|
Üçüncü Yahudi Reich’ı İsrail
Gazze’de Cumartesi günü yüzlerce masumu katleden İsrail’in “kan dökmeden var olmayacağını” söyleyen Hamit Amir uyardı: Sıra Türklere, İranlılara ve Araplara geliyor.
***
YAHUDİ ÜÇÜNCÜ REICH’I
Hamit Amir
Gazze Şeridi’nde 27 Aralık Cumartesi günü İsrail’in işlediği pornografik toplu kıyım, bir kez daha Siyonist devletin Nazi tıynetini ortaya koydu.
Bu aynı zamanda cinayet, kabadayılık, cebir, saldırı, zalimlik ve suçla şekillenen Siyonist zihniyetin soykırım doğasını ve zalim çirkinliğini de bir kez daha vurguladı.
Daha da ötesi, İsrail’in zihinsel ve fiziksel olarak, Filistin halkına ve Orta Doğu’nun diğer halklarına karşı gerçek bir soykırım yürütebileceğini de gösterdi.
Aslında, İsrail’in imkansız olanın yani Filistin halkının imhasından İsrail’i durduracak hiçbir ahlaki kısıtlamanın olmadığı söylemek mümkündür.
Siyonizm açıkça Yahudi Nazizm’idir, sade ve basit. İsrail ordusu gerçekte “Yahudi Wehrmacht”tır. Yahudiler mukayese edilmeyi sevmeyebilirler ancak İsrail’in Nazi gerçekliği, açık bir yaz gününde güneş kadar barizdir.
Hiç şüphe yok ki, bu tüm Arap-Müslüman Orta Doğu’nun hükümetleri ve liderlerinin anlayıp özümsemesi gereken bir mesajdır. Kısa ve nettir: Eğer zamanımızın Nazilerini caydıracak kadar güçlü değilseniz, saldırıya uğrayacaksınız, köleleştirileceksiniz ve hatta yok edileceksiniz.
Yeni-Naziler, yani İsrail devleti için, Filistinliler, daha sonra Türklere, İranlılara ve bölgedeki diğer Araplara uygulanacak olan bir “test”ten başka bir şey değildir.
Kısaca, duvardaki yazı, eğer Müslümanlar ve Araplar Yeni-Nazilerin yayılmacı heveslerini caydıracak yeterli fiziksel güce sahip değillerse, Gazze’de Filistinlilere bugün olan onların başına da gelecektir, hem de birçoklarının düşünebileceğinden çok daha kısa süre içinde.
İnanması zor mu? O kadar emin olmayın. 1948’de, Siyonist liderler dünyaya istediklerinin sadece Yahudileri yeni bir soykırımdan koruyacak küçük bir sığınak olduğunu söylediler. Bu günün o “küçük sığınak” korumasız Filistin halkına aleni soykırım yapan bir Nazi-benzeri devlete dönüştü.
Abluka altındaki Gazze Şeridi’ndeki adamakıllı aç ve korumasız insanlara karşı yapılan öldürücü saldırı, orantısız güç kullanımının ödlek bir edimidir. Savunmasız ve sipersiz polis merkezine F16’lar ve Apache Helikopterleri’yle havadan yağan ölüm ve yıkım için başka ne denebilir ki?
Birçok İsrail liderinin bıktıracak şekilde söylediği gibi, İsrail sıklıkla Hıristiyanları temsil eden masumları öldürmekten imtina ettiğini iddia eder.
Eğer böyleyse bu, Nazilerin daha önce Yahudilere ve Yahudi olmayanlara karşı işlediği tüm suçların açık bir Yahudi doğrulaması olmalıdır.
Ayrıca savaşta dahi bir oran vardır, bu prensip İsrail tarafından nedensiz yere yok sayılır, bir Yahudi askerin ya da yerleşimcinin ölümüne karşı düzinelerce ya da yüzlerce ekserisi masum Filistinli ve Lübnanlı katledilir.
İsrail, Filistin halkının değil Hamas’ın düşmanı olduğunu söylüyor. Bu, Siyonist hasbara’nın (açıklama) başarısı hesaba katıldığında, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki Yahudi güdümündeki medya aracılığıyla, Filistin İslami Özgürlük hareketinin şeytanlaştırmasıyla batı dünyasında sempati kazanmaya yönelik büyük bir yalandır.
Aksi olsaydı, neden İsrail, Hamas’la ilişkisi olmayan milyonlarca Filistinliyi açlığa mahkum etsin ve abluka altına alsın ki?
Burada konuştuğumuz sıradan insanlar. Kıt kanat geçinen, gün doğumundan gün batımına kadar çocuklarının önüne bir dilim ekmek koyabilmek için çalışan insanlardan bahsediyoruz. Zaten Yeni-Nazi varlığının da öldürdüğü, sakat ve aç bıraktığı insanların da çoğunluğu bu kişiler.
Hiçbir şekilde sonuncusu olmayacak Kara Cumartesi katliamı, İsrail’in sadece kan dökerek yaşayabileceğinin lanetli bir kanıtıdır.
Kan dökmeden, komşularını tehdit etmeden, çocuklarını öldürmeden, evlerini yıkmadan, onlara işkence etmeden ve ısırmadan, İsrail, İsrail olamazdı. Bambaşka bir şey olurdu.
İsrail, insanlık için açık bir kanserdir. Eğer siz onu yok etmezseniz, o sizi yok eder. Bu acı gerçeği Orta Doğu’nun insanları bir an önce, iş işten geçmeden anlamalıdır.
Yürütülen kitle cinayetlerine rağmen, Gazze’deki soykırımdan İsrail tek başına sorumlu tutulmamalıdır.
İsrail’e Arap dünyasından gelecek olumsuz sonuçlar hakkında endişelenmeden Filistinlileri öldürebileceği izlenimini verdiği için hain Arap rejimleri de suçludur.
Mısır ve Suudi Arabistan gibi güçlü devletlerin Yeni Nazi devleti karşısında bu kadar ürkek ve güçsüz görünmesi gerçekten kınanması gereken bir durumdur.
Hepimiz onlarca milyar doların Arap çıkarlarını korumak için modern silahlar almak için kullanıldığını biliyoruz. Öyleyse, nerede Arap orduları? Nerede Arap hava kuvvetleri? Nerede Arap saygınlığı?
Emin olun Filistinliler çok uzun zaman önce Arap rejimlerinden umudu kesti ve bu rejimlerin kendilerini korumasını ya da onlar için savaşmasını beklemiyor. İlahi nihayette, kendi halkına yarar sağlamayan bir rejimin, Filistinlileri koruması ya da onların amacı için savaşması beklenemez.
Aslında tüm Filistinliler bu rejimlerden tüm istedikleri kendilerine karşı İsrail’le entrika çevirmeyi bırakmalarıdır. Çok şey mi istiyorlar?
Ancak gerçek mesaj Arap halklarına iletilmelidir, alenen ahlaken, siyaseten ve hatta insanlık olarak iflas etmiş rejimlere değil.
Temel işleri Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail adına insanlarına işkence etmek ve saldırmak olan bu nefret dolu despotlarından kurtulmak, Arap halkları üzerine dini ve ahlaki bir vecibedir.
Aksi takdirde Araplar, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın çöküşünden beri kötüden betere doğru gidişlerini sürdüreceklerdir.
ALLAH KENDİLERİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTEMEDİKLERİ SÜRECE İNSANLARIN DURUMLARINI DEĞİŞTİRMEZ.
|
