Şeyhi olmayanın şeyhi kimdir?
22/02/2008
Mehmet PAKSU - BUGÜN
“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır' diye bir söz duydum. Böyle bir hadis var mıdır?"
Hadis kitaplarında "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır" diye bir hadis kayıtlı değildir. Bu ifade hak dostu Beyâzid-i Bistâmi'ye nispet edilir ve "Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır" şeklinde yer alır.
Bu açıdan cümlede yer alan "şeyh"; mürşit, üstat, hoca, rehber ve kılavuz anlamında düşünülürse konu daha iyi anlaşılır. Bir Müslümanın gerçek mürşidi ve rehberi Kur'an-ı Kerim ve Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselamdır.
Kim bu hidayet rehberini kendisine kılavuz ederse hakkı ve hakikati bulmuş demektir. Zaten bunları tanımayan, rehber almayan insanın olsa olsa rehberi ve yol göstericisi şeytandır. Bir insanın rehberi, ya iyi ve iyilerin temsilcisi olan Peygamber Efendimizdir, ya da kötü ve kötülüklerin temsilcisi olan şeytan ve onun gönüllü temsilcileridir. Kur'ân'da bu meseleye işaret ederek açıklık getiriyor: "Kim Rahman'ın zikrine karşı körlük ederse, biz ona bir şeytan musallat ederiz de, kendisine arkadaş olur. Şeytanlar onları yoldan çıkarır, onlar ise kendilerini doğru yolda bilirler."
Bununla birlikte başta sahabiler olmak üzere müçtehidler, veliler İslam uleması da insanlara hak ve hakikatı gösteren, doğru yolu işaret eden birer rehberdirler. Bu zevât, zaten ilim ve irfanlarını Kur'an'dan ve Peygamberden (a.s.m.) alıyorlar. Birçokları yüzlerce, binlerce, bazıları milyonlarca insanın hidayetine vesile olmuşlardır..
Mesela İmam-ı Âzam, İmam-ı Şafiî, İmamı Gazalî, Abdülkadir Geylanî, İmam-ı Rabbanî, Şah-ı Nakşıbend, Mevlana ve Bediüzzaman gibi zatlar bu rehber şahsiyetlerden sadece birkaçıdır. Bu manevi önderlerin hayatları incelendiğinde, İslamî hayatın şekillenmesindeki yerleri kolayca görülecektir.
Bir Müslüman bu zatların sözlerini, kitaplarını, hal ve hareketlerini, devam etmiş oldukları zikir ve tesbihleri okuyabilir, onları örnek alabilir ve böylece İslamî yaşayışını zenginleştirip nurlandırabilir. Böylece bu zatlar insana mürşit olur. Bu hak dostlarını tanımayanların, peşlerinden gitmeyenlerin de olsa olsa yol göstericileri şeytan ve kötü kimseler olur. Çünkü bir Müslüman onları Kur'an'a ve Peygambere uydukları için seviyor, kitaplarını okuyor, onların manevi hallerinden ve yaşayışlarından istifade ediyor.
Mürşit, sadece kalbi ve gönlü hakikate açık bir kişiden öte, onun çevresinde yer almış, onun irşadına ve hizmetine gönül vermiş bir cemaattir. Bir kişi ne kadar dâhi de olsa cemaat halinde, toplu olarak gelen bozguncularla ve fesat şebekelerine karşı duramaz.
Bunun için Peygamberimiz "Allah'ın kudret eli, yardımı cemaat üzerinedir/cemaatle beraberdir" 2 sözleriyle hak yolun yolcularının yüreklerinin toplu olarak atmalarını tavsiye etmiştir. Yukarıda sözü edilen cümle bu anlam çerçevesinde anlaşılırsa yanlış olmaz. Yoksa "İnsan mutlaka bir tarikata girmelidir, bir şeyhe intisap etmelidir. Eğer bir tarikat şeyhine bağlı değilse, onun şeyhi şeytandır" şeklinde anlamak, eksik bir anlama olur.
1 Zuhruf Sûresi, 36-37
2 Tirmizi, Fiten 7.
http://www.moralhaber.net/yazidetay.php ... &yazar=145