Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Muhammed Nurî Şemseddin Nakşbendî -Q-
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 12:23 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
MİFTAH'UL – KULÛB'dan; Kitabın Müellifinin Hayatı:

Muhammed Nurî Şemseddin Nakşbendî -Q-


MİFTAH'UL – KULÛB yazarı Muhammed Nurî Şemseddin Nakşbendî [K.S.] sadeleştirmede esas aldığımız eserinin başında; hilâl şeklindeki bir çerçeve içinde şöyle tanıtılmaktadır :

***
Arifler Kutbu Mevlâna Yahya Efendi Hazretlerinin (Allah, üstün sırrını mukaddes eylesin) türbedarı Şeyh Hacı Muhammed Nurî Şemseddin Nakşibendî (sırrı mukaddes olsun) Hazretlerinin hal tercümesidir.

Üstteki cümleler, sadeleştirilerek, mümkün olduğu kadar aslı bozul­madan, terkipler çözülerek alınmıştır. Bundan sonra yazılanlar dahi, aynı şekilde, sadeleştirilerek, Arapça terkipler çözülerek alınacaktır.

Şöyle başlıyor :

Yukarıda namına işaret edilen değerli zat; Rabbani Kutub Gavs Ev­liya Sultanı Seyyid Abdülkadir Geylânî (Allah, üstün sırrını mukaddes eylesin) Hazretlerinin, on beşinci göbekteki çocuklarından, Anadolu'da Taşköprü kazasında Ayvalı kasabası hanedanından :

“Emiroğulları” denmekle meşhur, Seyyid Hüseyin Efendinin pâk sulbünden hicrî 1216 (M. 1801) yılında hilâfet Diyar-ı İstanbul'da vücud beşiğine süs ol­muştur.

Yaşı, okumaya ve öğrenmeye müsait olunca; şerefli evlerinin yakı­nında bulunan Mercanağa Mektebinde besmeleye başlayıp Kur'an-ı Kerim öğrenmeye girişmiştir.

Hicrî 1230 (M. 1814) yılında Kur'an-ı Kerim'i ezberine almıştır. Bu sırada, henüz on dört yaşındaydı.

Hicrî 1231 (M. 1815) yılında ise, Sultan Bayezid Han Camünde ted­ris halkası kuran “Baltacı” namı ile tanınan faziletli ders-iamlardan (asistan derecesinde) Hasan efendiden tahsile girmiştir. Öncelikle sarf, nahiv ve mantık ilminden başlamıştır. Söylenenden ve anlatılan manalardan faydalanmıştır.

Hicrî 1242 (M. 1826) yılında Hicaz'a niyetle yola çıkmış ve farz olan hac vazifesini, yerine getirmiştir.

Mekke-i Mükerreme'deki Kabe'yi, Rasûlullah'ın (Allah ona salât ve ve selâm eylesin) mübarek kabrini ziyaret edip döndükten sonra; Sultan Süleyman Han (Süleymaniye) Camiinde tahkik ehli ulemanın övgüsünü kazanan “Şehrî Hafız Efendi” demekle şöhret bulan İstanbullu Hafız Muhammed Emin Efendinin faydalı ders meclisinde hazır olmuştur. Şemsiye şerhinden, taa son nüs­halara kadar ilimleri çözen âlet ve yüksek ilimlerin çırağı olmuştur.

Böylece, zahirî bilgileri tamam ederek, hicrî 1254 (M. 1838) yılında öğrencilere faydalı olmasına izin verilmiştir.

Tanınmış bilginlerden Buledanî (Buldanlı) demekle tanınan, Kayyumî Hacı Muhammed Emin Efendiden maani ilmi; “Şalcı” namı ile tanınan Tosyalı Ali Efendiden fıkıh ilmi; Şehrî Hafız Efen­dinin üstazı olan Kozanlı Muhammed Efendiden usul ilmini okuyup öğren­miştir. Mahir hattatlardan, Kebecioğlu Muhammed Vasfı Efendiden hat ve yazı ilmini tahsil etmiştir.

TASAVVUFÎ EĞİTİMİ:

Hicrî 1236 (M. 1820) yılı ortalarında; Kayserî'nin namlı bilginlerin­den ve Nakşbendiye meşayihinin büyüklerinden, irfan sahibi evliyanın önderi Şeyh Hacı Muhammed Said Efendi Hazretleri (sırrı mukaddes ol­sun) , büyük mürşidi Şeyh Hacı Ahmed Behcetî Kayseri Hazretleri ile İs­tanbul'a gelmiştir.

Bu büyük mürşid Ahmed Efendi, Mürşidi Muhammed Said Efendiye hitab ederek, bu eserin yazarı Muhammed Nuri'yi gösterip şöyle demiştir :

— Bu küçüğü sen irşad edeceksin. Bunun delâleti ile sayıya hesaba gelmeyecek kadar Muhammed ümmeti Hakk’a ulaşacaktır.

Böylece onu, Muhammed Nuri efendinin irşadına memur etmiştir.

Bu emri alan Muhammed Said Efendi o tarihten itibaren onsekiz sene ramazan aylarında İstanbul'a gelmeye devam etmiş; mürşidinin anlattığı zamanın gelmesini gözeterek, Sultan Bayezid Han cami-i şerifin­de vaazı ve dersi sürdürmüştür.

Ve... hicrî 1244 (M. 1828) yılı mübarek ramazan ayında inabe elini sunmuştur.

Hal tercümesi anlatılan Muhammed Nurî Efendi dahi, babasının hicri 1232 (M. 1816) yılında ölümü ile bıraktığı anası iyi kadınların hanımefen­disi Naile Hatunu, Muhammed Said Efendiye nikahlamış; babalık maka­mına oturtmuştur. Hicri 1250 (M. 1834) senesine kadar tarikat almış, edeplerini ve marifetlerini tamamlamış; halifelik, velilik rütbesine ulaş­mıştır.

Hicri 1250 (M. 1834) senesinde hilâfet verilişinin ardından, adı ge­çen mürşidi Muhammed Said Efendi (sırrı mukaddes olsun); İkinci Sul­tan Mahmud Han tarafından, Hünkâr Hacı Bektaş Velî (Allah, sırrını mukaddes eylesin) dergâh-ı şerifinin şeyhliğine tayin edilmiştir. Bunun üzerine, mürşidi ile birlikte Kırşehir'e gidip üç ay kalmıştır. Orada mürşidinin emri ile çıkardığı halvet erbaininin sonunda irşada memur edilip İstanbul'a yollanmıştır.

Bundan sonra, Uzunçarşı başında bulunan evinde tarikata girenleri, hakikata talib olanları irşad edip yola getirmeye ilk defa başladı.

Hicrî 1252 (M. 1836) yılının muharrem aynıda, Beşiktaş'ta gömülü Arifler Kutbu Mevlâna Yahya Efendi Hazretlerinin (Allah, üstün sırrını mukaddes eylesin) türbedarı Ârif-i Billah Şeyh Hacı Ali Efendi Yüce Hakk’ın dergâhına yürümüştür. Bunun üzerine Sultan II. Mahmud Han Hazretlerinin (yattığı yer nur olsun) seçmesi ve arzusu ile yerine geçmiş ve güzel halefi olmuştur.

Birkaç gün geçince; adı geçen Sultan II. Mahmud Hazretleri, Tophane meydanın­da yapılan Nusretiye Cami-i Şerifinde, cuma günleri Şifa-i Şerif okutma­ya tayin etmiş ve üç hafta cuma alayını oraya yürüterek bereketli der­sini dinlemiştir.

Adı geçen Mevlâna'nın türbesinde; beş sene intisab edenleri ve müridleri feyzlendirmeye, irşad etmeye, çeşitli ilimleri öğretmeye gayret sarfetmiştir. Esas ve parça eserlerden Menar, Mülteka, Birgivî Merhu­mun Tarikat-ı Muhammediyesini okutarak zamanını geçirmiştir.

Hicrî 1257 (M. 1841) yılında ikinci kere Beyt-i Haram'a hacca gitmiş ve Seyyid'ül-Enam'ın mübarek kabrini ziyaret etmiştir. Dönüşünde, daha önce olduğu gibi, bu yola giren saliklerin terbiye edilmesi üzerinde dur­muştur.

Hicrî 1274 (M. 1857) yılında Medine-i Münevvere'ye giderek Saadet Kaynağı Fahr-i Risalet'in (Rasûlullah'ın) huzurunda beş ay alnını yere koymuştur. Sonra dönüp otuz sene irşad seccadesinde kalmıştır.

Hicrî 1280 (M. 1863) senesinde mükerrem şevval ayının 14. salı ge­cesi nefeslerini tamam ederek izzet sahibi Yüce Rabb’ın huzuruna yürü­müştür.

Cenaze namazı; bilginlerden, meşayihten, Müslüman cemaattan ka­tılan büyük bir kalabalıkla Beşiktaş'ta Atik Sinan Paşa Cami-i Kebir'inde eda edildikten sonra adı geçen Mevlâna Yahya Efendi Hazretlerinin mübarek türbesinin iç kısmında, sol tarafa gömülüp kabri yapıldı.

AHLÂKI

Dış görünüşü ve gidişatı; pâk şeriat ve güzel sünnetlerle bezeli idi.

Zahid, takva sahibi, şüpheli işlerden sakınan, yaratılış itibarı ile ik­ramı seven, vergisi ve iyiliği cümleye şamil, mukaddes nefeslerin, açık kerametlerin sahibi pek mükemmel bir mürşid idi.

Müridleri, kendisine bağlıları sayısızdı. Tarikatı tamamlayan, sülûkünü bitirenleri pek çoktu. Yirmiden fazla da halifesi vardı.

Kaleme aldığı eserler arasında; hayatta iken, bağlıları için neşret­tiği Vasiyetnamesi vardır, ölümünden sonra ele geçen Miftah'ül-Kulub ve Murakabe adlı eserleri vardır. Bunlar birkaç kere basılmıştır.

Tarikat zinciri aşağıda anlatıldığı şekilde Şah-ı Nakşbend Hazretle­rine ulaşmaktadır :

Şeyh Hacı Muhammed Said Kayserili Nakşbendî Hazretleri... Bu, ikramını gördüğü zattır.

Şeyh Hacı Ahmed Behcetî Kayserili Nakşbendî Hazretleri...

Küllahioğlu Şeyh Hacı Mahmud Kayserili Nakşbendî Üveysî Hazretleri...

Hazret-i Hızır aleyhisselâm ve Hazret-i Şah Nakşbend'in ruhaniyeti...

Bunlar, sırası ile birbirlerinden tarikat almışlardır.

Allah, onlara rahmet eylesin; onların feyzlerinden bizleri faydalan­dırsın.

Âmin!..

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Muhammed Nurî Şemseddin Nakşbendî -Q-
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 15:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Muhammed Nurî Şemseddin Nakşbendî -Q- 'un değerli eseri MİFTAH'UL – KULÛB buradadır...

viewforum.php?f=106

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye