Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Seyyid Abdulkadir Belhî
MesajGönderilme zamanı: 21.11.10, 19:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 23:16
Mesajlar: 123
Seyyid Abdulkadir Belhî

Resim

(Belh,1839 -İstanbul,15 Mart 1923)


Belh’in Kunduz şehri mülhakatından olan Hankah’da (Hanabad ?) 1839 yılında doğmuştur. Türkistan'da Aral gölü yakınındaki Seyhun nehri boyundaki Özkend Hükümdarı Burhaneddin Kılıç’ın soyundan gelen Nakşibendî şeyhi Seyyid Süleyman Belhi Efendi’nin en büyük oğludur. Asıl adı Gulamı Kadir olup İstanbul’a geldikten sonra Abdulkadir adıyla tanınmıştır.

1855 senesinde Afganistan’da meydana gelen karışıklıklar yüzünden, ailesi ile birlikte yurtlarından hicret ederek İran ve Irak üzerinden Anadolu’ya geçmişlerdir. Konya’da dört sene kaldıktan sonra Sultan Abdülaziz’in daveti üzerine İstanbul’a gelmişlerdir. Babası İstanbul’da Şeyh Murad Buhari Dergahı’na şeyh olarak tayin edilmiş, babasının vefatından sonra dergahın şeyhliğine getirilmiştir. Seyyid Abdülkadir’i Belhi, Bayrami melamilerinden Bekir Reşad Efendi’ye bağlanmıştır.

Arapça, Farsça, Çağatay ve Türkçe dillerini gayet iyi bilirdi.

Kırk altı yıl kutb makamında kalmış; seksen altı yaşında iken 15 Mart 1923’te vefat etmiştir.
Kabri, dergahın haziresinde medfun bulunan pederlerinin yanındadır. Vasiyetleri üzerine kabirlerine ismi yazılmamıştır.

***

“Eller buğday, biz saman. Eller yahşi, biz yaman.”

Seyyid Abdulkadir Belhi Hazretleri enteresan bir zattır. Hamzavi-Melami meşreb olmasının gereği olsa gerek; ne kimsenin peşinden koşar ne de kimseye giderdi. Kabrinin üzerinde, hiçbir işaret, yazı, nişan yoktur. Hazret, ahirete irtihallerinden sonra bile hırkayı melamete bürünerek şöhretten kaçınmayı yeğlemiş, mahviyet duygusu ile alemde gaib olmayı murad ederek mübarek mezarlarıyla bile, namu nişanı terk etmişlerdir.

Kaynaklar; 3.Devre Melamilerinin piri Seyyid Muhammed Nurul Arabi Hazretlerinin İstanbul'a geldiğinde, Seyyid Abdulkadir Belhi Hazretlerini ziyaret ettiğinden ve aralarında geçen bir konuşmadan bahsederler. Rivayete göre Seyyid Muhammed Nurul Arabi Hazretleri, Seyyid Abdulkadir Belhi Hazretlerine hitaben:

"Duyduk ki kutupluk sizde imiş. Eğer kutupluk sizdeyse, biz de size uyalım. Yok eğer kutupluk bizdeyse, o zaman siz bize uyun! Demiş.

Bu sözü duyan Hazreti Seyyid Abdulkadir Belhi de derin bir müşahade ile muhatabını incitmeden şu cevabı vermiş: “Biz öyle şeyler bilmeyiz. Yalnızca tabiyiz!” Ardından da şu meşhur Nefes'i okumuştur. “Eller buğday, biz saman. Eller yahşi, biz yaman.”

Melamiliğin özünde iddia sahibi olmamak yatar. Bu nedenle Hamzavi Melamiler, batınında bir iddiası, zahirinde ise yapmacıklık ve riyakarlığı olmayan kimselerdir. Onlar; evham ve hayalattan uzak, Keramat u mu'cizat peşinde koşmayan, aşkı Nebi uğruna nefsini zelil kılan, tasarruf fakiri, mahza kulluk halinde tariki nazeniynin örtülü gülleridir. Öyle kutupluk, gavslık gibi nefsi okşayan, riyaset kokan ünvanlara itibar etmezler.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye