Eşrefzâde Rûmi -Q- Deryasından Damlalar
Nihâyetsiz denizdir Bu pâyânsız denizin Mevcini duyan gelsin.
Derviş dili nûr doğar Her lahza göğe ağar Ben diyem doğru haber Canına kıyan gelsin.
Dervişin gözü açuk Dün ü güni uyanuk Bu söze Rabbim tanuk Bakmadan gören gelsin.
Dervişin kulağı sak Hak'tan alır ol sebak Deprenmeden dil dudak Sözü işiden gelsin.
Dervişler Hakk'ın dostu Canları ezel mesti Aşk şem'ini yaktılar Pervâne olan gelsin.
Bu Eşrefoğlu Rûmî Dervişliğe geleli Nefsindendir çektiği Nefsin öldüren gelsin.
Bir gönül deriçesinden yine bir nur oldı peyda
Aklumı başumdan aldı beni kıldı delü şeyda
Temamet gönül cihanın o nurun şu’a’ı tutdı
Yir ü gök tecelli toldı tag u taş kuh u sahra
Ne ki var cemi’-i eşya nikabın götürdi yüzden
Kamusını gördüm ol dost bana ma’şuk oldı her ca
Nireye kim bakırsam gözüm anı görür ancak
Görinen oldur hem gören kanı gelsün imdi bina
Ne vücud u ne adem var ne zaman u ne mekan var
Ne piş u pes ne fevk ü taht ne yesar u ne hod-yümna
Kamu vahdet oldı kesret götürildi nur u zulmet
Tolu ‘arş u ferş temamet oldı anı görmez a’ma
Meğer Eşrefoğlı Rûmî gine kendünden varupdur
Halka bir edna kalupdur pes anundur işbu gavga (S.68)
Yine canum dimagına irişdi ol lezzet-i dost
Gerekmez iki cihan çün ele girdi fursat-ı dost
Bana işbu müdde’iler niçe ta’n iderse itsün
Hele şimdi hasıl oldı bana bunda vuslat-ı dost
Nireye kim bakarısam gözüme görinen oldur
Gelsün ol diyen ki yokdur bugün bunda rü’yet-i dost
Basiret gözini açsun hakikat nazarla baksun
Görsün ol ki niçe tolmış cihana delalet-i dost
Eşrefoğlı Rûmî sana ‘inayet irişdi dostdan
Yidi iklne toldı temamet muhabbet-i dost. (S.70)
‘Işıkla viran olan oldı’ imaret ta ebed
Hordur ol her dü cihan oldı selamet da ebed
‘Işıkla ışka uyanlar göre ma’şuk yüzini
Nefsile nefse uyan oldı melamet ta ebed
‘Aşıkısan teni terk it canı ko canana git
Tene cana kalanun işi hacalet ta ebed
Sen vücudun safhasından yuy gider benlik adın
İki cihan devletinden ol feragat ta ebed
Var riyaset putın uşat yire sal namusunı
Halk içinde nefsi hor it bul sa’adet ta ebed
Çek mezellet darına kibr ü kine virme aman
Şöhreti ko küll-i şöhret oldı afet ta ebed
Kim ki şöhret bendine bunda giriftar oldısa
‘Akibet toprak olup kıldı nedamet ta ebed
Yüri var dünyayıla fahr eyleme Fir’avn gibi
Bitmez illa ol tefahürden şekavet ta ebed. (S.72)
Fakrıla fahr eyle çün “El-fakrü fahri” dir Resul
Mala mülke magrur olma dime heyhat ta ebed
Cifedür dünya anun talibi itler dir neb
Cife kovan kişinün işi hasaret ta ebed
Cehd eliyle can gözine çek mücahede milin
Nefsile hiç dostluk itme kıl ‘adavet ta ebed
Meskenet ayinesine bak cemal-i dostı gör
Hep hevalardan beri ol yüz Hakka tut ta ebed
Kim ki bunda dost yüzin görmedi anda görmeye
Var durur Kur’anda işbu söze hüccet ta ebed
Kes enaniyyet başını teskin-i sikkin ile
Kaz çıkar benlik kökini arduna at da ebed
İşbu yolda günde bin kez ger seni öldürürler
Teslim ol yüzün çevürme vir iradet ta ebed. (S.74)
‘Aşıka bu yolda canı virmek gerek elbetde kim
Şöyledür bu ‘ışk içinde ‘örf ü ‘adet ta ebed
Kim ki can virmedi bunda sa’yi oldı hep heba
Gitmedi nefsinden anun hiç habaset ta ebed
Eşrefoğlu Rûmî her kim pendüni tutarısa
Görmeye iki cihanda ol melamet ta ebed (S.76)
Kim ki dost yolında terk-i can ider
Dost ana didarını ihsan ider
Kim bu fani dünyayı terk eylese
Dost ebed mülke anı sultan ider
Dost içün nefse murad virmeyene
Dost sekiz uçmağını erzan ider
Dost elinden cam-ı ışkı nuş iden
Sırr-ı ma şukı nite pinhan ider
Akıbet Mansurlayın esrük delü
Ol ene’l-hak darını seyran ider
Can virenler kan-baha didar alur
Sanma bu bazarı her bi-can ider
Eşrefoğlu Rûmî can terk ideli
Her nefes dost iline cevlan ider. (S.80)
Yüregüme şerha şerha yareler urdı bu ‘ışk
Garet itdi gönlüm ilin yagmaya urdı bu ‘ışk
Şimdi hakim gönlümün iklimine ‘ışıkdur benüm
‘Akla nefse tene cana hükmini sürdi bu ‘ışk
Her sıfat kim nefsün ü ‘aklun u ruhun varıdı
Tartdı seyfu’l-lah yürütdi kamusın kırdı bu ‘ışk
Bu gönül hücrelerini tahliye kıldı kamu
Ademiyyet noktasından sildi süpürdi bu ‘ışk
Kendü varlığıyla külli varlıgum mahv eyledi
Dost göziyle bakdı ol dost yüzini gördi bu ‘ışk
Çün fena darında benlik Mansurın dar eyledi
Dost işiginde ene’l-hak nevbetin urdı bu’ışk
Dün gün Eşrefoğlu Rûmî derdün artar pes neden
Zahmuna hod-dost elinden merhem irgürdi bu ‘ışk (S.98)
Her kime kim şu’le bırakdı bu ‘ışk
‘Aleme düpdüz anı çakdı bu ‘ışk
Atlası çıkardı giydürdi palası
Tahtlarından şahları yıkdı bu ‘ışk
İki ‘alemde gönül bağlamadı
Her kimün kim gönline akdı bu ‘ışk
Yazılarda Mecnunı hayran kodı
Leylaya çün bir nazar bakdı bu ‘ışk
Hem-dem oldı bir nefes Mansurıla
Boynına urganını takdı bu ‘ışk
Harutı Marutı indürdi yire
Zühreyi aldı göge çıkdı bu ‘ışk
Niçelere bağladı zünnarını
Zühd harmanın oda yakdı bu’ışk
Eşrefoğlu Rûmî ‘ışka berk yapış
Çün sana da geldi yolukdı bu ‘ışk (S.100)
Cihanı hiçe satmakdur adı ‘ışk
Döküp varlığı gitmekdür adı ‘ışk
Elinde sükkeri ayruga sunup
Aguyı kendü yutmakdur adı ‘ışk
Bela yagmur gibi gökden yagarsa
Başını ana dutmakdur adı ‘ışk
Bu ‘alem sanki oddan bir denizdür
Ana kendüyi atmakdur adı ‘ışk
Var Eşrefoğlı Rûmî bil hakikat
Vücudı fani itmekdür adı ‘ışk (S.102)
Cefa vü renc ü mihnetdür adı ‘ışk
Firak u der-i firkatdür adı ‘ışk
Virüp rahatları mihnetler alup
Dün ü gün ah u hasretdür adı ‘ışk
Bir oddur kim cana düşmiş yanadur
Yürek tolu hararetdür adı ‘ışk
Kararı yok bu ‘ışkun bi-karardur
Ki dürlü dürlü haletdür adı ‘ışk
Münezzehdür gahi iki cihandan
Dükelinden feragatdur adı ‘ışk
Gönülde derd-i yar ancak hemindür
Bu halkdan kamu ‘uzletdür adı ‘ışk
Bu ‘ışkı kimse vasf itmez diliyle
Gam u gussa vü gayretdür adı ‘ışk
Sıfatdur ma ‘şuka bu ‘ışk u ‘aşık
Ki ‘ışk u ma’şuk bir zatdur adı ‘ışk
Bu ‘ışkı ol bilür kim ‘aşık oldı
Niçe tevhid ü vahdetdür adı ‘ışk
Sorarsan ‘ışkı Eşrefoğlı Rûmî
Tamam dostlıla vuslatdur adı ‘ışk (S.104)
Ben dost hevasına düşdüm özge heva neme gerek
Başumda dost sevdası var dahı sevda neme gerek
İy zahid-i dünya-perest var zühdüni ‘arz eyleme
Ben ‘aşık-ı şurideyem zerk ü riya neme gerek
Ben dost yolında nakdi hep oynayuben yitürmişem
Çün gitdi külli varlıgum havf ü reca neme gerek
Ben La’ubali giderem iki cihanı niderem
Meylüm sekiz uçmaga yok pes masiva neme gerek
Ben mest-i ezel gelmişem ben ta ebed mest giderem
Hiç ayılmaz esrüklügüm zühd ü takva neme gerek
Ben dostıla peymanumı “Elest” den ön berkitmişem
Ben dostı ayan görmişem hayal rü’ya neme gerek
Ben uyhuyı fikr itmezem düş görüp ta’bir itmezem
Ben gelmezem ben gitmezem beka fena neme gerek
Gerçi suretde insanam ben sultan-ı ins ü canam
Ben farig-i dü cihanam işbu gavga neme gerek
Ben Eşrefoğlı Rûmîyem ben bakiyem kadimiyem
Ben ol mürg-i Lahutiyem arz u sema neme gerek (S.106)
Devlet istersen devlet ‘izzet istersen ‘izzet
İşiğinde kıl hizmet sultan ‘Abdü’l-kadirün
Geylandan durur aslı Ebu’l-kasımdur nesli
Allah Muhammed dostı dostum ‘Abdü’l-kadirün
‘Aşık olan üftade turmaz gider Bagdada
Kadrin bilür ziyade sultan ‘Abdü’l-kadirün
Müridinün her biri irşad ider münkiri
Da’im budur hüneri sultan ‘Abdü’l-kadirün
İnkar idenler anı mürşid tanur Şeytanı
Var seyr eyle sultanı sultan ‘Abdü’l-kadirün
Bil Muhammed ‘alidür cezbe ile toludur
Dervişleri uludur sultan ‘Abdü’l-kadirün
Hak katında uludur iki cihan toludur
Eşrefoğlı kulıdur sultan ‘Abdü’l-kadirün (S.112)
Elveda’ iy dostan canan iline giderem
Gel dimiş dostum bana canan iline giderem
Gelmişem gitmek içün satmak beni kalmak içün
Dosta vasl olmak içün canan iline giderem
Cennetün bagçeleri oldı gözüme çün ‘ayan
Can kuşı uçmak diler canan iline giderem
Hacıyam canum egnümde ihram kefenüm
Baş açık yalın ayak canan iline giderem
Aşina idüm ezelden şimdi düşdüm gurbete
Yine biliş olmaga canan iline giderem
Anda iken nur idük topraga saldı Hak bizi
Yine envar olmaga canan iline giderem
Dünya çün zindanımış layık degül mü’minlere
Hamd’ülillah mü’minem canan iline giderem
(Bu şiir, yazma nüshalarda beyit şeklinde olduğu için, aynı şekilde yeni harflere aktarılmıştır.)
Ata ana kardaşlarum gitme diyü zari kılur
Koymazam kulaguma canan iline giderem
Eşrefoğlı Rûmî kılmadı bunca kutlu sefer
Şad u hurrem pür-safa canan iline giderem (S.122)
Bu gönlüm şehrini seyran iderken
Didi sırrum bana seyran içinde
‘Işka düşdün niçün derman ararsın
‘Aşıklar derd arar derman içinde
İçüp ‘Işkun meyin meyin şöyle mest ol kim
Dîvâne disünler akran içinde
‘Aşıklara karış ‘aşık olı gör
Ne gevherler vardur ol kan içinde
Bu ‘ışk meydanıdur bunda ‘ar olmaz
Başunı top eyle meydan içinde
Mihneti rahat bil rahat arama
Rahat mı bulınur zindan içinde
Eşrefoğlı Rûmî Hakkı zikr eyle
“Fezkûruni” didi Kur’an içinde (S.132)
Anun ‘ışkı gerek bana gerekmez dünya ‘ukbayı
Ki ‘ışkdur maksudum ancak kodum cümle temennayı
Muhabbet dadın ezelden kodı canum dimagından
Kamudan el çeküp bu can anın ister o Mevlayı
Muhib mahbub muhabbet bil hakikatda bular birdür
Anunçün anı sevenler kodılar külli sevdayı
Anun derdini bilmeyen cihanda nesne bilmedi
Gerekse varsun ol yüz yıl okusun ag u karayı
Anun ‘ışkı kitabından şular okudı bir harf
Hep ismi resmi mahv oldı unutdı hep masivayı
Ben ol şahbaz-ı kudsiyem kolından uçdum ol şahun
Şikarum süre götürdüm ki avladum bu sahrayı (S.140)
Bana O’nun aşkı gerek, dünya ahiret gerekmez
(Benim) isteğim ancak aşktır ki bütün isteklerimi terkettim.
Canım, aklından muhabbet lezzetini ta ezelde bıraktı.
Bu can, onun hepsinden el çekip Mevla’yı ister.
Bil ki, seven, sevilen, sevgi gerçekte bunlar birdir.
Onun için O’nu sevenler bütün sevdayı terkettiler.
O’nun derdini bilmeyen cihanda bir şey bilmedi.
Gerekse o (kişi) varsın, yüzyıl ak ve karayı okusun.
Şunlar O’nun aşkının kitabından bir harf okudu.
İsmi, resmi hep mahvoldu,
Allah’tan başka bütün mahlukatı unuttu.
Ben o kutsal doğan kuşuyum,
O şâhın kolundan uçtum. Avımı devamlı kovaladım
Ki bu sahrayı (içindekileri)avladım.
Avum aldum yine döndüm varup şah kolına kondum
Cemaline bakup her dem iderem hoş temaşayı
Ben ol ser-baz-ı enisem yolında can u baş virdüm
Bugün gördüm ‘ayan anı kodum va’de-i ferdayı
Şarab-ı la-yezali ben içüp hayran u mest oldum
Sözüm mestane anunçün ider nükte-yi garrayı
Niderem şol dili ben kim söylemeye zikrin anun
Niderem şol gözi ben kim ki görmeye dilarayı
Var Eşrefoğlı Rûmî sen bu razı ‘arife söyle
Ki her bir bi-haber ‘ami ne bilsün bu ma’nayı (S.141-142)
İy ‘aceb bilsem nedür ya Rab bu derdün çaresi
Gün gün artar hiç onulmaz yüregümün yaresi
Yüregümün yaresine hiç tabib kılmaz ‘ilaç
İy ‘aceb var mı dahı bencileyin bi-çaresi
Çaresi bi-çarelükdür yine bu derdün heman
Çün bela burcındadur ‘aşıklarun sitaresi
Gözi yaşlu bagrı başlu cigeri delük delük
Olmuşam ‘alem içinde ‘ışkınun avaresi
Her kim inler bu beladan varsun ol ‘aşık degül
Görsün ol bir ana neyler dünyanun mekkaresi
Dünya-yı mekkareye her kim tolaşdı ta ebed
Gitmedi gitmeyiser anun yüzinün karesi
Her kimün gönlinde zerre denlü dünya hubbı var
Anı mahrum itdi bilsün nefsinün emmaresi
Dost yolında ‘aşıkı ger kılsalar yüz bin pare
Düşmeye dost dost diyü çağıra her bir paresi
Eşrefoğlı Rûmî bu derde giriftar olalı
Düşdi bir deryaya kim yokdur anun kenaresi (S.144)
-Pend-nâme-
Bu uyku rahatına olma magrur
Sakın kim itmesün Hakdan seni dur
Ömür sermayesini yile virme
Bida’atunı kamu seyle virme
Bu uyku bil ki şeytan tuzagıdur
Cemi’-i a’zanun uyku bagıdur
Uyuma gaflet ile her giceler
İşitdün hiç uyumadı niceler
Egerci uykuya Hak didi rahat
Velikin dimedi subha degin yat
Şular kim uyudı turmadı dünle
Tut anı oldı evi ana sinle (S.150)
-Pend-nâme (Öğüt şiir)-
Bu uykunun rahatından dolayı gururlanma!
(Uykudan) sakın ki seni Haktan uzaklaştırmasın .
Ömür sermayesini rüzgara verme.
Bütün hisseni (manevi kazanç) sele verme.
Bil ki bu uyku şeytan tuzağıdır
Uyku bütün âzanın bağıdır.
Her gece gaflet ile uyuma. İşittin (ki)
Niceler (büyük kişiler) hiç uyumadı.
Hak, her ne kadar uykuya rahat dedi
Ama sabaha kadar yat demedi.
Şunlar ki geceleyin durmadı uyudu.
Farzet ki evi ona mezar oldu.
Bil anda yig öten kümesde bednus
Çığırup Zikru’llah ider o horus
Giçer uykuda bu dünler seherler
Uyanup kılmadı derdile ahlar
Bu uyku gaflet ile seni yıkdı
Ki ‘aklun nefsün elinden sınıkdı
Niçe gaflet niçe uyku uyana
Zihi magbunluk uykuya uyana
Ne yatursın iy Eşrefoğlı Rûmî
Göre ‘aşıkları yatur uyur mı (S.151-152)
TÖVBEYE GEL
Ey hevâsına tapan, Tövbeye gel, tövbeye, Hakka tap, Haktan utan, Tövbeye gel, tövbeye.
Nice nefse uyasın, Nice dünyâ kovasın, Vakt ola usanasın, Tövbeye gel, tövbeye.
Nice beslersin teni, Yılan çıyan yer anı, Ko teni, besle cânı, Tövbeye gel, tövbeye.
Sen dünyâ-perest oldun, Nefsin ile dost oldun, Sanma dirisin, öldün, Tövbeye gel, tövbeye.
Sen teni, sandın seni, Bilmedin senden teni, Odlara yaktın cânı, Tövbeye gel, tövbeye.
Gör bu müvekkelleri, Yazarlar hayrı, şerri, Günâhtan gel sen beri, Tövbeye gel, tövbeye.
Ey miskin Âdemoğlu, Usan tutma âlemi, Esmeden ölüm yeli, Tövbeye gel, tövbeye
Ölüm gelecek nâçar, Dilin tadını şeşer, Erken işini başar, Tövbeye gel, tövbeye.
Göçer bu dünyâ kalmaz. Ömür pâyidâr olmaz, Son pişman, assı kılmaz Tövbeye gel, tövbeye.
Tövbe suyuyla arın, Deme gel bugün yârın, Göresin Hak dîdârın, Tövbeye gel, tövbeye.
Eşrefoğlu Rûmî sen, Tövbe kıl erken uyan, Olma yolunda yayan, Tövbeye gel, tövbeye.
_________________ " Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."
|