Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: ABDULLAH GÜL Kitabındaki Ermeni Aşıkları / Ahmet SEVER
MesajGönderilme zamanı: 02.07.15, 08:41 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.03.09, 17:58
Mesajlar: 123
Suriye’deki Ermenileri Türkiye’ye Getirmek İçin Gizli Plan

ABDULLAH GÜL İLE 12 YIL
Yaşadım, gördüm, yazdım
AHMET SEVER

DOĞAN KİTAP, 30. BASKI, Mayıs-2015,s.131-134.



Suriye’deki Ermenileri Türkiye’ye getirmek için gizli plan

Osman Kavala ile bir gün İstanbul’da Cezayir Restoran’da sohbet ederken, “Ahmet, biliyorsun Suriye’deki Ermeniler zor durumda. Türkiye onlara kapılarını açsa her yönden çok iyi bir adım atılmış olmaz mı?” diye bir fikir ortaya attı. Sayıları yaklaşık 50 bin civarında olan, daha çok Halep ve Şam’da yaşayan Ermenilerin çoğu zaten Türkiye kökenliydi.

Fikir aklıma çok yattı. Ertesi sabah Tarabya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı ile bir toplantımız vardı. Dışişleri Başdanışmanları Ferden Çarıkçı ve Sadık Arslan da oradaydı. Bu öneriyi orada dile getirdim. Abdullah Gül, böyle bir hamlenin doğuracağı olumlu sonuçları anında gördü:

132
“Böyle bir adım atmamız her yönüyle çok iyi olur. Üzerinde ciddiyetle çalışalım.”
Birkaç gün sonra, Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink aradı ve benimle bir konu hakkında görüşmek istediklerini söyledi. Bir akşam yemeğinde buluştuk. Masada Orhan Dink’in yanı sıra, Hrant Dink’in kızı Delal Dink ve Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş da vardı. Konu tahmin ettiğim gibi, Suriye’deki Ermenilerin durumuyla ilgiliydi.

Rober Koptaş, birkaç kez Suriye’ye gidip oradaki Ermenilerin durumunu yerinde görmüş, kendileriyle uzun görüşmeler yapmıştı:
“Tam iki ateş arasında kalmış durumdalar. Güvenlik kaygıları çok ciddi boyutlarda. Gündelik yaşamları bir kâbusa dönüşmüş. Türkiye bu zor günlerinde onlara el uzatsa ve Türkiye’ye kabul etse...”
Ben de Cumhurbaşkanı’nın bu konu hakkında bilgi sahibi olduğunu ve bu fikre çok sıcak baktığını anlattım ve bir öneride bulundum:
“Aslında Cumhurbaşkanı ile bir araya gelip bunları yüz yüze konuşmanız daha iyi olur.”
Kendilerine randevu verilmesi halinde çok mutlu olacaklarını söylediler.
Konuyu Cumhurbaşkanı Gül’e açtığımda, “Tamam, gelsinler, görüşelim” dedi. Ertesi gün üçü Tarabya Köşkü’nde Abdullah Gül’ün karşısındaydı. Bu kadar çabuk randevu verilmesini hiç beklemiyorlardı. Görüşmede Cumhurbaşkanı’nın dış politika danışmanları da vardı. Rober Koptaş çok iyi bir hazırlık yapmıştı. Suriye izlenimlerine dair bir sunum yaptı. Yaptığı yorum ve analizler Gül’ü etkiledi. Gelmek isteyen Ermeni ailelerin Halep’ten Türkiye sınırına kadar güvenli bir şekilde geçişlerini sağlamak en önemli sorunlardan biriydi. Bir diğeri, onların İstanbul’a getirilmeleri, kendilerine oturma ve çalışma izni verilmesiydi.

Cumhurbaşkanı kendilerine çok açık konuştu:
“Ben Suriye’deki Ermenilerin Türkiye’ye getirilmesi fikrine olumlu bakıyorum. Bu konuyla Ankara’ya döner dönmez çok yakından ilgileneceğim. Yalnız bu konuştuklarımız aramızda kalsın. Basına yansımasın. Çalışmalar gizlice yürütülsün.”
Onlar da bunun gizli tutulmasından yanaydılar. Çok memnun ve umutlu bir şekilde oradan ayrıldılar.
Gül Ankara’ya döndükten sonra bu durumu sırasıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri

133
Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile paylaştı. Bu proje onların da aklına yattı. Bu arada Başbakan Erdoğan da bilgilendirildi ve onayı alındı.

Hakan Fidan, Suriye’deki Ermenilerin evlerinden alınarak Türkiye sınırına kadar güvenli bir şekilde getirilmesini sağlayabileceklerini, bu bakımdan herhangi bir sorun yaşanmayacağını belirtti. Bu, en büyük sıkıntının aşılması anlamına geliyordu.
Tam bu noktada, İstanbul’daki Ermeni cemaatinin liderleriyle bir toplantı yapıp hem kendilerini bilgilendirmenin hem de desteklerini almanın önemi gündeme geldi. Zira, İstanbul’a gelecek Ermenilere onların da sahip çıkması gerekiyordu.
Cumhurbaşkanı Gül, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Büyükelçi Tunç Üğdül ve beni bu toplantıyı yapmakla görevlendirdi. İstanbul Conrad Oteli’nde gizlice Ermeni toplumunun önde gelen yedi temsilcisiyle bir araya geldik. Her birini ben arayıp toplantıya davet etmiştim. Otele geldiklerinde hiçbiri toplantının ne için yapılacağını bilmiyordu. Dolayısıyla biraz tedirgin ve endişeli görünüyorlardı.
Ben kısa bir giriş konuşması yaparak, toplantının gerekçesini izah ettim. Cumhurbaşkanı’nın düşüncelerim kendileriyle paylaştım.
Ardından Feridun Sinirlioğlu, Türkiye’nin, Suriye’den gelmek isteyecek Ermenileri kabul etmeye hazır olduğunu, gelenlere oturma ve çalışma izni verileceğini söyledi. Rahatlamış ve memnun olmuşlardı. Ancak, eğitim, barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlar konusunda kendi imkânlarının yeterli olmayacağını dile getirdiler. Suriye’den Ermenistan’a giden Ermenilerin ekonomik krizden dolayı çok mutsuz olduklarını, Türkiye’nin kendilerini kabul etmeye hazır olduğunu öğrendikleri anda belki onların da Türkiye’ye gelmek isteyeceğini söylediklerinde, Sinirlioğlu’nun cevabı şu oldu:
“Onlar da gelebilirler.”

Türkiye’ye gelecek Ermenilerin iş bulma, barınma gibi sorunlarını, Cumhurbaşkanı’nın bilgisi ve onayıyla TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Ali Yavan ile konuştum. Bu önemli ve gizli projeye TÜSİAD’ın destek olup olamayacağını sordum. Kısa bir süre sonra, Zafer olumlu bir mesajla geri döndü:
TÜSİAD’ın Suriye’den gelecek Ermenilerin hem mesleklerine göre işe yerleştirilmelerinde hem de bu süre içerisinde barınma ve beslenme konularında bir yıllık bir proje kapsamında destek vermeye hazır olduğunu bildirdi.

134
Her şey olumlu bir havada yürüyordu. Görünen tüm muhtemel sorunlar aşılmıştı. Bu arada, kendi imkânlarıyla İstanbul’a 21 kişilik bir grup geldi. Agos’un Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş beni aradı ve bunların isimlerini iletti. Cumhurbaşkanı’nı durumdan haberdar ettiğimde, “Sen bu isimleri Feridun Sinirlioğlu’na bildir. O, çalışma ve oturma izinlerinin çıkarılması için İçişleri Bakanlığı’na göndersin” dedi.
Aynen öyle yaptık. Hepsinin çalışma ve oturma izinleri hızlı bir şekilde çıkarıldı. Ardından Rober Koptaş’tan 9 kişilik bir isim listesi daha geldi. Aynı yöntemle onların işlemleri de yapıldı. Ancak, daha sonraki günlerde Suriye’den gelenlerin arkası birdenbire bıçak gibi kesildi. Bunun nedeni kısa bir araştırmadan sonra anlaşıldı.

Ermeni diasporası, Taşnak Partisi bundan haberdar olup devreye girmiş ve baskı kurarak Suriye’den Türkiye’ye gelmek isteyen Ermenileri Türkiye’ye gelmekten caydırmıştı:
“Siz ne yapıyorsunuz? Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmek mi istiyorsunuz? Türkiye’nin sizi kullanmasına izin mi vereceksiniz? Bunu sakın yapmayın.”
Bu propaganda etkisini hemen göstermişti. Türkiye’ye gelmeye hazırlananlar vazgeçirilmişti. Türkiye’nin insani amaçlarla hem de gizli kalmasını istediği bu girişime karşı, oradaki Ermenilerin durumunu umursamayan son derece katı ve bağnaz bir anlayış söz konusuydu. Tüm bu iyiniyetli çabalardan sadece 30 Suriyeli Ermeni yararlanabildi. Oysa binlercesi bundan faydalanabilirdi. Maalesef olmadı. Cumhurbaşkanı da üzüntüsünü, “Yazık oldu” diye ifade etti.

KAYNAK: ABDULLAH GÜL İLE 12 YIL / AHMET SEVER

DOĞAN KİTAP, 30. BASKI, Mayıs-2015,s.131-134.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye