Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: ŞEYH GAZİ MUSTAFA FEHMİ ERZİNCANİ -Q-
MesajGönderilme zamanı: 20.01.09, 10:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
ŞEYH GAZİ el-Hac MUSTAFA FEHMİ ERZİNCANİ

(İrtihali: Mekke-i Mükerreme, 23 Aralık 1880)

Terzi Baba diye bilinen Muhammed Vehbî Hayyât -Q-'un önde gelen hulefâsındandır.

Muhtemelen 1805-1810 seneleri arasında doğmuş olmalıdır.

Erzincan velileri arasında zikredilen önde gelen müridi İbrahim Efendi (Aşçı Dede) mürşidi1001 Şeyh M. Fehmi Efendi ile ilgili olarak hatıratında şu bilgilere yer vermektedir.

"Uzun boylu, ince zayıf yapılı, buğday benizli, nurani yüzlüdür. Tevazu sahibi, alçak gönüllüdür. Adetleri olmadığı için el öptürmezlerdi. Kendine talebe olmak için gelenlere; "Bizim gibi zavallı birinin dervişi mi olur, biz kendimiz dervişiz. Ancak, İhvan-ı din gelip gönüller öyle arzu ediyor, fakir de elinden tutup Hocam Vehbi Hayatt hazretlerinin sürüsüne katıyorum. Yalnız; fakirin hizmeti dışarıda kalan koyunları birer birer hazreti Hayyat'ın sürüsüne katmaktır. Ondan ötesine karışmam. O sürünün çobanı vardır. Benim işim onlara teslimdir." derdi. Adetleri olduğu üzere yanlarında daima Muhammediyye kitabını okuturlardı. Erzurumlu bir derviş vardı. İsmail Efendi. Sesi gayet güzeldi. Muhammediyye'yi ona okuturlardı. Orada bulunanların hepsi gözlerini yumup murakâbe halinde dinlerlerdi. Kendileri de murakâbeye dalar, bu alemden çıkarlardı."

Manevi kudret ve himmeti çok tesirli olan Şeyh Mustafa Fehmi Efendi, sadece Erzincan'ın değil, İslâm âleminin ve Anadolu'nun yetiştirdiği ender velilerden, örnek insanlardan biridir. O,aynı zamanda vatan, millet ve mukaddesat söz konusu olduğu zaman, gözünü daldan budaktan esirgemeyen, cihad farizasını hakkıyla yerine getiren bir zattır.

Nitekim 1853-1856 seneleri arasında cereyan eden Kırım harbinde, Ruslar'ın Kars'ı muhasarası esnasında cihad farizasını yerine getirdiği gibi, 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına da iştirak ederek, ilerlemiş yaşına rağmen büyük yararlıklar göstermiştir. Şeyh hazretlerinin bu savaşta gösterdiği cesaret ve kahramanlığı, merhum Mehmed Arif Bey, "Başımıza Gelenler" adlı eserinde (C. II, s. 332-333-334) şöyle dile getirmektedir:115

"Bizim süvarilerimizin çoğu Eleşgirt ordusuyla beraber olup, henüz bize yetişemedikleri ve derlenip toparlanmaları daha bir iki güne bağlı olduğu için, öncü ve karakol hizmetini görecek kimse yoktu.

İşte bu mühim vazifeyi, muhip ve müritlerinden yetmiş seksen kadar süvari ile Erzincan'dan gelip orduya katılan, Erzincanlı Hacı Fehmi Efendi hazretleri üzerine aldı. Bu zat sırf cihat ve gazâ farzını yerine getirmek ve Allah rızası için, Müslümancasına orduyu hümâyûna gelmişti. Kendisi yüce Nakşibendî tarikatı şeyhlerinden ve çok âlim bir mübarek kimse idi.

Hacı Fehmi Efendi, diğer başıbozuk döküntü süvarilerden toplayabildiğini de yanına alarak, ordunun öncülük ve karakolluk hizmetini ifa ediyordu. Şeyh Efendi hazretleri, hareketini durmadan değiştiren düşmanın niyetini sezerek, her saat başı kendi eliyle yazdığı jurnalleri Kumandan Paşa'ya peşpeşe gelmekte idi.

Şeyh hazretleri, Muhammedi güzel ahlâka sahip olduktan başka, devletin iç ve dış işlerini bilir, hastalığımızı ve sebeplerini anlamış, uyanık, siyasi kâmil bir insan idi. Ulema ve şeyhler içerisinde benzerini göremediğim için, yüce zâtına olan muhabbetim pek fazlaydı. Dünyada âlim ve fâzıl kimseler ve şeyhler pek çoktur, sayılmakla tükenmez. Fakat, biz neyiz, zaman nedir? Avrupa'nın hali nasıldır, millet ve devlet neye muhtaçtır? Hâle ve zamana göre devletin siyaseti neyi icap eder? Bunu bilmezler. İslâm devletini, bin sene evvelki kuvvet ve şevketine sahip zannederek, siyasi ve içtimai bütün işlerini ona göre görürler.

Hacı Fehmi Efendi "Ve eiddû lehum..." (Enfal sûresi, ayet 60'ın ilk kelimeleri olup, âyetin tamamı kastedilmektedir.) âyet-i kerimesini zamanın icap ettiği şekilde tefsir ederek, âyetin alt tarafında olan "mesteta'tüm (Gücünüzün yettiği kadar) kelimesinin şümulünun, milletin kuvvet ve kudret bulması için, ferdi mes'uliyet altına soktuğunu söyler. Bu kelimenin taşıdığı tehditten kendisini hâriç zanneden adam, ya hiç bir işe aklı ermeyen veya İslâm cemiyeti içinde adamdan sayılmayan biridir" derdi.

"Gerçi dünyada verilmesi en kolay olan şeyin nasihat olduğunu söyler ki, pek doğrudur. Ama şeyh hazretleri böyle değildi. Bu hazret, nefsinde bizzat tatbik ettiği yüce huy ve hareketlerden bahsederek halkı yüksek ahlâka teşvik ederdi. Daima çuvaldızı kendine, iğneyi karşısındakine batırarak, "Ete'mürûne-n nâse... (Bakara sûresi 44. âyetin ilk kelimeleridir.) tehdidinden sakınırdı."
"Hazreti Şeyh, ateş parçası bir kahramandı. Bu muharebe çıkmadan iki sene evvel fakir, bir iş için Erzincan'a gitmiştim. Hazreti hocayı orada tanıdım. Ahlâk ve etvârını aklımın erdiği kadar tetkik ettim. Allah onu korusun. Fazilet, cömertlik, kerem zekâ, ilm ü irfan bir vücud giymiş de bu hazret olmuş zannolunurdu."

"Kendisi, ıslahatın çevreden merkeze gitmesi fikrinde olduğu için, büyük şehirlerden çok, evvelâ köylülerin hiç olmazsa, hükümetten gelecek bir emri okuyacak kadar okumaya; tahsildara verdiği vergiyi, alacağını, borcunu bilecek kadar hesaba vakıf olmaları; dinin zaruri bilgilerini muhakkak bilmeleri için köy hocalarını teşvik ederdi. Mektebi olmayan köylere mektep yapmak için yardım toplar, bu yolda halka yüz suyu dökmeyi de kendisine mukaddes bir hizmet sayardı. Konağında ve sofrasında her zaman beş on misafir ve garip bulunur, bunların hepsine bizzat hizmet etmesini severdi."

"Kırım muharebesinde de, harp ilân olunur olunmaz atına binip, sözünün ve nazının geçtiği muhiplerini alarak yine Kars cihetine cihat farzını yerine getirmek için çıkmıştı. Bin iki yüz doksan dört (93 harbi kastediliyor) muharebesinde de yine aynı şekilde çıka gelmişti. Aylık filân bir şey kabul etmeyerek, yalnız kendilerinin ve atlarının yiyeceğini ambardan alırlardı."

"Hazret-i Şeyh'in o tarihte yaşı altmış beşi geçtiği halde, tüfeği omuzunda, rovelveri yanında, kaması belinde, çevik, tetik, bir ateş parçası kahraman kesilmişti. Düşmana karşı en genç gazilerimizin gösterdiğinden daha çok yararlıklar gösteriyordu. Geceleri yatak yüzü görmez; askeri hareketler sırasında uykusuzluğu, rahatsızlığı ve kuru peksimetle kanaati, kendisi için ibâdetin en şereflisi sayar, askerlere de daima sabır ve sebat tavsiyesinde bulunurdu."

"Hazret-i Hoca'nın savaş yerinde, çeşitli ihtiyaçlar ve rahatsızlıklar içinde yaşadığı sırada, Osmanlı ülkesinde onun emsâli olan âlimler ve şeyhler rahat döşeklerinde, sanki bu cemiyetin dışında, bambaşka bir topluluk imişler gibi keyiflerine bakıyorlardı. "Herdü makbûlend emmâ in güca ü an güca" (İkisi de hoş amma, o nerede bu nerede).

Allah emsallerini artırsın."


Şehy Hacı Mustafa Fehmi Hazretlerinin 93 Harbi esnasında gösterdiği cesaret ve kahramanlığa da örnek veren Mehmed Arif Bey; O'nun, Gedikler muharebesinde tarafımızdan atılan güllelerden bazıları düşmanın bir top kapaklısının tekmil hayvanlarını telef etmişti. Şeyh hazretleri yanındaki süvari ve piyade müridleri ile koşarak kapaklıyı yakalayıp sürükleyerek ordumuza getirmişti." der. Devamla; "bu savaşta bir kapaklının sözü mü olurdu? Fakat askere cesaret ve moral vermek bakımından çok önemliydi" demektedir.

Mürşidi Muhammed Vehbi Hayyat Efendi'nin vefatından (1848) sonra Şeyhlik makamı Mustafa Fehmi Efendi'ye lâyık görülmüş, vefatına kadar bu makamda kalmıştır. Şeyh Efendi'den okuyup yetişen ve onun sohbetleriyle şereflenen pek çok kimse vardır.

Bütün güzellikleri ve müslüman bir kişide bulunması lâzım gelen vasıfları şahsında toplayan bu yüce Zat, 1882 senesinde üçüncü defa gittiği Mekke-i Mükerreme'de hac farizasını yerine getirirken hastalanmış ve bir süre hasta yattıktan sonra yine Mekke'de vefat etmişlerdir.

Kabr-i şerifleri Mekke'nin Cennetü'l Mualla kabristanında olup, Hazreti Hatice'nin kabrinin ayak ucundadır.

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye