Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: "Değişim Sürecinde Toplumun Eğilimleri"
MesajGönderilme zamanı: 23.12.08, 22:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 275
Ali Bilge Açıklıyor: "Değişim Sürecinde Toplumun Eğilimleri"

05/05/2005

Ömer Madra: Bahara biraz milliyetçi gerginliklerle girdik. Biz biraz Türkiye’nin genel durumunu konuşalım, ekonomik açıdan özellikle. Pollmark’ın yaptığı bir araştırma vardı galiba?

Ali Bilge: Pollmark bir araştırma şirketi. 2003 yılının ortasından itibaren Türkiye gündemi ve siyasi eğilimler üzerine iki aylık aralıklarla araştırma raporu yayınlıyor. En son rapor Nisan başında açıklandı. Bu araştırma şirketinde öğretim üyeleri var, söz konusu araştırma ODTÜ’den Prof. İhsan Dağı koordinatörlüğünde yapılmış. Rapor hazırlanırken Türkiye’nin 12 ilinde, 3302 kişi ile yüz yüze görüşmeler yapılmış. Görüşmeler 31 Mart ve 2 Nisan tarihlerinde olmuş. Siyasal eğilimlerin nasıl bir değişim gösterdiğini ölçmek için pek çok soru sorulmuş, aynı zamanda Türkiye gündeminde yer alan pek çok konuya dönük sorular da yöneltilmiş. Çok fazla soru var, çarpıcı bulduklarımı aktarmak istiyorum. Örneğin bir seçim olması durumunda partilerin oy dağılımına bakalım: Olası bir seçimde dağılım şöyle: AKP %33.7, CHP % 10.3, MHP % 6.9 , DYP % 6.6, Dehap %4. 5, ANAP 3.2, Saadet Partisi %1.9, Genç Parti % 1.2, diğerlerinin toplamı ise %3.8’dir. Kararsız seçmen oranı yüzde 19.1, hiçbir şekilde oy vermeyeceğini belirten seçmen de %9, yani neredeyse %30 civarında oy vermeyeceğini belirten ve kararsız olan seçmen bulunuyor.

Bunlar dağıtıldığı takdirde AKP’nin %46.6’ya, CHP’nin de 14.3’e, MHP’nin 9.6’ya, DYP’nin 9.2’ye çıktığı görülüyor. Hükümetin Mart ayındaki performansını toplumun %36’sı başarılı bulmuş, başarısız bulanlar %50. AKP’ye oy veren seçmenin %63’ü hükümeti Mart ayında başarılı bulmuş.

ÖM: Peki şimdiki başarısız bulma oranı ile daha önceki oranla kıyaslamışlar mı? %50 yükselme eğilimi mi göstermiş?

AB: Evet. Performansında etkili olan en önemli faktör ekonomi politikalarındaki başarı düzeyi. Hükümetin ekonomi politikalarını başarılı bulanların oranı %45 düzeyinde iken, başarısız bulanların oranı 49’a ulaşmış durumda. Hükümetin Irak politikasını başarılı bulanlar %29, başarısız bulanlar ise %57 civarında. Burada da bir başarısızlık görülüyor. AB üyelik çalışmalarındaki hükümetin performansı toplumun %52’si başarılı buluyor, %37’si ise başarısız değerlendiriyor. Yolsuzlukla mücadelede hükümeti başarılı bulanlar %48, başarısız bulanlar da %47, başa baş bir durum var. Fakirlikle mücadelede başarısız görülüyor, yolsuzlukla mücadelede başa baş görülüyor. Kırsal kesime yönelik politikalarında da hükümet başarısız bulunuyor. “Hükümetin 2.5 yıllık performansı, toplumsal beklentileri ne düzeyde karşılıyor” şeklinde bir soruda dağılım şöyle: toplumun büyük bir kısmı, AKP’nin beklediğinden daha başarılı olduğunu belirtenlerle, beklentilerini önemli ölçüde karşıladığını belirtenlerin oranı %42’yi buluyor. Başarısız bulanlar ise %39. Yani pek çok soruda başa baş bir durum var. Ancak hükümetin başarısız gidişatına yönelik bir eğilim de gözlemleniyor.

ÖM: Başarısız olduğuna dair kanaatte bir yükselme görülüyor öyle mi?

AB: Evet. Özellikle Aralık ayından itibaren yaşanan gelişmeleri değerlendirdiğimizde başarısızlık yüzdesi daha fazla artıyor ama bu böyle çok keskin de değil. Aslında seçmenin ciddi bir uyarı yaptığı anlaşılıyor.

ÖM: Irak politikasının başarılı ya da başarısız bulunması nasıl oluyor?

AB: Özellikle Irak konusunda izlediği politikayı başarılı bulanların oranı %29, başarısız bulanların oranı ise %57 civarında. 3 Mart tezkeresinin ret edilmesine ilişkin sorular da soruluyor, toplumun geniş kesimleri 3 Mart tezkeresinin reddini onaylamaya devam ediyorlar.
Ekonomiye ilişkin geçen seneye ilişkin mukayeseler de şöyle: 2.5 yıllık AKP iktidarı döneminde maddi durumunun değişmediğini belirtenlerin oranı %44.5, iyileştiğini belirtenlerin oranı %22.5, maddi durumunda gerileme olduğunu belirtenlerin oranı 27.5. Ancak maddi durumunun değişmediğini belirten seçmen oranı %44.5 olmasına karşın, bu kesime mensup olanlar, aynı zamanda “bu yıl geçen yıla göre daha iyi olacak” diyor. Henüz maddi durumlarda iyileşme söz konusu değil, hâlâ iyileşme beklentisi devam ediyor. İyileşme beklentisi bitmiş değil.

ÖM: Hatta gerileme oldu diyenler var.

AB: Evet, mesela “ekonomik kriz bekliyor musunuz?” diye sorulmuş, kriz bekleyenler %38, kriz beklemeyenlerin oranı ise %50. Seçmene, “Sezer’den sonra kim cumhurbaşkanı olmalı?” diye bir soru sorulmuş, Recep Tayyip Erdoğan 13.3, “yine Sezer olmalı” diyenler 12.3, “Arınç olmalı” diyenler 10.2, “Gül olmalı” diyenler 6.1.

“Erdoğan, cumhurbaşkanlığına mı geçmeli, başbakanlık görevine mi devam etmeli?” sorusuna gelen yanıtlara şöyle; toplumun %63.2’si Erdoğan’ın başbakanlığa devam etmesini istiyor. Cumhurbaşkanı olmasını isteyenler 15.5. Bu soru AKP’li seçmene sorulduğunda da , AKP’lilerin %66.5’i Erdoğan’ı başbakan olarak görmek istiyor, sadece %29’u , cumhurbaşkanı olarak görmek istiyor.

Diğer bir sonuç da şu: Nevruz kutlamaları sırasındaki Türk bayrağı yakma girişimine ilişkin devletin gösterdiği tepkiyi seçmenin %61’i yetersiz bulmuş.

ÖM: Bu önemli. Çok güncel bir olaya yönelik soru.

AB: Yeterli bulanlar %30 civarında. AKP’liler içinde hükümetin gösterdiği tepkiyi yeterli bulanlar %38, yetersiz bulanlar %56. AKP içinde de hükümetin yetersiz olduğunu düşünenler var. Buna karşın Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yapılan gösterilerde polisin tutumunu olumlu bulanların oranı 25.5, olumsuz bulanların oranı 63.4. Yani bayrağın ne kadar önemli bir provokasyon simgesi olduğu görülüyor. Halk, polisin kadınlara tavrını onaylamıyor, ama bayrak yakma olayında da devletin tepkisini yetersiz buluyor.

ÖM: Aslında bu ikisi arasında bir çelişki de görülmüyor.

AB: Polisin kadın göstericilere tavrını olumsuz bulanlar yüksek, ama Nevruz kutlamalarında hükümetin gösterdiği tepkiyi ise yetersiz buluyor.

ÖM: Bu ne demek?

AB: “Bayrak yakanlara karşı daha sert davranmalıydı, ancak polisin kadınlara olan tavrı da, bu kadar sert olmamalıydı” diyor.

Avi Halugua: Verilebilecek en üst sınır cezalar veriliyor. Hem de 18 yaşında olmamalarına rağmen, bilirkişi raporuyla 18 yaşında gibi yargılanmalarına karar verildi.

AB: Halk bayrak yakma girişimi karşısında hükümeti yetersiz buluyor, “daha sert olmalı” diyor ama kadınlara yapılan tutumu da onaylamıyor. Mesela “demokratikleşme ve insan hakları reformları terörün artmasına yol açıyor mu?” diye bir soru sormuşlar, %50.6’sı “hayır, teröre yol açmıyor” diyor.

“Erken seçim olsun mu?” diye bir soru var, seçmen erken seçime olumsuz yaklaşıyor, %64.6 “erken seçim olmasın” diyor.

AB üyeliği için bir referandum yapıldığında nasıl oy verirsiniz sorusuna seçmenin %63.5’i “evet”, %29.6’sı “hayır” diye diyeceğini belirtiyor. Burada bir düşüş söz konusu.

ÖM: Ama dramatik bir düşüş de değil galiba?

AB: Evet ama bir düşüş yaşanıyor. Bu düşüşte, Avrupa’dan gelen olumsuz tavırların ve hükümetin içinde bulunduğu rehavetin etkisi olduğu anlaşılıyor. Nitekim şöyle bir soru da var:“Türkiye’nin 17 Aralık 2004’te AB üyelik müzakere tarihi aldıktan sonra, rehavete kapılarak, reformları bitirdiği yolunda eleştiriler yapılıyor. Bu eleştirilere katılıyor musunuz?” diye soruyorlar. Bu eleştirilere %32.8’i “evet” diyor, %46.4’ü “hayır” diyor.

ABD hakkında pek çok soru sorulmuş bu ankette. İçişlerden dışişlere kadar uzanan sorular var. Mesela, “Seka fabrikasının devrini nasıl karşılıyorsunuz?” sorusuna olumlu yanıt verenler daha fazla, olumsuz karşılayanlarla olumlu karşılayanlar neredeyse yarı yarıya.

SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrini %66’sı olumlu buluyor. Şöyle bir soru var, “bugüne kadar gasp ya da kapkaç olayı karşılaştınız mı, ya da ailenizden karşılaşan, maruz kalan oldu mu?” diye soruluyor, “evet” diyenlerin oranı %31.6, toplumun 1/3 böylesi olaylarla karşılaşmış. “Ceza kanununa ilişkin, hırsız, gasp ve kapkaç suçlarına karşı düzenlemeler hakkında bilginiz var mı?” sorusuna %60’ı “bilgimiz yok”, “gelin-kaynana programları yayından kaldırılmalı mı?” sorusuna “Evet” diyenler %83. “Fikrim yok” diyenler %3.7, “hayır” diyen %13.2.

ÖM: Bu da son derece ilginç ve çarpıcı bir haber.

AB: “Sol siyasetin liderliği için uygun kişi” % 23.3’le Deniz Baykal gözüküyor, Karayalçın % 5.6, Mustafa Sarıgül %10.2, Kemal Derviş %3.2.

“Din ibaresi nüfus cüzdanından kaldırılmalı mı?” sorusuna “Hayır” diyor toplumumuz %77.2 ile. “Din dersleri zorunlu olmaktan çıkarılmalı mı?” sorusuna da “hayır” diyor. “Ermeni soykırımı AB’ye girmek için bir şart olarak ileri sürülürse Türkiye üyelik için bunu kabul etmeli mi?” 82.1 ile “hayır”. İzninizle , ABD içerikli sorulara gelmek istiyorum.

ÖM: ABD ve Türkiye ilişkileri üzerine mi, yoksa genel mi?

AB: Genel ABD dosyası. “Kişi olarak Bush hakkında nasıl bir kanaate sahipsiniz?” %81.5 olumsuz. “Bill Clinton hakkında nasıl bir kanaate sahipsiniz?” %45.1 ile olumlu, %40.6 ile olumsuz. Baba Bush hakkında da bir kanaat var, %73.9’la olumsuz. Reagan hakkında bile sormuşlar %49.5 olumsuz kanaate sahipmişiz. Bush’un politikaları hakkında ise %79.8 ile olumsuz kanaat sürüyor, “Irak savaşından sonra ABD hakkındaki kanaatiniz ne yönde değişti?” sorusuna “olumsuz yönde” diyenler %86. “ABD halkı ile ilgili genel olarak nasıl bir kanaate sahipsiniz?” olumsuz diyenler %53.4, olumlu diyenler 24.5. “Amerikan vatandaşları Türkiye’den sınır dışı edilse bunu nasıl karşılarsınız?” %60’ı olumsuz karşılıyor.

ÖM: ABD’nin Türkiye’deki üsleri ile ilgili bir soru var mı?

AB: Şöyle bir soru var: Amerikalı biriyle aynı işte yan yana çalışıyor olsanız bunu nasıl karşılarsınız? %65 olumlu karşılarmış. Amerikalı biriyle aynı mahallede komşu olsanız? sorusuna, %65 olumlu karşılarım diyor. Sonuçta Amerikan politikaları ve Bush yönetimine karşı olumsuzuz ama Amerikalılarla bir derdimiz yok. Ailenizden ve yakın akrabalarınızdan bir erkeğin Amerikalı bir bayanla evlenmesini nasıl karşılarsınız? %48.7’si olumlu demiş.

ÖM: Yani sorun Bush ve yönetimi ile ilgili gözüküyor.

AB: Evet. “Türk hükümeti ile ABD hükümeti arasındaki ilişkiler güçlü mü, zayıf mı?”, %63.6’sı zayıf olduğunu kabul ediyor. Amerika ile ilişkiler geliştirilmeli mi? “Evet”, burada %49’u geliştirilmeli, %38’i “hayır”, %12’si “fikrim yok” diyor.

“Türk hükümeti Irak konusunda ABD ile ortak hareket etmeli mi?” %72.5 “hayır” diyor. “Suriye konusunda ABD ile ortak hareket etmeli mi?” %66.3’ü “hayır” diyor. “İran konusunda ABD ile birlikte hareket etmeli mi?” %70.3’ü “hayır” diyor.

ÖM: Oldukça net bir tablo, uluslararası platforma, alana bakışta, halkın ABD’nin emperyal politikalarına genelde karşı çıkılmakta olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor.

AB: Mesela “bugünden baktığınızda 1 Mart 2003 tarihindeki TBMM, ABD askerlerinin Türkiye’de konuşlanmasına izin vermeli miydi?” sorusuna, %73.6 “hayır” diyor, yani buradaki tavır net bir şekilde devam ediyor.

ÖM: Oldukça düşündürücü, beklenmedik fazla bir şey yok.

AB: Evet. Demokratikleşmeyi hazmetme sürecinde ortaya çıkan provokatif olaylara karşı, geçmişe dönük hassasiyetlerin geçerli olduğu, ancak yeni dönemi de tümüyle reddetmeyen bir tavır söz konusu. Değişimde, %50- %50 dengesi var, yarı yarıya bir durum. Nazik bir denge. Bir yandan kadınların dövülmesinin yanlış olduğunu söylüyor, ama bir taraftan “bayrak yakma eğiliminde devlet daha sert davranmalıydı” diyor. Bu, çok hassas bir süreçten geçtiğimizi gösteriyor. Hükümetin ve değişimin yanlılarının AB sürecinde bugüne kadar atılan adımların arkasında durma gücü, becerisi ve pozisyonu ile değişim karşıtları arasındaki mücadelenin ne kadar hassas bir seviyede devam ettiğini gösteriyor. Bir anda bir takım ataklarla zemini daha demokratik bir platoya çekebiliyorsunuz, ama bazı milliyetçi ataklarla bunu tam tersine çevirebiliyorsunuz. Değişim ve AB karşıtları aylardır sürdürdükleri çalışmaları bir noktada sahaya dökmüş durumdalar. Aslında bunlar, 17 Aralık’tan sonra beklenen gelişmelerdi; bu kesimlerin karşı hareketlerde bulunması doğal olarak bekleniyordu; ancak hükümetin ve demokratik kamuoyunun, medyanın duruşu son derece önemli. Türkiye bir Orta Avrupa ülkesi değil, pek çok özgünlüğü ve sorunu olan bir ülke. Kadınların dövülmesini onaylamıyor, yanlış buluyor, ama “hükümet Mersin’deki bayrak yakma konusunda daha sert davranılmalıydı” diyor. Böyle hassas bir durum var.

ÖM: Önümüzdeki dönem için epey ışık tutacak ve tartışacak konu da çıkıyor önümüze.

AB: Olabildiğince hızlı verdim anket sonuçlarını ancak ABD hakkında şaşırtan bir şey yok, hükümette ciddi bir aşınmayı gösteren izler var, esas mesele linç girişimleri ve bu girişimlere karşı gösterilen ve geliştirilen devlet, millet ve hükümet tavrıdır. Durumun çok hassas olduğu anlaşılıyor.

(11 Nisan 2005 tarihinde Açık Radyo’da yayınlanmıştır.)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 9 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye