“Görüyorsun ki konuştukları hep şundan, bundan aktarma ve yapmacık seylerdir. Ya bir hadis, ya bir hikâye yahut bir şiirini anlatır. Kendinden bir şey konusmaz. Kendi keşif ve vâridâtından bir şeyler anlat, bir şey söyle diyorum!!!”
Makâlât, s. 243.
“Sen insanoğlusun! Nasıl olur da sen de konuşmazsın? Dile gelmezsin? Ancak bütün sözlerin, bazı kocakarı hikâyeleri; Arap şiirleri! Hep bu! Şimdi kendi sözlerin nerede?”
Makalat,s.131
“Ne zamana kadar sundan bundan rivayet edip övünecek ve atsız eyere binip erlerin meydanında kosacaksınız? İçinizde: ‘Kalbim bana Rabbimden bu haberi veriyor’ diyecek kimse yok mu? Ne zamana kadar başkalarının asasıyla kör-topal yürüyeceksiniz? Hadisten, tefsirden, hikmetten ve saireden naklen söylediğiniz sözler o zamanda yasayan ve her biri kendi döneminde erlik makamında oturan erlerin sözleridir. Onlar kendilerine gelen hallerden anlatırlardı. Madem ki bu dönemin erleri sizsiniz o halde sizin sırlarınız ve sözleriniz nerede?”
“Arap dilinde yemin için kullanılan üç harf vardır. Vav, be, te. Bu üç harf ile de yemin ederim ki, vallahi, billahi, tallahi, su medreselerde tahsil görenler, hep bir mansıb sahibi olalım, bir medrese elde edelim, derler. Đyi duygularla hareket etmek gerekirse bunlar oralarda bir yer kapmak için çabalarlar. Halbuki bunlara sormalı: Dünya lokması için ne diye ilim tahsil edersin? Bu ip, insanı o kuyudan çıkarmak içindir. Yoksa yapısıp da baska kuyulara inmek için değil. Sen daima, acaba ben kimim, diye düsün. Hangi cevherdenim, niçin geldim, nereye gidiyorum? Aslım neredendir, su anda neredeyim, yüzümü nereye çevireyim?”
Makâlât, s. 139.
“Bu şeyhlerin birçoğu Muhammed (s.a.v.) dininin yol kesicileridir. Bütün fareler gibi bu dinin evini yıkmaya çalışırlar. Ama Allah’ın aziz kullarından öyle kediler de vardır ki, bu fareleri temizlemeye kâdirdirler.”
Makâlât, s. 325. Yine benzer bir eleştirisinde döneminin şeyhlerini din vurguncuları diye niteler. Bkz. Makâlât, s. 206.
“Gerçek bir âşığın eski pabuçlarının tozunu, bu zamane şeyhlerinin ve âşıklarının başına değismem. Gölge oyuncuları gibi perde arkasında hayaller gösterenler, o sahtecilerden daha iyidir. Çünkü onların hepsi hokkabazlık yaptıklarını söylerler; oyunlarının bir yalan olduğunu gizlemezler. Bu işi ekmeklerini kazanmak için yaptıklarını açıkça söylerler. Bu yönden bu hokkabazlar, o şeyhlerden üstündürler.”
Makâlât, s. 57.
|