Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hz. Şeyh İsmail Siraceddin Şirvanî / Amasyevî
MesajGönderilme zamanı: 18.02.09, 13:54 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Hz. Şeyh İsmail Siraceddin Şirvanî

Bugün Amasya’da Şamlar Mahallesi’nde şehre hakim yüksekçe bir tepe üzerinde inşa edilmiş olan türbesinde medfun bulunan Halidi şeyhin efsaneleşen hayatı, şehrin sırlarla dolu mistik kimliğini zenginleştiren unsurlardan sadece bir tanesidir. Osmanlı sadrazamı Mehmet Rüşdü Paşa’nın babası İsmail Efendi’nin Dağıstan’da başlayan hayat hikayesi, uzun ve yorucu badirelerden sonra Amasya’da noktalanır.

1782 yılında Dağıstan’ın Şamahı kazasına bağlı Kürdemir’de dünyaya gelen İsmail, Muhammed Nuri Efendi’den ders alır. 18 yaşında eğitimine devam etmek üzere gelmiş bulunduğu Erzincan’da Evliyazade denilen zatın rahle-i tedrisinden geçer. Ardından Tokat’a kendisini çekmiş bulunan Şeyh Yahya el Mervezi’den Hadis ilmini öğrenir. Bu arada Ademoğlu lakabıyla tanınan Molla Muhammed namındaki zattan felsefi ilimleri tahsil eder. Fıkıh öğrenimi için de uzun bir yol kat etmesi gerekecektir. 1805 yılında Bağdat’tan Burdur’a gelir. Artık öğretim sırası gelmiştir ve bunun için de doğduğu memlekete dönecektir. Yedi yıl boyunca Kürdemir’de ders verir. Hicaz yolu görünür. Dönüşünde İstanbul’a geçerek (1813) birkaç ay burada kalır.

Tasavvufun çekiciliğine kapılır ve Hindistan’da bulunan Seyyid Abdullah Dehlevi Hz.lerini ziyaret etmek üzere şehirden ayrılır. Fakat Şeyhin elini öpmek nasip olmayacaktır. Basra’ya geldiği zaman vaki olan manevi bir işaret üzerine Bağdat’a yönelir. Burada Mevlana Halid Şah Süleymani Hazretlerine intisab eder ve bu alimden seyr-i sülükünü tamamladıktan sonra pek fazla müride nasip olmayan ve bugün türbesinde asılı olan icazetname ile hilafet rütbesi alır (1817). Artık zahiri ve batıni ilimleri yaymakla görevlidir. Otuz beş yaşlarına geldiği o günlerde mürşidinin izni ile Şirvan’a döner ve dokuz yıl kadar orada irşad görevi ile meşgul olur ve bu arada evlenir.

İsmail Şirvani Hazretlerinin Şirvan’da Abdulhamid adını koymuş bulunduğu bir oğlu dünyaya gelir fakat bu zat Karadeniz’e bir yolculuk esnasında vapurun batmasıyla (veya Amasya’da 1846’da suda boğularak) vefat etmiştir. Mevlana İsmail Siraceddin, kendi memleketinde Şeyh Şamil, Şeyh Mehmed Efendi, Şeyh Ahmed El Ağdaşi gibi zatlara hilafetname verir.

Baskıların dayanılmaz boyutlara ulaştığı Rusya’da zulme karşı Kafkas Kartalı olarak Şeyh Şamil vakası zuhur edince, kısa zamanda Mevlana İsmail Şirvani’nin Şeyh Şamil’in hocası olduğu anlaşılır ve derhal Ruslar tarafından hapsedilir. Ancak müridlerinden Şeyh Ahmed El-Ağdaşi kendilerine kefil olmak sureti ile üstadını hapisten kurtararak 1827 yılında Ahıska’ya sağ salim getirir. Rusya sınırları içersinde çevresine faydalı olamayacağı anlaşıldıktan bir müddet sonra kendisini izleyen müridleriyle birlikte şeyhin Amasya’ya geçtiği görülür. İleride Osmanlı Devleti'nde sadaret makamına yükselecek olan oğlu Mehmed Rüştü Paşa burada dünyaya gelir (1829).

1826’da Yeniçeri Ocağının kaldırılıp Bektaşi Tekkelerinin kapatılmasının ardından bu tekkelerin şeriata bağlılıklarıyla tanınan Halidilere verilmesi ve Halidiyye’nin İstanbul’da siyasi nüfuz ve güç kazanması, devlet yönetiminde sıkıntılara yol açar. Halidilere karşı yürütülen mücadele sonunda tarikat mensupları İstanbul’dan uzaklaştırılır.

1828’de İstanbul’daki Halidilerin tamamına yakın bir kısmı Sivas’a sürülür. Muhtemelen bu sebeble Amasya’dan ayrılarak Sivas’a giden İsmail Şirvani dokuz sene Sivas’ta ikamet eder. Burada mürid çevresi genişleyen Siraceddin İsmail’in sonradan İstanbul kadısı olacak olan oğlu Ahmed Hulusi dünyaya gelir (1834). Sivas’taki müridlerinden biri de Nigari mahlasıyla anılan Mir Hamza’dır ve Mevlana Halid’e yetişemeyen aşık, Siraceddin’in peşini bırakmaz. Sonunda 1840’ta Şeyhin Amasya’ya döndüğünü görürüz. 1844’te oğlu Mustafa Nuri efendi dünyaya gelir. İsmail Siraceddin, 1848 yılında kolera salgını sebebiyle Ramazan ayının 17. gününde vefat ederek Şamlar kabristanına defnedilir.

Resim
Kendisine Siraceddin lakabı Hazreti Mevlana Halid tarafından verilmiştir. Alimler arasındaki lakapları Fakirullah, Kutbü-l Aktab, Gavsü-l Enam, Seyyid Ennüceba, Şah İsmail Şirvani, Hazret-i Mevlana’dır.

Bugün türbesinde metal bir levha üzerine yazılı hayat hikayesi ile birlikte yer alan Mevlana Halid’in kendisine vermiş olduğu icazetname kopyası incelendiğinde Nakşi tarikatının inceliklerini görmek mümkündür.

Arapça olan İcazetname mealen şöyledir.

Alıntı:
“Hamd sadece Allah’a mahsusdur.
Salavat ve selam vahyine seçtiği Hz. Muhammed’e (s.a), ailesine ve sahabesine olsun.

Bundan sonra Allah’ın halifesi olarak şefkatli, sadık dost, alim, ariflerin ve faziletlilerin menbaı, sedat-ı tarik-ı Nakşibendiyyenin emri ile kuvvetlendirilmiş kardeşim, sevdiğimiz uca(!) ve kerem sahibi Hacı İsmail Efendi’ye icaze verdim. Allah-u Teala bereketini, derecelerini ve hallerini artırsın. Talebelerine feyzlerini yağdırsın. Ona nakşibendiye tarikatında irşad, zikir ve tevhid telkini ile taliplere nazarının tesirini, nurları muayyen etmekteki ve perdeleri kaldırmaktaki iktidarını tecrübe ettikten sonra icaze verdim. Bu icazeyi, silsile-i aliyenin büyüklerinden aldığım müsade ve peygamberin sünesi üzerine istihareden sonra verdim.

Evliyanın yoluna teşebbüs eden herkes onun sohbetini ganimet bilsin.

Ona kitap ve sünnete sarılmayı tavsiye ederim. Keşf ve vicdan ehli imamlara uygun olarak fırka-i naciye olan ehli sünnenin görüşlerinin gereği olan akideyi tashihe emredip çalışmayı vasiyet ederim.
Ve ona Kur’an muallimlerine, fıkıh alimlerine, sufilere hürmet etmeyi, kalp selameti, nefis semaheti, cömertlik, güleryüzlülük, eziyetten çekinmek, kardeşlerin kusurlarını affetmek, büyüklere ve küçüklere nasihat, düşmanlıkları terk etmek, tamahı terk etmek, ihtiyacının karşılanacağı hususunda Allah’a itimat etmek (Allah kendisine güvenenleri darda koymaz) , kurtuluşun ancak doğrulukta olduğundan (doğruluktan) asla ayrılmamak, ve Allah’a vasıl olmak ki, bu ancak Hz. Muhammed’e tabi olmaktır (Salavat ve selam Hz. Muhammed’e (s.a), ailesine ve sahabesine olsun). Kendisini hiç kimseden üstün görmeyip nefsini herkesten aşağı görsün, aleyhinde hareket edenleri ve hased edeni Allah’a havale etsin. Başına gelen şeri gayreti ile def etmeye çalışmasın. Bu tarikat-ı aliyenin şeyhleri kimi himmetleri ile sana yetişecekler. Eğer isterse Allah-ü tealanın kudreti ile fesadı o anda maddi olarak bağlarlar.

Bendelerinin sayısınca, razı olduğu nefisler adedince, dünyanın ziyneti ve kalemlerinin mürekkebleri sayısınca (mikdarınca) Allah’ın salavat ve selamı yine Nebiy-i ümmisi muhammedin aile ve sahabesinin üzerine olsun.

Alemlerin Rabb’ına hamd olsun.

Ben fakir ve miskin Halid en Nakşibendi, el Müceddidi
Mevlay-ı Kerim’in büyük fazlına erişmiş

Mühr-ü şerif;

El Halidi, El Nakşibendi, El Müceddidi, El Kadiri, El Kübrevi, El Sühreverdi, El Çişti

Resim

-Evliyalar Şehri Amasya'dan-

http://amasya-abdulhalim.blogspot.com/2 ... eddin.html

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh İsmail Siraceddin Şirvanî
MesajGönderilme zamanı: 13.02.11, 23:27 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 23:16
Mesajlar: 123
Alıntı:
Hz. Şeyh İsmâil Sirâceddîn ŞİRVÂNÎ -Q-

Azerbaycan'ın kuzeyindeki Şirvân vilâyetinin Şemâhî kasabasına bağlı Kürdemir köyünde1782 (H.1197) senesinde doğdu. 1847 (H.1264)`de kolera salgınından vefât etti.

Tahsil çağına ulaşınca, Şemâhî kasabasında bulunan âlimlerden Baba Efendinin talebelerinden olan Muhammed Nûrî Efendiden,ilk tahsiline başlayıp, Molla Câmî`nin Kâfiye Şerhi`ne kadar okudu. 1800 (H.1215) senesinde Erzincan`a gidip, oradaki âlimlerden Evliyâzâde Abdurrahmân Efendiden ders gördü ve derslerinde tahsilini tamamlayıp, icâzet aldı. Bundan sonra Tokad`a vardı. Bir sene kaldıktan sonra Bağdât`a gitti. Bağdât`ta Süleymâniye`de Mervezî Yahyâ Efendi ve İbn-i Âdem adındaki âlimlerden hadîs ve riyâziye ilmini öğrendi. 1220 senesinde Anadolu`ya, Burdur`a giderek bir müddet de orada fıkıh ilmi öğrendi. Bu tahsil hayâtından sonra Şirvan`a dönüp köyüne yerleşti.Yedi sene ilim öğretmekle meşgul oldu. Daha sonra hacca gitti. 1813 senesinde İstanbul`a dönüp yerleşti.

İlim öğrenmek için yaptığı bütün bu çalışmalar ve seyâhatlerden sonra, kendisini tasavvufta yetiştirecekbir mürşîd-i kâmil, yetişmiş ve yetiştirebilen büyük bir evliyâ arıyor, ona talebe olmak istiyordu. Bu sebeple zamânın en meşhûr velîlerinden feyz menbaı Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine talebe olmak, sohbetiyle şereflenmek için Hindistan`a gitmeye karar verdi. Yola çıkıp Basra`ya kadar gitti.

Yolculuğu sırasında Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, mânevî bir işâretle ona en meşhur talebesi Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine gitmesini bildirdi. Bunun üzerine Hindistan yolculuğundan dönüp, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin huzûruna giderek müridi oldu.

1817 senesinde icâzet ve emir verilmesi üzerine Kafkasya'da ve Dağıstan'da tarikat-ı aliyyeyi yaymakla görevlendirilerek Şirvan`a döndü.

Dokuz sene Şirvan`da kaldı. Rusların Şirvan`ı istilâsı üzerine, Ahıska`ya gitti. İki sene de orada kaldı. Ahıska da işgâl edilince, 1828 senesinde Amasya`ya gidip dört sene kaldıktan sonra Sivas`a gitti. Dokuz sene de Sivas`ta kaldı. Sonra tekrar Amasya`ya döndü. Ömrünün son zamanlarını Amasya`da geçirip, orada 1847 (H.1264) senesinde çıkan kolera salgınından bir Ramazan ayında vefât etti.

1) Amasya Meşâhiri (Osman Fevzi Olcay), Üniversite Kütüphânesi No:9382 v.16


14 Şubat 2011

Alem-i Cemale göç yıldönümü


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh İsmail Siraceddin Şirvanî
MesajGönderilme zamanı: 14.02.11, 10:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
Alıntı:
Şu feyzli türbenin kime ait olduğu konusunda yakın zaman kadar Amasya ahalisinin haberi yok idi.


Silsile-i Nakşbendiyye-i Dağıstani'den bu mübarek pirimizin Amasya'daki feyzli makamını ziyareti (başta Amasyalılar olmak üzere) tavsiye ederim.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye