Sufiforum.com

Derleme Naklin Sıhhatinin Soruşturulmasından Çıkan Sonuç: :

Alıntıladığım iki kelamın birbirinden ne kadar faklı olduğunu izaha gerek yoktur. Genel bir sonuca varmadan şu kadarını söylemeliyim:

Nurcular, “Meşayihin siyaseti” gereği ve zamanın şartları icabı edilmiş kimi kelamları, “mutlak hakikat” tahtına oturtarak, bütün bunları bir övünme ve büyüklükte ispat vasıtası olarak kullana gelmektedirler. Mutlaklaştırma faaliyetinden önce de kelamlarda değişiklikler-eklemeler-çıkarmalar yaptıkları gözden kaçmıyor... Bu olanların kasıtla yapılmadığına hüsn-i zan ediyorum, etmek istiyorum. Bütün bu farklılık ve abartmalar, içinde bulundukları ve genlerine işleyen “biz bütün ümmetten üstünüz, kimse ayağımıza su dökemez, bizler adeta zamanın Sahabeleriyiz” haletinin eseridir. Bu halet neticesi, farklı algılamışlar, övgülerden, teşviklerden olmadık makamlar çıkarmışlardır.

Bu denli bir büyüklenmenin ne kadar tehlikeli olduğunu izaha ise hiç gerek yoktur. Her Müslüman, ortalama bir bilgiyle tehlikeyi zaten fark edecektir.

GENEL SONUÇ:

Başından beri 5 madde halinde incelediğimiz meselelerin hepsinin ortak tarafı şudur:

Olayları ve kelamları farklı algılayıp farklı yansıtmayı alışkanlık haline getiren Nurcu çevreler, Said Nursi merhumu, aşırı bir yüceleştirme ve efsaneleştirme halindedirler; merhumu hiç kimse tarafından ulaşılamaz bir şahsiyet konumuna getirmişler ve bütün ümmetçe de böyle algılanmasını beklemektedirler... Bu haletin iflah olmaz bir salgın hastalık gibi bütün bünyelerini sardığı dahi ortadadır. Çokça müşahade edildi ki bugün, asgari derecede cemaat bilincini edinmiş her ferdine bu hastalıklar hemen sirayet etmektedir…

Bu gidişatla “İslam’a aç, aşka susamış, derdi bi-ilaç” daha başka nice insana da bulaştıracaklar gibi görünüyor. Çünkü cemaatin kendi içindeki eğitim ve "cemaate eklemlendirme" süreci, daha ilk adımlarından itibaren bahsini ettiğimiz sakat ve hastalıklı zemin üzerinde yürütülmektedir. Öyle ki özür dilemek büyüklere mahsus pek yüksek bir ahlak iken Nurcu çevreler katında özür dileyen, yanlış yaptığını kabul eden, hatası olan bir alim görüntüsünün dahi yeri yok. Öyle ki üstadlarını yetiştirmiş bir hoca fikrine dahi tahammül edemiyorlar. Bu halete, Nursi’ye himmet eden bir Şeyhi olması düşüncesi dahi ağır geliyor… Halbuki bugüne kadar nice muteber, meşhur alim, Hocalarını ve Şeyh Efendilerini öne sürerek hepsiyle azami dercede iftihar etmişler, kendilerini onların gölgesinde gösterme tevazusuna, hakikatte izzetine bürünmüşlerdir.

Bir alime elbette, bulunduğu yerden daha fazla değer, makam verilebilir. Halis niyetle mümkündür, mazur görülebilir... Hatta teşvik edilmiştir. Ve fakat her haddi korumak şartıyla… Bir alimi, diğer bütün ulema ve ehlullahı düşük ve zavallı gösterme karşılığında; talebeler topluluğunu da bütün ümmetin rağmına yüceltmeye çalışmak ise had hudud tanımıyor maalesef...

Yazı orada tamemen yok ise yayınlayabilir miyiz? Benim konuyu kaldırırdık.

.... önceki naklinizle birlikte elbette yayınlayabilirsiniz, talib ağabeyim.

ruhan abi ellerinden öptüm çok güzel derlemişsin konuyu. özellikle tac olayı çok hoşuma gitti bunu gidip risale foruma yazayım da muhabbet olsun gece gece şaka şaka yazarmıyım oraya iki dakkada beni cehennemin zemin katına koyarlar valla. aman canım bize ne.. çek bi çay

Aman abi... Risale forumda, kimileri açarlar ağızlarını yumarlar gözlerini... Evliyaullah konusunda kimisinin "cesaretli" (!) olduğunu biliyoruz. Tecrübe ile sabit.

Yazmayacağınızı biliyorum, hemen belirteyim, asıl bendeniz ellerinizden öperim.

mevlana ali haydar efendinin risale sahibinizamanında huzuruna kabul etmediğide söylenir..Allahu alem..

Risale sahibini seven, sayan çoktur. O duyum da yanlış olabilir diye düşünüyorum. Yalnız bin yıldan beridir beklenen zat olduğu hakkında kuşkuluyum. Hatta var mıdır böyle biri? Var ise geçen yüz yılın müceddidi artık zaman tamam oldu diye neden dememiştir. Tarikat düsturları olmayınca başıboşluk pek çok oluyor. Nefs tezkiyesi ve kalp tasfiyesindeki başarıya yani takvalı olmak nisbetinde değil de ağzı laf yapmak ve okumuşluk düzeyine göre bir hiyerarşi olunca durum bu oluyor herhalde.

selamün aleyküm,
mü'minler kardeştir. belki gittikleri yol meşakkatli ve birbirlerinden ufak da farklı olsa da, hiç farketmez, gidecekleri yer aynıdır. gaye aynıdır.

ben bu foruma sufi'lik hakkında bilgi almak için gelmiştim belki de, kendime bir mürşid-i kamil arayışına düşmüştüm.
Allah bilir ya, beni imansızlık dehşetinden risalei nur'daki bana anlatılanlar, yine Allah'ın izni ile kurtarmıştır.

ben desem ki (beni bu konuda bağışlayın lütfen), "buraya geldim baktım, ama forumdakiler, mü'min kardeşliğini tam anlayamamış, hatta bir diğer mü'min kardeşinin hocasını, halis niyetle gittiği yolu, kendince eleştirir, belki arkasından gıybet eder"
deyip de, sufi'liği araştırmayı bıraksam, bir su-i zan içine girsem, doğru olur mu??

hatta ve hatta, ben sufi'liği iyice bilip de araştırmadan eleştirsem, (ki zaten iyice bilsem eleştirmem) doğru olur mu??
o meşakketler ve hapishaneler içinde yazılmış ve bir çok insanın da (Allah'ın izni ile) iman bulmasına vesile olmuş kitapları ve müellifini burada eleştirmeniz doğru mudur??

ben de sizin bu, "benimki seninkinden daha ak" yaklaşımı ile eleştirisel yaklaşımınızdan dolayı, sufiliği araştırmayı bırakmam doğru mudur?

bırakın diğer insanları, sizin hakkınızda ne derlerse desinler, herkesin kendi zannı kendinedir, başkasına değil.
zaten, kendini bu yola koyan, bu yolda yürüyen başkasına bakmaz da, bakmamalıdır da.

ben de önceden, cemaat devri derdim ama, şimdi başka derim, öyle demem!

kusura bakmayınız lütfen, biraz ağır oldu sözlerim ama görünen budur.

Allah'a emanet olun...

Cumhur-i Ulema ve bütün Mutasavvıf alimler kitap okuyarak, Hakikat ve marifet mertebelerinin kat edilemeyeceğinde ittifak etmişlerdir. Üzerinde icma vardır. Cemaat bunun üzerindedir. İcmadan ayrılma ve cemaate uymamak ise mesuliyet ve mahrumiyet gerektirir. İcmayı hatırlatmak, olması gerekeni izah etmek; cemaat düşmanlığı değildir. Emr-i bil maruf nehyi ani'l münkerdir. Nasihattendir. Ve ed dinu nasiha buyrulmuştur. Kardeşliğe de aykırı değildir, aksine kardeşlik hukukunun gereğidir.

Sizin de ifade ettiğiniz gibi: Mü'minler kardeştir. Amenna ve saddakna.

Ves'selam.

muhterem tanhu kardeşim
Said nursi k.s. Sami Ramazanoğlu efendi k.s. kucaklaşıp musafaha ederken,veya bir başka Allah dostu ile muhabbetle sohbet ederken ,tayyi zamanla günümüzdeki takipçilerinin halini görselerdi eminim üzülürlerdi.Büyükler arasında dostluk ve candan bir sevgi varken takipçilerindeki taassup,çocukların "benim babam seninkini döver" tartışmasına benziyor kanaatimce.Halbuki babaları canciğer dosttur.