Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Kutadgu Bilig'de Ahlak
MesajGönderilme zamanı: 21.02.13, 09:15 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 28.09.10, 13:01
Mesajlar: 166
Kutadgu Bilig'de ahlak

Mehmed Niyazi
m.niyazi@zaman.com.tr

Genç bilim insanlarımızdan sayın Hilmi Özden, Prof. Dr. Gürsel Ortuğ ve Prof. Dr. Nedim Ünal'ın danışmanlıklarında anatomi dalında doktora yaptıktan sonra dentoloji anabilim dalına geçerek Doç. Dr. Ömür Elçioğlu nezaretinde yeni bir tez hazırlamış.

Tezin adı: "Kutadgu Bilig'de Ahlak Kavramı ve Tıp Etiğine Katkısı."

Orhun Kitabeleri, Kutadgu Bilig, Atabetü'l-Hakayık, Kitab-ı Dede Korkut, Divan-ı Lügati't-Türk ve benzeri eserler kültürümüzün temel taşlarıdır. Fakat bu eserlerin vazifelerini daha tesirli bir şekilde ifa edebilmeleri için mütemadiyen yeniden yorumlanmaları ve hayata katılmaları gereklidir. Aksi takdirde toprak altındaki madenlerden farkları kalmaz. Hilmi Özden'in tezini özellikle bu bakımdan takdire şayan buluyorum. Kutadgu Bilig'i mesleği açısından değerlendirerek işlevsel hale getirmiştir.

Balasagunlu Yusuf 1070 yılında Kaşgar'da tamamladığı kitabını Karahanlı hükümdarlarından Tabgaç Buğra Ebu Ali Hasan bin Süleyman Aslan'a sunmuştur. Kitabı çok beğenen hükümdar Balasagunlu Yusuf'a "Has Haciblik" yani "başdanışmanlık" rütbesi vermiştir. Özden'in de belirttiği üzere Kutadgu Bilig, Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır. Fazla bilinmez: Mevlânâ'nın evinde de Türkler arasında az kullanılan bu lehçe konuşulurdu. Bu zaviyeden bakıldığında eserlerini Farsça kaleme alması daha bir manidar hale geliyor. Bu mecburiyet Mevlânâ hakkındaki yakışıksız tahminleri de haksız çıkarıyor.

Kader bizi insan denizi Çin'in yanı başında tarih sahnesine çıkardı. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren millet hayatı için devletin ne kadar önemli olduğunu kavradık. Milli varlığımızın bekası ile devletimizin payidarlığı arasındaki kopmaz bağları keşfettik. Devlet kurmadıkları halde varlıklarını sürdürmekte zorluk çekmeyen milletler var; fakat biz öyle miyiz? Yahudiler kaybettikleri devletlerine iki bin yıl sonra yeniden kavuştular fakat biz Türkler devletimizin yıkıldığı her yerde iki yüz yıl geçmeden kaybolduk. Atalarımızın "Allah devlete ve millete zeval vermesin" diye dua etmesi bu yüzdendir.

Kutadgu Bilig devletin nasıl olması gerektiğini anlatmaktadır. Eser adaleti, saadeti, aklı, kanaat ve akıbeti temsil eden dört şahsın münazaraları sayesinde gün ışığına çıkarılmıştır. Bu dört kişiden biri Törenin ifade ettiği adalet, Gündoğdu adlı bir hükümdardır. Kut ise mutluluk demektir; eserde Ay-Toldı adlı vezir tarafından temsil edilmektedir. Akıl anlamına gelen Öke, Ögüdülmüş'te müşahhaslaşır. Kanaat ve akıbet, Odgrmüş adlı bir zahiddir. Eserde ikinci derecede şahsiyetler de vardır ama verilmek istenen mesajlar bu dört esas kişi üzerinden anlatılır.

Çalışmasının pek çok yerinde sağlıklı bir toplum için ahlakın önemine vurgu yapan Hilmi Özden bir yerde şöyle demektedir: "Bir başka ifadeyle temiz yiyecek, temiz giyecek, temiz çevrenin yanı sıra temiz ahlak da önem taşımıştır. Dürüstlük, doğru sözlülük daima ön planda gelmiştir. Aile daima kutsiyetini korumuş, ona zarar veren hareketlerden kaçınılmıştır. Özden'in bu hükmünün subjektif olmadığını, eserini sağlam esaslara istinad ettirdiğini, İbn-i Fadlan, Gadrini, Plano Corpini gibi Doğulu ve Batılı pek çok bilgin, mütefekkir ve seyyah da tasdik ederler. Marco Polo kendi zamanındaki Türk kadınları için "Dünyanın en temiz ve ahlaklı kadınları" betimlemesini yapmıştır. Vambery Türkçede piç, orospu, kavat, pezevenk gibi müstehcen kelimelerin bulunmadığını, bunların Farsçadan geçtiğini belirtmiştir. Türk kızlarına Arık, Sılig, Sılvu ve benzeri yüksek ahlaklılık ifade eden isimlerin verilmesi pek çok yabancının dikkatini çekmiştir. Ahlaklılık hayatın her alanına yayılmış, cemiyette intizam sağlamıştı.

Ötüken Yayınevi, Hilmi Özden'in bu tezini kitap haline getirmiş. Şüphe yok ki kültürümüzün asli mecrasını bulabilmesi için Hilmi Özden gibi bilim adamlarına ve bu neviden çalışmalara fazlasıyla muhtacız.

17 Kasım 2008, Pazartesi


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye