Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Ver âlemi ateşe!
MesajGönderilme zamanı: 30.05.10, 14:57 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
"...Not: Garaudy, kendisine sorulan o soruya şu cevabı vermişti: "Sünnet olmaya ihtiyaç duymadım!"..."

muhibb-i Mevlana: anna maria shimmel de (Allah taksiratını affetsin) -bir zaman- "örtünmeye ihtiyaç duymadım" demişti.. bunu bir röportajında okumuştum..

aslında bu ve buna benzer sözler mühtedilerin hidayetlerinde ki noksanı (tam manasıyla ihtida edemediklerini) resm u ibraz eder.. hüsn-i zannım odur ki: onlar bu ifadelerinden rücu etmiş olalar.. eğer etmediler ise duam odur ki: o ifadeler bu hususlarda ki "tabii" cehaletlerine verile.. ve imanı zayi etmeye mal olmaya.. amin..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Ver âlemi ateşe!
MesajGönderilme zamanı: 30.05.10, 19:35 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
aziz kudsi hocam,

eğer sünnet sizin dediğiniz gibi imani bir mesele olsa idi, sünneti;
müslüman erkekler ergenlikten sonra olur idi.

belli ki (taa İbrahim AS'dan) güzel bir gelenek ve sadece bize has bir durum değil (ör: yahudiler).

bırakın güzel bir gelenek olarak kalsında da, imani konular arasına girmesin!

vesselam...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Ver âlemi ateşe!
MesajGönderilme zamanı: 31.05.10, 02:41 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
aziz kardeşim, din-i mübin-i İslam Allah'ın zikrinden zekerin ucuna kadar Hayatı külliyen muhit bir dindir.. şeriat-ı İslam arş-ı a'lanın fevkından avret mahallimizde ki kıla kadar her şeyi kuşatmıştır..

Buhari-i şrf.de "el-Hıtan" der.. Fıtrat beşdir: evveli el-Hıtan (yani) sünnet olmak.. bir insan Fıtrat'ın zontası (yabanisi/cahili) olursa o "ucundan accık" alma işini ehemmiyetsiz bir şeymiş gibi düşünebilir: halbuki o sünnet-i azimedendir -türkçesi- büyük bir iştir..

hiç kimse öyle edebiyat ve felsefe metinlerine daldırarak Sünnet olma ameliyesini vaftizle (veya bilmem neyle) kıyas etme cü'retine kalkışmasın: o bir sembol ve seremoni değildir.. zira Fıtrattan olan sünnetler "emr-i Cibillî"dir..

dna hücreleri insan cisminin temel hayatiyet şifreleri olduğu gibi Fıtrattan olan sünnetler dahi insanın İslamî bünyesinin temelidir: (yani) insan cinsi şu canlının hayat-ı ma'neviyyesinin bir temelidir.. binaenaleyh "İslamlıkda" onu terk ve tağyir kat'iyyen caiz değildir..

eğer o sembolik (formalite) bir şey olsaydı Hz.Resulullah (sav.) 80 yaşında müslüman olan bir ihtiyara sünnet olmakla emr eylemezdi.. malum olsun ki ideal insan fıtrat ile uyumlu durumdadır (yani) "İslamî normalite" sahibidir..

mesela: Sünnet olur.. kasıklarını traş eder.. bıyıkları (ağzını kapatmaz) kısaltır.. tırnaklarını keser.. koltuk altı kıllarını da (yolar veya bir şekilde) temizler.. bütün bunlar kesilir yolunur temizlenir traş edilir fakat Sakal bırakılır salınır (bir tutam) uzatılır.. işte bu fiiller kadim sünnetlerdendir..

bakıyorum da dücane cündioğlu ekseriya "melâmet-i terkiyye" usulünde yazıyor.. [yazıları bunu ima ettiren ifadelerle dolu].. bu da gayet tabii.. çünki insanın kamil ma'nada mürşidi olmazsa rabıtası akla ve nefse kayar: o vakit dînî mesaili galat tefhim eder efkarı da galat olur..

"sembolsüz (fıtratsız şeairsiz) düşünmek" nedir Allah aşkına ya?.. fıtrat ve şeair (-i İslamiyye-) den tecrid edilmiş düşünce felsefî (aklı önceleyen) bir düşüncedir.. böyle bir iddia sahibi elbette ki fasid tevillere zahib olacaktır..

mesela bakın, Sünnet olma ameliyesi Tevrat-ı şerifin de ahkamından idi.. bu yüzden israiloğulları arasında "sünnet olma/edilme" işi tevarüs edegelmiştir.. daha sonra ise (yani) İsa As.dan sonra gelen "hristiyanlar" bu hükmü yanlış te'vil ile tahrif ettiler (değiştirdiler).. ve [Tecrid-i Sarih'de de geçtiği üzre] dediler ki: "bu sünnet olmakdan maksad kalbi bürüyen perdeyi atmaktır (!).." hoppala!..

gördünüz mü felsefeyi?.. insan abdulkafa olmamalıdır azizim "Abdullah" olan insan kelam-ı Dîniyyeyi tutup kafasına göre bir laklakaya ta'lik etmez...

Alemlerin Fahr-i Ebedisi Efendimiz (sav.) şöyle buyurdu: "men rağıbe an Sünnetî fe-leyse Minnî.. her kim Sünnetimden dönerse (azmen ve kasden terk u i'raz eder saparsa) Benden değildir.." insan anasından doğar dünyaya gelir: ve bir kere Sünnet olur.. pekii;

eğer onu terk ederse el-Hıtan sünnetinden azmen ve kasden i'raz etmiş olmaz mı?.. [yani cidden düşünülecek olursa] el-Hıtan'ı terk cürmü ile kıyas edilebilecek [terki telafisiz] başka bir Sünnet terki cürmü herhalde yoktur...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye