Mescidi Aksa muhafızı Şeyh Raid Salah:
Öldürdüğün Kudüs`e mi Ağlıyorsun?.
26-10-2009
Mescidi Aksa muhafızı Şeyh Raid Salah`ın son yaşanan gelişmeler karşısında dünya müslümanlarına sitem dolu seslenişi...
El-Asmai “استخذى” (boyun eğdi) fiilinin lafzında şüpheye düşünce hemzeli mi yoksa hemzesiz mi olduğundan emin olmak istedi. Dedi ki: el-Arabi’ye “استخذيت” mü diyorsun yoksa “استخذأت” mü dedim. El-Arabi: İkisini de demiyorum dedi. Neden? dedim. Çünkü Araplar “لا تستخذي” (boyun eğmez) dedi.
Demek Araplar böyleydi ey Araplar! Onlar boyun eğmeyi kelime olarak bile kabul etmezlerken şimdi ne oldu da vakıa da bile kabul eder hale geldiler.
İslami ve Arap sitelerinde İsrail’in şerefli Kudüs’e yaptığı saldırıları, Yahudi dini cemaatlerinin ihlallerini ve İsrail polisinin korumasıyla mübarek Aksa’yı kirletmelerini takip ederken ve El-Asmai’nin hikayesi aklıma geldi.
Bu Araplar değersizliklerine ve parçalanmışlıklarına rağmen daima onlardan olmakla övüneceğim kavmim ve izzetimdirler. Bu Müslümanlar susmalarına ve ihmalkar davranmalarına rağmen kardeşlerim, derinliğim ve uzantımdırlar. İsrail saldırılarını çokça kınamaları ve reddetmelerini ayıpladığımız bu kişiler, bugünlerde bu derece susmamış, bir nebze olsun konuşmuş ve sadece kınama bile olsa ses çıkarmış ve tavır koymuş olsalardı mübarek Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar ve ihlaller gerçekleşmemiş olurdu.
Bu Mescid-i Aksa’dır ey Araplar, ey Müslümanlar! O ne Filistinlilerin mülkü, ne sadece onların ilk kıblesi ve ne de peygamberimizin yürüdüğü yerdir. O Müslümanların ve Arapların Aksa’sı ve peygamberin dediği gibi insanların sadece kendisine yolculuk edebileceği en kutsal üç mescitten biridir. (Üç mescit dışındaki mescitlere yolculuk etmeyin: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim mescidim.)
Ben İsrail’in küstahlık, kibir ve ısrarcılığının bariz bir şekilde ortaya çıktığı şu dönemde ilk defa olarak ondan şüphelenmiyorum. Bu küstahlığın kaynağı, onun mübarek Mescid-i Aksa ve şerefli Kudüs’te olanlara karşı İslam ve Arap liderlerinin utangaç, mütereddit ve donuk konumlarını görmesidir. İş o raddeye varmıştır ki; İsrail Başbakan Yardımcısı Silvan Şalom’un 7.10.2009 Çarşamba günü “Kudüs üzerindeki egemenlik savaşı başladı” demiştir. Bu siyasi ya da askeri değil fiili egemenlik savaşıdır. Bunun en büyük görüntüsü, Yahudilerin mübarek Aksa’nın avlusunda dini törenler yapmaları ve dua etmeleridir. Böylelikle onlar, siyasi egemenlik adımından Aksa’yı Müslümanların namaz kıldığı, onların mescitleri ve ilk kıbleleri değil kendilerinin kilisesi ve ibadet yeri olarak gördükleri adıma intikal ettiklerini vurgulamış oluyorlar.
Sorumluluğu Ramallah’taki Filistin yönetiminin üzerine atmak bazı Arap ve Müslümanların hoşuna gidiyorsa ben bu kişilere bu liderliğin daha önce (1993 yılında) Oslo’da Kudüs’ten feragat ettiğini hatırlatıyorum. Bu yönetim Kudüs üzerinde yapılacak müzakerelerin nihai çözüm müzakerelerine kadar ertelenmesine karar verdiğinde Kudüs’ten vazgeçmişti aslında. İşte Oslo üzerinden 16 sene geçti. Bugün Kudüs coğrafya, nüfus, sınırlar ve alan olarak bile eski Kudüs değil. Hatta üzerinde müzakere edilebilecek bir şey kalmadı.
Bu yüzden bu ihmalkarların Kudüs için ağlamaya hakları yok. Onu onlar öldürdüler ve şairin dediği gibi onu ihmal ettiler:
Leyla’ya mı ağlıyorsun ki onu sen öldürdün Kutlu olsun ey kara sevdalı katil
Ey Araplar, ey Müslümanlar! Size ne oldu da ne tarihinizde ne de ahlakınızda olmayan bu korkunç konuma düştünüz? Siz şehirlerin gelininin iffeti kirletilir, onuru ve kutsallığı çiğnenirken durmuş bakıyorsunuz. Size ne oldu da boyun eğmeyi, dilenmeyi ve aşağılanmayı kabul ediyorsunuz. Sanki bütün bunlar bu zamanın Araplarının özelliği oldu. Oysaki onlar böyle değildiler.
Ey Araplar! Mühelhil Bin Rebia sizden biri değil miydi? Bu adam içki ve şehvet düşkünüydü. Ama kardeşi Kuleyb öldürülünce bütün bunları bıraktı ve tam bir uyanış sergiledi. Bir şiirinde şöyle demiştir:
Kılıç ve kalkanımdan soyunacak değilim Gece gündüzden soyununcaya dek..
Ey Araplar! Amr Bin Kulsum sizden değil miydi? Annesiyle birlikte Hire Kralı Amr Bin Munzir’e misafir oldu. Kralın annesi Amr Bin Kulsum’un annesini kullandı, ona misafirlik adabının dışında muamele edip onu aşağılayınca oğlu kızıp kalktı ve bin beyitlik bir kaside okudu.
Ey Araplar Antera Bin Şeddad sizden değil miydi?: Bana zillet içinde yaşam suyundan içirme Ama izzetle Ebu Cehil karpuzundan bile içerim Hayat suyu zillet içinde cehennem gibidir İzzetle cehennem bile en güzel menzildir
Ey Araplar! Kral babasına zulmedip toprağını işgal edip kavminin şerefini çiğnediğinde konuşan İmru’l Kays sizden değil miydi? Efendi, babasının mülkünü geri almaya çalışırken hizmetçisine şöyle demiştir:
Arkadaşım yolu onsuz görünce ağladı Anladı ki kayser peşimize düştü Dedim ki ona ağlamasın gözlerin Biz ya kral oluruz ya da ölürüz
Ey Araplar! Sizin ecdadınız Allah onlara İslamı ihsan etmeden önce böyleydi. İslamla izzet, saygı ve onurları daha da arttı. Size ne oluyor da bugün sadece boyun eğiyor, dileniyor ve yetimler gibi şerefsizlerin kapısında duruyorsunuz. Araplar ve Müslümanlar bilsin ki; Kudüssüz, Kudüs esir olduğu ve Aksa kirletildiği müddetçe onların ne onuru ne de saygınlığı kalır. Bugün Kudüs halkı ağlar ve Kudüs yas tutarken Müslümanlar ve Araplar gönüllerince gülebilirler mi?
Kudüs’ü kirlettiler, onurunu çiğnediler Gözlerine hiçlik ve ıstırap çöktü Sırma saçlarını kırptılar, minberlerini susturdular Kulaklarımız artık sağır oldu
Ey Mutasım diye bağırdı: Onur elden gidiyor Kahramanlar dedi ki: Uyu Mutasım öldü
Ey Araplar, ey Müslümanlar! Ne olursanız olun. İster yönetici, ister halk, kadın erkek, alim, hatip, yazar, basın görevlisi, sanatçı, sporcu.. Sizin her birinizin Kudüs’e yardım etme ve Aksa’yı savunmada önemli rolünüz var. Biliniz ki; Kudüs aşağılanır Aksa kirletilirken siz seyrederseniz Allah katında hiçbir özür beyan edemezsiniz.
“Mescid-i Aksa Haçlıların elindeyken gülmekten utanç duyuyorum” diyen Salahaddin değil midir? Siz nasıl olur da Kudüs yardım ister Aksa bağırırken içiniz rahat olur, yemeğin tadını çıkarır ya da yatağınızın keyfini sürersiniz?
Bizler Kudüs’ün bir gün geri alınacağından bir an bile şüphe duymuyoruz. İslam ve Arap ümmetine geri geleceği bugün uzak olmayacak. Aksa kardeşlerinin yanına Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’nin yanına dönecek. Ama Aksa’yı savunmak ve ona yardım etmekten vazgeçen milletlere ne oluyor?
Herkes görevini ve konumunun gereğini yerine getirsin ki liderlerimizden sessiz kalanları ve işbirliğine gidenleri Kudüs’e ve Aksa’ya yardım, Allah’a itaat ve vicdanlarımızı rahatlatmak için harekete geçirmeye mecbur edelim. Sloganımız da İmru’l Kays’ın sözü olsun: “Biz ya kral oluruz ya ölürüz. Ya Kudüs’ü geri alırız ya da ölürüz.
Allah işinde galiptir ama insanların ekserisi bilmez.
* Filistin İslami Hareket lideri Şeyh Raid Salah`ın 18.10.2009 tarihinde el Arabi gazetesinde yayınlanan bu analizi, Gülşen Topçu tarafından İsra Haber için tercüme edildi.
|