 16; İbni Mâce, Mukaddime 9.
Önceden 125’de geçmişti. Bir benzeri 1737’de gelecektir.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 226.
[7] Buhârî, Menâkıb 23, Edeb 72, 77; Müslim, Fezâil 67. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 17.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


En son arsiv tarafından 19.03.09, 13:51 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II-
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:42 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Sır Saklama

“...Verdiğiniz her sözü yerine getirin; çünkü verdiğiniz her sözden hesap gününde mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (İsra: 17/34)


686. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde Allah Teâlâ’ya göre en fena insan, karısıyla mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşâ eden kimsedir.”[1]
* İslam aile mahremiyetine gereken önemi vermiş olup bunun korunmasını istemiştir. İşte bundan dolayı da en şerli olan kimse olarak nitelendirilmiştir. Bu husus Nisa: 4/21de en güzel şekilde ve “birbirinizden çok sağlam sözler almıştınız” sözüyle ifade edilmiş oluyor. [2]

687. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, kızı Hafsa’nın dul kaldığı zamandan bahisle dedi ki:
– Osman İbni Affân ile karşılaştım ve ona Hafsa’dan söz ederek “İstersen sana Hafsa’yı nikâhlayayım” dedim. Osman:
– Hele bir düşüneyim, cevabını verdi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra karşılaştığımızda, “Şimdilik evlenemeyeceğim” dedi. Sonra Ebû Bekir’e rastladım. Ona da:
– İstersen sana kızım Hafsa’yı nikahlayayım, dedim. O ise sustu; ağzını açıp da bir söz söylemedi. Bu sebeple ona Osman’a gücendiğimden daha fazla kızdım.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hafsa’ya Nebiyy–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem talip oldu. Ben de kızımı ona nikâhladım. O sıralarda Ebû Bekir’le karşılaştığımızda bana:
– Hafsa’yla evlenmemi istediğin, benim de sana cevap vermediğim zaman herhalde bana gücenmişsindir, dedi. Ben:
– Evet, diye cevap verdim. Ebû Bekir şunları söyledi:
– Bana bu konuyu açtığında sana bir cevap vermeyişimin sebebi, Hz. Peygamber’in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette Resûlullah’ın sırrını ifşâ edemezdim. Şayet Nebiyy–i Muhterem Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla evlenirdim.[3]
* Hayırlı ve faziletli gördüğü birine kızıyla kardeşiyle veya bir yakınıyla evlenme teklifinde bulunmak İslam büyüklerinin adetlerindendir. Bu konuyu utanıp sıkılma konusu yapmayıp rahat ve tabii olmalıdır. Her konuda olduğu gibi evlenme konusunda da sır bir emanettir. Bu emanete hıyanet etmemek gerekir. [4]

688. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları onun yanında otururlarken Fâtıma tıpkı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi yürüyerek çıkageldi. Resûl–i Ekrem onu görünce sevindi ve “merhaba kızım” diyerek sağ veya sol yanına oturttu. Sonra Fâtıma’nın kulağına bir şeyler fısıldadı. Fâtıma yüksek sesle ağlamaya başladı. Onun aşırı üzüntüsünü görünce kulağına bir şey daha fısıldadı. Bu defa Fâtıma güldü. Fâtıma’ya:
– Hanımları yanındayken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sadece sana bir sır verdi; sen de ağladın, dedim ve Resûlullah kalkıp gidince, ona: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sana ne söyledi?” diye sordum. Fâtıma:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sırrını kimseye söyleyemem, dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat edince de:
– Senin üzerindeki analık hakkıma dayanarak Resûlullah’ın sana verdiği sırrı bana söylemeni istiyorum, dedim. Fâtıma:
– Şimdi olabilir, dedi ve şunları söyledi: Resûl–i Ekrem kulağıma ilk defa bir şey söylediğinde, Cebrâil’in nâzil olan Kur’an âyetlerini baştan sona okumak üzere her yıl bir –veya iki– defa geldiğini, fakat bu yıl aynı maksatla iki defa geldiğini söyledi ve “Ecelimin yaklaştığını anlıyorum; Allah’a karşı saygıda kusur etme ve sabırlı ol! Benim senden önce gitmem ne iyi!” buyurdu. Bunun üzerine gördüğün gibi çok ağladım. Benim çok üzüldüğümü görünce, kulağıma tekrar bir şeyler fısıldayarak: “Fâtıma! Mü’min hanımların – veya bu ümmetin kadınlarının– hanımefendisi olmak istemez misin?” buyurdu. O zaman da gördüğün gibi güldüm.[5]
* Hazreti Fatıma anamızın hadiste görüldüğü gibi sır saklamakta ne kadar hassas davrandığını görüyoruz. [6]

689. Sâbit el–Bünânî’nin rivayet ettiğine göre Enes İbni Mâlik ona şunları söyledi:
Ben çocuklarla oynarken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yanıma geldi; bize selâm verdi ve beni bir işe gönderdi. Bu sebeple annemin yanına geç döndüm. Eve varınca annem:
– Niye geç kaldın? diye sordu.
– Resûlullah beni bir işe göndermişti; onun için geciktim, dedim. Annem:
– Neymiş o iş? diye sorunca:
– Bu bir sırdır, dedim. Bunun üzerine Annem:
– Resûlullah’ın sırrını kimseye söyleme, dedi.
Enes bu olayı anlattıktan sonra Sâbit el–Bünânî’ye şunları söyledi:
– Şayet bu sırrı birine açacak olsaydım, vallahi sana söylerdim, Sâbit![7]

* Sır saklamada iki değerli şahsiyet; biri çocuk denecek yaşta Enes bir diğeri de annesi Ümmü Süleym.

* Emanet edilen sırrı saklamak karakterli dürüst ve soylu insanların işidir. [8]

[1] Müslim, Nikâh 123, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 32.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 227.
[3] Buhârî, Nikâh 33, 36, 46, Megâzî 12. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 30.
[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 227.
[5] Buhârî, Menâkıb 25, Fezâilü ashâbi’n–nebî 12, Megâzî, 83, İsti’zân 43; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 97–99. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cenâiz 64.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 228.
[7] Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 145, 146.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 228.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II-
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Sözünde Durup Vadini Yerine Getirmek

“... Verdiğiniz her sözü yerine getirin; çünkü verdiğiniz her sözden, kıyamet günüde mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (İsra: 17/34)

“Ve sözleşme yaptığınızda Allah’ın sözleşmesinin yerine getiriniz.” (Nahl: 16/91)

“Ey İman edenler! Bağlandığnız akitlerinizi titizlikle yerine getirin.” (Maide: 5/1)

“Ey İman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında en nefret edilen şeydir.” (Saff: 61/2-3)

690. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Münâfığın alâmeti üçtür:
Konuşunca yalan söyler.
Söz verince sözünde durmaz.
Kendisine bir şey emanet edilince hiyanet eder.”[1]
Müslim’in bir rivayetinde şu ilâve vardır:
“Oruç tutsa, namaz kılsa, müslüman olduğunu söylese de”[2]

* Münafık içinden kafir, dışından müslüman görünen kimsedir. Bu hadis ikinci bölümüyle de açıklamaktadır ki, bugün camilerde namaz kıldığı halde yalan söyleyen, verdiği sözde durmayan ve hainlik yapan kimseler vardır. 1400 sene önce Medine’de peygamber mescidinde de aynı şekilde peygamberimizin ardında namaz kılıp müslümanların kuyusunu kazan Abdullah ibn-i Übey ve benzeri kimselerin olduğu gibi; münafık deyince bizlerin dışında başka kimseleri algılamaktayız ve aramızdaki münafıkları görmemekteyiz. “Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendisini mü’min zannetse bile” yalan söyleyerek sözünün bozuk oluşu, sözünden dönerek niyetinin bozuk oluşu, hıyanet ederek de davranışın bozuk oluşu kişiyi münafık eder. Münafıklıkta gerçekten kafirlikten beterdir ve ceza yönünden de cehennemde daha berbattır. (Nisa: 4/145’de olduğu gibi) müslümana yaraşan odur ki sayılan bu alametleri kendisinde bulundurmamak üzere bir gayretin içine girmek hangi iş ve konumda olursa olsun böyle muamelelere asla yanaşmamak ve inanç yönünden en tehlikeli durum olan münafıklığa dönüşmemektir. [3]

691. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Dört huy kimde bulunursa, o adam tam münafık olur. Bir kimsede bu huylardan biri bulunursa, o huydan vazgeçinceye kadar onda münafığın özelliklerinden biri var demektir. O dört huya sahip olan kimse:
Kendisine bir şey emanet edilince hiyânet eder.
Konuşunca yalan söyler.
Bir antlaşma yapınca sözünde durmaz.
Düşmanlık yapınca da aşırı gider.”[4]

692. Câbir radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana:
“Eğer Bahreyn’den zekât malı gelirse sana şöyle şöyle şöyle doldurup veririm” buyurdu. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat edene kadar Bahreyn’den mal gelmedi.
Bahreyn’den mal geldiği zaman Ebû Bekir radıyallahu anh:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in birine va’di veya borcu varsa bize baş vursun, diye ilân etti. Bunun üzerine onun huzuruna vararak:
– Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana böyle böyle demişti, dedim.
Ebû Bekir elini ganimet malına daldırıp bir avuç aldı. Bunları sayınca 500 tane olduğunu gördüm. O zaman Ebû Bekir bana:
– Bunun iki mislini daha al, dedi.[5]

* Verilen söz mutlaka tutulmalıdır. Söz veren va’dini yerine getirmeden vefat ederse vekili, yakını ve mirasçısı onun va’dini yerine getirmelidir. [6]

[1] Buhârî, Îmân 24, Şehâdât 28, Vesâyâ 8, Edeb 69; Müslim, Îmân 107–108. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20.
[2] Müslim, Îmân 109–110.
Benzeri hadis 690 , 1544 ve 1586’da tekrar gelecektir.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 228-229.
[4] Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20.
[5] Buhârî, Kefâle 3, Hibe 18, Şehâdât 28, Farzu’l–humüs 15, Cizye 4, Megâzî 73; Müslim, Fezâil 60–61.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II-
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:45 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Alışılan İyiliklere Devam Etmek

“... Gerçek şu ki insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah onların genel durumunu değiştirmez...” (Ra’d: 13/11)

“İpliğini iyice büküp sonra onu söküp dağıtan kadına benzemeyin...” (Nahl: 16/92)

“...Ey iman edenler, bundan önce kendilerine kitap verilmiş sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katılaşmış çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmayın.” (Hadid: 57/16)

“Fakat o ruhbanlığı ortaya çıkaranlar kendileriydi, ona da gereği gibi uymadılar.” (Hadid: 57/27)


693. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Abdullah! Falan adam gibi olma! Çünkü o, gece ibadetine devam ederken artık kalkmaz oldu.”[1]
* İbadetin hepsinde de aynı kaide geçerlidir az da olsa devamlı olanı makbuldur. Bizler ibadetten usanıp bıkmadıkça Allah sevap vermekten usanıp bıkmaz. (142 numaralı hadise bakınız.) [2]

[1] Buhârî, Teheccüd 19; Müslim, Sıyâm 185. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 59; İbni Mâce, İkâme 174.
155’de geçmişti, 1164’de tekrar gelecektir.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II-
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:45 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Konuşan Kimsenin Dinleyenleri Susturması

699. Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh’den:
Vedâ haccında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
“Halkı sustur da dinlesinler” dedikten sonra şöyle buyurdu:
“Benden sonra, birbirinin boynunu vuran kâfirlere benzemeyin”[1]

* Bir topluluğa bir şey konuşulacaksa önce onları konuşulan şeyleri dinleyecek hale getirmeli yani susturmalı sonra da söylenecekler söylenmelidir. [2]

[1] Buhârî, İlim 43, Megâzî 77, Diyât 2, Edâhî 5; Müslim, Îmân 118–120, Kasâme 29. Ayrıca bk. Buhârî, Hac, 132, Hudûd 9, Tevhîd 24; Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Fiten 28.
207 ve 215’de geçti.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 231.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II-
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Müslümanlara Karşı Güler Yüzlü Ve Tatlı Dilli Olmak

“... Fakat mü’minlere kol kanat ger.” (Hıcr: 15/88)

“... Ey peygamber eğer onlara karşı kırıcı, huysuz, katı yürekli ve sert olsaydın etrafından dağılır giderlerdi.” (Al-i İmran: 3/159)


694. Adî İbni Hâtim radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz. O kadarını da bulamayanlar, güzel bir sözle olsun kendilerini korusunlar.”[1]
* Ahirette tüm insanlar hesaba çekilecek ve orada sağına soluna bakarak yardımcı ve işe yarayacak amellerini arayacaktır. Kişi bu dünyada cehennem ateşini söndürecek amellere yani sadaka vermeye teşvik ediliyor. Pek az bir şey olan yarım hurmayı küçük görmemek gerektiği vurgulanıyor. Mali yönden bu kadar bir şey bulamayan kimse ise güzel ve tatlı sözlerle bu kazanca ulaşıp kendisini ateşten korumaya çalışmalıdır. Zilzal: 99/7-8’de beyan edildiği gibi. [2]

695. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Güzel söz sadakadır.”[3]
* Müslümanlıkta iyi niyetle yapılan her davranış sevap vasıtasıdır. [4]

696. Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Din kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa, hiçbir iyiliği küçümseme.”[5]

[1] Buhârî, Edeb 34, Zekât 10, Rikak 49, 51, Tevhîd 36; Müslim, Zekât 66–70. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 37, Kıyâmet 1; Nesâî, Zekât 63–64; İbni Mâce, Mukaddime 13, Zekât 28.
Bu hadis önceden 139, 406 ve 546’da değişik şekillerde geçmişti
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.
[3] Buhârî, Edeb 34, Cihâd 128, Müslim, Zekât 56.
[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.
[5] Müslim, Birr 144. Ayrıca bk. Tirmizî, Et`ime 30, Birr 45.
Bu hadis 121’de geçmiş olup 892’de tekrar gelecektir.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II-
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Anlaşılır Şekilde Konuşmak Dinleyenin Anlıyabilmesi İçin Açık Konuşmak

(Karşısındakine Sözü Açık Seçik Söylemek Ve İyi Anlaması İçin Gerektiğinde Tekrarlamak)


697. Enes radıyallahu anh’in belirttiğine göre:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sözünün iyi anlaşılması için konuşmasını üç defa tekrarlardı. Bir topluluğun yanına varıp onları selâmlayacağı zaman üç defa selâm verirdi.[1]

698. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in konuşması, herkesin anlayacağı şekilde açık seçikti.[2]
* Toplumda her zeka seviyesindeki insanlara hitap eden onlarla konuşan peygamberimiz her eğitim seviyesindeki insanların anlayabilmeleri için konuştuklarını tekrar ederdi. Bir eve gireceğinde de selamı tekrarlardı. [3]

[1] Buhârî, İlim 30, İsti’zân 13. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 28.
[2] Ebû Dâvûd, Edeb 18.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 230.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II-
MesajGönderilme zamanı: 19.03.09, 13:49 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Öğüt Verirken Ölçülü Olmak

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.” (Nahl: 16/125)


700. Ebû Vâil Şakîk İbni Seleme şöyle dedi:
İbni Mes`ûd radıyallahu anh bize perşembe günleri vaaz ederdi. Adamın biri ona:
– Ebû Abdurrahman! Keşke bize her gün vaaz etsen, dedi.
İbni Mes`ûd ona şunları söyledi:
– Sizi usandırmamak için her gün vaaz etmiyorum. Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de, bıkıp usanmayalım diye, dinlemeye istekli olduğumuz günleri kollardı.[1]
* Bıktırmamak esas olmalıdır. Peygamberimiz ashabı da bu yolu izlerdi. [2]

701. Ebü’l–Yakzân Ammâr İbni Yâsir radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Bir adamın namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesmesi dini iyi bildiğini gösterir. Bu sebeple namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesiniz.”[3]

702. Muâviye İbni Hakem es–Sülemî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kılarken cemâatten biri aksırdı. Ben de hemen “yerhamükellah” dedim. Cemaat bana dik dik bakmaya başladı. Bunun üzerine:
– Vay başıma gelenler! Yâhu bana niye öyle bakıyorsunuz? deyince de, ellerini uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmaya çalıştıklarını görünce kızdım; ama yine de sustum.
Anam, babam Resûl–i Ekrem’e fedâ olsun. Ne ondan önce ne de ondan sonra kendisinden daha iyi bir öğretici görmedim. Vallahi beni ne azarladı ne dövdü ne de sövdü. Namazı kıldırıp bitirince bana:
– “Bu ibadetin adı namazdır. Namaz kılarken dünya kelâmı konuşulmaz. Çünkü namaz tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktan ibarettir” dedi veya buna benzer bir şey söyledi. Ben de:
– Yâ Resûlallah! Ben yeni müslüman oldum. Allah Teâlâ İslâmiyet’i gönderdiği halde hâlâ kâhinlere gidenlerimiz var! dedim. Bana:
– “Sen kâhinlere gitme!” buyurdu. Ben tekrar:
– Aramızda uğursuzluğa inanan adamlar var, deyince de:
– “Bu onların gönüllerinde hissettikleri bir duygudur. Bu duygu onları işlerinden alıkoymasın” buyurdu.[4]

703. İrbâz İbni Sâriye radıyallahu anh:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı, diyerek devamı ve tamamı “Sünneti Koruma” bahsinde geçen hadisi rivayet etti. [5]

[1] Buhârî, İlim 11, 12, Daavât 69; Müslim, Münâfikîn 82, 83. Ayrıca bk. Tirmizî Edeb 72.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 231.
[3] Müslim, Cum`a 47.
Gerektiğinde namazın kısa kesilebileceği için 233 nolu hadise bakınız.
[4] Müslim, Mesâcid 33. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 167.
[5] Tirmizî, İlim 16; Ebû Dâvûd, Sünnet 5. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 6.
158’de geçmiş gerekli açıklama orada verilmişti. Benzeri bir hadis için 457. hadise de bkz.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 20.03.09, 13:15 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Vakar Ve Ağırbaşlılık

“Rahman’ın has kulları, yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler ve her ne zaman kötü niyetli dar kafalı kimseler kendilerine laf atacak olsa “selam” derler geçerler.” (Furkan: 25/63)

704. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Hz. Peygamber’in küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim. O sadece tebessüm ederdi.[1]


[1] Buhârî, Tefsîru sûre (46) 2, Edeb 68; Müslim, İstiskâ 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 104.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Riyâzü's-Salihîn'den -II- "İşaretince Amel Edile"...
MesajGönderilme zamanı: 20.03.09, 13:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Namaza, İlim Meclisine Ve Benzeri İbadetlere Ağırbaşlı Ve Vakur Bir Şekilde Çağırmak

“Kim Allah’ın koyduğu sembol ve simgelere uyup saygı gösterirse şüphe yok ki bu; inananların kalblerinde bulunan Allah’a karşı sorumluluk bilincindedir.” (Hac: 22/32)

705. Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söyledi:
“Kâmet getirildiği zaman namaza koşarak değil, ağırbaşlı bir şekilde yürüyerek geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını imamla birlikte kılınız; yetişemediğiniz rekâtları da kendiniz tamamlayınız.”
Müslim’in rivayetinde şöyle bir ilâve vardır:
“Herhangi biriniz namaz kılmaya karar verdiği zaman artık namazda sayılır.”[1]
* Cuma: 62/9’da bildirildiği gibi müslüman ibadetlere koşmalı ama başkalarını rahatsız etmeksizin sükunet ve ağırbaşlı olarak gitmelidir. [2]

706. İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre o, Arefe günü Peygamber aleyhisselâm ile birlikte (Arafat’tan Müzdelife’ye) dönüyordu. Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem arka tarafta bazı kimselerin bağırıp çağırdığını, devesini dövdüğünü ve develerin böğürdüğünü duyunca, onlara kamçısıyla işaret ederek şöyle buyurdu:
“İnsanlar! Yavaş olun! Acelecilik yapmakla sevap kazanılamaz.”[3]

[1] Buhârî, Ezan 20, 21, Cum`a 18; Müslim, Mesâcid 151–155. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 54; Tirmizî, Salât 127; Nesâî, İmâme 57; İbni Mâce, Mesâcid 14.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 232.
[3] Buhârî, Hac 94; Müslim, Hac 268. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Menâsik 63; Nesâî, Menâsik 203.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 98 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3, 4, 5 ... 10  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye