Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Neo-Osmanlılar ve Neo-Memluklular
MesajGönderilme zamanı: 20.10.09, 10:08 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Neo Osmanlılar ve neo memluklular

Eymen HALİD

El-Kuds el-Arabi

Çev. Ali ASLAN
haber10.com


2006 yılının Nisan ayında ünlü Türk yazar ve düşünür Hakan Albayrak’ın “İslam Birliği'nin Nüvesi Olarak Türkiye - Suriye Birliği” adlı meşhur kitabı yayımlandı. Yazar, bu kitabın Arapça tercümesini bana gönderdi, burada kendilerine teşekkürlerimi belirtmek isterim. Söz konusu kitabı okumaya başladığımda Türklerin bölgeye yönelik adımları şuan ki gibi henüz ortaya çıkmamıştı. Ben, bu toplumun iyi düşündüğünü, düşünürlerinin arkasından yürüdüğünü, çağının farkında olduğunu, Türkiye’deki yazar ve düşünürle Arap ülkelerindeki yazar arasındaki büyük farkın boyutunu anladım. Çağdaş dünyada, modern değerler dünyasında yazar ve düşünce sahiplerine özel bir saygı vardır. İnsanlar onun düşüncelerine saygı duyarlar; yöneticiler, liderler ve parti başkanları onun düşüncelerini dikkatle izlerler ve yol haritalarını çizerken onun rehberliğinden istifade ederler.

Ancak Memlûklular ülkesindeki yazara gelince, onun liderlerle sorunu vardır. Bizim ülkelerimizde, düşünme hakkı sadece liderler içindir, başkalarına bu hak tanınmaz. Düşünceyi sadece onlar üretirler. Onların aklından geçmeyen her türlü düşünce kesin yasak olup ceza ve kırbacı gerektirir.

Bu düşünceleri gündeme getiren Hakan Albayrak, aynı zamanda Arap kalemlerini de takip ediyordu. Dünyanın değişmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret ederek bu hususta fısıldayan sesleri araştırıyordu. Bir gün beni yazdı; ara ara yazı yazdığım Al Kuds Al Arabi’ye değindi. Açıkça ve sıkılarak belirteyim ki, ülkemdeki yerimin, etkimin ve gücümün azlığını, küçüklüğünü hissettim. Yüksek sesle insanların düşündüğü tüm toplumlarda yazarlar dikkate alınmaktadır. Ben kısık sesle düşünüyorum, çünkü çoğu zaman düşünce bizleri, demir parmaklıkların çevrelediği gibi kuşatma altına almaktadır.

Hakan Albayrak’ın kitabında en güzel olan hususu, çok önceden gündeme getirmiş olduğu kitabın ilginç başlığıdır. Hakan Albayrak kitabında, bugün açık bir biçimde devam eden süreçlere işaret etmektedir. Yazar kitabında Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri başlatmasını, aralarındaki sınırları kaldırmalarını, Türkiye, Suriye, İran ve Arap ülkelerini büyük bir bölümünü içine alacak iktisadi ve askeri sistemin kurulmasını ve önemli bir Ortadoğu gücü olmasını istemektedir. Aynı zamanda Yazar, bu büyük ittifaka İsrail’in asla dâhil edilmemesini belirtmeyi de unutmuyor.

İşte bugün Türkiye’nin yaptıkları, yazarlarının yayımladıkları teliflerde açıkça ortaya konanlardır. Hakan Albayrak bu kitabı yayımladığında Türkiye’deki siyasiler nezdinde saygıyla karşılanmıştır, onlara yakınlaşmıştır, fikri ve kültürel hayatta önemli bir rol eda etmiştir. İsrail’in kızgınlığına neden olan son filimde hiç kuşkusuz Hakan Albayrak’ın imzası vardır. Aralarında CNN televizyonunun da bulunduğu birçok basın kuruluşu kendisinden görüş almıştır.

Demek istediğim şu ki, Arap liderler, çağın Memluklularıdırlar. Sadece kendi makamlarını düşünüyorlar, onun için birbirleriyle ihtilaf ediyorlar, birbirleriyle savaşıyorlar. Arap liderler sabah uyandıklarında halkları için her hangi bir şey düşünmüyorlar, komşuları olan ülkelerle ilişkileri başlatmayı düşünmüyorlar. Arap liderlerinin büyük çoğunluğu sabah uykularından uyandıklarında güvenlikten sorumlu olan subaya vaziyetin idare edip etmediğini, hapishanelerin dışında kendilerine muhalefet eden birilerinin olup olmadığını ve kendilerini normalde hep öven gazetecilerin kendilerine kuşkuyla bakıp bakmadıklarını soruyorlar. Liderler, vaziyetin idare eder olduğunu öğrendikten sonra yemek yemeye, tatil köylerine gitmeye ve diğer lüks yaşamlardan her hangi birini sürdürmekten başka yapacakları bir işleri kalmıyor. Çoğu zaman liderler spor ve benzeri yaparak kameraları peşlerinden koştururlar. Ya da kahraman liderleri için halklarının isteksiz isteksiz söyledikleri marşları ve şarkıları dinlerler.

Ben yaşadığımız çağla Memlukluların son dönemlerindeki çağ arasında her hangi bir fark görmüyorum. O dönem ümmet doğal olarak Osmanlıları ülkelerimize girdiren ünlü Mercidabık’a ihtiyaç duymuştu ve Memluklu çatışmasına son vermişti. O dönemde saray çalışanları bir araya geliyor ve liderlerinin o gün sabah ve akşam öğününde ne yiyeceğini tartışıyorlardı. Tabi günümüzde de bu durum aynıdır.

Hakan Albayrak kitabında şöyle diyor: Eski Osmanlının şekli, günümüz için uygun olmaz. Bizler yeni realitelerle karşı karşıyayız. Bizlerin Araplara aşık olması, onları sevmesi ve onlara hepimizin tek bir aile olduğumuzu ve bizleri ortak çıkarların bir araya getirdiğini hissettirmemiz lazım. Böylece birbirimizin ihtiyaçlarını, her konuda bir birimizin ortağı olduğumuzu anlayan Neo Osmanlı vizyonunu gündeme getirmiş oluruz. Ben bu satırları okuyunca aşırı bir şekilde gurur duydum ve bir o kadar da etkilendim. Çünkü bu toplum düşünüyor ve bu yazar üslendiği rolünü hakkıyla yerine getiriyor. Ülke yönetimi ona gerek önemi veriyor ve böylece modern Türkiye’nin bilinen bir ismi oluyor.

Doğal olarak üzülüyorum. Çünkü Arap ülkeleri, Memluklu devletinin durumunu andırıyor. Hiç kimse yüksek sesle konuşmaya cesaret edemiyor. Düşünmek istediğimizde ancak liderlerden sonra düşünebiliyoruz. Bizi yöneten Memlukluları etkileyecek bir şeyler söylesek bu kesinlikle gelecekle ilgili olmamalıdır. Zira liderlerimiz karanlık ve korkunç geleceği görmezler. Yapabildiğimiz tek şey, liderleri öven şarkılara besteler yazmaktır.

Türkiye ile Suriye arasında sınırlar kalkmasına Arap yazarların gösterdiği alaycı tavırlar beni bir hayli şaşırttı. Fakat bizler okuma bilmeyen ve olayları takip etmeyen bir toplum olduğumuzu düşündüğüm zaman da pek de garipsemedim. Bu toplumun önüne konan engeller ve kaygılar onları bu hale getirmiştir. Dolaysıyla ben de bu duyguyla hareket eden toplumun bir ferdiyim. Fakat benim gönlüme su serpen asıl olay, Hakan Albayrak’ın bana gönderdiği kitabıdır. Türkleri tanımam konusunda sağladığı katkıdan dolayı kendisine minnettarım. Ben bugün Türkiye ile yazı yazarken dinamik toplumların fikir sahiplerine nasıl saygı duyduklarını daha iyi anladım. Öte yandan kimi ülkeler de var ki fikir sahibi insanlara rastlamak mümkün değil. Türk hükümetinin böylesi bir yazarın düşüncelerine önem vermesinden ve hakkettiği yeri kendisine teslim etmesinden ötürü gurur duydum. Öte yandan Arap ülkelerini yöneten liderlerin 21.yüzyılda hala Memlukluların son dönemini yaşamaları beni bir o kadar da üzdü. Zira onlar bırakın fikir üretmeyi, fikir fısıldamalarından bile tedirgindirler.

Türkiye ile Suriye arasındaki sınırların kaldırılmasını Türkiye - Suriye Birliği adlı meşhur kitabıyla gündeme getiren Hakan Albayrak, kendi ülkesinin tarihine geniş bir kapıdan girmiş bulunmaktadır.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye