Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Mahallenin baskısı ne kadar İslami?
MesajGönderilme zamanı: 29.12.08, 17:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 253
Mahallenin baskısı ne kadar İslami?

Mustafa Akyol

Star

2008-12-29

Üniversite hocam Prof. Dr. Binnaz Toprak’ın yönetiminde hazırlanan ‘Türkiye’de Farklı Olmak’ başlıklı araştırma, ‘muhafazakár mahalle baskısı’nı yeniden gündeme getirdi.

Aslında tabii Türkiye’de aynı zamanda ‘laik mahalle’lerin de var olduğunu, orada da aksi yönde baskı yapıldığını, tüm bu baskıların en álásının ise başta yüksek yargı olmak üzere devlet kurumlarından geldiğini biliyoruz. Ama problemin Prof. Toprak ve ekibi tarafından gündeme getirilen boyutu da önemli.

Bu boyuta karşı bazı muhafazakár yorumculardan ‘yok efendim, ne baskısı, kimseye dokunulduğu yok’ gibisinden itirazlar geldi ve gelmeye devam ediyor. Ben öyle düşünmüyorum. Çünkü bir insanın baskı görüp görmediğine başka herkesten önce kendisi karar verir. Eğer birisi ‘ben üzerimde baskı hissediyorum’ diyorsa, ona ‘hayır, uyduruyorsun’ demek haksızlık olur. Zaten laikçileri başörtüsü konusunda tam da bu tavrı takındıkları için eleştirmiyor muyuz?

Ancak söz konusu araştırmanın sonuçlarını abartmamak da önemli. İlk vurgulanması gereken şey, bunun bir ‘Anadolu tablosu’ değil, ‘Anadolu’da baskı gördüklerini düşünenlerin tablosu’ olduğu.

Bir diğer önemli nokta, sözünü ettiğimiz baskıyı doğuran tutucu zihniyetin niteliği. Bunun dinle bir şekilde ilişkisi olduğu kesin. Ama dini düşünceyi aşan, hatta bazen onunla çelişen kaynakları olduğunu düşünmek için de iyi sebepler var. Örneğin araştırmada sadece oruç tutmayan ve ‘şort giyen’lerin değil, ‘Kürtçe konuşan’ların da tepki çektiği belirtiliyor. Bu da belli ki İslamcı değil milliyetçi bir zihniyete işaret ediyor. Ülkücü kesimi iyi tanıyan Prof. Mümtaz’er Türköne de işin bu yönüne dikkat çekmiş, ‘ülkücü baskısı’na vurgu yapmış.

Sorgulanması gereken bir diğer iddia, söz konusu tutuculuğun artmakta olduğu fikri. Elde pek bir veri yok, ama Anadolu’nun bundan on yıl önce daha açık ve hoşgörülü bir coğrafya olduğu düşüncesi, başka pek çok kişi gibi bana da pek inandırıcı gelmiyor. Aksine, Binnaz Toprak’ın daha önceki çalışmalarında da ortaya çıktığı gibi, muhafazakar kesim aslında olumlu bir değişim sürecinde. Fethullah Gülen hareketi gibi aktörlerin tavanı ile tabanı arasında var olduğu söylenen farkı da, bir ‘takiye’ tezahürü olarak değil, tavanın başlattığı değişimin tabana henüz tam nüfuz edememişliği ile açıklamak daha doğru olabilir.

Ancak şöyle bir risk de var: ‘Laik kesim’ (ve dahası ‘laikçi devlet’) ile toplumun dindar kesimi arasında süregiden sürtüşme, her iki tarafta da bir gerginleşme, hatta ‘bilenme’ meydana getirmiş olabilir. Eğer ‘muhafazakár mahalle baskısı’ gerçekten artmış ise, bunun sebebini biraz da bu politizasyonda aramak lazım. Bunun sorumluluğu da, sadece muhafazakárlarda değil kuşkusuz; aynı zamanda onları onyıllardır ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürenlerde.

Sonuçta dönüp dolaşıp vardığımız tatsız gerçek ise şu: Türkiye’deki hiç bir toplumsal kesim, aslında ‘farklı olan’a karşı pek hoşgörülü değil. Hemen herkes, başkalarının da aynı kendisi gibi olacağı bir toplum ve hatta dünya istiyor. Onun için ‘tüm dünya Türk olmalı’ veya ‘herkes Fenerli olacak’ gibi inciler duyuyoruz. Bunları döktürenler, herkes Türk veya ‘Fenerli’ olduğunda, böyle olmak ne anlam ifade edecek, bunu düşünmüyor. Aynı şekilde herkesin dindar olduğu bir toplumda da, aslında dindarlığın anlamı kaybolacak, çünkü bir ‘tercih’ değil, herkesin uyduğu ‘doğal’ (ve ‘taklidi’) bir standart olacaktır.

Dolayısıyla dindarların, sırf ‘laik’ tarafın haklı şikayetlerini karşılamak için değil, aynı zamanda dindarlığın tek gerçek zemini olan özgürlüğü savunmak için de muhafazakár mahalle baskısına karşı çıkmaları gerek. Nihal B. Karaca, Zaman’daki köşesinde bunun iyi bir örneğini göstermiş. ‘Kimse Anadolu’da taassup yok, her şey sütliman dememeli’ dedikten sonra, ‘Müslüman Anadolu’muzun dul bir kadına bakış açısı’ndaki sakatlığı örnek vermiş. Bunu da ‘İslamsız muhafazakárlık’ diye tanımlayıp kınamış. Doğru yaklaşım, işte bu.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mahallenin baskısı ne kadar İslami?
MesajGönderilme zamanı: 01.01.09, 21:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 01.01.09, 21:37
Mesajlar: 22
Hadi Uluengin Hürriyyet'te gecen gün Mahalle Baskının bir aldatmaca ve bir sataşmadan ibaret olduğunu makalesiyle kanıtladı.

Müsait bir zamanda foruma alırsak iyi olacak.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mahallenin baskısı ne kadar İslami?
MesajGönderilme zamanı: 01.01.09, 23:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 01.01.09, 21:37
Mesajlar: 22
Buyrun o makale.


Mahallenin amatörü

SOSYOLOG değilim ama, bazı defalar "alan araştırması"na heveslendiğim oluyor.

Eh, şu Fatih'in námı da "mutaassıp" diye yedi cihanı tutmuş ya, dolayısıyla arada bir, kasten tak takıştır ve sür sürüştür bir refakatçiyi koluma dolayıp, yallah, oraya gidiyorum.

İtfaiye, Fevzi Paşa Caddesi, Çarşamba, Yavuz Selim falan, bütün ecdádımın da nüfus kütüğüne kayıtlı olduğu mahalleyi boydan boya katediyoruz.

Tabii, "yan bakan" (!) çıkacak mı diye de gözlerim fıldır fıldır ve radarlarım fayrap!

Mahrem örtünmüş kızlar ve kadınlarla birlikte; artı, bazen onlara eşlik eden ve sünnet sakal taşıyan erkeklerle beraber, hicáp moda sergileyen dükkanların vitrinlerini yalıyoruz.

Yeşil renklerin tonları ve tünik biçimlerinin kupları hakkında yorum yapıyoruz.

***

DOĞRUSU, kim kime, dum duma! Bir Allah'ın kulu başını çevirip de, o refakatçimin omzuna düşen saçlarına veya tırnaklarına boyadığı kırmızı ojelere şöyle bir göz atmıyor dahi!

Üstelik, bu ramazan ve yine kasten, Hırka-i Şerif'ten Darüşşafaka'ya kadar dudağımda cigarayla yürüdüm. Dönüp bakanını hissetmedim. Dopdolu bir tostçuda da karın doyurdum.

Açıkçası, her defasında, o "mutaassıp Fatih"e (!) ilişkin "amatör sosyologluğumda", öyle "mahalle baskısı" diye tanımlanabilecek aman aman bir ipucu yakalayamadım.

Zaten aslına bakarsanız, söz konusu semte, Sultantepe tarafları da dahil, sık gittiğim bir Üsküdar'ı ve çok seyrek yolumun düştüğü uzak metro istasyonlarını bile ekleyebilirim.

***

SONRA, yine arada bir, bazı öğleden sonra nihayetlerinde Teşvikiye, yahut akşamüstü başlangıçlarında Nişantaşı kahvelerine oturduğum oluyor.

Bir fincan espresso veya bir kadeh şarap yudumlayarak, "krem dö la krem" tábir edilen cinsten ve "laik" olduğu varsayılan, "kaymak" tabaka burjuvaziyi seyrediyorum.

Tabii anladınız, yine "amatör sosyologluğa" heveslenip, söz konusu "mahalle baskısı"na ilişkin olarak burada da zıt bir "alan araştırması" yaptığım zehabına kapılıyorum.

Ve çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, iyi bir gözlemci olarak fark ettiğim kadarıyla, oralardaki "mahalle baskısı" da Fatih'tekinin, Üsküdar'dakinin, Bağcılar'dakinin aynısıdır!

Başka bir deyişle, ya hiç yoktur, ya da sıfıra yakındır!

***

FAKAT tamam, bu hükme varırken biraz hariçten gazel okuyor olabilirim.

Çünkü, en lüks mağazalarda alışverişe çıkmadan önce dört çarpı dört otomobillerinin anahtarını káhyaya teslim eden ve káh türbanlı, káh çarşaflı giyinen hanımlara dahil değilim.

Dolayısıyla, "laikler"in (!) kendilerine bakış açısında ciddi bir "ötekileştirme" hissedip hissetmediklerini tabii ki onlar kadar iyi duyumsayamam. Aynı ölçüde kavrayamam.

Ama olsun, bilhassa gözlemlediğim kadarıyla, başı açık hemcinsler, mahrem örtünmüş olanlara karşı asla "aşağılayıcı" bir tavır takınmıyorlar. Hiç de yukarıdan bakmıyorlar.

Belki belki, akşam vakti en güzide kahve ve barlarda aperitif içilirken, elleri "sinye" marka paketlerle yüklü türbanlı hanımların garsona çay ısmarlaması biraz yadırganıyordur.

Ama, onların oralardaki varlığı tümüyle kanıksanmıştır. İticilikten eser yoktur.

Zaten de, hicáp giyimli burjuva kadınların masalara oturuyor olması bunun ispatıdır.

Yani, Teşvikiye'deki, Nişantaşı'ndaki, Maçka'daki "laik mahalle baskısı" (!), Fatih'teki, Üsküdar'daki, Bağcılar'daki "dini mahalle baskısı"ndan (!) ne daha az, ne daha çoktur.

***

ÖYLEDİR, zira tüm bu semtlerin ortak kanı, devasa kentin ortak damarlarında akıyor.

Zaten de Türkiye'deki "mahalle baskısı" aslında "köy baskısı"ndan kaynaklanıyor.

Ve ne zaman ki o köy sırf mekánda değil ruhiyatta da çökecektir, ülkemizin bütün Fatih semtlerinde bira içilebilecek ve bütün Teşvikiye semtlerinde hicáp dolaşılabilecektir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mahallenin baskısı ne kadar İslami?
MesajGönderilme zamanı: 02.01.09, 02:38 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.12.08, 23:18
Mesajlar: 245
dindar bir mahallede zorba-baskı olmaz ama manevi-tazyik olabilir..

mesela sünnet-i seniyye her vechesiyle bir nurdur; siz o nurun yanından geçerken üstünüze çamur (hakaret taciz vs..) sıçramaz; nurun huzmesi (feyzi bereketi kokusu..) düşer..

şu hadi uluengin'lere Allah cc. hidayetler versin; gören gözler.. anlayan kalbler ihsan etsin....

bunlar nakış ve suret çarşılarında geziyorlar..insan manzaralarına birer heykel gibi bakıyorlar.. gözleri cevher aramıyor.. maksadları ruh ve siret değil.. eğer öyle olsaydı suretten sirete intikal ederlerdi.. fakat hiç öyle bir dertleri yok..

yüz yüz elli yıldan bu yana içine ettikleri şehir ve mahalle kültürünün deneysel tahlilini yapıyorlar; neyini tahlil ediyorsunuz? işte gördüğünüz gibi; herkes olmuş bi android.. kim kime dum duma..!

yahu mübarek ramazan'da -aşikare- tıkınanlara sigara içenlere çırıl çıplak dolaşanlara (Allah içün) bir şey dememek övünülecek bir şey midir? duyarsızlık medeniyet midir? kimse çıt çıkarmamış.. oralı bile olmamış.. oh ne ala..!

peki bir müslüman çıkıp da hadi (-siz) kalmış bu beyi nazik bir surette uyarsaydı ne olurdu? mahalle baskısı mı?!

ne kadar sakat ve abes bir mantık..! sodomca gomorrece bakış açıları bunlar aslında..

Lut Aleyhisselam'a kavminin sapıkları ne demişti? "..biz seni işimize karışmayacaksın diye men etmedik mi?.. sen bizim neyi istediğimizi iyi bilirsin (ha!).."

işte o sapıklar kendi zamanlarının 'serbest fırka partisi' idi; onlar alabildiğine demokrattılar.. özgürlük azgınlarıydılar.. arzularına engel ve tehdit teşkil edecek hiç bir şeye tahammülleri yoktu...

bakın, dikkat edin! onlarla bugünkü laik paranoyakların histerileri endişeleri kuramları hep aynıdır..!

emin olun dalalet mahallesinde yeni bir şey yok..!!

şu gazetelerin adlarına (sloganlarına) bakın hele; hürriyet.. milliyet.. cumhuriyet.. ne hürriyeti bu? mesh olma hürriyeti..!

o maymun ve domuza çevrilip helaka giden halklar var ya, işte o cici dedeleri gibi bu torunlar da bugün kendi mesh olma haklarını her daim active edip korumaya çalışıyorlar..; o davanın hürriyeti milliyeti ve cumhuriyeti bu :!:

sormak lazım, acep şu cahiliyye cumhuriyetinde kim kime basınç yapıyor? her fırsatta aba altından sopa gösterip darbecilere yağdanlık ve yaverlik eden gestapolar bunlar değil mi?!

bunlar İstanbul'un fethi arefesinde " (orta çağ) kardinallerinin şapkalarını (ve engizisyonist) papazların kalpaklarını göreceğimize o SARIKLI osmanlı sultanlarını (ve onun umerasını) tercih ederiz..!" diye haykıran bizans kadar olamamıştır..

o bizans ahalisi kardinallerin ve papazların baskılarından bıkıp usanmış vaziyette idiler (ki aynen tarih kitaplarında mervidir) bizans halkı Sarığı bir adalet ve hürriyet timsali olarak görüyordu...

bunlar 'nazarda' bizanstan daha beter çıktı.. bütün İslami manzarı ve şeairi tehdit unsuru olarak görüyorlar..

hem öyle korkuyorlar ki halüsinasyon içindeler (olmayan şeyler sanrılar) görmekteler.. gölgelerinden tırsıyorlar.. en küçük bir sada ve çıtırtıyı bile kendi aleyhlerine zannediyorlar..!

işte buyrun 'olmayan' bir mahallede muhayyel bir 'baskı' düşüncesi (senaryo) ile karşı karşıyayız bugün.. kendin çevir kendin oyna.. bu gerilim tarzı bir film.. ve adı da anka kuşu.. :ugeek:


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye