Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Kudüs Soruyor: "Müslümanlar neden çok uzakta?"
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 14:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 16:59
Mesajlar: 308
KUDÜS SORUYOR:"Müslümanlar neden çok uzakta?"

Ümran Yaka

Resim

Hayret ve şükür makamında bir sahur vakti çıkılan Kudüs yolculuğu üzerinden bir hafta geçmişti ki “artık kalemi elime alıp notlarımı toparlamalıyım” dedim.

Hayatımın en hüzünlü günlerine bir selam gibi doğuveren ikramdır Kudüs. Hayırlı bir milat olsun duasıyla vurdum kendimi yollara zamanın durduğu şehre doğru. Dünyanın kalbine, selam yurduna…

Ramazanın son günlerini ve bayramı Kudüs topraklarında geçireceğiz inşallah. İki saatlik uçuştan sonra Tel Aviv Ben Gurion havaalanındayız. Saatler süren pasaport kontrolü, sorgu vs.. derken nihayet gün yüzüne çıkabiliyoruz. Tel Aviv’den çıkıp Filistin’in Akdeniz’e açılan kapısı Osmanlı şehri Yafa’ya ilerliyoruz. Mahmudiye Külliyesi, Hasan Paşa mescidini ziyaretle programımız başlamış oluyor. Rehberimiz oldukça başarılı; duyarlılığı, donanımı, aktivasyonu, motivasyonu ile grubu canlı tutabiliyor.

Tel Aviv-Kudüs arası iki saatlik mesafe. Yol boyu ilerlerken Yahudi ve Müslümanlara ait yerleşim bölgelerinden geçiyoruz; hiç bilmeden de ayırt edilebilecek yerleşkeler…Müslümanlarınki yoksul görünümlü ve şehir havası yok, Yahudilerinki ise iyi şartlarda ve bir şehir görünümünde!

Kudüs’e adım adım yaklaşırken sağlam ve direngen buldum kendimi; bir o kadar da heyecanlı ve meraklı.

Kudüs’teyiz… Hayret ve şükür makamındayım hala…

Şehri çevreleyen dört km uzunluğunda yirmi metre yüksekliğindeki Kudüs surlarının Kanuni Sultan Süleyman Caddesi’ne bakan tarafından ilerliyoruz. Nihayet Kudüs kardeşlerine, kardeşleri de Kudüs’e kavuştu.

Rivayete göre Hz.Ömer Kudüs’ün fethi günü Mescid-i Aksa’da mescid namazı kılıyor. Öğle namazı için Bilal kalkıp ezan okuyor ki Peygamberimizin vefatından sonra hiç ezan okumamış. Herkes aşk ile ağlamakta. O an;

“Sen bu fethi istiyordun ya Resulallah. Ve işte biz şehri fethettik. Kudüs kardeşlerine kavuştu” dendiği andı.

Kudüs surları boyuna ilerleyip Şam kapısından eski Kudüs’e giriyoruz. Ve sanki durdu zaman bir tünelden içeri giriverdik. Taş yapının insan ruhu üzerindeki etkisine şahit oldum, mimariye hayran kaldım. Parke taşlı sokaklar, avlular, çarşılar, cumbalı evler...her an bir sürprizle karşılaşacakmışız izlenimini veren yolumuz bizi İsrail güvenlik(!) kontrolünden geçirdikten sonra nihayet El-Aksa’ya ulaştırdı. Tadına vara vara usuldan hızlıca gelip durduk işte Harem’de, Beyt’ül-Makdis’de. İşte karşımda Kubbetü’s-Sahra. Hayretim ve şükrüm artıyor…

Ve Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa…Peygamberlerin tarihi, peygamberimizden izler, Kudüs’de ilk günümüz, ramazan 28, Dünya Kudüs haftası…Sağlam ve direngenim hala çok şükür…



Mescid-i Aksa’da iftar, akşam ve yatsı namazları…Ve kunut…

İftara dakikalar var. Rüyada gibiyim. Kur’an ve namaz hayatlarının merkezinde Filistinli Müslümanların. Ve itikaf geleneği çok yaygın. El-Aksa avlusunda Emeviler döneminde yeraltına inşa edilmiş Mervan Mescidi itikaf için çok uygun bir mekan. Hasılı yerin altı, üstü, hemen her yerde hayatın merkezinde Kur’an, namaz ve itikaf var. Uzun uzun kunutlar var sonra sabah ve vitir namazlarında. Hissiyat var, ruh var. Teravih namazında imamın kıraati peygamberleri El-Aksa’ya indirdi ve resul miraca yükseldi adeta. Hayatım boyunca namazdan bu denli lezzet almadığımı fark ediyorum, namaza bu denli aşk ve istek duymadığımı sonra. Kudüs göklerine bakıyorum sevinçle ve umutla. Çocuklar gibi seviniyorum namaz kılacağımız için.



El-Aksa’da Cuma namazı…

Ramazanın son cuması. Kudüs haftası tüm dünyada aynı zamanda. İmam hutbesini okumakta. Sanki orada olduğumuzu biliyormuş gibi üç kez tekrarladı şu cümleleri: “Buradan çıkıp gideceksiniz. Giderken yüreklerinizi burada bırakıp öyle gidin.”

Evet, öyle olmalı gerçekten. Buraya gelmek Allah’la ahitleşmektir zira. Bedel ister. Kudüs’ü doğru okumak gerek. Filistinliler ümmet adına bir bedel ödüyorlar. Bu, bir ümmet meselesidir. Kudüs bir yaşam biçimidir. Her birimiz yaşadığı yere Kudüs duyarlılığını taşımalıdır. Kudüs bir çizgidir ve hayatımızda bu çizginin oluşması gerekir.



Kudüs’de bayram…

Arife gecesinden başlayan bayram coşkusu tekbirlerle El-Aksa’ya ve tüm Kudüs sokaklarına taştı. Çoluk, çocuk ölümle dost olmuş, diri ve özgür ruhlu Filistinli Müslümanlar bayramı da bayram gibi karşılıyorlar. Her şeye rağmen. Bayram günü El-Aksa görülmeye değerdi, sabahın o saatinde çocuklarıyla birlikte mescide gelen Müslümanlardaki coşku tarif edilemez. Hayatımın ilk gerçek bayramıydı yaşadığım. Başka söze ne hacet. Balon ve şeker dağıttığımız çocuklardaki çekingenlik yerini sımsıcak tebessümlere bıraktı. Ümmetin evlatlarıydı onlar ve bizler kavuşmuştuk birbirimize.

El-Aksa’ya veda edip bayram ziyareti için Buhari’nin torunlarından bir muhteremin evine gidiyoruz. Diyor ki bize ziyaretimizde: “Müslümanlar ne kadar çok, neden daha çok gelmiyorlar Kudüs’e?” ve ekliyor vedalaşırken: “dua edin bizim için.”



Kudüs’de adım adım…

Tarihi M.Ö. 4. bin yıla kadar uzanan davetin, fetihlerin, işgalin canlılığını ve hareketliliğini koruduğu Kudüs’ün tarihine yolculuk eyleme, umuda, sabra çağırır insanı. Surlar boyunca yürüyüp Şam ya da Babü’z-Zehra’dan eski Kudüs’e girmek zaman tünelinden içeri girivermek gibi bir şey. Başka bir ruh hali, başka bir hissiyat…Üç semavi dinin kutsalı paylaşılamayan yurtta El-Aksa çevresindeki tarihin izlerini sürerken kesme taşlı yapısıyla yeraltına inşa edilmiş Mervan mescidindeki mütevazılığa teslim olup Meryem mabedinde tefekküre dalmışken anlık geçişlerle çile yolunu adımlamak; Kıyamet kilisesinden çıkıp hemen yanındaki Ömer mescidine uğramak; ağlama duvarında dindar Yahudiler ibadet ederken, Burak mescidinde dua etmek; Zeytin dağına çıkmak; Lut gölüne inmek; deniz seviyesinden 400 m aşağıda Eriha’da bulunmak; çölün ortasında Osmanlı’dan kalma Musa Külliyesi’nde, Emeviler döneminden Hişam’ın sarayında gezinmek; Hz.İsa’nın doğduğu şehir Beytüllahim’de olmak; direnişin kalesi, ümmetin gücünü ve izzetini temsil eden El-Halil’de tanklara taşlarıyla kafa tutan delikanlı çocukların başını okşamak; tek başına bir ümmet Hz.İbrahim’in muvahhid duruşunu hatırlayıp, Al-i İmran tarihinden izlere tanıklık etmek, Hz.Davud’un kabrinde dua etmek…Doğu ve Batı arasında Kudüs’ü yaşamak…Doğu ve Batı arasında gidip gelmek.

Bir duruş, bir aksiyon, bir tercih olan Kudüs’de dünyanın kalbine doğru adımlar atarken aslında kendimize attığımız adımları fark etmektir bu gidiş gelişler.


Yahudi yerleşim… Kazı çalışmaları… Hoşgörü(!) Müzesi…

Yol boyu ilerlerken yerleşim yerleri ayırt edilebiliyor. Müslümanlara ait yerler yoksul görünümlü ve şehir görüntüsüne sahip değil. Yahudilerinkinin nasıl olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek.

El-Aksa’nın bir km. yakınında Müslüman bırakmamak gibi bir hedefi uygulamaya koymuşlar. Aksa’nın hemen yakınında Silvan mahallesinde (Davud’un şehri olarak bilinen bölge) otuz Yahudi yerleşkesi bu planın bir parçası. Aksa’nın altında devam eden güya Süleyman mabedine ulaşmayı düşündükleri kazıların nihai hedefi El-Aksa’yı kaldırıp burada bir Yahudi sinagogu inşa etmek. İlginçtir 1967’den beri devam eden kazılara rağmen kendi tarihlerine ait hiçbir ize rastlanmamıştır.

Olmert’e göre El-Aksa’daki kazı çalışmalarının amacını, yıkılmış bir yolun yeniden inşasıdır ve çalışmalar hiçbir İslami esere zarar vermemektedir.

Sahabi, tabiin ve İslam alimlerinin kabirlerinin bulunduğu mezarlar kaldırılmak isteniyor. Zira hoşgörü müzesi kuracaklarmış bu alana. Tüm bu planları için binlerce ev yıkımla karşı karşıya. Zaten bin bir güçlükle verdikleri ev ruhsatını keyiflerince yok sayabiliyorlar.



Hayatımın miladıdır inşallah Kudüs…

Zaman kavramını yitirmiş gibiyim, zira zamanın durduğu şehirden "bedenen" döndüm. Dönüş yolunda saniye saniye tüm yaşadıklarımı hatırlarken buruk bir tatla yetim çocuğunu zalim, acımasız bir üvey anne eline bırakmış gibi hissettim ve yüreğim yandı, yanıyor, yanmalı..."Welcome to Istanbul" logosuyla karşılaşmak, sanki rüyada gibi geçen dört yoğun günün ertesinde Samsun sabahına uyanmak çok anlamsız geldi. Şimdiden özledim Kudüs göklerini, Aksa'nın avlusunu, kardeşlerimi...Hala oralardayım ve hep orada kalırım inşallah. "Kudüs hayırlı bir milat olsun" duasıyla çıkmıştım yola şimdiden bu ruh halini ziyadesiyle hissediyorum. Olmazı olur kılan rabbim Samsun'un taşrasından kendi imkanıyla gelebilmesi zor görünen kulunu alıp fırlatıyor Kudüs'e. Hayret ve şükür makamında kalıveriyorum. Yeni baştan ihya olmuş gibiyim. Tüm gezi boyunca gördüklerim, duyduklarımla karmakarışık oldu aklım. Şahid olmak yordu, bilmek acıttı. Gazeteci ağabeyimizin anlattıklarının ağırlığı üzerimdeyken bayram sabahıma Ankebut suresinin ikinci ayeti nazil oluverdi:

"İnsanlar hiç imtihan edilmeden 'iman ettik' demekle bırakılacaklarını mı sandılar?" sarsıldım. Sağımda, solumda, en yakınımdaki kardeşlerime gıptayla bakakaldım, kendi hallerine terk edilmiş, topyekün verilecek bir sınavı tek başlarına göğüsleyen bu yüce ruhlar karşısında ezildim. Samimi, güleryüzlü, cömert kardeşlerimle bayramlaşmanın coşkusu bir nebze olsun ferahlattı. Hayatımda ilk kez "bayram" yaşadım.
Kıldığım namazdan bu denli lezzet almamıştım, namaza bu denli aşk ve şevk duymamıştım. Peygamberlerle, efendimizle birlikte kılıyormuş gibi hissetmemiştim hiç.
Artık Kudüs sözden öte mana ve ruh boyutuyla sevdamdır. Meğer ben bugüne kadar sadece Kudüs'e sevdalı olduğumu, Kudüs'ü dert edindiğimi sanıyor imişim. Oysa ayne'l-yakin vaki olduğu üzere asıl şimdi gerçek sevda ve derdim oluverdi.Yirmili yaşlarımın heyecan ve mücadele ruhunu hissediyorum.

Mescid-i Aksa davası, yalnız Filistin’in değil tüm İslam ümmetinin davasıdır. Ümmet altmış yıldır yardım gönderiyor fakat ne yaptık acaba Kudüs’de? Başka hal çareleri üretmemiz gerek. İsrail işgal ve planları karşısında sağlam, samimi ve devamlı çabalara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Ramazan hocamızın duasına yürekten katılıyorum; "rabbim bizlere özgür Kudüs yolunda şehadeti nasip etsin." Bu aciz kulu da bu yolda hizmetçi kılsın inşallah, bu yoldan ayırmasın.

Şimdi özlemekteyim Kudüs’ü, orada geçirdiğim bereketli, istifadeli, eğitici ve yoğun günleri ve geceleri. Selam olsun Kudüs duyarlılığıyla bizleri koşturan rehberimize ve grubumuzdaki tüm dostlara…

Diğer Resimler:

http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=2248


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye