Yukardaki videoların çözümüdür:
"Programdan sonra bütün hepsi beni aradı: Risalede Anzaklar diye bir şey yok. Yeni Asya da yazdı, Anzak nere Kastamonu nere? Bediüzzaman Kastamonu Lahikasında yazmış bunu. Tamam Anzak değil. Yümni Sezen hoca diye bir adam var. Bütün kaynaklarını veren bir kitap yazmış. Şimdi bu işi deşersek iyi olmayacak. Ama orda ne diyor "bizimle savaşmaya gelen kafirler mazlum iseler şehiddir" diyor. Anzak demeseniz ne olur? Bizimle savaşmaya gelenler kim, Çanakkale Anzaklar vs... Bu lafı da inceleyeceğiz.
Kastamonu Lahikasında ne yazmış orda: "15 yaşına kadar mazlum Hıristiyanlar tamamen şehiddir" diyor. 12 yaşında buluğa eriyor zaten... Hadi bazısı 13-14 deseniz ortalama 13 olur. Tamamen şehiddir dediği kafirin çocuğudur. Bunların cennete girme rivayetleri var ama İmam Rabbani onu da kabul etmiyor. Buluğa ermeden de ölse toprak olur diyor. Ancak İslam yurdundaysa yurduna tebaen; İslam toprağında kafirin çocuğu buluğa ermeden ölürse "Müşriklerin çocukları Cennet ehlinin hizmetçileridir" Hadisine göre Cennete girerler diyor. Ama diyor küfür diyarındaysa, Almanya'da, Rusya'da şurda burda, buluğa ermeden ölürse Cehenneme girmese de ama Cennete'de giremez, toprak olur diyor.
Hal böyleyken Said Nursi ne diyor, "15 yaşına kadar mazlum olanlar şehiddir" "15 yaşından sonraki kafirler ise, şimdi fetret gibi bir zamandayız..." "Gibi" diye bir şey olmaz! Fetret Peygamberlerin olmadığı dönemdir. Mesela İsa As ile Resulullah efendimiz arasındaki 500 seneye yakın zaman. Bu arada Peygamber göndirilmemiştir. İsa As'ın daveti zaten dünya çapında değildi. Dünya çapında davet sadece Paeygamberimiz Muhammed Mustafa'da var. "Her Peygamber kendi toplumuna (kavmine) özel gönderilirdi. Ben bütün insanlara gönderildim" Buhari Hadisidir. Ayet de vardır: "Biz seni insanların toptanına gönderdik". İsa As. böyle değildir. ... Peygamberimizden başka hiç bir Peygamberin Risaleti dünya çapında olmamıştır. " Hal böyle olunca İsa As. ile Peygamber efendimiz arasında fetret oldu. Kesiklik oldu. Ayet-i Kerime'de söyler "Evvelce gönderdiğimiz Peygamberlerden sonra fetret oldu, o boşluktan sonra size elçimiz Muhammed geldi" Sallahu aleyhi ves'sellem. "Sonra demeyin bize ne haberci, be uyarıcı, ne müjdeci geldi... Hz. Muhammed müjdeci ve uyarıcıdır" Onun daveti Risaleti umumidir. EFENDİMİZDEN SONRA "fetret devri" OLMAZ.
Halbuki Said Nursi ne diyor; "Cihan harbi zamanında fetret devrindeyiz. Fetret devri gibi bir durum var." Fetret devri gibi bir durum yok. Ancak şu olabilir, Afrika'nın ortasındaki bir kabile gibi dünyayla hiç irtibatı olmayan insanlar ya da dağ başında kendi başına anasız babasız büyümüş hiç kimseyle görüşmemiş bir mağara adamı gibi, bunlar toprak olur. Cenneti de hak etmediler. Cehennemi de hak etmediler. Azap olmazlar.
Ama Kur'an'ın beyanıyla "biz bütün İnsanlara Elçi gönderdik" buyuruyor mu? Buyuruyor. Bitti. İnsanlara fetret olmaz.
Yorumlamaya çalışıyorum. Şimdi bir de orda dese ki: "Dağ başındadır, çölün ortasındadır, kimseyle irtibatı olmayanlar" dese... Bunlardan bahsetse "Toprak olurlar" demesi de lazımdı. İmam Rabbani gibi. ŞEHİTTİR diyemez ki! Şehid nereden oluyormuş ya? Biz bile bu kadar amel ibadet ile şehid olamıyoruz. Kur'an'da sırayla sayılıyor "Peygamberler, Sıddıklar, Şehidler, Salihler" Peygamberlerden Sıddıklardan sonra: Bu kadar millet canı çıkıyor, bu kadar amel, ibadet, uğraşla aralarında kaç kişi şehid olacaktır? Şehidlik makamı çok yüksektir. Kolay değil. Bu böyleyken kafirler nasıl şehid oluyorlar ya?
***
İmam Malik Hz.leri Ravza-i Mutahharada dedi ki: "Bu kabrin sahibi olan Resulullah efendimizden başka, O müstesnadır, Ondan başka herkesin sözünden alınan alır atılan olur. Bir tek Onun sözü bağlar, geri kalan da içtihaddır."
Mesela Hz. Ebu Bekir Sıddık bir görüş söylüyordu, Hz. Ömer bir söz söylüyordu, netice Ebu Bekir Sıddık'in sözünden dönülüyordu. Bu işler Sahabelerde de olmuştur. Mesela İmam Azam'ın bir görüşü, bir fetvası oluyor; sonra ölmeden önce "ben bu fetvadan döndüm" diyor. İmam Şafii kaç fetvasından dönmüştür. İmam Şafii'de vardır: Yeni söz eski söz. Bu sözünden dönme işi bir Resulullah efendimizde olmaz. Ancak Allah'tan vahiy gelir, nesh olur kaldırılır o başka. O kendisi değiştirmedi ki! Allah vahiyle değiştirdi.
Biz Risaleye dedik diye kalktılar ayağa... Ne kalkıyorsunuz ki inceleyin kitaplarınızı. Bakın. Anzak değil, tamam olmasın hadi. Kastamonu Lahikasında biz bu sözleri bulduk. Ebubekir Sifil'in sitesinde bunlar var. saidnursi.becerikli diye bir site var, orada vermiş Risalenin kitabını, bölümünü sayfasını. Orada yazıyor mesela.
Şimdi, bu konuda Said Nursi burda bir yanlış yapmışsa, biz Said Nursi yanlış yapmaz, La Yuhti'dir (hatasızdır) diyemeyiz ki! Yanlış yapmayan Sadece Peygamberdir.
Biz İmam Azam'ın bir görüşünde dahi, burada O değil, İmam Muhammed, İmam Ebu Yusuf doğrudur demiyor muyuz? İmam Azam'ın görüşünü almıyoruz. Böyle bir çok konu var. Koca Müçtehidlerde bile kimi görüşlerini almıyoruz mesela. Erbab-ı Tercih, yüksek dereceli alimler müçtehidler arasında böyle tercihler yapmışlar. Bize zaten hazır geldi bu işler, Bizim işimiz değil. ... Anlattığımız şudur: Burda senin hocan, senin üstadın bir yanlışlık yaptıysa sen onu hasır altı yapacağına, burda bir yanlışlık var bunu böyle kabul etmeyelim arkadaşlar demen lazım. Demiyorsun bir de biz doğruyu konuştuk diye neden bana diyorsun yahu?
Bana soruluyor risaleler nasıldır. Ben desem ki şimdi: Bunlar çok kuvvetlidir, sağlamdır desem içinde de böyle yanlışlıklar varsa ben ne yapacağım yarın ahirette? Sen bilmezsin yaparsın. Ben bile bile nasıl yapayım, mübarek?
***
Mesela orda bir laf daha geçiyor: "Ahirzamanda Hıristiyanlık tasaffi edecek" Yani Hıristiyanlık sağlamlaşacak, güzelleşecek, aslına dönecek yani Hıristiyanlık safileşip arınacak, diyor. Yahu Hıristiyanlık arınacak denmez. Hıristiyanlık kalmayacak, İsa As. gelince herkes Müslüman olacak. "Bütün dinler tek olacak, İsa As'ın çatısı altında İslam tüm Dünyaya hakim olacak" denir. Sen kalkıp da "Hıristiyanlık tasaffi edecek, aklaşacak, paklaşacak, arınacak, durulunacak" dersen bunu sokacak kılıf bulamayız. "Papazlarla iyi geçinelim, bizim talebelerimiz Komunizme dinsizliğe karşı onlarla iyi geçinsinler, anlaşsınlar vs. vs." Buna ne lüzum var ki? Papazlarla anlaşmaya, beraber çalışmaya. "İslam alemi bir olalım, bütün alimler birleşelim, ehli sünneti müdafaa edelim. Bu komunizm, dinsizlik tehlikesile baş edelim" Bunu demek lazım. Papazlarla anlaşalım demenin bir gereği yok.
Bu doğruları ben konuşmak durumda kalıyorum. Bu iş de bana düştü. Ölürsem de öleyim. Öldürülürsem de öldürüleyim. Hiç umurumda değil. Ecel nerde geldi orda. Ama ben sizin gibi cemaatlere de güvenmiyorum. Aleyhime bir şey çıkarsalar, hepiniz beni bırakırsınız. Tecrübe etmişimdir. Hapis yattım. En yakınlarım dahi ne kazıklar attılar. En yakınlarımda ne ajanlar dolandı. Beni yağma ettiler, bir şeyimi bırakmadılar. Olsun. Allah yolunda olsun da ne olursa olsun. Allah'tan afiyet isteriz, bela değil yine de...
Doğruları konuşmak zorundayız. Biz kimseye hakaret etmiyoruz. Bediüzzaman üstaddır, ilim sahibidir. Bu kadar Ayet ve Hadisler yazmış, bu kadar hikmetli ilimler yazmış, çok istifade edilecek yerler var. Ancak hocalar tespit etmiş, o kitaplarda 20 yerde Ehli Sünnete aykırıdır. Bir kaç tanesini buldum. Demek ki böyle yanlış anlaşılmaya müsait noktalar var. Böyle olunca benim bu kitapların her tarafı doğrudur deme hakkım yoktur. "Fetret devri gibidir" diyerek hüküm çıkarması yanlıştır. "Dağ başında, çölde habersiz, irtibatsız" dese tamam. Bunlara şehid demesi yanlış bir kere. Toprak olurlar dese başüstüne.. "Mazlum Hıristiyanlar" diyor. İşe bak. Hıristiyan dedin mi adamın dini var. "Hıristiyanların mazlumları" diyor. Niye böyle diyorsun? O zaman Yahudilerin de mazlumları demen lazım. Yahudilerden zulme uğrayanlar. Avrupa'da onları yaktılar. Niye Hıristiyanların mazlumları da Yahudilerin mazlumları değil? Bu ayrı bir dava... "Buluğa ermiş, 15 yaşından yukarı Hıristiyanların mazlumları Cehennemden kurtulur" diyor. "Hıristiyan" diyor. Ben her kelimeyi tek tek okudum. Adamın batıl dini var. İslam'a dönmesi lazım. Zaten adam hiç duymamışsa Allah ona muamelesini yapacak, bizim acımamıza lüzum yok ki! Kimin duyup kimin duymadığını Allah bilir. Duymayan azap görmeyip toprak olacak. Peygamber daveti ulaşmışsa, duymuşsa, inanmamışsa Cehenneme gider. Müslim'de Hadis vardır: "Yahudi Hıristiyanlar Cennet'e girecek diyenler, Cennet'e giremez" "Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Müşriklerden, putperestlerden benim adımı duyup da bana inanmaz ve bana uymadan ölürse mutlaka Cehennemdedir" Toprak olmalarını geçtik bir de "Şehid" hükmü veriliyor. Gel sen sığdır bu minareyi kılıfına, ben sığdıramıyorum. Demek ki yanlışlık vardır. Bu görüş hatalıdır. Hata olabilir mi? Olabilir ya napalım şimdi... "Bizim üstadımız Peygamber gibidir, hiç yanlışı yoktur diyemez" ki kimse. Burda yanlış var. Buna böyle inanmamak lazım. Said Nursi'nin maksadı şuydu, muradı buydu; o Allah ile onun arasında. Fakat burda yazı var. Kitabında yazılı. Arkasından kitap kalmış. O kitabındaki o yazıyı ya bunları çıkartırsınız. Bunların haricindekileri kalanlarıda yayınlarsınız. O mübarek adam binlerce sayfa yazmış. Diyelim içinde 3-5 sayfa da böyle bir şeyler var. Bu 3-5 sayfayı çıkarırsın. Geri kalanını da insanların yanlış anlamayacağı şekilde basarsın. Doğru olan budur. O dedi diye bunu o kitabın içinde bırakmaya lüzum yoktur. Yanlış yanlıştır. Kimden gelirse gelsin. Koskoca, büyük Evliya Muhyiddin İbnu'l Arabi, Vahdet-i Vücuda kaçtı, ona Vahdet-i Vücud görüşünde hatalıdır, diyoruz. Daha nice alimler var, yanlış hükümler de vermişler: Aliyyu'l Kari büyük alimdir, sultan-ı ulema, ama Efendimiz Peygamberimizin anne ve babasını Cehennemlik demiştir. Haşa şirk üzere öldüler diyor. Hadisi yanlış değerlendirmiş. Onu eleştiremeyiz tamam, büyük alimdir, ama Aliyyu'l Kari o görüşünde yanlış yaptı, diyoruz. Onların hatası biraz faklı olsa da... Hatayı kabullenmek bir marifettir. Filanca yanlış yapmaz demek bir iddiadır. Bunu kimse diyemez. Hatasızsa Şia inancında olduğu gibi "masum İmam" olur. ... Benim üstadım hiç yanlış yapmaz derseler zaten bu Peygamberlik isnadı gibi olur. İmam Malik'in "Sözü Peygamberimiz haricindeki herkesin sözü alınır da atılır da..." Tamam, üstaddır, çok hizmet etmiş, iman akidesine çok hizmet etmiş, ömrünü hapislerde tüketmiş, taviz vermemiş; çok güzel vasıfları var. Bu kadar iyiliğini de görmezden gelemeyiz ki. Ama herkes, bu Risalede hiç yanlış yoktur diye bilince, bize de "böyle bir kaç yanlış var", "dikkatli olalım arkadaşlar" demek düştü. Keşke bize düşmeseydi. Başka birisi söyleseydi. Ebubekir Sifil hoca yazıyor bunları. Yümni Sezen'in kitabına bakın, orada kaynaklarıyla bulursunuz. Kitabın adı, dinlerarası diyalog hıyaneti... Ben Yümni Sezen'i hiç tanımam. Ama orda bazı doğru bilgiler verdiyse istifade edilir. Ebubekir Sifil hocayı tanıyorum. Ehli Sünnet bir alimdir. Allah selamet versin. Diğerini tanımıyorum. Kitabında cilt sayfa vermiş. Gidersin verdiği kaynakçaylakarşılaştırırsın. Kaynakta yazdığı gibi değilse itiraz edersin.
Millet diyor ki Hocam orada "Şehid" dememiş. "Şehadet" demiş diyor. Şehadet "şehidlik" demek zaten. Susuyorlar. Şehadetin şehidlik olduğunu bilmiyorsan mübarek, kaynağı bilsen n'olur, araştırsan n'olur? Lügat bilmiyorsun, bir şey bilmiyorsun. Allah hepinizden razı olsun.
***
Ben fitne körüklemek derdinde değilim. Ve lakin millet de gide gide gide Yahudileri, hepten Hıristiyanları mazlum, mağdur görerek, bunlar bilmiyorlar, fetret ehli durumundalar, Cehenneme girmezler filan bu şekilde görmek çok büyük yanlış olur. Bugün bizim dinimize, Peygamberimize en büyük saldırıyı yapan Hıristiyanlardır. Yahudiler gizli gizli yapıyor, bunlar aşikar. Bu kadar saldırı var, şimdi fetret devridir denmez. O cihan harbi zamanındakiler için demiş, ama orda da hata var. Şehid olamazlar. Şehid hükmünde de olamaz. En fazla ne denir: Hiç duymadıysa toprak olur Cehennemden kurtulur denir. Şehid demesi hatadır. Şehid olunca mutlaka Cennet'e gitmesi lazımdır. Olmuyor, oradan çelişki çıkıyor. Bunu anlatmaya çalıştık. Tv programında vakit dar, peşpeşe sorular, lafımı tamamlamadan ordan başka konu, akıştan dolayı konular karıştı, istediğim gibi uzun bir cevap veremedim. Yoksa bu konuyu 2 saat de konuşurum. Detaylarıyla. Alırız sözleri, osmanlıcasıyla asıllarını okuruz, tercüme ederiz, ne demek istediğini açarız. İlim böyle olur. Ezbereden olmaz.
***
Mesele anlaşılmıştır. Yoksa biz İslam'a hizmeti olan, bu yolda çile çekmiş insanları haşa ve kelle ayıplamak bize mi düşmüş yav. Ama bir hatadır olmuş işte. Bu hatada da ısrarcı olmamak lazım. Anzak değil de Kanzakdı... Bize ne. Anzak olsun olmasın burada "Hıristiyan mazlumlar" denmiş. Müslüman olmayan şehid olur mu? Mesele budur. Biz onu konuşuyoruz. Kafanız karışmasın diye herşeyi okumaya, araştırmaya kalkmayınızı tavsiye ediyoruz. Burdan bu konuya girdik. Eğerki önüne geleni okursan yanlış yapma, yanlış mana verme ihtimalin kuvvetlenir."
|