Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Çeçenistan İzlenimleri / Süleyman Ateş
MesajGönderilme zamanı: 22.10.09, 13:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 16:59
Mesajlar: 308
Çeçenistan İzlenimleri
Süleyman Ateş

suleymanates@gazetevatan.com


4 Ekim 2009 Pazar günü bir heyet halinde Çeçenistan’a hareket etmek üzere Atatürk Havalimanı’na geldik. Uçağımız rötarlı olduğundan 7 saat bekledik. 19.10’da havalandık. 2 saat 15 dakika sonra Nalchick Havaalanı’na indik. Çeçenistan’a henüz direkt uçak yok ama yakında başlayacakmış. Nalchick, Rusya Federasyonu’na bağlı Gabar-Balkır Cumhuriyeti’nin bir kenti. Buradan bizi birkaç araçla Çeçenistan’a götürdüler. Aradaki mesafe takriben 350 kilometre kadardı. Şoförlerimizin çoğu trafik polisiydi. Bizim arabayı kullanan genç, deli gibi sürüyor, bir taraftan da polise özgü kornayı çalarak ortalığı velveleye veriyordu.

Heyetimizde Hamdi Mert, Yavuz Bülent Bakiler, bir göz doktoru, iki avukat, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, bir köşe yazarı, Çeçen asıllı iş adamı Abdurrahman Bey, TV programcısı Seyfullah Türksoy, mihmandarımız Ziyaüddin vardı. Genç bir Çeçen olan Ziyaüddin, Marmara İlahiyat Fakültesi mezunuydu ve güzel Türkçe konuşuyordu. 5 Ekim Pazartesi günü saat 03.30’da Grozny’ye ulaştık. 1 yıl önce ibadete açılan Ahmet Hacı Kadirov Camii’nde namaz kıldık. Sultanahmet Camii modelinde yapılmış olan bu caminin mimarları, mühendisleri, ustaları Türk; mermerleri, avizeleri, halıları Türk yapımıydı.Şimdiki Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov’un babası Ahmet Hacı Kadirov, İstanbul’a gelmiş, Sultanahmet Camii’nde namaz kılmış ve kendi ülkesinde de böyle bir cami yapılmasını Allah’tan niyaz etmiş. 5 bin kişilik muhteşem cami, alttan ısıtmalı tesislere sahip. Avlusu sütunlar üzerine oturtulan galerileri, şadırvanı ve geniş çevresiyle şirin bir yapı.

Çeçenler 1992 yılında özgürlüklerini elde etmek için Ruslara karşı savaş başlatmışlar. Aslında müftü olan Ahmet Hacı Kadirov da savaşçıların safında ve Savaş Konseyi’nde yer almış. Birkaç yıl süren çatışmalar sonunda Ruslar, Çeçenlerin şartlarını kabul etmiş ve onlara 2001’de bağımsızlık sözü vermişler. Ama daha sonra dış güçlerin etkisiyle kışkırtılan kimi direnişçiler ikinci bir savaş başlatmış. Söylendiğine göre bunda Rus Gizli İstihbarat Servisi (KGB)’nin de parmağı varmış.

Çeçenistan’daki petrolü elden çıkarmak istemeyen Ruslar, bazı Çeçen savaşçılarını kışkırtmışlar. Yeniden savaş başlayınca Ahmet Hacı Kadirov, “Gerçi Rusya bize verdiği sözleri tam olarak yerine getirmedi ama kısmen de olsa isteklerimizi kabul etti. Nispeten özgürlüğümüzü elde ettik. Petrolümüzden pay alacağız. Bir antlaşma imzaladık. Müslümanlık’ta ahde vefa şarttır. Antlaşmaya sadık kalmalıyız” diyerek ikinci savaşa katılmamış. Sonra bu zat Rusya tarafından cumhurbaşkanı atanmış ise de bunu kabul etmemiş. Ancak Çeçen Meclisi tarafından seçildiği takdirde bu görevi kabul edeceğini söylemiş. Çeçen Meclisi kendisini oybirliğiyle cumhurbaşkanı seçmiş.

2004 yılında stadyumda bir töreni izlerken oturduğu yerin altına yerleştirilmiş olan bombanın patlamasıyla şehit olmuş. Bu kez oğlu Ramazan Kadirov, Rusya tarafından cumhurbaşkanı adayı gösterilmiş. Çeçen direnişçiler onu da kendi saflarına katılmaya çağırmışlar, aksi takdirde akıbetinin iyi olmayacağı konusunda tehditlerde bulunmuşlar. Bana anlatıldığına göre Ramazan Kadirov onlara, savaşın sadece ölüm getireceğini, bunun büyük vebal olacağını, savaşla bir yere varamayacaklarını, daha çok can kaybına sebep olacaklarını artık savaşı bırakıp barış yoluyla ülkeyi kalkındırmak gerektiğini söylemiş. Ramazan Kadirov, Çeçen Meclisi tarafından seçilip cumhurbaşkanı olmuş. Henüz 33 yaşında genç, enerjik, çalışkan, halkla bütünleşmiş ve dindar bir cumhurbaşkanı.

Ahmet Hacı Kadirov Camii’nde sabaha doğru kıldığımız gece namazının ardından Grozny’ye 40-50 kilometre mesafede bulunan bir kasabada yapılmış olan yeni bir caminin açılışına gittik. Saat sabahın 04.30’uydu. Ulema Meclisi Başkanı, biraz sonra da Ramazan Kadirov geldi. Ulema Meclisi Başkanı bir konuşma yaptı, onun Çeçence konuşmasını Ziyauddin Türkçe’ye çeviriyordu. Sonra bu zatın, “Allahım, ey kapıları açan, bize kapıların en hayırlısını aç” duasıyla camiye girdik. Ulema Meclisi Başkanı sabah namazını kıldırdı.

Çeçenler Şafii mezhebindendir. Şafiiler sabah namazının rükûundan sonra kunut ederler. İmamımız da ikinci rekâtın rükûunun ardından kunut duasını okudu. “Allahummehdini fimen hedeyt: Allahım, bizi doğru yola ilettiklerin arasına kat...” Duanın devamında, “Allahım bizi fasıkların, kafirlerin, zalimlerin şerrinden koru” şeklinde Allah’tan korunma niyaz ettiği şerli kesimler arasına Vahhabileri de katarak “Vel-Vahhabin” dedi (doğrusu Vahhabiyyin). Sabah namazında, hareketlerinde sertlik olsa da bir Müslüman grup aleyhine böyle beddua edilmesini garipsedim doğrusu. Çünkü kıble ehline beddua edilmez, onların ıslahı için dua edilir.

Ama onlar Vahhabi dedikleri aşırı radikal grupların, halkı savaşa kışkırttıkları, hükümete karşı isyana teşvik ederek bölücülüğe, yıkıcılığa, kan dökülmesine sebep oldukları görüşündeler. Çeçenistan’da tasavvuf ve tarikatın etkisi fazladır. Onlar tarikata karşı olanları yıkıcı, bölücü, fasık (yoldan çıkmış) ve fasid (bozguncu) görmektedirler. Duadaki bu cümle de radikallerin tasavvuf aleyhtarlığından ve terörü kışkırtmalarından kaynaklanmaktadır. Bunların sayısı git gide azalıyormuş. Radikallerin etkisinde bulunan dağdaki terörist gençlerin sayısı 100 kadarmış ama yine de fırsat buldukça terör operasyonları yapıyorlarmış. Yani dağlar karşıt gruplardan tam olarak temizlenmemiş. Ama söylendiğine göre terör hareketleri fazla değil. Ara sıra çeşitli yerlerde patlamalar olsa da korkunç bir durum yok.

Ramazan Kadirov tarafından, Kunta Hacı adlı bir mutasavvıfın annesi için yaptırılan türbenin açılışını yapmak üzere bir köye gittik. Büyük bir evliya olduğuna inanılan Kunta Hacı, Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya’da İslâm dininin yayılmasında rolü olan ve bölgede Kadiri tarikatını yayan bir mutasavvıf. Kunta Hacı, 1848’de babasıyla hac yolculuğuna çıkar. Bağdad’a uğrarlar. Kadiri yolunu, oradaki bir zattan yahut doğrudan Abdülkadir-i Geylani’nin ruhaniyetinden alır. 1850’de hac seferinden dönen Kunta Hacı, 20 yaşındayken Kadiri yolunda irşada başlar. Yıllarca süren Rus-Kafkas savaşının, soykırıma sebep olacağına, Müslüman halkın lehine bir sonuç vermeyeceğine inanan Kunta Hacı, direnmemeyi, Allah’a yönelmeyi öğütler. Halkı birleşmeye ve güçlendirmeye çalışan Kunta Hacı, onlarca yıl süren savaşta kan ve şiddet içinde boğulmuş olan halka sevgi ve merhamet duyguları aşılar. 1859’da ikinci hac seyahatine çıkan Kunta Hacı’nın, Şeyh Şamil’in esir düşmesinden sonra Mekke’den ülkesine dönmesiyle Kadiri tarikatı Çeçenistan’da süratle yayılır.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye