Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 34 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3, 4  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Kutsal Topraklardan İzlenimler-Gözlemler / 2010
MesajGönderilme zamanı: 09.08.10, 16:15 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Kutsal Topraklardan İzlenimler-Gözlemler / 2010 Umre Notları

İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları

18 Temmuz 2010 Pazar/Pazartesi gecesi başlayan bir yolculukla kutsal topraklara gitmek nasib oldu. 3 Ağustos 2010 Salı sabahı ülkemize döndük. Ankara-Medine-Mekke-Cidde-Ankara hattında seyreden bir yolculuğumuz oldu. 2 haftalık Umre ziyaretimizin ilk haftası Medine-i Münevvere'de son haftası ise Mekke-i Mükerremede geçti.

İnşaallah bu umremizdeki gözlem ve izlenimlerimi kayda geçirmek niyetindeyim. İlk kez 1990 yılında görme lütfuna erdiğim mukaddes beldelerde aradan geçen 20 yıl içerisinde vukua gelen değişimler hakkında da bir kaç söz etmek istiyorum. Belge niteliğindeki bazı fotografları da burada paylaşmak yararlı olacaktır.

Vakt-i şerifler hayr ola; Hayrlar feth ola; şerler def ola...

***

TYB

http://www.tyb.org.tr/haberler/blog/sayfa-9


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 09.08.10, 19:13 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Allah kabul eylesin.
hoş geldiniz.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 10.08.10, 09:23 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Medine-i Münevvere'ye VARIŞ:

19 Temmuz 2010-04.00

Ankara'dan Anadolu-Jet biletiyle direkt uçuşla Medine-i Münevvere havaalanına inmek güzel bir başlangıç oldu. Eskiden Suud Havayolları dışında Medine-i Münevvere'ye (o da İstanbul bağlantılı olarak) uçuş yoktu. Geceyarısından sonra sabah üzeri Medine-i Münevvere'ye iniş için yaklaşırken Ravza-i Mutahhhara'yı (yoğun ışıklandırmanın etkisi ile) "nurlar içerisinde" görmek bütün kafileyi heyecanlandırdı. Hatta hıçkırıklara boğulan yolcular oldu. Salatü selamlar ile Medine-i Münevvere'ye ayak bastık.

Havaalanı kontrol noktalarından sorunsuz olarak geçip havaalanı dışına çıkınca gündüzün sıcağını adeta kusan bir sıcak bir asfalt-beton buğusu ile karşılaştık. Otele intikal ettiğimizde Mescid-i Nebevi'de sabah namazı kılınmıştı.

Resim
Otel Odamızdan Mescid-i Nebevi görünümü.

Eşyaları otel bırakır bırakmaz birkaç yüz metre mesafedeki Mescid-i Nebevi'ye intikal edip Rasulullah (s.a.v.)'i selamlamağa koştuk.

Oğlum ile Babusselam'dan ilerleyerek hücre-i saadetin önünde Seyyidul-Kevneyn'i selamlar halde bulduk kendimizi. Ve kutlu ashabından Hz. Ebu Bekr-i Sıddık ile Hz. Ömer İbn Hattab'ı...

Resim
"Es-Salâtu vesselâmu aleyke ya Seyyîdül-evvelîne vel ahirîn..."

Suud'daki değişim sözkonusu olduğunda hep olumsuz şeyler yazmak zorunda kalınıyor. Önceki yıllarda olmayan bir olumlu değişikliği de burada okurlardan umre yapacakları bilgilendirmek için yazmak gerekir. Babus-Selam'dan girilip Hz. Rasulullah'a salat u selam okumak için hücre-i saadetin önüne gelindiğinde şebeke-i Rasulullah diye bilinen demir kafes şeklindeki çevre muhafazası önünde nerede Hz. Rasulullah'a, nerede Hz. Ebu Bekr-i Sıddık'a ve Hz. Ömer İbn Hattab'a selam vermek gerektiğini gösteren üç küçük daire şeklinde metal tabela asılmış ve böylece İslam'ın bu üç büyük simasına teveccühen selamlama mümkün hale gelmiştir. (Kim akıl etti ise Allah razı olsun kendisinden...)

Resim

Resim

Resim
***

MESCİD-i NEBEVÎ

2002'den buyana geçen sürede Mescid-i Nebevi'de fazlaca bir fiziki değişiklik görmedim. Sadece ziyaretcileri yönlendirmek maksadı ile icad edilen brandadan barikatlarla oluşturulan kısıtlama izdihamı önlemekte faydalı olmuş ama bir karmaşaya yol açtığı da kesin.

Son ziyaretlerimde Mescid-i Nebevi gece saat 23.00 gibi boşaltılıp 02.30 civarında kapıları yeniden açılıyordu. Bu defa gece boyu Mescdi'in kapılarının açık olduğunu gördüm. Bu özellikle Rasulullah'ın minberi ile kabr-i şerifi arasında "cennet bahcesi" tabir olunan kısımda (zemini yeşil desenli halılar ile kaplı) namaz kılmak isteyen erkek ziyaretciler için kolaylık sağlamış.

***
Hanımların Mescid-i Nebevi'yi ziyaret saatleri arttılmakla beraber eşimin verdiği bilgiye göre ülkelere göre ziyaretciler bölünerek ziyarete alınsa bile izdiham nedeniyle hala ziyaretin zor olduğunu öğrendim. Bu arada Türk hanımlar arasına İranlıların da karışarak izdihamı arttırdıkları ve itiş-kakışa neden oldukları da iletildi.

***

Mescid-i Nebevi'de eksikliğini hissettiğim bir husus da epey zamandır ülkemizde de iyice tanınan (ezan okuyan saatlerde de o ezan vardır) "Medine Ezanı" okuyucusu olan Türkistan kökenli müezzin Esam Buhari'nin vefatı nedeniyle o içli ezanını (hele de sabah ezanını) dinleyememek oldu.

1990'lardaki ziyaretlerimde yatsı ve sabah namazlarındaki duygulu ve fasih kıraatı ile "bu namaz -ve dolayısıyle bu kıraat- hiç bitmesin" dedirten imam İbrahim el-Ahdar'ın mihrabını kıraatıyla dolduran bir imam da yoktu. (İbrahim El-Ahdar'ın MP3 Kur'an Hatmi DVD'sini epeyce arayarak da olsa bulabildim. Daha önce Kur'an-ı Kerim Vakfı tarafından teyp kasetleri halinde hazırlanan hatim seti mevcuttu. Oralara yolu düşenlere İbrahim el-Ahdar'ın hatim DVD'sini temin etmelerini tavsiye ederim.)

***

Bir sabah namazını Rasulullah (s.a.v.)'in ayak ucunda namaz kılmak nasib oldu. Aslında Rasulullah (s.a.v.)'in Hz. Aişe dışındaki eşleri ile yaşadığı mekan olan bu kısım hakkında bırakın Türk ziyaretcilerin Diyanet görevlilerinin dahi bilgisi yok. Ehlulllahın Rasulullah'a teveccuh ve hatta rabıta için tercih ettikleri bu mekanda namaz kılmak isteyenler arasında buranın tarihi konumunu bilen Pakistan-Hind müslümanları gayret ediyorlar. Aynı mekanın giriş kısmında Hz. Ali (k.v.) ile Hz. Fatıma -r.anha-nın mütevazi evlerinin giriş kapısı da bulunduğundan Şia bu mekana yaklaşmak istediğinden İranlı ziyaretciler de burada yoğunlaşıyorlar.
Resim
Hz. Ali (k.v.) ile Hz. Fatıma -r.anha-nın Rasulullah'ın hanesine bitişik olan odasının giriş kapısı

Bu kısımda Rasulullah (s.a.v.)'in ayak ucunu işaret eden kitabe ile duvarlardaki muhtemelen ta Abbasiler zamanında taş üzerine kazınmış hat levhalarının bazı kısımlarının "yağlı boya ile çirkin bir şekilde" kapatılmış olması da "vehhabi hoyratlığı"nın somut bir örneği olarak hala görülebiliyor. Oğlum sansürcü yağlıboyacıların özensizliğinin yol yol aşağılara sızmış fırça artıklarına dikkatimi çekti.
Resim
Rasulullah (s.a.v.)'in ayak ucu

Gerçekten de ilginç bir sansür; bu sansürlenen kısımlarda neler yazılı olduğunu merak ettim doğrusu. Arkaik Arab yazısını okuyabilen bir himmet sahibi çıksa da öğrenebilsek nelerin sansürlendiğini. (Gönlüme gelen bu satırların Rasulullah'a övgüler içerdiği ve bunun vehhabilerce "şirki önleme adına" kapatıldığı...). Daha sonra Ravza-i Mutahhara'nın mescide ve ashab-ı suffa sekisine bakan duvarlarında da aynı sansürün daha yoğun olarak uygulandığını görüp fotoğrafladım.



***

Eski haliyle muhafaza edilen Ashab-ı suffa sekisinde eskiden genellikle ehl-i zikir; ehlullah (ve hatta ricalul-gaybden) kişileri görmek mümkündü. Bir keresinde Mescid-i Nebevi içerisinde icra edilen bir cehri zikir halkasına dahi şahid olmuştum orada. Ashab-ı suffa sekisinde oturmak bile insan bir huzur verir adeta "rahmani sekinet" bürürdü insanı. Bu defa belki de İranlıların özellikle oraya yönelmesi dolayısıyle o huzurun eseri dahi görülmüyordu. "Şerefu'l-mekan bil-mekîn" sırrının bir göstergesi oldu bu hal...

***
İlk kez 1990 yılında gördüğüm Mescid-i Nebevi'de sabah namazı sonrası oluşturulan Kur'an kıraatı halkası yine aynı yerde (Babusselam az ilerisinde Osmanlı yapımı kubbelerin yer aldığı kısmın ön tarafında) fakat farklı kişilerle devam ettiriliyordu. Muhtemelen halkanın müdavimlerinden bazıları dünyasını değiştirmiş olmalıydılar...

***
Osmanlı Tuğraları:

Resim
Babus-Selam (En üstteki yuvarlak görünen yerde Osmanlı Tuğrası vardır)

Resim
Bab-ı Cibril'deki Osmanlı tuğrası.

***

Mescid-i Nebevi mihrabı sırtındaki Kanunî Sultan Süleyman imzası:

Mescid-i Nebevi'de Osmanlı eseri nişanelerine de henüz dokunulmamış. Babusselam ve Bab-ı Cibril'deki Osmanlı tuğraları ile mescidde sonradan inşa edilen mihrabın ön kısmındaki "Sultan Süleyman Şah bin Sultan Selim Han bin Bayezid Han" imzalı Osmanlı imzalı kitabeler yerinde duruyordu.

Resim
Şimdiye kadar hiçbir basılı kaynakta rastlamadığım bu muhteşem imza muhtemelen ilk kez sufiforum.com vasıtasıyla yayınlanmış oluyor. Mescid-i Nebevi'ye ziyaretiniz nasib olursa beyaz mermer üzerine nakşedilmiş bu ecdad yadigarını Babu's-Selam'dan Rasulullah (s.a.v.)'in hücresine doğru giden koridorun sol tarafında göreceksiniz.






***


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 11.08.10, 04:54 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 12:10
Mesajlar: 26
Teşekkürler.. Değerli bilgiler ..Allah kabul etsin

...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 11.08.10, 13:02 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 23:23
Mesajlar: 664
ne güzel yerlere gittiniz...
yeniden acunu keşfettiniz
ne ruh halleri halvetiniz
hoşgeldiniz...ya mübarek!

Mevlam, çocuklarınızla haccı da mübarek eyler inşaallah, Amin!


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 11.08.10, 18:15 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 30.12.08, 13:50
Mesajlar: 175
MaşaAllah.Yazının tamamını okuduk,istifade ettik.Allah razı olsun.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 12.08.10, 15:52 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Medine-i Münevvere Ziyaretgahları

Medine-i Münevvere'de Hz. Rasulullah'tan pek çok iz bulmak hâla mümkün. Ancak Mekke-i Mükerreme için aynı şeyi söylemek çok ama çok zor. Medine-i Münevvere'nin de giderek aynı şekilde bir tehdide maruz kalmasını -başka hiç bir iz bırakılmasa bile- tek başına Mescidi-i Nebevi engelleyecektir kıyamet gününe kadar inşaallah...

Cennetul-BAKÎ Kabristanı:
Resim

Resim
Hz. Osman Zinnureyn -rz- ın mahzun kabri.

Resim
Cennetul-BAKÎ Kabristanı'nda başta Hz. Fatımatuz-Zehra ve Hz. Hasan olmak üzere olmak üzere ehlibeyt; başta Hz. Aişe olmak üzere Hz. Rasulullah'ın eşlerinden pekçoğu; bazı Uhud şehidleri ile birlikte binlerce sahabi, başta Cafer-i Sadık ve İmam Şamil olmak üzere silsile-i Nakşbendiyye-i aliyyeden birçok evliyaullah medfundur. Son asrın evliyasından Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi Hz. de buradadır. Ancak hiçbir mezarın kime ait olduğunun anlaşılmaması için ellerinden geleni yapan Suud müftileri bunu başarmış görünüyor.

UHUD Dağı Şehidliği:

Resim

HENDEK Savaşı Alanı:
Resim

KUBA Mescidi:
Resim

CUM'A Mescidi:
Resim

KIBLETEYN Mescidi:
Resim

Mescid-i ĞAMAME:
Resim
Osmanlı eseri olan ve "Bulut Mescidi" adını taşıyan bu mescidin çok ilginç bir yapım öyküsü vardır.

***
Medine-i Münevvere Ziyaretgahları 3D Görünümlerini buradan izleyebilirsiniz:

http://www.imedia.ae/projects/Saudia/Index_M.html


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 13.08.10, 09:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
UHUD DERSLERİ

UHUD Dağı Şehidliği hakkında bir kaç satır yazmadan geçemiyorum:

Medine-i Münevvere'de Hz. Rasulullah (s.a.v)'in izlerinden en ibret verici olan mekanlardan bir tanesi Uhud Savaşı esnasında yaralanan Hz. Rasulullah (s.a.v)'in sığındığı kayalık olsa gerektir. Bazı yerlerde "mağara" diye bahsedilen mekan bilinen türde bir mağara olmayıp kayalık dağ yamacında iki kaya arasındaki dar bir oluktan ibarettir. Gruptaki bazı arkadaşlarımızın kulaktan dolma bilgilerle "hâla Peygamberimizin kokusu varmış orada" söylentisi ile ziyaret konusunda heveslendiği bu tarihi mekanı bir gece yarısı ziyarete gittik. (Gündüz saatlerinde ziyarete izin verilmediği söylendi.)

Resim

100 metre kadar yukarıda ve oldukça dik bir yamacta olan kaya yarığına ulaşmak oldukça zahmetli olmasına rağmen bütün grup bahsedilen mekana ulaşabildi. Hz. Rasulullah (s.a.v)'in Uhud savaşında birçok güzide ashabının şehadetine tanıklık ettikten sonra ve bir dişi kırılacak kadar şiddetli bir darbe ile yüzünden yaralı olarak sığındığı bir mekanda olmak gönüller için çok ama çok ağır bir yüktü.

Aynı anda en fazla 3-4 kişinin sığınabileceği mekanda gerçekten de bir koku vardı: Fakat bu koku tahmin ettiğim gibi "Peygamberimizin kayalara damlayan terlerinin gül kokusu" değil; 10 tanesi 5 milyona satılan ucuz Pakistan hacı esanslarının ağır kokusu idi. Pakistanlı müslümanların dini bir vecd ile duvarlara sürdükleri bu koku zaman zaman esen rüzgarın tesiri ile etrafa yayılınca "iyiniyetli-saf müslümanlar" arasında bahsettiğim "ucuz söylenti"ye yol açmıştı.

(Daha önceki yıllardaki bir ziyaretimde Hıra mağarasında Pakistanlı ziyaretcilerin bu "koku üretme gayretkeşliği"ne şahid olmuştum. Bu defa da oğlum ile Kabe Kapısı önünde dua ederken bir Pakistanlının Kabe duvarını "güzel kokularla bezeme" gayretini gördük. Oğlum muzip muzip gülerek "İşte şimdi anladım 1400 yıldır silinmeyen güzel kokunun sırrını" derken müslümanların "yapay kutsallaştırma" diye adlandırılabilecek bir hastalığına işaret ediyordu.)

Aslında Uhud'da yaralı bir halde mağaraya sığınan Hz. Rasulullah (s.a.v)'in ve etrafındaki ashabın halini tefekkür edip bu ağır imtihanın nedenlerini sorgulamak ve İslam'ın yayılması için Hz. Rasulullah (s.a.v)'in çektiği cefanın; katlandığı işkencelerin ızdırabını hissetmek gerekirken hemen hepsi "okumuş çocuklar" olan grubumuzdaki insanların "1400 yıldır kesilmeyen bir güzel koku koklamak" gibi daha kolay bir yola sapmaları da ayrı bir tefekkür konusu olmalı.

***

Nitekim Ali İmran suresindeki bir çok ayetin münhasıran Uhud yenilgisi ve ashabın maruz kaldığı imtihan konusundan bahsediyor olması Rabb-i Zül_CELÂL'in muradının da bu yenilginin sebep ve sonuçları hakkında düşünülmesi gerektiğini göstermektedir.

Resim
Okçular tepesinden Uhud savaşı alanına bakış...

Uhud savaşının kaybında en önemli neden olan Okçular tepesine konuşlanan okçu müslüman birliğinin savaş bitmeden "ganimet hırsı ile" mevzilerini terketmiş olmalarını anlatan grubumuzun rehberinin anlattıklarını Okçular tepesinden başta Hz. Hamza olmak üzere Uhud şehidlerinin yattığı alana bakarken insanın hüzünlenmemesi mümkün değildi. Uhud savaşı alanını bir maket şeklinde göstererek temsili bir sunumun yapılmaması bu tefekkür boyutunun eksik kalmasında en önemli bir eksiklik olarak kaydedilmelidir.

Bu eksikliğin sonucu Uhud ziyaretinden geride kalan nedir ziyaretçilerin geneli için :
"İşte bu dağ Peygamberimizin "Uhud bizi sever ben de Uhud'u" dediği Uhud dağıdır. Bu dağın önündeki alandaki şu görünen tarlada da amcası Hz. Hamza ile 70 kadar şehid sahabe defnedilmiştir."

İşte sadece bu... Tefekkür; ibret, ders çıkartmak nerede ?... Şehidliğin önüne -hurmasından tesbihine, eşarbından entarisine- tezgah açmış satıcıların bağırtıları ve etrafdaki toz-duman arasında bu tefekküre dalıp; ibret alan ve hatta günümüzdeki müslümanlar için dersler çıkartan "hacı" bulursanız getirin onu alnından öpelim.

Budur maalesef alem-i İslam'ın hal-i pür melâli...

Dilerim birgün Uhud'a yolunuz düşerse; hele de Hz. Rasulullah (s.a.v)'in mahzun ve yorgun bir halde sığınmak zorunda bırakıldığı kaya gediğine ulaşabilirseniz hatırlarsınız bu satırları...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 14.08.10, 00:36 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
Erbainer efendi, hazret-i Allah Umre'nizi mübarek eylesin; hâtıratınızın hayalinden hiç bir dem kurtulmamakla...

dünyada gıbta olunacak en a'la şey: İbadettir.. hele ki arz-ı Mukaddesede..

Mevla'm görmeyenlere de görmek müyesser eylesin.. âmin..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: İzlenimler - Gözlemler / 2010 Umre Notları
MesajGönderilme zamanı: 15.08.10, 02:14 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Kudsî yazdı:
Erbainer efendi, hazret-i Allah Umre'nizi mübarek eylesin; hâtıratınızın hayalinden hiç bir dem kurtulmamakla...

dünyada gıbta olunacak en a'la şey: İbadettir.. hele ki arz-ı Mukaddesede..

Mevla'm görmeyenlere de görmek müyesser eylesin.. âmin..


İyi dilekler için Rabb-i Zül_ceMal razı olsun.

Duaya ise binlerle "âmiiiiin" deyelim...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 34 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3, 4  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye