Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Ahmet ÖZHAN'ın anılarında Muzaffer OZAK Efendi
MesajGönderilme zamanı: 18.03.10, 17:29 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Ahmet ÖZHAN'ın anılarında Muzaffer OZAK Efendi

12 Mayıs 2009

...

SON ŞEYHİN SOHBETİNDE

Özhan'ın delikanlılığında yaz aylarına denk gelen Ramazanlarda ise günler uzamış, hava ısınmış ve iş zorlaşmış. İzmir Fuarında, İzmir'in yaz sıcağında her sahneye çıktığında bir iki kilo terleyerek tuttuğu oruçları çok net hatırladığını söylüyor Özhan. Beyazıt Sahaflar Çarşısı'nda son sahaflar şeyhi olarak andığı Muzaffer Ozak Efendi'nin dükkanındaki sohbetler de, Beyazıt Camii'nde yedi sekiz hafız tarafından okunan mukabeleler de Özhan için Ramazan'ın unutulmayanlarından. Özhan, "Muzaffer Efendi duyulmadık hikmetler söyler, zaten duygu yoğunluğu içindeki insanları mest ederdi. Bazen de yemek tarif eder, salyalarımızı silecek mendiller yetiştiremezdik" diyor. İftara gitmek için kalktıklarında ise Muzaffer Efendi "Otur" diye zılgıt çeker sonra da hepsini Beyti'ye iftara götürürmüş.

Teravih kılmaya doyamazdık

Özhan, 28 sene Süleymaniye Camii'nde fahri olarak Buhurizade Mustafa Itri'nin tertibi üzerine teravih kıldıran Muzaffer Efendi'nin arkasında teravih kıldıklarını ve imsaka kadar süren sohbetlerini şöyle anlatıyor. "Bu tertiple teravih namazı kıldığımızda yirmi rekat nasıl biter anlamazdık. İlk olarak Muzaffer Efendi'nin arkasında kıldım bu namazı ve tiryakisi oldum. Muzaffer Efendi namazdan sonra sohbete başlar, her türlü kültürden fevkalade nasipdar olmanın getirdiği geniş repertuar ile dinleyenlerin ya ağlamaktan göz pınarları kurur, ya da gülmekten kimsede hal kalmazdı. Bu iki uç arasında haller gece boyu sürüp giderdi. İmsaka yakın evlerimize döner, biraz bir şeyler atıştırıp yatardık. Ertesi gün yine aynı fasıl fakat başka lezzette."


Kaynak: "Susuzluğa dayanamaz rüzgara ağzımı açardım"

26.09.2008

EMETİ SARUHAN- YENİ ŞAFAK
http://yenisafak.com.tr/Ramazan/?i=141872&t=03.10.2008

***

Ahmet Özhan ile farklı bir söyleşi

Deniz Cem


1974 Ramazanıydı. Tuğrul ağabeyle arkadaşız ve hergün sohbet ediyoruz. "Bu akşam seni bir yere iftara götüreyim dedi ve tekkeye götürdü."

Orada gördüm Muzaffer efendi Hazretlerini ilk defa. Baktım normal, bizim gibi bir insan. Şeyh deyince başka türlü hayal ediyormuşum demek ki.

....

Muzaffer Özak Efendi ile olan münasebetinizi anlatabilir misiniz?

1974'ün ramazanıydı. Tuğrul Ağabey'le arkadaşız ve her gün sohbet ediyoruz. "Bu akşam seni bir yere iftara götüreyim" dedi ve tekkeye götürdü. Orada gördüm Muzaffer Efendi Hazretleri'ni ilk defa. Baktım, normal bizim gibi bir insan. Şeyh deyince başka türlü hayal ediyormuşum demek ki. Sakallı, cübbeli falan. Ama kısa gömlekli, yazdı zaten, bıyıklı, kırmızı yanaklı, tonton, şakacı biri. İlk karşılaşmamız Tuğrul Ağabeyim sayesinde oldu ve büyük bir muhabbet zuhur etti. Dokuz sene aşağı yukarı her gün görüştük.

Zaten dükkanı Sahaflar Çarşısı'nın kapısına bakardı. Biz Tuğrul Ağabeyimle çarşının kapısında zuhur edince "Ediyle Büdü geliyor" dermiş. O zamanlar geceleri çalıştığım için bazen dergaha gecikirdim. Fazla süratli araba kullanmayı sevmem normalde ama konu Efendi'yi görebilmek olunca, altımdaki altı otomatik Amerikan arabasını uçururdum. Tekkenin sokağına girince onlar çıkıyor olsa bile ben mîrâc etmiş kadar mutlu oluyordum. Ertesi gün Efendi'nin sahaflardaki dükkânına gittiğimde "Akşam ziyaret ettin çok teşekkür ederim çok memnun ettin bizi Ahmetçiğim" derdi. Biz tabii kafayı yerdik. Sonra işte o Amerika hizmet seyahatleri söz konusuydu, fütûhat zamanı. Her seferinde birlikte olduk. Ben de orada konserler veriyordum.

Meselenin estetik, ilmî her yönüyle temsiline hepimiz bir yerden dahil olduk. O şekilde 74'ten refık-i âlâsını tercih ettiği 85'e dek hep birlikte olduk. 11 sene. İlk göz ağrım benim. Onda kaybolurduk biz. Genciz o zaman da, 23-24 yaşındaydım ben. Her şeyin farkındaymışçasına ama hiçbir şey bilmeden yanında olmak yetiyordu. Hiçbir tartma, ölçme, itiraz etme... Hiçbir mecalin yok. Tam ölü yıkayıcının elinde gibi, efendim niye böyle dedi diye dahi düşünmeden. Tam bir teslimiyetle, büyük bir lezzetle. Teslim olduğunun farkına dahi varmadan tamamıyla ait olmak. Onun bir uzvu gibi hissetmek. Öyle bir sarhoşluk içerisinde geçen 11 sene. O aile içerisinde Sefer Efendim, Kemal Baba, Tuğrul Ağabeyim. O muhteşem zâtlardan oluşan iki halaka göçtü, biz üçüncü halakayız. Önümüzdeki iki halaka geçti 32 sene, hayırlısı ile sıra bize geliyor artık yavaş yavaş. Ama hayat kısa; yapacak şeye kanmıyorsun, doyamıyorsun. Ve sonra Sefer Efendim zamanı, o başka bir âlem, başka bir sevda. Ve bütün bunları Tuğrul Ağabeyimle yaşıyoruz. O zamanki kimliklerimiz itibariyle. Tabii o kendi ilmiyle, irfanıyla her zaman temayüzeden bir kişilikti. Ben de ona çok yakın olmakla birlikte her zaman onun bir cebi gibiydim. Sabahlara kadar sohbet ederdik. Sefer Efendim zamanında büyük bir sevda dönemi yaşadık. Tasavvuf müziğinin birikiminin esas bânîsi Sefer Efendim'dir. O dağ bayır dolaşıp koca teyplerle herkesin ağzından ilâhiler, duraklar, menkıbeler toplamış. Gönüllerini neyle çalacaksa onunla çalmış. Devasa bir arşiv yapmış, o güne dek dokunulmamış. Sonra bir dönem zuhur etti. 80'li yılların başından itibaren bir kadrolaşma oldu. Büyük müzisyenlerle birlikte, evvelâ Nühüft Mersiyeyi, Muharrem ilâhilerini falan ben notaya aldım. Sonra Cenâb-ı Hakk Cüneyt (Cüneyt Kosal) Ağabeyi yolladı. Ben sadece yorum icracı olarak sıyırdım paçayı. Bütün yazım işi Cüneyt Ağabeyciğimin sırtına kaldı.

Büyük hizmeti vardır. Yüzlerce, binlerce nota yazıldı çizildi. O sırada konserler, tasavvuf müziği oluştu, gürül gürül devam etti. Birçok arkadaş "Allah senden razı olsun, sayende ekmek yiyoruz" dediler. 99'a kadarmış Sefer Efendimle birlikteliğimiz. Büyük sevgiliydi. 67'den beri de Tuğrul Ağabeyle hep beraberiz. Böyle omuz omuzalık 40 senedir devam ediyor.

...


Tamamı: http://www.gecedeyolculuk.com/forum/ind ... 4870.0;wap

Keşkül dergisi
http://www.keskuldergisi.com


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye