Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: ŞEYH el-Hac AHMED FEVZİ ERZİNCANÎ -Q-
MesajGönderilme zamanı: 20.01.09, 11:05 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
ŞEYH HACI AHMED FEVZİ ERZİNCANÎ

( 1861 - 1924 )

Şeyh Gazi El-Hac Mustafa Fehmi Efendi'nin oğlu olup, Rumi 1277 (M. 1861) senesinde Erzincan'da doğmuştur.

Annesi Gülsüm Hanım'dır. Babasından ve şehrin ileri gelen alimlerinden okumuş, medreseden mezun olmuştur.

Arabça ve Farsça bilmekteydi. 1879 senesinde 4. Ordu Müşiri Derviş Paşa'nın ağabeyi İbrahim Bey'in kızı135 Şefika Hanımla (Ölm. 1334) evlenmiş, bu izdivaçtan iki kız çocukları olmuştur.

Babasının vefatından (1882), sonra ve çok genç olmasına rağmen törelere uyarak, Nakşibendi tarikatı postnişini ve Erzincan temsilcisi olmuştur.

Bu da O'nun aldığı eğitimin mükemmelliğine ve bu konudaki bilgi ve yeteneğine delalet eder. Cesur, kararlı, gözü pek, vatan-millet ve mukaddesatına son derece bağlı, açık sözlü ve adil bir insandır. Bu nedenledir ki, devlet idaresindeki noksanlıklara, yanlışlara karşı çıkmış, doğruyu söylediği için jurnal edilmiş ve yargılandıktan sonra yedi sene "Kalebent" olarak Şam'a sürülmüş, cezasını tamamladıktan sonra 1896 senesinde Erzincan'a dömüştür.136

31 Mart Vak'ası’nda da büyük hizmetler ifa etmiş, Ordu Müşiri Nureddin Paşa'nın isteği üzerine, tek başına isyan halindeki askerlerin arasına karışarak, güzel hitabetiyle, ayet ve hadislerden örnekler vererek onların ikna olup yatışmalarını ve komutanlarına itaatlerini sağlamıştır.

Temmuz 1916 senesi ortalarına doğru Erzincan'ı işgal eden Moskof Ordusu eline düşmemek, can ve ırzlarını korumak düşüncesiyle şehri terk etmeye çalışan halkı ve bilhassa erkekleri göç kararlarından vazgeçirmeye çalışmış, kendisi de şehri terk etmemiştir.

Bu siyasi çalışmaları sebebiyle Ruslar tarafından Tiflis'e götürülerek hapsedilmiş, dokuz aylık mahkumiyet ve esaret hayatından sonra (Ağustos 1918 sonları) kurtularak Erzincan'a gelmiştir.

Vatan ve milletin sıkıntıda olduğu günlerde yine boş durmamış, Erzincan Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'nin teşekkülünde kurucu üye olmuş ve bizzat yönetimde görev almıştır.137 Haziran 1919'da henüz Amasya'da bulunan Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa ile yakın temas sağlamış, irtibatını koparmamış ve O'nu Erzincan'a gelişlerinde törenle karşılatmıştır.

Erzurum Kongresine Erzincan murahhası olarak iştirak etmiş ve "Heyet-i Temsiliyye'nin teşekkülü için iştirak eden murahhaslar arasından aday gösterilmesi istenince, Kongre Başkanlığına (Riyasetine) verilen takrirle Müftü Osman Fevzi Efendi ile beraber aday gösterilmiştir. Bu takrir'in esası şudur.138

"Bismillah.
Erzurum Kongresi Riyaseti Aliyyesine
Erzincan Müftüsü Osman Fevzi Efendi (Kelkit Mümessili)
Müstakil Şeyh Hacı Ahmed Fevzi Efendi

Erzincan Sancağı namına, Heyyet-i Temsiliyye Â'zalığına balâda isimleri mukarrer zevat, namzet gösterildiği arzolunur.

Fi. 7 Ağustos 1335

Erzincan Mümessili-Ahmed Fevzi
Kuruçay Mümessili-Mehmed Şevki
Refahiye Mümessili-Tâha Kemaleddin
Pülümür Mümessili-Abbas Ali"

Yapılan oylama sonucu, kongreye iştirak eden 63 delegeden 40'ının oyunu alan (139) Şeyh Ahmed Fevzi Efendi, "Heyet-i Temsiliyye" azalığına seçilmiştir.140

Bu kongrenin hitamından sonra Erzincan'a dönmüş ve 30 Ağustos 1919 günü Erzincan'a gelen Mustafa Kemal Paşa'yı şehre 10 km. mesafede bulunan Ekşisu mevkiinde karşılayan Mutasarrıf Efendi, Ahsı asker kalemi reisi ve sair zevatla beraber141 Şeyh Ahmed Fevzi Efendi de vardır. O günün gecesini Erzincan'da geçiren Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki dava arkadaşları, Şeyh Ahmed Fevzi Efendi'yi de yanlarına alarak, Sivas'a yetişmek üzere 31 Ağustos 1919 günü öğleden bir saat evvel Erzincan'dan hareket edip Çardaklı boğazına geldikleri zaman arabaları durdurulur.

Mazhar Müfit Kansu bu konuya temasla (s. 199 vd.) diyor ki, "Erzincan'dan ayrılalı bir saat kadar olmuştu ve Erzincan boğazına girmek üzereydik. Bu sırada uzaktan bir takım işaretler verildiğini dürbünle görüyorduk. İşaret verenlere biraz daha yaklaştığımız zaman bunların jandarma zabit ve neferleri olduğunu gördük. Kendilerine iyice yaklaştığımız zaman; "Durunuz!" dediler. Durduk. Koşa koşa paşanın otomobiline giden jandarma zabitinin telaşlı telaşlı bir şeyler anlattığını ve eli ile boğazı, etrafındaki yalçın dağları gösterdiğini müşahede ediyorduk. Merak ettik. Arabadan inerek, Paşa'nın yanına gittik.

Jandarma zabitinin söylediği kısaca şuydu:
"Müsellah Dersimli çeteler boğazı kapattılar. Boğazı geçmek imkânsızdır. Merkezden kuvvet istedim. Kuvvet gelir gelmez hemen eşkıya üzerine hücum edip boğazı açacağım. Ancak bundan sonradır ki kafilenin emniyetle boğazı geçmesi mümkün olabilir..."

Bir hayli teferruatlı olan bu konuya, Mustafa Kemal Paşa "Nutuk"ta yer vermiştir.142 Onun azimli, kararlı, cesur ve soğukkanlı davranışıyla Çardaklı boğazı geçilmiştir.

Bu sıkıntılı ve üzücü durum karşısında, maneviyatını bozmayan Şeyh Ahmed Fevzi Efendi'nin o andaki durumunu yine M. Müfit Kansu merhumdan öğreniyoruz. Merhum, eserinde (s.202 vd.) diyor ki, "... Yanımızda Erzincan'dan aldığımız Heyet-i Temsiliyye azası Şeyh Fevzi Efendi de vardı. Uzun boylu, kır serpmiş uzun sakalı, keskin bakışlı bir zat olan Şeyh Fevzi Efendi, benim ve Süreyya'nın bindiğimiz otomobildeydi.

Çok düşünüyor, az konuşuyordu. Nakşi tarikatı şeyh efendilerine mahsus kavuk ve libası ile seyahat ediyordu. Az konuşmasına rağmen daima nükteli cümleler tertip ediyor ve mümkün olduğu kadar ârifane ve mutasavvıfane bir üslûp kullanıyordu.

Bilhassa daima, “Fakiriniz" diye söze başlaması ve fevkâlade mütevazi oluşu, hakkında hemen bir hissi hürmet tevlid ediyordu.

Jandarma subayının telâşlı ihbar ve mütalâaları karşısında Fevzi Efendi de bihakkın metanet gösteriyor ve, "Dersim eşkıyasının taarruzu ile emri Hakk'a vusûl, şüphesiz mertebe-i şahadeti ibraz olur. Biz, bir gazayı hak, bir gazayı vatan ve millet uğruna yola çıkmış bulunuyoruz." diye maneviyatımızı takviye ediyor, boğazı geçerken sükûnla tespihini çekerek hareket halinde bulunan dudaklarından kendi kendine dualar ettiği anlaşılıyordu.Fakat, Allah'a bin şükür ki, hiç bir arızaya uğramaksızın bir kaç saatlik heyecanlı bir seyahat sonunda çoktan boğazı geride bırakmıştık...."

Devamla, "... 1 Eylül 1335. Yarın Sivas'a muvasalatımız mukarrer. Yolculuğumuz arızasız devam ediyor. Şeyh Ahmed Fevzi Efendi ile tatlı, zevkli bir seyahat arkadaşlığı yapıyoruz.
Gün geçtikçe kendisini daha çok seviyorum. Bana Nakşibendilik hakkında uzun uzun izahat verdi. Gerçekten ârif, fâzıl ve mutasavvıf bir zat.

Nakşibendilik hakkındaki izahatını da dinlemek arzusu benden gelmiş olduğu için yakın bir alâka duydum. Karşılıklı fikirler teâti ettik. Memnun oldu.

Benden sordu.
"Siz de herhangi bir tarikata mensup musunuz?"
Gülerek, "Evet" diyerek ilâve ettim. Tarik-i istikamet" dedim.
O da gülerek, "Evlat, fakir de tarik-i istikamet'dendir." diyerek şöyle dedi:
"Hakikatte her tarikin başı ve sonu O'dur. İstikamet. Dünyada istikamet, ahirette istikamet."

Bunun üzerine aramızda bahsin konuşulması bir hayli hareketlendi ve "Müstâkimun " âyet-i celilesinin nüzûlünde peygamberi zişanımızın ne gibi mütalâalarda bulunduğuna intikal etti. Fakat, neticede karşılıklı fikir mutabakatına vasıl olduk..."

2 Eylül 1335 günü akşamı güneş soluk şualarını Sivas şehri üzerine serperken, mahşeri bir kalabalık tarafından karşılanışlarını M. Müfit Kansu merhum şöyle ifade etmektedir:

"... Sivas'a beş kilometre bir mesafede çadırlar kurulmuş ve hemen hemen bütün Sivas ahalisi Mustafa Kemal Paşa'yı karşılamaya çıkmıştı.

Biz, bu kalabalığı bir kilometre uzaktan görüyorduk. Şeyh Ahmed Fevzi Efendi'ye tasavvuftan, tarikattan bahsedecek değildim ya, lâtife olsun diye:
"Efendi hazretleri, bu kalabalığı pek beğenmedim. Bizi tevkif için olmasın?" dedim. Şeyh Fevzi Efendi hazretleri:
"Lâtife lâtif olmak gerek evlât..." dedikten sonra ilâve etti:
"Fakiriniz çok mesudum. Bu kalabalık bir nişâne-i sürûrdur. Halk tezahüratla paşamızı beklemektedir. Bu kadar kalabalıkla, meydanı dolduran atlar, arabalar, çadırlar, davul ve zurnalarla Mustafa Kemal Paşa Hazretleri tevkif değil, ancak istikbal olunabilir. Bunu fâli hayır addettim. İnşallahu Teâla bütün işlerimizde muvaffakiyet rehberimiz olacaktır."

4 Eylül 1919 günü başlayan ve 12 Eylül 1919 akşamı sona eren Sivas Kongresi'nde "Anadolu ve Rumeli Müdâfaai Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti'ne de seçilen Şeyh Ahmed Fevzi Efendi, kongrenin sona erdiği 12 Eylül akşamı Mustafa Kemal Paşa'nın odasında gerçekleşen toplantıdan sonra Erzincan'a geri dönmüş ve Erzincan Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti içerisindeki görevine devam etmiştir.

23 Nisan 1920 tarihinde açılan 1. Meclis'e 28 Nisan 1920 tarihinde iştirak etmiş ve Erzincan'ı temsil eden beş milletvekilinden biri olmuştur. Şeriyye-İrşad-Evkâf ve Tapu Kadastro encümenlerinde çalışmıştır. Dönem içerisinde on ikisi gizli oturumlardan olmak üzere, kürsüde otuz beş kez söz almış, iki kanun önergesi vermiştir. Meclis Sicil Numarası 155'tir. İstiklâl Madalyası sahibi olan Şeyh Ahmed Fevzi Efendi, 1922 senesi sonuna doğru, "Başkumandan Mustafa Kemal'den hatıra" yazısını taşıyan kısa namlulu süvari tüfeği (Yunan Filintası) hediyesi almıştır.143

1923 senesi ilk baharında Ankara'da hastalanınca Meclisten izin alarak Erzincan'a gelmiş ve bir müddet hasta yattıktan sonra Erzincan'da vefat etmiştir. Terzi Baba mezarlığında medfundur. Kabri, giriş kapısının solunda kalan söğüt ağaçlarının altında olup, eşi ve kızının da kabirleri burada ve yanyanadır. Mezar taşının kitabesinde; "Şeyh Fehmi Efendi oğlu, Erzincan Mebusu Hacı Ahmed Fevzi Efendi'nin ruhuna Fatiha. Ö. 1339" yazısı okunmaktadır.

Yeni dikilen kabir taşında ise doğumu 1864, ölümü 1939 olarak yazılmıştır ki, yanlıştır.

http://www.erzincan.net/index.php?optio ... Itemid=109

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye