erbainer yazdı:
Bazı ilahiyat hocaları ile konuşuyorum; mesela tefsirci ; "ben fıkıhtan anlamam" diyor.
İşaret etmek istediğim husus "külli bir nazar" sahibi olarak ihtisaslaşmak...
Bu külli nazarın ise tasavvufi neşveye sahip olması lazım ki tesiri olsun.
Cuma namazı öncesi ilahiyat hocaları camiye gelip vaaz ediyor bazen...
Sanki zoraki konuşuyor kürsüde; o kadar ruhsuz...
(Şimdi hatırladım Bayram Ali Efendi'nin aşk u cezbe dolu vaazını rahmetullahi aleyh... Nerede o nerde bunlar !...)
Derviş olmasa bile ilahiyat ile iştigal edenin 'zevk manasına' tasavvuftan nasibi olması lazım...
"Ağlayamıyorsa bile ağlıyormuş gibi yapması lazım" babından...
Aksi halde daha çoook şikayet eder durur bu "ümmet-i merhum-e" nereye yuvarlanıyoruz deyu...
Allah (cc.) razı olsun hocam,
ne güzel ifade etmişsiniz..
aklıma ne geldi;
eskinin ilahiyat hocaları Mevlevi Yaman Dede'yi (rh.a) iyi bilirler; (mesela)
hayrettin karaman vb. (devri akranları) o zattan ders okumuşlar
ama Derd almamışlar..
Allah'ım Aşk vere...