Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Dr. Dursun Aksoy Ağabey (k.s)
MesajGönderilme zamanı: 06.05.09, 19:00 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Resim

Medine'de Kadir Gecesi ikliminde...

Tam iftar vakti. Geçen gün 500 bin kişi ile iftar demiştim. Şimdilerde bu sayı milyonu bulmuş ve aşmış olmalı. Herkesin duaya durduğu an.

Kulağıma eğilen bir dost; -Dursun Abi Hakk'ın rahmetine kavuşmuş, az önce, diyor. Medine'de, duaların kabul olunduğu saatte ve Kadir Gecesi'nden bir gün önce...

Nasib. Az önce sabah namazından sonra, bir milyon insan dua etti onun için. Nasib. Az önce Cennetül baki'ye defnettik. Peygamber dostlarının kabristanına, isimsizler kervanına katarak...

Orada onun çok sevdiği Sami Efendi'nin de isimsiz kabri bulunuyor. Çok severdi ALLAH Rasulünü, ona komşu oldu. Peygamber dostları (sahabe-i kiram)nı onlarla koyun koyuna uzandı. Çok severdi Sami Efendi Hazretleri'ni, onunla ebediyyet kardeşliği gibi bir yakınlığa kavuştu.

Belki hayat boyu dualarında ebediyyete göç ettiğinde bütün ALLAH sevgilileri ile yakın olabilmek vardı, ona kavuştu. Nasib. Dursun Abi, Dursun Aksoy. Doktor. Asker kökenli. Şimdi size, falanca politikacının yakını diye tarif etsem, daha kolay bileceksiniz. Ama öyle tarif etmek istemiyorum, çünkü onun mümtaz, ayırt edici vasfı, falanca politikacı ile olan yakınlığı değildi.

O kendi kendisi olarak da, kayda değer, mümtaz bir insandı. Onun ayırt edici vasfı, güzel bir insan olmasıydı. En ayağı çamurda olanların bile, elinden tutmaktan huzur duyacağı bir insandı. Bana göre bir ALLAH dostu idi. Acaba kaç yıldır, günah dediğimiz şey ona yabancıydı?

Acaba kaç yıldır, tutkularını gemlemişti? Acaba kaç yıldır, insana tuzak kurmayı misyon edinen varlıkla çok uzak dünyalarda yaşıyordu?

Acaba kaç yıldır, bir kimseyi incitmemişti? Acaba kaç yıldır kendisi için yaşamıyordu. 94 yaşındaydı. Anlatılıyor ki 1942 yılında bir ALLAH dostu ile el ele tutuşmuştu, demek 66 yıldır hayatının her anını ALLAH Teala ile birliktelik idraki içinde yaşamaya gayret etmekte, O'nun hoşnut olmayacağı bir iş üzerinde olmamaya gayret etmekteydi. Sanki, bu titizlikle arına arına bir ışık huzmesi haline gelmişti.

Bir bebeğin elini öptüğüne ben şahit olmuştum, yaşı 90 civarında olduğu zaman. 90 yaşında bir gençti desem, yanlış olmaz. Bazı ruhlar kocamıyor sanıyorum. Bazıları da, erken yaşta pes ediyor. "ALLAH dostu" deyip geçmemek lazım. Rahmet yükleneceksiniz, meveddet yükleneceksiniz, bağrınız deryalar kadar derin ve geniş olacak, incitmeyecek, hatta incinmeyeceksiniz, kin tutmayacaksınız, affınız çok olacak... ALLAH dostu...

Dursun Aksoy, böyle bir insandı. Hani bazı insanlarla kucaklaşmaktan büyük mutluluk duyarsınız, benim onlara sarılmaktan büyük huzur duyduğum insanlardan birisi idi Dursun Aksoy. İzmirliler çok iyi tanır. Türkiye'de yüz binlerce dostu, seveni vardır.

Böyle insanlar azaldıkça, toplum yüreği fakirleşir. Onun için hep var olmalılar. Onun için Dursun Abi ve benzerleri, adeta bir misyon halinde, bir başka insana emek vererek, Halikı zül celal ile dostluk kervanının hep ayakta olmasına gayret ederler. Bu bir temizlik, arı duruluk, bir saf insaniyet damarıdır.

Farkında olan olur, olmayan olur, ama o temiz odakların ışığı sönse, toplumun karanlıkta kalması işten bile değildir. Dursun Ağabey'i darı bekaya, inşaALLAH rahmet-i Rahman'a yolculadık. Dileriz ebedi hayatta da Rasulullah'a komşuluğu devam etsin.

Ahmet Taşgetiren 27/09/2008


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Dr. Dursun Aksoy Ağabey (k.s)
MesajGönderilme zamanı: 06.05.09, 19:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Prof. Dr. Mehmet Bulut Hoca'mızdan:

... Bununla beraber harika diyebileceğimiz keramet diyebileceğimiz keşif türünden epey hatıralarımız vardır. Son zamanlarda vefatından sonra Buca'da Abdullah Hoca'dan dinlediğim bir hatırayı anlatayım size. Abdullah Hoca diyor ki; ben bir ara gökyüzünde uçan bir grup ördek gördüm, ama bu ördekler zikrederek gidiyorlardı. Bir tanesi onların önünde gidiyordu. Onun sesi Dursun Abi'nin sesine benziyordu. Bu nedir diye anlayamadım, hayret ettim diyor, sonra gittim Dursun Abi'ye anlattım diyor konuyu. Dursun Abi ben böyle böyle bir şey gördüm ama rüyada değil uyanıkken. Tamam demiş onlar "Kırklardır" demiş Dursun Abi. Öndekinin sesi seninkine benziyordu dedim, seslenmedi diyor. Yani bundan anlaşılıyor ki Dursun Abi kırkların başı idi.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Dr. Dursun Aksoy Ağabey (k.s)
MesajGönderilme zamanı: 06.05.09, 19:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
M. Fethullah Gülen'in, Dr. Dursun Aksoy İçin Verdiği Taziye Mesajı

Bir zamanlar Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) mücavir olma lütfuna mazhar olmuş ve Kadir Gecesi yine O'nu (sallallâhu aleyhi ve sellem) ziyaret esnasında Hakk'a yürüyerek Cennetü'l Baki'ye defnedilmiş kıymetli insan Dr. Dursun Aksoy Beyefendi'nin vefatını öğrenmiş olmanın teessürü içindeyim. Merhuma Allah'tan mağfiret diler, aile efradı başta olmak üzere tüm yakınlarına ve Murat Reis Eğitim ve Kültür Vakfı'ndan dost ve arkadaşlarına sabr-ı cemil niyaz edirim.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Dr. Dursun Aksoy Ağabey (k.s)
MesajGönderilme zamanı: 06.05.09, 19:06 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
SEVEN VE SEVİLEN BİR ADAM, İNANANLARIN YÜZAKLARINDAN DOKTOR DURSUN AKSOY

Ona herkes “Dursun Ağabey” derdi, lakin biz “Dursun Amca” derdik çünkü baba dostumuzdu, amcamızdı, baba yerine kaimdi. Rahmetli Peder Beyimizin en çok hürmet ettiği insanlardan birisiydi. Zamane “Doktor Dursun Aksoy” diyordu ama bendeniz “el-Hacc Dursun et-Tabîb en-Nakşibendî el-Erzurumî” demek istiyorum çünkü eski zamanın büyükleri gibi büyük bir zat idi. Gerçi o bu tür övgülerin ötesinde bir er gibi rızanın ve hizmetin peşinde, alçakgönüllüğün gerçek misali olan bir zat-ı şerif idi, böyle sözleri istemezdi ama fakir de basit ibareleri kabullenemiyor.

Asker tabiplerdendi, doktor albaydı, emekliliğinde İzmir’e yerleşmişti ve bu ikametle o belde şereflenmişti. İzmir’deki büyük hizmetlerin çoğunda payı ve emeği bulunmaktadır. Mahallemizde yani Hatay Üçyol, Halilrifatpaşa’daki Murat Reis Camii, Vakfı ve Kütüphanesi’nin her taşında ve her santimetrekaresinde emeği vardır. Peder Bey de kendisine gerçek bir yardımcı idi. Allah’a hamd ü senalar bizim de çorbada tuzumuz olmuştu, gerçi o zamanlar biz çocuktuk, hizmetin büyüklüğünün farkında değildik. Ama şimdi düşünüyorum da böyle bir sadaka-i cariyede insanın bir küçük gayreti bile çok büyük anlam taşıyor; çünkü amel defteriniz kapanmıyor, o eser payidar olduğu müddetçe. Kılınan her namazdan, okunan her ayetten , yetişen her talebeden onlara hisse gidiyor, sevapları her dem artıyor.

İzmir ise hele o yıllarda yani 1980 öncesinde bir çöl gibiydi. Bu tür çalışmalarda bulunmak çok zordu ve makam sahibi herkes, bu hizmetlerin engellenmesi için elinden geleni ardına koymuyordu. Dursun Amca ve mütevelli heyetinin, önlerine çıkartılan her engelden sonra bu makamları defalarca ziyaret ettiğini hatırlıyorum, her defasında da Allah’ın yardımıyla muvaffakiyetle döndüklerini. İzmir’in gavur olmadığının en büyük delillerinden biri de Dursun Amca, Fethullah Hoca gibi büyük zatların buradaki hizmetleri olmuştur. -Buraya Şaban Düz Hocaefendi'yi de eklemek gerekir, talib-

Bilirsiniz bu hizmetler müslümanların yardımıyla yapılır. İzmir’de bu işe ön ayak olacak pek zengin yoktu, yardım toplayacak çok fazla cami de bulunmuyordu. Dursun Amcalar, İzmir ve Ege’nin hatta köylerine varıncaya kadar gezer, peder bey arabasıyla onlara şoförlük eder, toplanan yardımlarla sevine sevine dönerlerdi.

Önce alt katı açılmıştı caminin, daha önce evlerde kılınan teravihler buraya nakledilmişti; müslümanlara bir neşe ve gayret gelmişti. Biz de namazlardan sonra kapıya dizilir, “ne verirsen elinle, o gelir seninle” diye bağırarak yardım toplardık, verilen her kuruşla sevinirdik. Herkes gidince de heyet toplanır, paraları sayar, tutanağı yazar, kapıya asardık. Tutanaklarda çocukluğuma bakmadan fakire de imza attırırlardı, Rabbimiz hazretlerine şükürler olsun.

Sahurdan sonra camiye giderdik, Dursun Amca hatim okurdu. Ne zaman uyurdun Dursun Amca, her zaman nasıl olur da camiye ilk önce sen gelirdin, sen yoksan nasıl boş olurdu o İzmir, neden giderdin bir yerlere sık sık…

Yine bir ramazandı, minarenin altındaki odada itikâfa girmişti. O büyük ibadetin ne olduğunu ilk defa ondan öğrenmiştik. Peder beyle beraber bir iftarda misafiri olmuştuk, mütevazi ama ne kadar güzel ve tatlı bir iftardı. Pembe tombul yanaklı, beyaz değirmi sakallı, nur yüzlü ne güzel bir adamdı; bakmaya doyamazdık.

Her gün bir yere sohbete giderdi akşamları. Din ve yol kardeşlerinin irşadı için ne güzel konuşurdu, kitap okurdu, menkıbeler anlatırdı. Ağzının içine bakardık, daha da anlatsın diye. Ne kadar da hızlı çay içerdi, yetiştiremezdik, hakiki bir Erzurumluydu.

Çocukları bir gün demişler ki “baba biz de bir dernek kuracağız”, “neden” demiş mübarek, “bizim de haftada bir gün davetimize gelirsin belki” demişler. Bu derecede fedakârdı, hizmet gönüllüsüydü. Çocuklarıyla da ilgilenirdi elbette lakin din-i mübin onun birinci derdiydi. Rahmetli eşi Ulviye Hanım Teyzemizin de büyük desteği vardı tabii ki; az yemeğini yememiştik, yaramazlıklarımıza az tahammül etmemişti, o mübarek annemiz. Onun ayrılığına da katlanmıştı Dursun Amcamız, lakin efendisinin ayrılığına nasıl dayanmıştı bilmiyorum çünkü çok severdi Ramazanoğlu Mahmud Sami kaddesallahu sırrıhu-l-âli hazretlerini; bir dediğini iki etmezdi, işte onun yanına gitmek için boş bırakırdı İzmir’i. Gençliğinde İstanbul’da herkesi tanımıştı, bilhassa Abdülaziz Bekkine hazretlerinden büyük bir hürmetle bahsederdi. “Bir domates almak için bile pazarı dolaşmak lazım, ilk gördüğünüz belki en iyi ve en ucuzudur ama dolaşırsanız kalbiniz mutmain olur” derdi. Herkese saygısı vardı, meşrep farkı gözetmezdi lakin efendisine hürmeti bir başkaydı.

Edebiyat Fakültesi’ni kazandığımı söyleyince çok sevinmiş, “tam bizim istediğimiz yer” diyerek derinden teşvik etmişti. İstanbul’da da boş bırakmazdı bizi, gelince çağırtırdı yanına, bazen beraber gezerdik. Bir bayram günü Erenköy’de Sami Efendi hazretlerini ziyaretten sonra görmüş ve elini öpmüştüm, cüzdanından gıcır gıcır 300 lira çıkarıp bayram harçlığı vermişti. Devletin bursu zaten o kadardı, o bayram harçlığı değil, ihsan-ı şahane idi. Cebinde ancak geri dönecek kadar parası olan bir talebenin ne kadar sevindiğini belki siz daha iyi anlarsınız. O kadar cömertti.

Allah teala hazretleri cömertleri sever zaten. Mescidleri de “Allah’a ve ahiret gününe iman edenler imar ederler.” Mümin-i kamil idi; dostu evliyaullah idi, kendisi de bir veli zat idi, dostu Allah idi. Ve Allah teala hazretleri, birini dost edindi mi o insan ne güzel olur, ne iyi olur; efendisinin medfun olduğu yerde, Kâinatın efendisinin sallallahu teala aleyhi ve evladihi ve ashabihi hazretlerinin mübarek memleketinde, nurlu şehir Medine’de aldı onu yanına. Veli kullarını dünyada da ahirette de ödülsüz bırakır mı? Bırakmadı işte elhamdulillah.

Kadir gecesinden bir gün önce (25 Eylül 2008) vefat etti diyorlar. Hayır! Allah ona kadir gecesini ihya ettirmiş, ondan sonra yakınına almıştır, dostunu mahrum eder mi hiç, bin aydan hayırlı o mübarek geceden. Çünkü pek meraklıydı, bize pek çok anlatırdı, imrendirirdi. Yedi günlük ayın yarım ay olduğunu ama hafifçe göbeğinin içe doğru olduğunu, sekiz günlük ayınsa hafifçe göbeğinin dışarı doğru olduğunu, daha nice şeyleri ondan öğrenmiştik. İlmihali ve fıkhı âlim derecesinde bilirdi. Arabayla seyahatlerimizle Yasin, Tebareke, Mülk, Vakıa surelerini ezberden okurdu; Kuran-ı Kerim’le hemhal olmuş bir mümin idi.

Lakin bizi yetim bıraktın Dursun Amca, İzmir’i ve İzmirlileri öksüz bıraktın. Fakat artık kınından çıktın, kârını eksik etme, duanı eksik etme. Biz de fatihaları ve duaları art arda sıralayalım, bu zatları örnek alalım, onların yolundan gidelim inşaallah.

Allah teala hazretleri rahmetine gark etsin, sırrını takdis eylesin, Dursun Amcamızın. Derecesini âli eylesin, cennet ve cemalini nasib eylesin; onu bu dünyada sevenleri de yarın onunla beraber eylesin; şefaatini nasib eylesin. Amin, elfe elfe amin, ya Muin celle celaluhu.


Haydar HEPSEV

Şevval 1429
Ekim 2008


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye