Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Talibanistan Efsanesi
MesajGönderilme zamanı: 26.06.09, 10:43 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 13.02.09, 15:55
Mesajlar: 29
Talibanistan Efsanesi

Amerikan medyasında hiç bahsedilmeyen şey ise Pakistan’ın kabile bölgelerindeki devasa sosyal problemler.

Pepe Escobar*

Eyvah kıyamet kopuyor! Herkes kaçsın! Sarıklılar geliyor! İşte Hillary Clinton’un sekreteryasından New York Times’a kadar, Barack Obama yönetiminin ve Amerikan medyasının yaydığı histerilere göre Pakistan’ın bugünkü durumu! Britanya Başbakanı Gordon Brown bile Pakistan Talibanı’nın Britanya güvenliğine bir tehdit oluşturduğunu söyleyebildi.

Fakat İslamabad 1917’de St.Petersburg’da ya da 1978’de Tahran’da olduğu gibi yarın öbür gün sarıklı bir devrimle yıkılacak gibi değil.

Pakistan yönetilemeyen bir Somali de değil. Rakamlar gerçekleri anlatıyor. Pakistan’ın 170 milyonluk güçlü nüfusunun en az % 55’i Pencaplı ve bunların Taliban’ı kucaklayacağına dair güçlü bir kanıt yok. Zira Pencaplılar ya Şii’dir, ya Sofi’dir, ya da her ikisindendir. Nüfusun 50 milyona yakın kesimini oluşturan Sindliler ise önce Benazir Butto ve kocasının, şimdi de şimdiki devlet başkanı Asıf Ali Zerdari’nin oldukça laik merkez partisi Pakistan Halk Partisi’nin sadık takipçileridirler. Pakistan’ın toplam nüfusunun %85’ini oluşturan ve önemli bir oranı şehirli orta sınıf olan bu iki eyalette Taliban fanatikleri son derece küçük bir azınlık.

Hava kuvvetleri, avcı uçakları, tankları ya da silahlandırılmış araçları olmadan 10.000’den az savaşçısıyla üç ana gruba ayrılan Pakistan Talibanı Peştun kabile bölgelerine, Kuzey Batı Sınır Eyaleti (KBSE)’nin bazı mahallelerine ve Pencap’ın çok küçük kesimlerine dağılmış.

Bu kişilerin 550.000lik iyi silahlanmış, profesyonel ve güçlü Pakistan ordusunu – ki kendileri dünyanın altıncı büyük ordusu ve Hindistan’ın devasa askeri gücüne yetişmiş durumdalar – hezimete uğratacağını söylemek oldukça gülünç bir lakırdı.

Ayrıca Afganistan’daki ya da Pakistan’daki Taliban’ın ‘Af-Pak’ (Afganistan ve Pakistan) bölgesi dışında kalan bir yeri vurabileceğine dair bir kanıt da yok. Bu efsanevi el-Kaide’ye has bir özellik. Taliban’ın nükleer silah depolarına ulaşmak için Pakistan ordu kodlarını çözebileceğine dair oluşturulan nükleer histeri konusunda ise (bu arada Taliban üyelerinin çoğu okuma ya da yazma bilmez) Obama bile yüzüncü gün konuşmasında nükleer cephanelerin güvenli olduğunu belirtme ihtiyacı hissetti desek yeter.

Elbette ki Taliban’a sempatiyle yaklaşan üst rütbeli Peştun ordu mensupları ve güçlü merkezi istihbarat kurumunun bazı kesimleri hakkında sınırlı bir bilgiye sahibiz. Fakat orduya destek veren ise 1970lerden beri yakın ilişki içerisinde olduğu Amerikan ordusundan başkası değil. Ayrıca Zerdari Pakistan Peştunlarına kitlesel bir kıyım yapacak kadar aptalca da davranmamalı, aksine Peştunlar İslamabad’ın planları için son derece faydalı olabileceğini görmeli.

Zerdari hükümeti Afganistan’daki Kuvar eyaletiyle sınırı olan ve bu yüzden Amerikan ve NATO birliklerine çok yakın olan Kuzey Batı Sınır Eyaleti’nin Malakand bölgesindeki Buner sorununu halletmek için birliklerini ve hava kuvvetlerini bu hafta bölgeye gönderdi. Savaşılan güç ise 500den az Tehrik’e Taliban Pakistan (TTP) üyesi. Fakat Pakistan ordusu için bölgenin Talibanistan’a katılması büyük bir kazanç zira bu İslamabad’ın sonsuz ‘stratejik derinlik’ doktriniyle uyuşan Peştun olan Afganistan’ın güneyini Pakistan kontrolü altına alma hedefini kolaylaştırır.

Bana Beytullah Mesud’un kafasını getirin

Peki İslamabad güvendeyse, bu histeriler neden? Aslında birçok sebebi var. İlk olarak Washington’un aslında hazmedemediği şeyin – şimdi de Obama’nın ‘Af-Pak’ stratejisi ile birlikte – gerçek demokrasi ve İslamabad’da oluşacak olan gerçek bir sivil hükümetin olduğunu zira bunun ‘Birleşik Devletler çıkarları’na Bill Clinton yönetiminin 1990ların sonunda yediğinin içtiğinin ayrı gitmediği Taliban’dan daha fazla tehdit oluşturacağını söylemeliyiz.

Ancak başka bir askeri darbenin Washington’un keyfini yerine getireceği malum ve kaynakların söylediğine göre bu histerik atmosferin yaratılmasının arkasında eski diktatör General Pervez Müşerref de var – ki kendisine zaten ‘Bush’erref deniliyordu.

Pakistan’daki her askeri darbenin Genelkurmay Başkanı tarafından yürütüldüğünü hatırlamak önemli. Bu yüzden önümüzdeki saatlerin, haftaların, ayların adamı hiç kuşkusuz Benazir’in eski ordu sekreteri ketum General Eşfak Kaini. Kaini Amerikan ordu komutanı oramiral Mike Millen ile oldukça samimi ve kesinlikle bir Talibansever değil.

Dahası, Pakistan ordu/güvenlik bürokrasisinden yüzlercesini Peştun Neo-Taliban’la savaşmak için Washington’dan daha fazla dolar almak – aynı zamanda Taliban da Amerika ve NATO’yla savaşmak için silahlandığından - her şeyden fazla mutlu eder. Öyle de oluyor. Zira Washington’da şu sıralar kontra gerilla yöntemi moda ve Pentagon görünürdeki her Pakistanlı askere bu taktikleri öğretmek için can atıyor.

Amerikan medyasında hiç bahsedilmeyen şey ise Pakistan’ın kabile bölgelerindeki karışıklıklar yüzünden uğraşmak zorunda olduğu devasa sosyal problemler. İslamabad’a göre Federal Olarak Yönetilen Kabile Bölgeleri (FATA – Federally Administered Tribal Areas) ile Kuzey Batı Sınır Eyaleti arasında yerlerinden edilmiş en az bir milyon insan var (gıda yardımına ihtiyacı olan mahrumlardan bahsetmiyoruz bile). FATA’nın oldukça fakir Peştun köylülerinden oluşan yaklaşık 3.5 milyonluk bir nüfusu var ve açıkça görülüyor ki FATA’daki savaş Kuzey Batı Sınır Eyaleti’nin meşhur başkenti Peşavar için güvensizlik ve paranoya demek.

Talibanistan efsanesi de aslında sadece Avrasya’daki yeni büyük oyunun parçası olan bir yanılsamadan ibaret: Yani yavaş hareket eden bölgesel büyük çarkın bir dişlisi.

İlk aşamada - buna kötünün markalaşması diyelim – Washington think-tankleri ve işbirlikçi medyası Pakistan ve Birleşik Devletler’e karşı ‘el-Kaide tehdidi’ni durmaksızın işlediler. FATA ‘teröristler’in ve intihar bombacılarıyla dolu bir ordunun eğitildiği ve Afganistan’a ABD/NATO’nun ‘özgürlük dağıtıcıları’nı öldürmeleri için salıverildiği dünyanın en tehlikeli yeri, bir terörist yuvası olarak damgalandı.

İkinci aşamada, yeni Obama yönetimi Peştun köylülerine karşı avcı uçaklarıyla ‘yukardan gelen cehennem’ saldırısını başlattı. İşte şimdi de Obama’nın Af-Pak’a çullanışını meşrulaştıran önemli bir taktik olarak da 100.000lik güçlü ABD/NATO birliklerinin Af-Pak’taki zavallıları (kötü Taliban’ı değil) özgürleştiren kahramanlar olarak lanse edildiği aşamaya gelindi.

Her şeyin tamamlanması için yeni bir öcüye ihtiyaç var. O da TTP lideri Beytullah Mesud. Mesud ilginç bir şekilde geçen Mart ayının başlarında tarihi Taliban lideri Molla Ömer’e bağlılığını ilan edene kadar sahte bir Amerikan insansız uçağı tarafından bile vurulmamıştı. ‘Gölge’ olarak da bilinen Beytullah Mesud’un Pakistan’ın Belucistan eyaletine bağlı Quetta taraflarında bir yerde rahatsız edilmeden yaşadığı söyleniyor.

Şu anda Beytullah’ın kellesine 5 milyon dolar fiyat biçiliyor ve avcı uçakları beklendiği gibi Mesud’un ailesinin Güney Veziristan’daki üslerini vurdu. Fakat daha da ilginci, Pakistan İstihbarat Servisi kuzeni olan CIA’ye Beytullah’ın nerede olduğuna dair hem de iki kere detaylı bir dosya gönderdi. Fakat bundan bir şey çıkmadı.

Ve belki de çıkmayacak – özellikle de şaşkın Zerdari hükümetinin bir önceki öcü Usame bin Ladin’in artık bir hayalet olmadığını düşünmeye başlamasıyla. Avcı uçakları görünürdeki her bir Peştun düğününü yakıp yıkabilir. Fakat uluslararası gizemli öcülerimiz Usame, Beytullah ve Ömer – şimdiki DBO (Denizaşırı Beklenmedik Operasyonlar)’nun önceki TKKS (Teröre Karşı Küresel Savaş)’nin yıldız oyuncuları – elbette ki star muamelesini hak ediyorlar.

……………………………………

*Pepe Escobar: Globalistan: How the Globalized World is Dissolving into Liquid War (Nimble Books, 2007) ve Red Zone Blues: a snapshot of Baghdad during the surge adlı kitapların yazarı. Obama does Globalistan (Nimble Books, 2009) adlı son kitabı ise yeni çıktı.

Bu makale Ersen Akyıldız tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye