Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hulefa-i Rabbani'den: Ahmed Berkî
MesajGönderilme zamanı: 10.11.09, 16:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 27.12.08, 17:20
Mesajlar: 565
Hulefa-i Rabbani'den: Şeyh Ahmed Berkî

Afganistan`da yetişen velîlerden. Berk kasabasından olduğu için Berkî nisbetiyle tanındı. Doğum târihi bilinmemektedir. Evliyânın büyüklerinden İmâm-ıRabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretlerinin, önde gelen talebelerindendir. Halîfesi, vekîli olmakla şereflenmiştir. Zamanının büyük evliyâsındandı. 1617 (H.1026) senesinde memleketinde vefât etti.

Ahmed Berkî, aslında âile olarak Kabil ile Kandehâr arasında bulunan Vâd kasabasındandır. Babası, buradan Berk`e hicret edip Kankrit beldesine yerleşti. Ahmed Berkî burada yetişti ve tefsîr, hadîs, fıkıh gibi yüksek din bilgilerini ve zamânın fen ilimlerini öğrenerek büyük bir âlim oldu.

Ahmed Berkî ilim öğretmekle meşgûlken tanıdıklarından ve hemşehrilerinden bir tüccar Hindistan`a gitmiş evliyânın en büyüklerinden İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetlerini dinlemişti. Dönüşünde de İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin insanları hakyola sevk eden kıymetli mektuplarından getirmişti. Ahmed Berkî bununla görüşünce Hindistan`ın büyük âlim ve evliyâlarını sordu. O da İmâm-ı Rabbânî hazretlerini medh etti ve; Sözlerinden bir kısmını yanımdagetirdim. dedi. Ahmed Berkî büyük bir merakla mektupları alıp zevkle okudu. Bu sözleri söyleyenin dirâyet ve üstünlüğünü anlayıp hemen Hindistan`a gitti.

Ahmed Berkî, İmâm-ı Rabânî hazretlerine kavuşunca, talebesi olmakla şereflenmek istediğini, bunu kabûl buyurmasını istirhâm etti. Hazret-i İmâm onun kalbinin tercümanı olanbu isteklerini kabûl etti. Ona husûsî teveccühlerde bulunarak kalbindenAllahü teâlâdan başka her şeyi, dünyâ sevgisini, günah lekelerinitemizleyip; ilim ve hikmetle, mânevî ilim, iyilik, bereket vefaydalarla doldurup, yüksek derecelere kavuşturarak evliyâlıkta yüksekmertebelere çıkardı. Mevlânâ Ahmed Berkî de, hocası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin yüksek huzur ve hizmetlerinde, ihlâsla edeb üzere, hizmetetti.

Edebleri gözetmesi, yaptığı hizmetlerinkabûlü sebebi ile, hazret-i İmâm`ın husûsî tasarruf ve inâyetlerine,kavuştu. Huzurlarında kaldığı bir hafta içinde kemâl ve evliyâlıkderecelerine ulaştı. Tasavvufu, mânevî ilimleri anlatmak üzerehocasından icâzet, diploma alınca memleketine dönmesine izin verildi.Emre uyarak, irşâd, insanlara doğru yolu göstermekle meşgûl oldu.

Ahmed Berkî hazretleri dönüşünden sonrazaman zaman hocasına kendi ile yetiştirdiği talebelerinin hâlleriniyazarak nasîhatlarını istedi. İmâm-ı Rabbânî hazretleri de bu çoksevdiği talebesine kıymetli mektuplar göndererek istediklerini yerinegetirdi. Bir mektubu şöyledir:

Allahü teâlâya hamd ve Resûlullah`a salâtve selâm ederim. Size de iyi duâlar eylerim. Şeyh Hasan ve arkadaşlarıiki mektubunuzu getirdi. Bizleri çok sevindirdi. Bir sayfasında HâceUveys`in halleri yazılıydı. İkinci sayfasında, kabûl edilipedilmediğinizi soruyorsunuz. Bunu okuyunca, sizin hâlinizi araştırdım.Oradaki insanların size doğru koştukları ve size sığındıkları göründü.Sizi, oradaki insanların saâdete kavuşmaları için vâsıta yaptıkları veo yerleri size bağladıkları anlaşıldı. Bunun için, Allahü teâlâya hamdve şükür olsun! Bu görüşümüzü, rüyâ, hülyâ, sanmayınız! Rüyâ ve hülyâ şüpheli olur. İkisine de güvenilmez. Bizim yazdıklarımızı gözlegörülür, elle tutulur gibi sağlam biliniz! Sizin bu nîmete kavuşmanız,İslâmiyet bilgilerini öğretmekle ve fıkıh hükümlerini yaymakla olmuştur. Oralara cehâlet yerleşmiş ve bid`atler yayılmıştı. Allahüteâlâ, sevdiklerinin sevgisini size ihsân etti. İslâmiyeti yaymaya sizivesîle kıldı. Öyle ise, din bilgilerini öğretmeye ve fıkıh ahkâmınıyaymaya, elinizden geldiği kadar çalışınız. Bu ikisi bütün saâdetlerinbaşı, yükselmenin vâsıtası ve kurtuluşun sebebidir. Çok uğraşınız! Dinadamı olarak ortaya çıkınız!Oradakilere emr-i mârûf ve nehy-i münkeryaparak, doğru yolu gösteriniz! Allahü teâlâ, Müzzemmil sûresinin 19.âyetinde meâlen; Rabbinin rızasına kavuşmak isteyen için, bu elbette bir nasîhattir. buyurdu.

Kalp ile zikr yapmak için size izinverilmişti. Buna çalışmanız da, ahkâm-ı şer`iyyeye yapışmanız ve nefs-iemmârenin azgınlığını gidermeniz için yardımcı olur. Bu vazîfenizi de,elden bırakmayınız. Kendi hâllerinizi ve sevdiklerinizi vesevdiklerinizin hâllerini bilmediğiniz için üzülmeyiniz. Hâlleribilmemek, hiçbir şey ele geçirmemek olacağını sanmayınız!Sevdiklerinizin hâlleri, sizin yüksekliğinizin aynalarıdır. Sizinhâlleriniz onlara ışık salmakta ve görünmektedir. (Gece karanlıktataşların aydınlanması, ışık kaynağı sâyesinde olur. Işık kaynağıolmazsa, taşlarda hiçbir şey görülmez.)

Şeyh Hasan, sizi durduran direklerdenbiridir. Sizin kıymetli yardımcınızdır. Eğer Mâverâünnehr veyaHindistan`a gitmek isterseniz orada yerinizi tutacak Şeyh Hasan`dır.Ona elinizden gelen yardımı yapınız. Onu gözetiniz! Onun, zarûrî olandin bilgilerini, bir an önce öğrenip bitirmesi için, çok uğraşınız!Onun da Hindistan`a gelmesi, hem onun için, hem de sizin için çokfaydalı olur. Allahü teâlâ bizi ve sizi millet-i İslâmın doğru yolundabulundursun, alâ sâhibihisselâtü vesselâm.

Ahmed Berkî hazretleri ömrünü insanlarahizmetle, hak yolu göstermekle geçirdi. Hocasının maddî mânevîyardımlarına kavuştu. Bir defâsında memleketi civârındaki hindularisyân etmiş etrâfa zarar vermeye başlamışlar, bilhassa kendisini vetalebelerini hedef almışlardı. Başlarındaki Ahdad çok zulüm ediyordu.Bu duruma çok sıkılan Ahmed Berkî hocasına, yardım dileyen bir mektupyazdı. İmâm-ı Rabbânî hazretleri de bu çok sevdiği talebesine:

Sizin memleketiniz, onun şer vezararından mahfûz kalacaktır. Hiç üzülmeyiniz. diye yazdılar.Gerçekten öyle oldu. Bulundukları yerin etrafındaki köyler ve kasabalaryağma ve talan edildikleri hâlde, onların olduğu yere bir zarar olmadı.

Bir defâsında İmâm-ı Rabbânî hazretleriYûsuf-i Berkî`ye gönderdikleri bir mektupta Ahmed Berkî hakkında şöyleyazmışlardır:

Onun o memlekette bulunması, büyük birnîmettir. Sizin kavuştuğunuzu haber verdiğiniz hâle, Mevlânâ AhmedBerkî çoktan kavuşmuştur. Bilsin veya bilmesin bu böyledir. Bu fakiregöre, o memleketin medarı, kutbu Mevlânâ`dır. Orada bulunanların bununasıl anlayamadıklarına hayret ediyorum. Bu fakirin bildiğine göre,Mevlânâ`nın büyüklüğü, güneş gibi meydandadır.

Ahmed Berkî hocasının nasihatlarıdoğrultusunda hizmet edip insanların dünyâ ve âhiret saâdetinekavuşmalarına çalıştı. Çok talebe yetiştirdi.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri gönderdikleri son mektubunda; Eğer sefere çıkacak olursanız Şeyh Hasan Berkî'yi yerinize vekil bırakırsınız. buyurmuştu. Mektubun gelişinden birkaç gün sonra Ahmed Berkî vefât etti. Vefâtı İmâm-ı Rabbânî hazretlerine bildirildi. Ahmed Berkî`nin rûhuna Fâtiha okudular. Vefât haberini getiren Osman Ekberâbâd gayr-i ihtiyârî ağladı. Üzüntüsünün çokluğundan yere yıkıldı.Oradaki insanlar engel olmaya çalıştılar. İmâm-ı Rabbânî; Ona mâni olmayın, göklerdekiler ve yerdekiler Ahmed Berkî`nin vefâtına ağlıyorlar. Kardeşi ağlasa ne olur, niye men edilsin. buyurdular. Bâzı eshâb, bu sözden hayret ettiler. İmâm-ı Rabbânî buyurdu ki: Ahmed Berkî, insanların kendisini tanımadığı ve kendinin de kendini bilmediği evliyâdan idi.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri Ahmed Berkî`nin vefâtı üzerine, oğullarına yazdıkları mektupta şöyle buyurdular:

Mevlânâ`nın bu zamanda, mübârek varlığı müslümanlar için, Allahü teâlânın nîmetlerinden bir nîmet, rahmetlerinden bir rahmetti. Yâ Rabbî, bizi onun ecrinden mahrûm eyleme.

1) Hadarât-ül-Kuds; s.351
2) Tezkire-i İmâm-ı Rabbânî; s.336
3) Zübdet-ül-Makâmât; s.368


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hulefa-i Rabbani'den: Ahmed Berkî
MesajGönderilme zamanı: 10.11.09, 16:58 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 27.12.08, 17:20
Mesajlar: 565
Ahmed-i Berkî’nin Müridi:

Şeyh Hasan Berkî



Tefsîr, hadîs, fıkıh gibi zâhirî ilimlerde âlim idi. Tasavvuf yolunda yetişip evliyâlık derecelerinde yükselmek için, Şeyh Ahmed-i Berkî’nin talebesi oldu. Onun hizmetinde, yüksek makamlara, ilâhî ma’rifetlere kavuştu. Hocasının işâreti ile Serhend’e giderek, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hizmetine girdi. Onun talebesi olmakla şereflendi. sohbetleriyle yüksek hâllere ve makamlara erişti. Sonra vatanına dönerek eski hocası Ahmed-i Berkî’nin sohbetlerine devâm etti. Onyedinci asrın sonlarında Osmanpur`da vefât etti.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Ahmed-i Berkî’ye yazdığı mektupta; “Şeyh Hasan, sizin devlet erkânınızdandır. İşlerinizde sizin yardımcınızdır. Eğer siz bir sefere çıkacak olursanız, vekîliniz odur. Ona iltifât ve teveccühü eksik etmeyiniz. Çok gayret ediniz ki, zarûrî din ilimlerini bitirsin. Hindistan’a gelişi, onun için de sizin için de büyük nîmet oldu. Allahü teâlâ bize ve size istikâmet versin.” buyurdular.

Bundan kısa bir zaman sonra, Ahmed Berkî âhırete intikâl etti. Hazret-i İmâm’a haber gelince, Ahmed-i Berkî’nin eshâbına şu mektubu yazdılar: “Ahmed-i Berkî’nin gösterdiği yolda yürüyünüz. Zikir ve murâkabe ile meşgûl olun ki, bir isteksizlik ve gevşeklik hâsıl olmasın. Talebeleri toplanıp, birbirlerinde fânî olsunlar ki, sohbetin eseri görülsün. Bu fakîr bundan önce; “Eğer Mevlânâ bir sefere çıkarsa, kendi yerine Şeyh Hasan’ı bırakması uygun olur.” diye yazmıştım. Herhâlde bu seferi kast etmişiz. Şimdi de tekrar tekrar düşünüyorum. Bu işi yapacak ancak Şeyh Hasan’ı buluyorum. Bâzı arkadaşlara bu sözümüz ağır gelmesin. Bizim ve onların istemesiyle olmuyor. Ona uymanız lâzımdır. Şeyh Hasan’ın yolu, Mevlânâ’nın yoluna çok yakındır. Mevlânâ’nın son defâ bizden aldığı nisbette Şeyh Hasan’ın da ortaklığı vardır. Diğer arkadaşlar, her ne kadar keşf ve müşâhede sâhibi olsalar da, bu nisbetten nasîbleri azdır.”

Hepsi emre uyarak, Mevlânâ Hasan-ı Berkî’nin sohbetine dâhil oldular. Hasan-ı Berkî, bu makamda, ilim ve feyz vermekle meşgûl oldu. İmâm-ı Rabbânî’nin ve kendi üstâdının âdetlerine ve usûllerine bağlı kaldı. Murâkabe, mücâhede ve bid’atlerin kaldırılması ile uğraşıp, daha yüksek derecelere ve ulvî makâmlara kavuştu.

Hasan-ı Berkî anlattı: “Bu fakîre iki açık hâdise gösterildi. Biri şudur: Hazret-i İmâm bizi talebeliğe kabûl edip buyurdu ki: “Hem yardım ediyoruz, hem de hakîkî îmâna kavuşmanıza vesîle olmaya çalışıyoruz.” İkinci hâdise de şudur: Hazret-i İmâm bana; “Bizden ne istersin?” diye sordular. Bu fakîr de; “Her şeyi veriniz” dedim. Bunun üzerine İmâm-ı Rabbânî hazretleri; “Öyleyse gel” deyip elimi tuttular. O anda bambaşka bir hâle girdim.”

Hasan-ı Berkî, vefâtına yakın dedi ki: “Bana müjde verildi ki, senin taleben olan, magfiret olunmuştur. Daha çok istedim. İlhâm oldu ki, sana muhabbeti olan magfiret olunmuştur. Daha çoğunu istedim. Emr olundu ki, tevâtürle her kim sana kıyâmete kadar muhabbet ederse magfiret olunmuştur.

Ashâbına olan vasiyet ve nasîhatlerinde buyurdu ki: “Bütün yeryüzünü araştırdım. Dünyâda hazret-i İmâm’ın iki büyük oğulları, yâni Hâce Muhammed Sa’îd ve Hâce Muhamed Ma’sûm gibisini bulamadım. Sizden kim Hakkı taleb ederse, onların huzûruna koşsun, onlara hizmeti, saâdet ve kurtuluş bilsin!”

SÜNNETİ İHYÂ ETMEK

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Hasan-ı Berkî’ye yazdığı mektuplardan biri şöyledir:

“Bu mektubumu yazmaya, Besmele ile başlıyorum. Allahü teâlâya hamd, seçtiği iyi insanlara selâm ve duâ ederim. Kardeşim, Şeyh Hasan’ın mektubunu okuyunca, çok sevindim. Kıymetli bilgiler ve mârifetler yazılı idi. Bunları anlayınca, pek hoşuma gitti. Allahü teâlâya şükürler olsun ki, yazdığınız bilgilerin, keşiflerin hepsi doğrudur. Hepsi, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere uygundur. Ehl-i sünnet âlimlerinin doğru îtikâdları böyledir. Cenâb-ı Hak, doğru yolda bulundursun. Yüksek derecelere eriştirsin! Yayılmış olan bid’atlerin ortadan kalkmasına çalıştığınızı yazıyorsunuz. Bid’at karanlıklarının ortalığı kapladığı böyle bir zamanda, bid’atlerden bir bid’atin ortadan kalkmasına sebep olmak, unutulmuş sünnetlerden bir sünneti meydana çıkarmak, pek büyük bir ni’mettir. Sahîh olan hadîs-i şerîfde, Peygamber efendimiz buyuruyor ki: “Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana yüz şehîd sevâbı vardır!” Bu işin büyüklüğünü, bu hadîs-i şerîften anlamalıdır. Fakat, bu işi yaparken, gözetilecek mühim bir incelik vardır. Yânî bir sünneti meydana çıkarayım derken, fitne uyanmasına sebep olmamalı, bir iyilik, çeşitli kötülüklere, zararlara yol açmamalıdır. Çünkü, âhır zamandayız. Müslümanlığın zaîf, garîb olduğu bir asırdayız.

Merhûm Mevlânâ Ahmed`in çocuklarının okumalarına, terbiyeli, bilgili yetişmelerine çok gayret ediniz. Zâhirî ve bâtınî edebleri öğretiniz. Görüştüğünüz herkesin, hattâ orada bulunan bütün din kardeşlerimizin İslâmiyete uymalarına, sünnete yapışmalarına ön ayak olunuz! Bid’at işlemenin, dinsizliğin zararlarını herkese anlatınız! Cenâb-ı Hak hepimize iyi işler yapmak nasîb eylesin! Dîn-i İslâmın yayılmasına, gençlere öğretilmesine çalışanlara başarılar versin! Dîn-i İslâmı yıkmak için, temiz gençliğin îmânını, ahlâkını çalmak için uğraşan, yalan ve iftirâlarla gençleri aldatmaya çalışan din ve fazîlet düşmanlarına aldanarak kötü yola sapmaktan, yavrularımızı korusun! Âmîn.”
(3. cild, 105. mektup)

1) Hadarât-ül-Kuds, s. 362
2) Tezkire-i İmâm-ı Rabbânî; s.341
3) Zübdet-ül-Makâmât; s.379


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye