Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Tasavvuf Ekseni / Amberin Zaman
MesajGönderilme zamanı: 18.06.10, 09:26 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 275
Tasavvuf Ekseni

Amberin Zaman


15 Haziran 2010

FİZİKTEN hep zayıf not alan biri olarak bu konulardan uzak durmalıyım. Ancak evimdeki plastik yerküreye bakıyorum, bakıyorum eksen nasıl kayar çözemiyorum. Zira eksen kayınca küre devriliyor. Küre üzerindeki herhangi bir ülke, doğuya doğru dönünce mutlaka batıyla buluşuyor. Özetle bu eksen kayması lafını çok anlayabilmiş değilim.

Ne var ki Mavi Marmara trajedisinin ardından Türkiye’de günün sorusu bu. Eksen kayıyor mu? Aslında sorulmak istenen soru şu: Türkiye, halatları kopmuş gemi misali, nereye doğru gidiyor? Türkiye dışında da aynı sorunun cevabı harıl harıl aranıyor. Ama mesele Türkiye’de cereyan eden haliyle özünde son yıllarda kökten değişen ekonomik, sosyal ve siyasi dengelerin tetiklediği tartışmanın devamından öte bir şey değil. Muhafazakârlaşıyor muyuz? Laiklikten sapıyor muyuz?

Yıllardır gücü tekelinde barındıran geleneksel “laik” elit açısından İsrail’le olan özel ilişkiler bir anlamda Türkiye’nin “Batılı” ve laik kalmasının garantileri arasında sayılıyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin himayesinde doruğa ulaşan bu ittifak, Türkiye’nin Batı’ya kendisini “pazarlarken” de değerli bir kozdu. AKP’nin ikinci kez daha da büyük bir çoğunlukla tek başına iktidar olması, Abdullah Gül’ün, başörtülü hanımıyla Çankaya’ya oturması, TSK’nın itibar ve güç erozyonuna uğraması derken şimdi de İsrail’le ilişkiler çöktü. Kendilerini “cumhuriyet çocukları” olarak tanımlayan bu kesim, koro halinde “Eyvah eksenimiz kaydı” diye dövünüp duruyor.

İtiraf etmeliyim ki ben de son günlerde İsrail’i protesto edenleri izlerken midem hafif ağrımaya başlamadı değil. Hitler pankartları taşımaya varan gösteriler, haykırılan cihat sloganları, “Ben acaba Türkiye’yi gerçekten tanıyor muyum?” sorusunu yerleştiriverdi kafama. Ve bir türlü çıkmıyor. Evet kişisel hak ve özgürlükler temelinde başörtüsünü savunuyorum. Üzerinde fazla düşünmemiş olmakla birlikte (zira kadın penceresinden baktığımda kafam bulanıyor) yerine göre çarşafı da. Ne var ki bu kadar sayıda çarşaflı, çember sakallı insanın “intikam” temposu tutarak meydanlarda bağırdığını görünce “Ne oluyoruz?” dedim. Hatta size bir itiraf daha; “Yoksa cumhuriyet mitinglerini düzenleyenler haklı mıydı, liberaller kandırıldı mı? AK Parti’nin gündemi farklı mı?” kuşkuları da içimi sarmaya başladı. Allah’tan çok zaman geçmeden ikiyüzlülüğümün farkına vardım. Zira ben değil miydim “Kürt olsun, Alevi olsun, milliyetçi olsun, şiddete başvurmadığı sürece ve toplumun temel değerlerine tecavüz etmedikçe (örneğin ırkçılık hiçbir koşulda savunulamaz) herkes istediği fikri savunabilir” diyen. O halde hangi hakla rahatsız oluyordum. Gazze üzerinden son derece meşru bir zeminde boy gösteren bu kesim Türkiye’nin bir gerçeği. Bunu kabul edip hazmetmenin zamanı çoktan geldi. Ve bunları buyurganlık edasıyla değil tam tersi derin bir mahcubiyet duyarak söylüyorum. Ama bir de işin “ama”sı var.

Bir Müslüman olarak dinime daha ziyade tasavvuf penceresinden bakmayı seviyorum. Cihat penceresinden değil. Sanırım Fethullah Gülen, Mavi Marmara olayıyla ilgili kaygılarını dile getirirken kimilerin iddia ettiği gibi “devlete biat” reflekslerinden ziyade TASAVVUF EKSENİNDEN hareket ediyordu. Emin olmak için Gülen hareketinin saygın entelektüellerinden Cemal Uşak’a başvurdum. Gülen adına konuşmak istemeyen Uşak, “şiddet değil sevgi” temeli üzerine oturan tasavvuf anlayışının “mücadele yöntemlerinin farklı” olduğunu anlatıyor. “Mevlânâ veya Şems, Mavi Marmara’da bulunsaydı nasıl davranırdı?” diye sorduğumda, “Binerler miydi ki?” cevabını alıyorum. Ve Mevlânâ’nın işgalci Moğollarla irtibat içerisinde olmaktan ötürü epeyce eleştirildiğini hatırlatan Uşak, düşmanlar dahil herkesle diyalog içerisinde olmamız gerektiğini vurguluyor.

İsrail komandolarının yağdırdığı sis ve gaz bombaları karşısında Mavi Marmara gönüllülerinin kendilerini savunmalarının en doğal hakları olduğunun altını çizen Uşak, bu noktaya gelmemek adına neler yapılabilirdi, bunun da sorgulanması gerektiğini savunuyor. Aman, Başbakanımız duymasın!

azaman@htgazete.com.tr


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tasavvuf Ekseni / Amberin Zaman
MesajGönderilme zamanı: 18.06.10, 09:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
sn yazar vede akıl danıştığı muhterem tasavvuftan ne anlıyor acep.
(fizikten hep zayıf alıyormuş, tasavvuftan pekiyi alacağını hiç sanmam)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye