Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Köy İslamı-Kent İslamı: Tutarsız Varsayımlar
MesajGönderilme zamanı: 21.10.09, 11:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Köy İslamı mı?

Farklı kalemlerin makalelerinin toplamından oluşan kitaptan -Mekân, kültür, iktidar- bir konu seçip üzerine eğilmemiz ve yine üzerine yeni bakış açıları geliştirmemiz gerekmekteydi.


04 Ekim 2009

Üniversitedeyken, Can Yayınları yazarlarından olan bir hocam, verdiği dersin kapsamında incelenmesi için tavsiye etmişti bu kitabı. Farklı kalemlerin makalelerinin toplamından oluşan kitaptan bir konu seçip üzerine eğilmemiz ve yine üzerine yeni bakış açıları geliştirmemiz gerekmekteydi.

Kitabı elime alıp okumaya başladığımda dikkatimi çeken konu başlıklarından biriydi; “Göç sürecinde İslam. Minaresiz camiler”. Jan Nederveen Pieterse kaleme almış. İçeriğine göz atmadan önce, salt bir bakış açısıyla oluşturduğu ilk çağrışımlara değinmek istiyorum. Evet, İslam yüzyıllık bir göç sürecini beraberinde sürüklerken camiler, tahmin edilenin ötesinde gözle görülebildiği halde minaresiz, manadan yoksun, algıya kapalı bırakılmış, yani bir nevi öksüzleştirilmiş camiler, artık ezan seslerinin duyulmadığı, halkın göğe uzanmış şahadet parmaklarının üzerine çağcıl camekânların bindirildiği kentsel camiler geldi ilk etapta aklıma ve giderek içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Makaleyi okuduğumda ise ortaya çıkan tablo çok başkaydı ve bu tabloya, yeniden farklı bir bakış açısı kazandırmak hasebiyle bu küçük ayrıntıya değinmek istedim ve bunu da göz önünde bulundurarak, eleştirel bir bakış açısıyla oturup makaleyi inceledim.

İslam’ın net tanımı var mıdır?

İlk olarak yazarın; ‘İslam’ın net bir anlamı yoktur’ cümlesine takılarak bir netlik getirmek durumundayım. Bildiğiniz üzere ; “İslam, Arapça kökenli bir kelime olup ‘seleme’ kökünden türemiştir ve lügatte, selamet veren, rahat ettiren ve korkudan emin kılan manalarına tekabül etmektedir… İslam bir sunuştur, konu ve sunulan tarafından kabul edilen yani İslam olunuştur. İslam; kabuğu, zarı, sınırı ve görselliği teşkil eder.”(S. Karakoç – İslam)

İslam’ı tanımlayan bilincin kendi içinde sorunlu olduğunu öne sürerken yazar, eylemlerin çelişkisi üzerinde duruyor, fakat ‘İslam olmak’ ile ‘Müslüman olmak’ arasındaki farktan imtina edip, kendini muaf tutuyor. Müslüman kimliğine sahip bir bireyin, dindarlık vasfının yanında kültürelliği barındıramayacağını ileri sürerken, bir taraftan İslam’ın evrenselci bir din olmaklığına değinmeden edemiyor. Dünya kapitalizminin ve küreselleşmenin temelinin İslami hareketle atıldığını ve fakat günümüz itibariyle İslam’ın, o dünyaya yabancı ve onu işgal eden bir güç olduğunu savunurken çağdaş küreselleşme sürecinde İslam’ın yerini sorguluyor. “Asya ile Afrika’da İslam yeni biçimler ve ifadeler ortaya koymuştur.”

Köy İslamı-Kent İslamı: Tutarsız Varsayımlar

İslam hâkim kılındığında, bir doğu imparatorluğu olan Fars ve bir batı imparatorluğu olan Bizans vardı. İslam bu iki imparatorluğu yıkmakla, Ortadoğu, Afrika ve Asya halklarının köleliğine son vermiş kendi kendilerini idare etmenin yollarını açmış, onları hürriyetlerine kavuşturmuştur.

Makalenin ilk bölümlerinde genel olarak Müslümanların göç süreci üzerinde yoğunlaşan yazar, ‘köy İslam’ı deyişiyle İslam’ın sınırlandırılabilir yahut sınıflandırılabilir olduğunu varsayıyor. Bununla birlikte dini cemaatlerin tümünü sosyal yaşantıdan ayrı tutarak, ikisinin bir arada yürütülmeye çalışıldığında, İslam’ın yahut dinin alternatif statüde değerlendirilebileceğini düşünüyor ve İslam’ın kişilere göre farklı anlamlar taşıyabileceğini ileri sürüyor. Tüm bunları elbette günümüz kentlerinin, metropollerinin keşmekeşinden seçiyor, fakat İ. Özel’in deyişiyle; kapının ya açık ya kapalı olduğunu, aralık diye bir şey olmadığını unutuyor, yani ki ‘yarı zamanlı Müslümanlık’ gibi bir şeyi söz konusu edebiliyor.

Müslüman Kimliği Üzerine

Müslümanlık, bireyin mensup olduğu devlet tarafından iade edilen bir etiket, bir kimlik olmadığı için seküler dünya bağlamında irdelemek yersizdir. Kırsal kesimlerdeki göçlerin en önemli faktörünü ‘ekonomi’ olarak tayin eden yazar, devletin bıraktığı sosyal alandaki boşluğu İslam’ın doldurabileceğini söylerken, İslam’ı milliyetçilikten ve sosyalizmden tenzih ederek, İslam’ın başlı başına bir millet olduğunu ve temelindeki sosyal argümanların, onun bir basamağı olduğunu göz ardı ediyor.

“İslam’a, onun bir ahlakı var diye sadece ahlak deyip geçilemez. Onun bir devlet düşüncesi ve teklifi var diye, bir devlet doktrinidir deyip geçilemez. ‘ O, içtimai bir mezheptir, bir nevi sosyalizmdir.’ gibi hükümler onu bütünüyle kucaklayamaz. İslam vakası, bu vakalardan ayrı, bu vakaları da çevresinde toplayan, bunları da mutlaklaştıran ve gerçek yerine oturtan, sui generis bir vakadır.”( S. Karakoç- İslam ).

“Zira, kültürel yeniden üretimi yerel koşullardan bağımsız kılar.” cümlesiyle, İslam’ın gitgide daha ‘Ortodoks’ bir kimliğe büründüğünü söylüyor ve böylelikle imamları, göçmen işçi sınıfının aydınları olarak nitelendiriyor.

Küresel (!) bir tür olarak (!) İslam’ın geleceği

İslam’ın homojen olduğu düşüncesinin, Sünni dindarlar tarafından kabul edildiğini Şerif Mardin’den alıntı yaparak yineleyen yazar, yaptığı gelgitlerle bu düşüncenin dışına taşıyor ve İslam’ı, ‘kozmopolit ve köy İslam’ı olarak iki farklı ve sınırlı kategoride değerlendirmeye alıyor. Tüm bunları yaparken küreselleşme süreciyle birlikte devlet- toplum, toplum- sınır, sınır- birey ikilemlerinde meydana gelen gelişimi (gerileyiş mi demeliydim) göz ardı ederek, İslam’ın ebadının daraldığını yahut genişlediğini, değişenin yeni dünya insanı değil de bizzat İslam’ın kendisi olduğunu öne sürüyor. Küresel olan ile yerel olanın, yalnızca coğrafi bir kategori bağlamında değerlendirilemeyeceğini söyleyen yazar, yerel olanın küresel boyutla görülebileceğini, küresel olanınsa sabit olmayan yerel özelliklerin bir toplamı olabileceğini söylüyor ve İslam’ı küreselliğin bir türü olarak yorumluyor. Bu nedenle, İslam’ın anti-modernite olarak değil, alternatif bir modernite olarak görülmesi gerektiğini yenileyen yazar, milliyetçilik sonrası bir döneme girdiğimiz doğrusuyla İslam’ın geleceğini sorguluyor.

Küresel kentlerin çehrelerinin, son on yıl içerisinde, iş dünyasının yeniden yapılanmasıyla değiştiğini söyleyen yazar, abd’nin büyük kentlerinde göçmen bir işgücünün varlığına dikkat çekiyor. Kapitalizmin uluslararası hale gelmesiyle başlayan göç hareketleri, bir yandan işgücü ihracını arttırırken, diğer taraftan düşük gelirli iş arzının genişlemesine sebebiyet veriyor ve yazar, İslam’ı ve kapitalizmi ortak bir düzlemde değerlendirip, birer "dünya süreci" olarak nitelendiriyor. Halbuki, Baudrillard’nın deyişiyle kapital; toplumsal ilişkiler adlı büyücülüğün ürünüdür, çünkü kapital, topluma karşı bir meydan okuma biçimidir. Ona kendi yöntemleriyle yanıt vermek gerekmektedir. Kapitali, ahlaki ya da ekonomik rasyonellikten yola çıkarak bir skandal olarak sunamazsınız. Kapital, kendisine simgesel kurallara göre meydan okunması gereken bir meydan okumadır.

İslam’da göçün hikmeti nedir?

“İlim için göç etmek, ortaçağ İslam’ından bu yana tanınan bir motiftir.” yorumunun, göçe dair diğer söylemlerin üzerini örttüğünü söyleyen yazar, Zahit Kotku’nun, ‘sadece para kazanmak amacıyla yabancı ülkelere gitmek, sorumsuzluktur.’cümlesiyle bunu kuvvetlendiriyor. Fakat bilinenin aksine göçün, İslam’da, hac ve hicret imgeleriyle yeniden yapılanmanın bir metaforu olması, yazarın ‘dışarıya yolculuk İslamda meşru mudur?’ sorusuyla, sonu gelmeyecek olan daha birçok soruya kapı aralamasına sebep oluyor ve bu, böyle sürüp gidiyor.

İştahı kabaranlar için minik bir hikâyecik: Kitap İletişim Yayınlarından fırlamıştı.


Firdevs Aksoy

Kitabı içindekilerle görebilmek için: http://kutuphane.tbmm.gov.tr:8088/2005/200506667.pdf

http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=1986


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye