sufiforum.com http://sufiforum.com/ |
|
CEVÂHİRU'L-EBRÂR MİN EMVÂC-I BİHÂR http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=25&t=2048 |
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) |
Yazar: | sahhaf [ 25.06.09, 16:22 ] |
Mesaj Başlığı: | CEVÂHİRU'L-EBRÂR MİN EMVÂC-I BİHÂR |
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ GEVHER NESİBE TIP TARİHİ ENSTİTÜSÜ YAYIN NO: 20 HAZİNÎ CEVAHİRU'L-EBRAR MİN EMVAC-I BİHAR (Yesevi Menakibnamesi) DOÇ. Dr. Cihan OKUYUCU KAYSERİ 1995 |
Yazar: | sahhaf [ 25.06.09, 16:25 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: CEVÂHİRU'L-EBRÂR MİN EMVÂC-I BİHÂR |
İÇİNDEKİLER Önsöz (Ahmet Hulusi Köker)................................................................ I Sunuş................................................................................................ III I. BÖLÜM İNCELEME A. HAZİNÎ Aa- Künyesi, Memleketi, Hayatı .............................................. V Ab- Seyyid Mansur................................................................ VII B- CEVAHİRU'L-EBRAR Ba- Nüsha Tavsifi ................................................................. IX Bb- Eserin Telif Sebebi ve Telif Tarihi ...................................... X Bc- Eserin Muhtevası ............................................................. Bd- Eserin Kaynakları ............................................................ XII Be- Dil Özellikleri.................................................................. XIII Bea- Cümle Yapısı ve Üslup ................................................... XIII Beb- Ses Özellikleri ............................................................... XIV Bee- Yapı Özellikleri .............................................................. XIV Bf- Eserin İmlası.................................................................... XVI II. BÖLÜM (METİN)...................................................................... 1-214 - Türkçe Metin........................................................................ 131 -Farsca Melin ...................................................................... 184 - Farsca Metnin Tercümesi...................................................... 214 Lügatçe ......................................................................................... 215 İndeks ............................................................................................ 219 |
Yazar: | sahhaf [ 25.06.09, 16:27 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: CEVÂHİRU'L-EBRÂR MİN EMVÂC-I BİHÂR |
ÖNSÖZ XVI. asırda, Osmanlı İmparatorluğu devrinde, Tacikistanlı bilim adamı Hazinî tarafından, Hoca Ahmet Yesevi hakkında, "Cevahirü'l-Ebrar min emvac-i Bihar" isimli bir kitap yazılmıştır. Eser, Hoca Ahmet Yesevi'nin Menakibnamesi adı ile de anılmaktadır. Yazarı Hazinî lakabı ile bilinmektedir, asıl adı Sultan Ahmet’tir. Tacikistan’ın Hisar kasabasında doğmuştur. Bu eser 1593 yılında, yani bundan dört asır Önce, İslam tasavvufuna meyilli olan. Sultan III.Murat Han’a İstanbul’da sunulmuştur. Değerli bilim adamı, Doç. Dr. Cihan Okuyucu bu eseri, İstanbul Üniversitesi Merkez Kütuphanesi’ndeki, Türkçe yazmalar bölümünde, 3893 numarada bulmuş ve eserin orijinal cildinin, sırtı ebru bir deri ile kaplı ve bir çok sayıda güve yenikleri olduğu ifade edilmiştir. Kaybolmak, yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya olan bu eser, bugüne kadar hiç yayınlanmamıştır. Sebebine gelince; yazarın eğitiminde öğrendiği bütün dillerin birlikte kullanılmış olmasıdır. Eser; Doğu Türkçesi Çağatayca, Azeri ve Anadolu Türkçesi ile yazılmıştır. Dili ağır olan eser, okuyucuyu yormakta metnin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Doç. Dr. Cihan Okuyucu da herkes gibi bir okuyucu olmasına rağmen, yorulmamış, bıkmamış, 4-5 yıllık bir çalışma sonunda, eserin Transkripsiyonlu metnini bilim alemine, Türk dünyasına kazandırmıştır. Değerli bilim adamımızı böyle zorlu bir isi başardığı için, kendisini can-i gönülden kutlarız. Eserde ayrıca bir lügat ve indeks de bulunmaktadır. Metnin Temel iki konusundan biri, Yesevi silsilesinin adabının toplamı, diğeri de Yesevi Büyüklerinin menkıbeleridir. Sonuç olarak bu eser; XII. Yüzyılda Orta Asya'da yaşamış olan, Hoca Ahmed Yesevi'nin hayatini ve XVI. Yüzyıla kadar ulaşmış olan fikirlerini ve Türk Dünyasındaki birleştirici, kaynaştırıcı etkilerini açıklayan bir eser niteliğini taşımaktadır. Doç. Dr. Cihan Okuyucu, bu eserden bahsettiği zaman, kendisinden, Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitümüzün geleneksel, 14 Mart 1994 tarihinde yapılacak Bilim kongresinde onu bilim alemine tanıtmasını ve sonunda yayınlanmasını teklif ettiğimde kabul etti ve bu şeref Enstitümüze nasib oldu, kendisine teşekkür ederiz. Türk Dünyasını birleştiren, kaynaştıran büyük Türk düşünürü Ahmed Yesevi kimdir? Babası şeyh İbrahim, Annesi Ayşe Hatundur. Batı Türkistan’daki Yesi kasabasında doğmuştur. Yaşamı XI, XII.asırlardadır. Yesi ve Sayram kasabalarında eğitimini tamamlamıştır. Bu yer, bugünkü, dost ve kardeş Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içindedir. Kitabımızın sonunda bulunan Ortaasya haritamızda Yesi kasabası gösterilmiştir. Bu yerin Bütün Türklerin bilmesi ve öğrenmesi zarureti vardır. Yesi kasabasının bugünkü ismi Türkistan’dır. Bu bölgedeki Türk toplumları, İslamiyeti 752 yılında kabul etmişlerdir. Yesevi devrine kadar, buralarda dört asır boyunca, Türk-İslam kültürel gelişmesi ve birikimi olmuştur. Ahmet Yesevi'nin Yesi'de hocası Arslan Baba. Buhara'da ise hocası, Ebu Yakub Yusuf el-Hemedani'dir. Hoca Ahmet Yesevi, Harzemşahlar devrinde, Taşkent ve Siriderya bölgesinde, Seyhun'un diğer tarafındaki bozkırlarda yaşıyan, göçebe Türkler arasında, İslam’ın esaslarını ve hükümlerini öğretmiş, bu esaslar Yeseviliğin temellerini oluşturmuştur. Halkın ve göçebelerin anlayabileceği şekilde, Yunus Emre tarzında sade bir dil ile ve hece vezni ile şiirler söylemiş, bunlara "Hikmet" adi verilmiştir. Bunlarda, hayatı ile tarihi olaylara da yer vermiştir. Türkler arasında, büyük bir itibar kazanmıştır. Bu Hikmetler sonradan, "Divan-i Hikmet" adı altında toplanmıştır. Bu kitap, Türkler arasında, birlik ve beraberliği sağlamıştır. XIV. Yüzyılda, Hacı Bektaş ve Sarı Saltuk, Yesevi dervişi, olarak Anadolu'ya gelmişlerdir. Yesevilik, Anadolu’daki diğer tarikatlar tarafından da desteklenmiştir Türklerde, birilik fikrinin doğması ve gelişmesinde Hoca Ahmet Yesevi'nin çok büyük etkisi olmuştur. Anadolu’ya gelen Alp Erenlerden; Seyyid Burhaneddin Tirmizi, Mevlana, Taptuk Emre, Yunus Emre gibi ilim adamlarının birleştirici fikirleri, halkı ayakta tutabilmiş, birçok istilalara rağmen, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmişlerdir. Hoca Ahmet Yesevi Külliyesi; Yesi'de bulunan, Ahmet Yesevi Türbesi ile çevresinde yer alan; Cami, Tekke ve Kütiiphaneden oluşmaktadır. Yesi: Oğuz Han’ın hükümet merkezi iken yapılmış olan, Yassı Kaleden dönüşmüş bir isimdir. 1396 yılında, Timur Han, bu türbeyi yıktırmış ve yerine abidevi şekilde yeniden inşa ettirmiştir. Abidenin dört yöne göre ekseni mevcuttur, geleneksel Ortaasya çapraz eyvanlar sistemine göre yapılmıştır. Eski Ortaasya evleri de ayni stilde yapılmıştır. Partlılar tarafından, Bağdad'a ve Orta Asya'ya getirilmiştir. Bugün Anadolu’da ve Avrupa’da ayakta kalmış olan çapraz eyvanlı birçok hastahaneler mevcuttur. Bu çapraz işareti M.Ö. İranlılar zamanında, dört yönü gösteren dört rakamını temsil ediyormuş. Abidenin boyutları 46.5 x 65 metredir. Güneye bakan görkemli Taç kapısı 18 m. yüksekliğindedir. Kayseri'de bugün ayakta kalan Gevher Nesibe Tip Mektebinin Mimarisini andırmaktadır. Taç kapının iki yanında cifte minareler bulunmaktadır bu tarz ise Erzurum'daki cifte minareye benzemektedir. Bu taç kapıdan, kazanlık denilen Tekke meydanına girilmektedir. Bu mekanın üstü kapalıdır, kubbesi 37.5 m. yüksekliğindedir: Ortasında bir san'at eseri olan, Kazan ve Ejder ağızlı kandiller yer almaktadır. Kayda göre, bu kazan Leningrad müzesine götürülmüştür. Bütün dünyada örnekleri olduğu gibi, bütün arzumuz, bir san'at eseri olan Kazan'ın, biran önce, ait olduğu Külliye'ye tekrar getirilmesidir. Külliyenin tam kuzeyinde Türbe, Kuzeybatı köşesinde Mescid, batısında Kütüphane, kuzeydoğu köşesi ile doğusunda, Aksaray adı verilen, Hükümdarlar ve şeyhlerin Maksureleri yer almaktadır. Türbede bulunan Hoca Ahmet Yesevi'nin sandukası yeşim taşından yapılmıştır. Külliyenin duvarları yeşil çinilerle kaplanmıştır. Çini tuğlalar üzerinde, büyük boy harflerle yazılmış "Allah ve Muhammed" gibi sülüs yazılar vardır. Bunların üst kısmının çevresinde "Bakara" suresinin ellisekizinci ayeti yer almıştır. Kapıları, Türk ahşap oymacılığının şaheseridir, ayrıca üzerlerinde bulunan tunçtan yapılmış tokmaklar, ayrı bir güzellik vermektedir. Külliye içinde çeşitli devirlere ait Han ve Hatun mezarları yer almaktadır. Kızı Gevher Hatun'un mezarı da buradadır. Külliye Ortaasya müslüman Türklerinin en büyük ziyaretgahıdır, bugün de Bayram Namazları, bu camide kılınmakta ve cemaat çevredeki ovaları doldurmaktadır. Hoca Ahmet Yesevi 63 yaşına gelince, Hazreti peygamberden daha fazla yaşayacağı için, bunun edebe aykırı olduğunu düşünerek, geri kalan hayatını yer altında yaşayarak geçirmiştir. Külliyenin yakınında bulunan yer altındaki dehliz, Kubbeli Mescid ve Kubbeli çilehane, Ahmet Yesevi'nin, bu yaşdan sonra ömrünü geçirdiği yerdir. Bu yapılar da devrinin mimarisini yansıtmaktadır. Hoca Ahmet Yesevi'nin Türbesinde, bütün Türk dünyasının kalbi çarpmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Yesevi Türbesi için, 1993 yılında bir restorasyon projesi yaptırmıştır. Aynı yılda, UNESCO, 1993 yılını Ahmet Yesevi yılı olarak ilan etmiştir. Ayrıca T.C. ile Kazakistan'ın müşterek olarak katkıları ile Yesi şehrinde Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi adı altında. Türkiye-Kazakistan ortak üniversitesi kurulmuştur. Şu anda burada eğitime başlanmıştır. 1993 yılında T.C. bütçesinden ayrılan ödenekle. 1994 yılında, Büyük kampusun inşaatı başlatılmıştır. Yapılan müşterek plana göre, bu üniversitede; 10 fakülte ve 15.000 öğrenci kapasitesi olacaktır. Hoca Ahmet Yesevi, kurulan bu üniversite ile de, bugün Türk Dünyasını birleştirmiştir. Ümit ediyorum ki, yayınladığımız bu eser gelecekde bu konuda çalışan bilim adamlarına önemli bir kaynak olacaktır. Kitabın bilim alemine sunulmasında emeği geçen, başta hazırlayan Doç. Dr. Cihan Okuyucu olmak üzere, Enstitü Sekreteri Yusuf Alay'a, metni bilgisayara aktaran Suat Keçe'ye ve üniversitemiz Matbaasının Değerli mensuplarına teşekkür ederim. Kitabımızda. elimizde olmayan sebeblerle, yapılmış olan hatalarımız olabilir. Okuyucularımızın bunları bizim iyi niyetimize bağışlayacaklarını ve hoşgörü ile karşılayacaklarını ümit ederiz. Türk Dünyasına hayırlı olsun. Prof. Dr. Ahmet Hulusi KÖKER Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü |
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) | Tüm zamanlar UTC + 2 saat |
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group http://www.phpbb.com/ |