Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Vahhabî-Suudî İsyanı
MesajGönderilme zamanı: 28.02.09, 06:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:16
Mesajlar: 58
Vahhabî-Suudî İsyanı

Vahhabî-Suudî isyanı, Osmanlı Devleti’ne karşı yapılmıştır. Kutsal topraklarda yapılan bu başkaldırı, hem devlet otoritesine hem de Müslümanların halifesine karşı idi.

22/02/2009



Buna İstanbul’un sessiz kalması düşünülemezdi. Ama
yine de Sultan I. Mahmut öncelikle nasihat
edilmesini istedi. Arabistan’ın Necid bölgesinde
Vahhabi isyanı patlak verdiğinde bu yörenin bağlı
olduğu Osmanlı İmparatorluğu bir dünya devleti
olarak rakipleri olan Rusya, Avusturya, Fransa,
İngiltere gibi büyük devletlerle boğuşuyor, o çağa
kadar görülmemiş bir hız kazanan küresel değişimin
yeni fırtınaları içinde kendine yarar dengeler
arıyordu. Arap çöllerinde alışılmış biçimde baş
kaldıran bir emir, imparatorluğun önemli bir
konusu değildi. O nasıl olsa alt edilirdi. Ayrıca
Osmanlı siyasi yapısı, teolojik devlet sisteminin
merkezi olan Haremeyn-i Şerifeyn’e herhangi bir
yerli saldırısına ihtimal vermiyordu. Osmanlı dört
asır kutsal yerlere hizmet etmiş, kanı ve canıyla
bu toprakla bütünleşmişti. Kim onu bu yerlerden
sökebilirdi ki... Bu yüzden işi hafife aldı. Ancak
bedelini çok ağır ödedi.

Sultan I. Mahmud’un Vahhabîler’i sindirmesi için
Cidde Valisi Osman Paşa’ya gönderdiği ferman
hiçbir işe yaramamıştı. Valinin elinde yeterli
askeri gücü yoktu. Başarısız kalan Osmanlılar eski
bir devlet geleneğine başvurarak işi nasihatle
halletmeyi düşündüler. Müderris Âdem Efendi 23
Kasım 1802’de Kudüs Kadısı tayin edilip sadrazamın
mektubuyla Necid’e gönderildi. Âsi lider Abdülaziz
ibni Suud, Âdem Efendi’yi Mekke’de kabul etti.
Başlangıçta ona saygı gösterdi, ancak 6 Mayıs 1803
günü aralarında geçen sert münakaşalardan sonra
İbni Suud, eline hediyeler vererek Âdem Efendi’yi
İstanbul’a geri gönderdi. Vahhabi-Suudi devletini
resmen tanımayarak ona bir diplomat yerine bir
müderris gönderen Osmanlı Devleti’nin barış
girişimi neticesiz kalmıştı. Suudîler artık
“idare-i maslahat” cinsinden sözlerle yola gelecek
gibi değillerdi.

Osmanlı sertleşiyor

Aradan üç yıl daha geçti. O sırada İstanbul’da II.
Mahmut tahta çıkmış, devlet yenilenmeye yüz
tutmuştu. Mahmut sert bir hükümdardı.
İmparatorluğun geniş toprakları üzerinde halkın
güvenliği, Yunan isyanları döneminden beri
devletin en önemli konusuydu. Devlet, Vahhabî
meselesinin hallini 1805’te Mısır Valisi Kavalalı
Mehmet Ali Paşa’ya ısmarladı. Paşa, bu nazik
görevi oğlu Ahmet Tosun’a verdi. Tosun’un
kumandasındaki Mısır Ordusu 1 Mart 1811’de
gemilerle Yanbu limanına vardı.

Mısırlılar 2 Kasım 1812’de Medine’ye, 23 Şubat
1813’te Mekke’ye girdiler. Kavalalı Paşa
Suudîler’den geri aldığı Kâbe’nin anahtarlarını 2
Mayıs 1813’te İstanbul’a gönderdi. O sırada
Vahhabî-Suudî emirliğinin başında bulunan İbni
Suud 1814’te öldü. Yerine oğlu Abdullah ibni Suud
geçti.

Darağacında Bir Emir

Suudîlerin yeni lideri Abdullah sakin bir adamdı.
Savaş ve cidâl onu fazla ilgilendirmiyordu. Fakat
yine de Mısırlılar’ın hışmından kurtulamadı.
Savaşta ölen Kavalalı Mehmet Paşa’nın büyük oğlu
Tosun’un yerine kumandayı ele alan küçük oğul
İbrahim Paşa, Abdullah ibni Suud’u Eylül 1818’de
yakalayarak dört gün Mekke’de halka teşhir
ettikten sonra İstanbul’a gönderdi. Suud bütün
ailesi ve yakınlarıyla birlikte Osmanlı
başkentinde görüldü.

Devlet-i Aliyye’ye baş kaldırmış bir emir,
zaptiyelerin arasında mevkufen, tüm kalabalığı ile
birlikte yollardan geçiyordu. Abdullah,
İstanbul’da zamanın şeyhülislamı Mekkizade Mustafa
Asım Efendi’nin fetvasıyle idam edildi. Böylece
Suudî Devleti’nin ilk bölümü sona ermiştir.

Ancak Sultan II. Mahmud’un Mısır Paşası Kavalalı
ile bozuşmasından sonra Mısırlılar, Hicaz’dan
çekilecekler ve Arabistan yeniden Suudîlerin eline
düşecektir. Bu kargaşadan kurtulan Abdullah’ın
küçük oğlu Turkî, 1820-34 arasında aileyi
toplayacak ve Suudî Devleti’ni ikinci defa yeniden
kuracaktır.

http://www.muridan.com/haber_detay.php?haber_id=658


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye