Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 12 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 27.02.09, 00:18 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar (1)

Abdullah Büyük - Vakit


Geçtiğimiz hafta sonu, Konya beldesine teşrif eden bir güzel misafiri yakinen tanıma imkânını buldum. Bazı ziyaretler için şehrimize gelen Salih kulun sohbetlerine katıldım. Adeta ummandan katreler niteliğinde bazı notlar aldım.

Başta Vakit okuyucularımıza, inanan tüm kardeşlerimize ve diğer insanlara, onurlu misafirimizin sohbet ve eserleri ile beslenen ağabeylerimize ve kardeşlerimize, aldığım notları ikram etmek istiyorum. Mümkün ise bu yazı serimizi her aile reisi, aile fertleri ile ve insanın eğitim ve terbiyesinin sorumluluğunu almış her kesime ithaf ediyorum.

İnsanlığın manevi ve ruhi boşluğa girdiği, maddenin ve menfaatin altın çağını(!) yaşadığı günümüz insanına ilaç ve şifa olacak dokümanlar, sıradan konular değildir. Bir ilim ehlinin dediği gibi: İnsanların sadece kafalarına konuşanlar kaybedecek ve insanların kafalarıyla birlikte gönüllerine konuşanlar kazanacaktır. Tıpkı bunun gibi, gönüllerimize ve beyinlerimize adeta sünger gibi çekmeye çalıştığım o güzel insanın sohbetlerinden bazı bölümleri takdim etmeye çalışacağım.
Bu haftaki yazımızla, ilgili mesaja alt yapı teşkil edecek bazı konuları kısa olarak ele alıp, daha sonra asıl konuya geçmeye çalışacağım.

Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini açıklarken, nasıl Kur’an’ın anlattıklarını değil de, Kur’an’dan anladıklarımızı anlatıyorsak; geçtiğimiz hafta sonu sohbetlerini sizlere cümle cümle değil, o cümlelerden anladıklarımı sunmaya çalışacağım.

Günümüzde bir insanın eline mikrofon geçtiğinde, zamanı ve dinleyenlerin durumunu göz ardı ederek, başlar konuşmaya ve neredeyse elinden mikrofonu almakta zorlanırız. Osman Nuri Efendi, kendisini dinlemek için salona gelmiş tıklım tıklım insanlara, 45 dakika ve en son 60 dakika kadar konuşmalar yapmış ve bu haliyle asr-ı saadet ikliminin yaşanmasına sebep olmuştur.
Peygamberimiz, “İnsanları bıktırmayın” buyurur. Darimi (1/453), aynı eserin ilerleyen sahifesinde ise “Şüphe yok ki, kalplerin arzuyla yapma, istekle yönelme anları vardır. Yine şüphe yok ki onların yüz çevirme, geri dönme yani isteksizlik anları da vardır. Binaenaleyh, insanlara hadisi, sözü, size istekle yöneldikleri sürece rivayet ediniz” buyurur.

Zühri isimli bir ilim ehli ise “Meclis yani toplantı, ders, sohbet uzayınca, Şeytan’ın onda nasibi olur” der. (Darimi. Es-Sünen:1/455)

Dört defa icra edilen sohbetlerde, sanki fikir dünyamıza iki kanat takıldı. Başta, içinde yaşadığımız ülkeyi ve tüm dünyayı dolaştık. Bazen Gazze’ye, bazen Konya’ya, oradan Moskova’ya gittik. Bir zamanlar “Komünistler Moskova’ya” sloganik sözün yerine: Moskova’da gün geçmez ki birkaç insan Müslüman olmasın, haberi ile ümit dünyalarımıza yeni bir can, yeni bir kan geliyordu...

Konuşurken, önünde sürekli dokümanlar vardı. Dosyalar, bilgiler ve belgelerle çıkıyordu dinleyenlerin huzuruna. Öyle bir Müslüman portresi çiziliyordu ki, korkak, pısırık, ülkesine, milletine faydası olmayan biri değil, çizdiği portredeki Müslüman, serçe kadar munis, arslan kadar heybetli bir görünüm veriyordu.

Konuşmalarıyla, insanların düşünce dünyasına, fikirlerine ipotek konulmuyor, hiçbir insanın fikrini cebine korcasına bir tavır sergilenmiyor, edep ve terbiyeye dayalı davetler, istekler ve tavsiyeler zincirleme devam ediyordu.

Kendilerini büyük bir iştah ve ihtiyaçla dinleyenleri yönlendirdiği, temayül ettirdiği adresler çok hoştu. Hepsi vahye dayanıyordu. Beynimize ve gönlümüze adeta nakşedilen şu ifadeyi sizlere sunarak, gelecek haftadan itibaren, mesajlarından özetler sunmaya çalışacağım:

İlahi kamera altında geçecek bir hayatımız olmalı. Bu nimete erişmenin yolu ise imandan ihsana doğru yapılacak bir yolculukla mümkündür. Bu yolculukta, kalbin enerji, yakıt alma zamanı ise seher vakitleridir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 27.02.09, 00:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
teşekkürler.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 05.03.09, 17:06 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator

Kayıt: 01.01.09, 18:04
Mesajlar: 145
Konum: http://askinsonhecesi.com
Allah razı olsun


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 06.03.09, 23:47 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar (2)

Fıkıhsız tasavvuf ile tasavvufsuz fıkıh başa beladır.”

Gönül insanından aldığım bir notu, sizlere takdim etmek için, meşhur İmam Malik’in önemli bir sözünü, Aynu’l İlim isimli eserin 1. cildinin 33. sahifesinde görmekteyiz:

Bir kimse fıkıh ilmini öğrenir, tasavvuf (ahlak-edep) ilmini öğrenmez ise, fasıklık etmiş olur. Ve yine bir kimse tasavvuf ilmini öğrenir de fıkıh ilmini öğrenmez ise, zındıklık yapar. Ve bir kimse hem fıkıh ve hem de tasavvuf ilmini öğrenirse, işte o kimse hakikate eren kimse olur.” Osman Efendi’nin sunduğu mesaj, adeta yukarıdaki sözü tasdik eden bir özelliğe sahipti. Fıkıh ile ahlakı ikiz bir kardeş gibi ele alıyor, sunduğu mesajlarla, gönül ve zihinlerde herhangi bir tereddüte ve şüpheye meydan vermiyordu.

Allah kulu ile dost olmak ister. Kuldan fedakârlık ister.”

Allah-kul irtibatını dile getiren hocamız, bu konuda nelerin yapılabileceğini anlaşılır bir üslup ve örnek ile dile getirdiler. Her inanan insanın rahatlıkla yapabileceği vazifeleri anlatırken, insanlığa geniş açıdan bakıyor ve onlara ulaşmanın, onları ıslah etmenin ve eğitmenin usulünü, metodunu açıklıyordu.

Allah ile dostluk kurmanın üç şartı vardır:

1. Hayatın her safhasına Kur’an ve sünneti yaymak.

2. Geceleri feyizlendirmek.

3. Sohbet halkalarına iştirak etmek.”

Hayatımızın tamamı vahyin gölgesine çekilmeli, sofrada yemek yememizden yolculuğa, evlenmekten ticaret hayatına kadar her alanımızda Allah ve Rasulü’nün dediklerini, emir ve nasihatlerini, talimat ve tavsiyelerini zorlanmadan, nazlanmadan ve tehir etmeden hayatımıza çekmeliyiz.

Geceleri feyizlendirmenin yolu, seher vakitlerinden geçer” diyen hocamız, seher vakitlerinin bir mümin insan için ilahi davete mazhar olduğunu bildiriyor ve şu örneği veriyordu: “Size kardeşinizden bir düğün davetiyesi gelse, davete icabet eder ve onu gücendirmek istemezsiniz.. Ya Rabbimizin daveti söz konusu olursa, tavrımız nasıl olacak, bunu hiç düşündünüz mü?” İnsanı derin bir düşünceye sevk eden bu sorunun içi elbette dopdoluydu:

Ey huzura kavuşmuş insan, Rabbine dön.” Fecr suresi/27-28,

Ey örtünüp bürünen insan! Geceleri kalk, namaz kıl.” Müzzemmil suresi/1-2

Ve sohbetler... “Camiye gider gibi, cennet bahçesine girer gibi, sohbetlere iştirak etmek.. Aksi halde dört duvar arasında kuru bir beraberlik olur” diyen hocamız sohbetlerde enerjinin olduğunu, sohbetleri tesirli kılanın ihlâstan geçtiğini ve sohbetlerin bir alış-veriş merkezi olduğunu ifade ediyordu.

Problemini çözdüğümüz insan bizimdir.

Ne müthiş bir söz... Fedakârlık isteyen bir vazife... Sohbet eden insan, sohbete katılanları tamir etmelidir. Aksi halde gönül hastalığı artar... Sohbetler, rehabilite haline gelmelidir. Ve gönüller-kalpler, bir tedavi merkezi olmalıdır. Her bir cümlenin bir konu başlığı kadar zengin bir mesaja sahip olduğunu biliyoruz. Ve her bir cümle üzerinde düşünerek, hayatımızı, tavrımızı, hizmet kimliğimizi ilgili cümleler ile, hakikatler ile yüzleştirmenin isabetli bir tavır olacağını da biliyoruz. Batıda içki içen ve sarhoşluk sebebi ile evine gidemeyen nice insanları, kilise, özel arabaları ile toplar ve kiliseye ait özel yerlerde istirahat ettirir. Sabaha kahvaltısını verir, işine ve evine götürür. Bu hizmetin beklentisi, sarhoş insana kiliseyi ve papazı sevdirmeye yöneliktir. Şu canlı örneği duyduktan sonra, hocamızın “Problemini çözdüğümüz insan bizimdir” sözünün ne kadar derin manalar taşıdığını anlamaktayız. Fildişi kulelerden talimatlar, kumanda düğmesi gibi insanlara emirler yağdarmalarla olmuyor bu işler. Büyük müfessir Razi ne güzel demiş: Bin defa ‘yap, yap’ diyeceğine, kendin bir defa yap, daha sonra muhatabına yapmasını söyle...

Gelecek hafta cennet bahçesinde gezercesine buluşmak üzere...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 06.03.09, 23:51 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Özellikle üzerinde durulan iki husus var. Dersleri söylenilen vakitlerde ve tarif edildiği şekliyle yapmak ve sohbetlere itina..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 07.03.09, 23:08 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator

Kayıt: 01.01.09, 18:04
Mesajlar: 145
Konum: http://askinsonhecesi.com
http://radyoilam.com/index.php?option=c ... 6&Itemid=9


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 07.03.09, 23:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Resim

İstanbul'da olanlar katılabilirler. Hem onlarca belki yüzü aşkın veli ile aynı ortamda bulunmuş olurlar hem de veli yetiştiren bir mürşidi kamilin sohbetlerinden istifade ederler.

Kim bilir belki mübarek bir nazara ilişiriz de...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 08.03.09, 02:28 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.12.08, 23:18
Mesajlar: 245
“Fıkıhsız tasavvuf ile tasavvufsuz fıkıh başa beladır.” Hay Allah cc. razı olsun.. Osman efendi hz. pek güzel bir tesbitte bulunmuşlar..

el-hak! ne hukuksuz Hak bulunur ne de Hak'sız hukuk tahakkuk eder..! işte mezkur sözden meram budur..!

aslında tasavvuf fıkhın ta kendisidir.. hazretin böyle söylemesi "..fıkıhsız tasavvuf zındıklıktır.. sapıklıktır.." gibi söylemlere saplanıp kalmış olanları uyarmak içindir.. yani hep "fıkıhsız tasavvuf şöyledir böyledir..vs.." deyip durmayın, bilin ki: tasavvufsuz fıkıh da başa beladır..! bazı münkirler tasavvuf ve tarikati fıkıhdan müstakilmiş gibi lanse etmek için böyle söylüyorlar...

tabiri caizse tasavvuf fıkıhla fokurdayıp kaynamaktır.. ve bir terim olarak da zaten meşakkat (tefe'ul) babından gelmektedir.. yani kökünde zorlanma var bu işin.. bu yol: sana yakin/ölüm gelinceye kadar takva ve azimet üzre ibadete devam edeceğin bir istikamet güzargahıdır...

şimdi sen karar verdin bu hayatı yaşayacaksın diyelim: ee neye göre amel edeceksin? bu meşakkat işinin bir sistematiği ve şekil A'sı yok mu yani? fıkıhsız tasavvuf diye bir şey olur mu?

Mevlana Ali Haydar Baba (ks.) bir Mecelle şarihiydi, dört mezhebin müftisiydi, meşihat dairesinin de başreisi idi.. sen şimdi böyle bir zatın yolundan gidene "fıkıhsız tasavvufun mazarratı vardır haa!" dedin mi tereciye gülme gelir... :lol:


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 13.03.09, 10:21 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Resim

Abdullah Büyük - Vakit


Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar (3)

Muhataplarınıza, saygınlık ifade eden kelimelerle hitap ediniz.”

İnce ruhlu insanlara yakışan bir üslup olarak anlıyoruz. Ahmed yerine Ahmed Bey, Mehmet Efendi, Ayşe Hanım, sevgili oğlum, kıymetli kızım, fedakâr eşim... gibi dilimizin edepten nasiplendiğinin alameti olan ifadelerdir. Bakara Sûresi’nin 282. ayetinin verdiği bir mesajı, hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. “Allah’tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretir.” Takva kimliğinin, insana kazandırdığı çok nimetler vardır. Takva, insanın Allah’tan korkarak yaşamasını, ilahi ölçülere riayet ederek hayat sürmesini, Allah’ı görüyormuşçasına, hayata çeki düzen verilmesini isteyen bir güzelliktir. İslâmiyetin inceliklerini kavrayamayanların, sohbet meclislerinden nasiplenmeyenlerin, bu ve benzeri incelikleri kavraması ve anlaması oldukça zordur.

Firavunun sihirbazlarındaki şerefli tavır, bizlere örnek olmalıdır.”

Hocamızın bu ifadesini anlamak için, hemen vakit geçirmeden, Kur’an’a müracaat etmeliyiz. A’raf Sûresi’nin 109-126. ayetleri, ilgili hadiseyi büyük bir ibret tablosu olarak anlatır. Hz. Musa’nın asa mucizesi, Firavun’un sihirbazlarının deyneklerini yutar ve Firavun ile kavmi orada yenilir ve küçük düşer. Sihirbazlar ise, Hz. Musa’ya ve Rabbimize iman ederler. Buna sinirlenen Firavun, sihirbazlarını tehdit ederek, “Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım” dedi. Bu tehdit karşısında, Müslüman olan sihirbazlar, hiç korkmadan, paniğe kapılmadan Rabbimize müracaat ederek, “Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, Müslüman olarak canımızı al” dediler.

Rabbimizin emirleri, farzları karşısında, bir duruş sergilenmesi ifade ediliyor. Kolaylığa kaçarak, “Ya Rabbi! Bizi Firavun’un yapacağı bu işkenceye karşı koru, işkencelere tahammül edemeyiz, ne olursun bize yardım et” denmiyor. Üzerimize sabır yağdır yarabbi. Bize uygulanacak o ağır işkence karşısında dinimizden, imanımızdan dönmek istemiyor ve canlarımızı Sen’in yolunda seve seve vermek istiyor ve müslümanca can vermek istiyoruz. İşte mesaj budur. Allah’ın dinine karşı gösterilecek fedakârlık budur. Hocamız, böyle bir seviye elde etmenin yolunu da belirtiyor:

İnsan, sevdiğine, sevdiği kadar fedakârlık yapar.”

Bunun yolu ise, çile çemberinden geçmektir. Seher aşıklarını, korkaklıkla, pısırıklıkla itham edenlerin ellerinde somut bir belgeleri yoktur. Kalemin ve gönlün yapacağı iş, kılıcın yapacağı işle kıyaslanmayacak kadar büyüktür. 10 senelik Medine devlet hayatında, savaşlar, seriyyeler ve gazvelerde ölen insan sayısı sadece 650 kişidir. Bunun 400 kadarı küfür cephesindeki ölü sayısı iken, 250 tanesi ise şehit olmuştur. İslâmiyet’e kılıç dini değil, kalem dini, mürekkep dini, kitap dini demek, hastaya yapılacak son müdahalenin ameliyat olduğunu bilmek ve kılıç müdahalesinin son çare olacağını hesaba katmak, son ümmetin temel şiarıdır. Hocamızın konumuz ile alakalı açıklayıcı ifadesi, cidden dikkat çekicidir.

Halik’in bakışıyla, mahlûkata nazar etmelidir.”

Hz. Ali’ye ait olduğu söylenen bir söz vardır: Kudurmuş köpeği bile eziyet ederek öldürmek haramdır... Diğer taraftan, Efendimiz’in eşya ile, hadiseler ile olan irtibatı, iletişimi bizler için büyük irşattır. “Öldürürken güzel öldürün” buyuran Efendimiz, insana ne kadar değer vermektedir. Üzerine basarak hutbe irad ettiği ağaç kütüğü, küçük bir çocuğun elinden tutarak Medine şehrini dolaşması, bir kadının, aç bıraktığı kedi yüzünden cehennemi boylaması ve bir erkeğin merhamet ederek susamış bir köpeğe su verip cennete gitmesi, Uhud Dağı’nı sevdiğini, dağın da kendisini sevdiğini beyan etmiş olması ve daha sayılamayacak kadar hadiseler, bizler için sevmeyi, muhabbeti, fedakârlığı, insani ilişkilerin önemini anlatmakta ve ümmetinin her yerde ve her şartta örnek olmasını istemektedir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Osman Nuri Topbaş Efendi’den önemli mesajlar
MesajGönderilme zamanı: 13.03.09, 10:45 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
talib yazdı:

...
Seher aşıklarını, korkaklıkla, pısırıklıkla itham edenlerin ellerinde somut bir belgeleri yoktur.

Kalemin ve gönlün yapacağı iş, kılıcın yapacağı işle kıyaslanmayacak kadar büyüktür.

10 senelik Medine devlet hayatında, savaşlar, seriyyeler ve gazvelerde ölen insan sayısı sadece 650 kişidir. Bunun 400 kadarı küfür cephesindeki ölü sayısı iken, 250 tanesi ise şehit olmuştur.

İslâmiyet’e kılıç dini değil, kalem dini, mürekkep dini, kitap dini demek, hastaya yapılacak son müdahalenin ameliyat olduğunu bilmek ve kılıç müdahalesinin son çare olacağını hesaba katmak, son ümmetin temel şiarıdır.



KILIÇ'ın İSLAMİ manasını unutan ve hainane bir tavır ile UNUTTURMAĞA çalışan "diyalog ehli"ni uyarmağa bu üstü kapalı ifadeler yetmez.

Alıntı:

Öyleyse, inkâr edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun.(...)
(47-MUHAMMED Suresi /4)



Kur'an'da "kafirlerin boyunlarını vurun" diye bir ayet oldugundan habersiz olarak etrafa "hoşgörü kelebekleri uçuran" tefsir uzmanı ilahiyat profesörleri var bu ülkede...

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 12 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye