Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hz. Şeyh Küçük Hüseyin Ankaravi
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 12:14 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Hz. Şeyh Küçük Hüseyin Ankaravi

http://anonymouse.ws/cgi-bin/anon-www.c ... ittleh.htm

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh Küçük Hüseyin Ankaravi
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 16:20 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Hz. Şeyh Küçük Hüseyin Ankaravi, son yıllarda garib bir tecelli ile gündeme geldi...

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh Küçük Hüseyin Ankaravi
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 20:49 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Küçük Hüseyin Ankaravi

[ Kaddesallahu Sırrahulaziz ]

(Ankara, 1828 - İstanbul,1930)

Küçük Hüseyin efendi; Ankara'nın, Arslan Bey Mahallesinde, Gökmenoğullan'ndan, babası Katırcı Ali Abdullah efendi ve anası Havva hanımefendi sulbünden; 22 ramazan 1244 (1828) senesi Cuma günü dünyaya geldi.

12 -13 yasma kadar Ankara'da kaldı.

Sonra, babası angaryaya tutulduğundan valiye şikayet etmiş; bir sonuç alamayınca da, Ankara'yı terkederek Mihalıççık’a gitmek zorunda kalmıştır.

Babasının vefatından sonra Ramazan ayında gelen hocalarla görüşüp İstanbul'a gitmeye karar vermiş. Fakat, İstanbul'a gitmesine .ağabeyi izin vermemiş. Bunun üzerine ağabeyine şöyle demiş:

— Bana izin vermezsen, kendimi Mihalıççık deresine atanm.Ve.. ağabeyinden İstanbul'a gitme iznini almış..

Saraçhane'de, Mevlevi bir ustanın yanında çıraklığa başlamış.Mevlevi usta; okuma -yazma öğrenmesi için. Küçük Hüseyin efendiyi, Bayezid Camii avlusundaki bir tesbihçinin yanına götürmüş.Tesbihçinin yanında iken, sabahları Süleymaniye Camii'ne gider, ders okurmuş.

MÜRŞİDİ HACI FEYZULLAH EFENDİ İLE TANIŞMASI :

Küçük Hüseyin efendinin birara karnı şişmeye başlamış; bu sebeple hastalanmış. Ondaki bu hastalığın, ancak okumakla geçeceğini anlatmışlar; bunun için, Topkapı'da bulunan Hacı Feyzullah efendiye üç gün gidip gelmiş. Her gidişinde de, şu emri almış:

— Bahçede otur bekle..

Küçük Hüseyin efendi, bu gidip gelmeye, beklemeye dayanamamış; Hacı Feyzullah efendiye içinden şöyle demiş:

— Okuyacaksan oku. İçinden geçirdiği bu durumu anlayan Hacı Feyzullah efendi pencereden şöyle seslenmiş:

"---Oğlum, biz üfürükçü takımından değiliz;bize intisab edersen bu karnındaki şiş geçer."

Bunun üzerine Hacı Feyzullah efendiye intisab eder. Bu intisab tarihi, hicri 1275. yıldır.31 yaşındadır.

HACI FEYZULLAH EFENDÎNÎN SÜRGÜN EDİLİŞİ :

Sonradan, her ne hal ise, Hacı Feyzullah efendi Midilli'ye sürgün edilir.Bunun üzerine, Küçük Hüseyin efendi, Çarşamba'da Murad Molla Dergahı'na gider; derse başlar. Molla Camî'ye kadar da okur.Bundan sonra da, şeyhi Hacı Feyzullah efendinin aynlığma dayanamaz; Midilli'ye, onun yanma gider.

Bir süre sonra, şeyhi ile birlikte İstanbul'a dönerler.

KÜÇÜK HÜSEYİN EFENDİNİN DERSLERİ :

Hacı Feyzullah efendinin zamanında Küçük Hüseyin efendinin taasavvufi dersleri 500 zikir imiş.

Küçük Hüseyin efendi, sonra fenafişşeyh makamına çıkmış. Bunun için, Küçük Hüseyin efendi şöyle anlatmış:"— O duruma geldikten sonra, ben de Hacı Feyzullah efendiyi inkar ettim. Bir bakışta o hal benden gitti."Bir süre sonra da mürşidi vefat eder.Hacı Feyzullah efendinin vefat tarihi, hicrî 17 cemaziyelahir 1293 olup günlerden pazar günüdür.

MEHMED NURİ EDÎRNEVÎ'YE İNTİSABI :

Küçük Hüseyin efendi, mana tarafından gelen bir işaretle; Hacı Feyzullah efendinin ileri gelen halifelerinden Edirneli Mehmed Nuri efendiye bağlanmış 8 yıl da bu Zat’ın gözetiminde bulunmuştur.

Küçük Hüseyin efendi, Mehmed Nuri efendi için şöyle demiştir:"— Vücudum toprak olsa dahi, onun yaptığı iyiliğin karşılığım veremem."

Şöyle anlatıldı:Bir gün birlikte bulundukları bir sırada Mehmed Nuri efendinin gözlerinden, şıpır şıpır yaşlar damlar.Küçük Hüseyin efendi bu durumu görünce sorar:

"— Bu şekilde ağlamanıza sebep nedir?. "Şu cevabı alır:"---Küçük Hüseyin , Plevne'ye o kadar teveccüh ediyorum da ; içeride teveccühü kabul edecek bir ihvan yok.. Bu yüzden teveccühler geri geliyor..."

KÜÇÜK HÜSEYİN EFENDİ'NİN HALİFELİĞİ :

Mehmed Nuri Edirnevi’nin vefatından sonra halifelerinden Hasan Visali Efendi, Bursa'dan istanbul'a gelmiş. Fakat, Küçük Hüseyin efendi, her nedense Hasan Visali efendiden kaçarmış.O günlerin birinde, Aksaray civarında, Visali efendiyle karşılaşır.Hasan Visali Efendi O'nu bir berbere götürür sokar, sakalım kestirir. O sıralarda, Küçük Hüseyin efendi uzun sakallı imiş.

Bundan sonra da, Hasan Visali efendi Küçük Hüseyin efendiye şöyle der: "---Bugünden itibaren halifemsin."der ve 4 murakabe verir.Hasan Visali efendi, Küçük Hüseyin efendiye murakabe talim eder. Mehmed Nuri efendi vefat ettiği zaman, Küçük Hüseyin efendinin dersi mürakabeye kadar gelmiş. fakat murakabe talim edilmemiş.

Hasan Visali Efendi’nin 1902 yılında vefatından sonra, ilk zmanlar kimsenin biatını kabul etmek istemeyen Küçük Hüseyin efendi eski ihvandan bazısının ve civarda oturanların kendisine intisabını yavaş yavaş kabul etmeye başlamıştır.Posta oturuş tarihi Teşrin-i sani 1318 - 20 şaban 1320 - (M. 1902) cuma günüdür..76 yaşındadır.

Küçük Hüseyin efendi şöyle demiştir:"— Mehmed Nuri efendi île Visali efendi çiftlerdi; biz onların her ikisine yardımcı olarak geldik."Küçük Hüseyin efendi, bir başka zaman da şöyle demiştir:"Erbaindeydim. Harem-i Şerifin kapışım açarken şu sözle karşılaştım:"— Nöbet senindir; fakat önünde iki kişi var."

Küçük Hüseyin efendi, bir başka zaman da şöyle demiştir:"— Dikkat et, bak; kimin başına toplanıyorlar?."

Küçük Hüseyin efendi; ihvanın, özellikle ihvan arasından Azmî beyin ısrarı üzerine Hicrî 1325 yılında diğer tüm meşguliyetlerini bırakarak tamamen irşad ile meşgul olmağa başlar.81.yaşındadır.İrşad merkezi haaline gelen evi; Kocamustafa Paşa Sancaktar Hayreddin Mahallesi Tekke Sokağı 36 numaradaydı.

Küçük Hüseyin efendi, bir başkasmı kendi yerine bedel olarak hacca gönderdi. Bu sebepten de, hacı sayılır.

KÜÇÜK HÜSEYÎN EFENDİ'NİN ALEM-İ CEMAL'E GÖÇMESİ :

1347 hicri yılı Ramazan ayının ikinci günü, Küçük Hüseyin efendinin vefat ettiği hastalığından yattığının ilk günüdür.

397 gün hasta yattıktan sonra sonsuz aleme göçtü.Sonsuz aleme göçü sırasında, başı kalbine dönük durumdaydı.

Hicrî yıl, 12 şevval'ül-mükerrem 1348 senesi..Rumî yıl, l mart 1346 idi.Miladî yıl, 14 Mart 1930 Cuma gecesi, saat: 00.05 ' te ölmüştür.

Kabri, Eyüp Sultan'da; Karlık tepe (Gümüşsuyu).. diye bilinen yerde ; ikinci şeyhi Mehmed Nuri efendinin mübarek kabri civarındadır.

KÜÇÜK HÜSEYÎN EFENDÎ'NÎN DIŞ GÖRÜNÜŞÜ

Küçük Hüseyin efendi, 120 cm. boyundaydı. Vücudu da boyuna uygundu.

Cüssesi zayıftı.Elleri, ayakları da vücuduna uygundu; yani: ufaktı.

Sol yanağında beni vardı.Sağ gözü ameliyatlıydı.

Sakalı seyrekti; siyah - beyaz karışımıydı.

ERENLER

Bir gün, erenlere ait bir gazel okunuyormuş. Küçük Hüseyin efendi şöyle demiş:

"— Erenler ocağı, bu halkaya dahil olan erenlerden olur.Erenler ne demek?. " Bu sorunun cevabını yine kendisi verdi:"—Hakk'a ermek, yani: Varmak.. " demeğe gelir.

İNTİSAB

Küçük Hüseyin efendi bir başka gün şöyle demiştir:"— Biz, ezel aleminde imam olduk; cemaatle namaz kıldık. Orada bize her kim uyduysa, bu alemde bize intisab edenler onlardır."

KÜÇÜK HÜSEYİN EFENDİ' NİN CEZBE SEBEBİ OLAN GAZEL :

Feyzullah Efendi'nin meclisinda okunduğu vakit. Küçük Hüseyin efendi'de ilahî cezbe zuhuruna sebeb olan gazel şudur:

Özüme sevda bıraktı, canıma efkar-ı aşk;

Bir bakışta ateşe yaktı beni dildar-ı aşk..

Feyz-i İsa, hikmet-i Lokman bana kâr eylemez;

Yed-i kudret tâ ezelden yazdı çün bimar-ı aşk..

Pare pare olmasın, ya neylesin biçare dil;

Her nazarda bin tecelli gösterir didar-ı aşk..

Sığmadı tefsire nokta, ermedi akl-ı cihan;

Mushaf-ı sinemde kaldı çıkmadı esrar-ı aşk..»

Zulmet-i şîrk-i riyadan kurtarır kendini;

Zahidin kalbinde taban olsa ger envar-ı aşk,

Dergeh-i şah-ı velayettir penahım Akif a

Bende-i kerrar-ı aşkım, bendedir kerrar-ı aşk..

********



Küçük Hüseyin efendinin kabri- şerifinde baş taşında şunlar yazılıdır:

HU

Meded Allah

Mazhar-ı Feyz-i Huda

Ankara'lı Şeyh Küçük Hüseyin Hüsnî Efendi Hazretleri

Doğumu: 22 ramazan 1244 cuma günü

-ölümü: 12 şevval 1348

******

Baş taşı yazısını Hattat Hulusi efendi yazmıştır. Kendisine "— Yazınızın altına imzanızı niye yazmadınız?."

diye sorulunca, “— Küçük Hüseyin efendinin baş taşma im-zamı atmaya teeddüp ettim.” demiştir.



Küçük Hüseyin Efendi'nin Defterine Kaydettiği Şiirlerden Bazıları :

TEVHÎD ÜZERİNE

Seraser cümle alem "semme vechullah" imiş bildim;

Giyip alem libasın görünen Allah imiş bildim..

Seçerden ayet-ı ninni enellah» dedi işittim;

Hakikatta seçer Musa Kelimullah imiş bildim..

Dedi Şah-ı Velayet, noktadır asl-i keldmullah;

Haberdar olmayan ol noktadan bedhah imiş bildim..

Gel ey sofi ko esmayı haber al zat-ı yektadan;

Senin cism-i latifin, hep sıfatullah imiş bildim..

Sırat-ı müstakim üzre sebat et sidk-ı niyetle;

Muradı ehl-i aşkın hep cemalullah imiş bildim..

Hakikat bahrinin gavvası: fehm eyler rümuzatı;

O kemin gevher-i esrarına agah imiş bildim..

Zebun et nefsini salik isen dergah-ı Mevidya;

Hemişe zikr-i hak ey Lütfi doğru rah imiş bildim..

Lütfî

***********



KUDDUSÎ'DEN DEYÎŞ

Veli olmaz kişi taşlanmayınca;

Sîva endişesi boşlanmayınca..

Söğütte biter mî hiç tatlı elma;

Yarılup sarılup aşılanmayınca..

Yiyemez körpe kuzu türlü otu;

Büyüyüp gün be gün dişlenmeyince..

Ne denlü aklı olsa da kişinin;

Okumaz haceye başlanmayınca..

Dahi başlanmakla alim olmaz;

Çalışıp dersine düşlenmeyince..

Sabî-i baliğ hemîn akil olur mu;

Nice yıl geçip yaşlanmayınca..

Amel çokluğuna yok itibar hiç;

Kulundan Halık’i hoşlanmayınca..

Gel ey Kuddusî, sen de olma tenbel;

Vücud bulmaz bir iş işlenmeyince..

**********



ÇOBAN MÜRŞİD

Hisar-ı aşkda bir çoban buldum

Sürüyü salmış kenare çoban

Çaldığı kavalın hayranı oldum

Yedi makam çalar davara çoban.

Yazlağı kışlağı hayr’ul-beriyat

Çaldığı makamda türlü tesirat

Ululara sordum, nedir bu halet;

Dediler kamildir bu kara çoban..

Ziyaret île bu yanına vardım;

Ziba kavalından bir avaz aldım;

Sürüsüyle görünce hayrette kaldım;

Her birin çekmiş timara çoban..

Çobanın elinde asa-i Musa;

Dilinde devreder esma-i hüsna;

Dertli davarına düdüğü şifa;

Mazhar olmuş sırr-ı Settar'a çoban..

Sürüsün korur kurda yedirmez;

Melik otağına yabanî girmez;

Vasfi, bu kemale her çoban ermez;

Sıdk île yar olmuş Gaffar'a çoban..

Vasfî

*******

Asumandır kubbesi hep ihtirakta kandiller;

En zîya-bahş kanadili güneşle mahtır..

Kaldırılmakla tekâya kaldırılmaz zikr-î Hakk;

Cümle mevcudat zakirdir, cihan dergahtır..

Emin Bey

********

RUHÎ'DEN TAŞLAMA

Sanma ey Hoca ki, senden sim ü zer isterler;

Yevme layenfeu'da kalb-i selim isterler..

Berzah-ı hav f ü recadan geçegör nakdm olup;

Dem-i aherde ne ümid ü ne bim isterler..

Unutup bildiğin arif isen nadan ol;

Bezm-i vahdette ne ilim, ne alim isterler..

Harem-i manide biganeye yol vermezler;

Aşina-i ezelî yar-ı kadim isterler..

Cürmüne muterif, taata mağrur olma;

Kî şîfahane-i hikmette sakîm isterler.

Kible-i manayı fehm eylemeyen göçeriler;

Sehv île secde edip ecr-i azîm isterler..

Ezber et, kıssa-i esrar-t dili ey Ruhi;

Hazır ol, bezm-i ilâhide nedim isterler..

*********

ÖLMEDEN ÖLMEK

Hayat-ı cavidanı, seyh-i kamilden sual ettim;

Ölmeden evvel ölmektir, deyince intikal ettim.,

**********

ŞERÎAT

Şeriatsız kişi uçsa havaya;

Gönül verme o gibi çürük mayaya.

********

Çünkü bildin müminin kalbinde beytullah var;

Niçin izzet etmedin ol evdekim Allah var..

Yılda bir kez hac olursa Kabe'de ey hacegan;

Gir gönüller Kabe'sine nice bin haccullah var:

Pehlivandır ol kişi kim nefsini islah eder;

Hep erenler meclisinde ana eyvallah var..

Kenz-i mahfidir hakikat ey Nesîmî ebsem ol;

Sırrını faş etme zira bu yolda, çok gümrah var.

Nesimî

************

KAYNAK : Abdulkadir Akçiçek , Mevlânâ Küçük Hüseyin Efendi , İstanbul-1988

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye