Cumhuriyet Kurulurken Maneviyat Âleminde Neler Oldu?
Dr. Hayati Bice26 Ekim 2011
İsmail Kara’nın
“Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye” kitabını[1] kapağını ilk gördüğüm anda almağa karar verirken kitabın isminin beni etkilediğini söylemeliyim. Yazarın 1992-1996 yıllarında yayınlanmış gazete yazılarını derleyen bu kitaba ismini veren yazı kitabın en başına konulmuştu ve uzun dipnotu dışarıda bırakılırsa ancak bir kitap sayfası kadar tutan kısacık bir yazı idi. Yazıda söz konusu edilen ve kitaba ismi verilen rüya ise iyice özetlenerek sunulmuştu:
II. Abdulhamid döneminde Şeyhülislâmlık'ta görev yapmış Şeyh Rahmi Baba 1930'lu yıllarda şeyh ve halife arkadaşlarını gizlice Anadolu'nun bir kasabasına davet eder. "Kahriye" okunacak, yani "Ya Kahhâr" zikri çekilerek Mustafa Kemal'in ve rejiminin "kahr u tedmiri" için dua edilecektir. Davet kabul görür ve gizlice toplanılır.
Kahriyenin okunacağı sabaha birkaç saat kala Şeyh Efendi bütün niyetlerini altüst edecek bir rüya görür:
Bir dünya haritası. Ortasında Türkiye. Türkiye toprakları dünyanın diğer bölgelerinden bariz bir şekilde ayrılırcasına yemyeşil. Fakat etrafı, sınırları simsiyah, hayli kalın, lakin alçak duvarla çevrili. Peygamber Efendimiz haritanın başında ve insanların gözüönünde dünyayı yeniden taksim ediyor; şurayı şuna, burayı buna verin diye emirler veriyor, etrafındakiler de gerekeni yapıyorlar.
Mustafa Kemal, Trakya bölgesi gibi bir yerde duruyor. Yüzü Peygamber Efendimiz’e dönük değil ve duruşundan anlaşıldığına göre mahcup ve tedirgin bir durumda; bu yüzden Efendimiz'e bakamıyor. Sıra Türkiye'nin kime verileceğine geldiği zaman Şeyh Efendi gözlerini beş açıyor ve pürdikkat kesiliyor Peygamber Efendimiz yüzünü çevirmeden yalnız eliyle işaret ederek "burayı şuna verin" buyuruyorlar.
Burası dediği Türkiye'dir, şu dediği de Mustafa Kemal'dir.DEVAMI:
http://haber10.com/makale/25840/